Piramidin üstüne bakmayı alışkanlık haline getirdik. - Baskı Önizleme +- Özgür Satranç Forum (http://forum.satranc.biz) +-- Forum: Satranç Genel (http://forum.satranc.biz/forumdisplay.php?fid=3) +--- Forum: İletmek İstedikleriniz (http://forum.satranc.biz/forumdisplay.php?fid=17) +--- Konu Başlığı: Piramidin üstüne bakmayı alışkanlık haline getirdik. (/showthread.php?tid=3106) |
Piramidin üstüne bakmayı alışkanlık haline getirdik. - Ateş Ülker - 28-02-2013 Son senelerde birçok yazımda ve konuşmamda aynı cümleyi söylüyorum:Yerli dinamikler desteklenmelidir.Bu cümlenin anlamı nedir?Yerli dinamikler nasıl desteklenir? Öte yandan turnuva düzenleyen yönetici yerli dinamikleri desteklediğini düşünüyor.Büyükusta ünvanı olanlarla,2200 Elo puanının üstünde olan 4 oyuncunun konaklama masraflarına yardımcı oluyor.2200 ün altına herhangi bir kolaylık düşünmüyor.2200 neden sınır olarak seçilmiştir?Biz,Türkiye'deki Elo puanlarının olması gerekenin 100-150 puan altında kaldığını düşünüyoruz.Yanlış mı düşünüyoruz?Kanımca hiç değilse bu 2200 sınırını koymadan- Elo puanı en yüksek olan 4 oyuncuya konaklama yönünden destek sağlanacak- denmiş olsa çok daha yararlı olur.Yerli büyükustaların sayısı azdır.2200 üzerinde bu mevsimde işini bırakıp başka bir ilde turnuvaya katılacak profesyonellerin sayısı da azdır.O zaman bu yukarda planlanan destek az sayıda oyuncuya hitap edecektir.Ya da çoğu zaman olduğu gibi esas amaç yabancı ustaların katılımını sağlamaktır.Esas amaç bu ise yerlilerin katılımının pratikte yararı olmayacaktır.Bu kısır döngüyü bir türlü kıramıyoruz.Çünkü turnuva düzenleyenler Türk Satrancının gelişmesini değil kendi yapacakları işin getireceği sesi düşünüyorlar.Türk Satrancı beklenen gelişmeyi sağlayamayınca Olimpiyatta aldığımız sonuçlar eleştiriliyor.Sonucu eleştirmek kolaydır.Çözüm aramak,çözüm göstermek zordur. İncir çekirdeğini doldurmayan konular için uzun yazılar yazıyoruz.Önemli konularda çoğunluk görüş bildirmiyor. Hep Piramidin üstüne bakıyoruz.Piramidin altını düşünmüyoruz.Bu düşünce şekli bugüne kadar çok zararlı olmuştur.Bunu değiştirmedikçe,yenilikler karşısında gözlerimizi kapadıkça mutlu yarınları göremeyeceğiz.Avrupa'da birçok turnuvada evsahibi ülkenin yerli oyuncuları ayrı ödüller verilerek teşvik edilmektedir.Ünvan koşulu veya 2200 barajı yoktur. Önce bir sorunun yanıtını bulalımrofesyonel miyiz?Amatör müyüz?Amatörsek düzenlediğimiz turnuvalarda yerli amatörlere mümkün olan kolaylıkları sağlayalım!Eğer yaptığımız etkinlikler profesyoneller için yapılıyorsa bunu baştan hatırlatalım!Yerliler bunu bilerek katılsınlar!Boşuna ömürlerini tüketmesinler!.. Re: Piramidin üstüne bakmayı alışkanlık haline getirdik. - Mojo Jojo - 28-02-2013 Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Önce bir sorunun yanıtını bulalımrofesyonel miyiz?Amatör müyüz?Amatörsek düzenlediğimiz turnuvalarda yerli amatörlere mümkün olan kolaylıkları sağlayalım!Eğer yaptığımız etkinlikler profesyoneller için yapılıyorsa bunu baştan hatırlatalım!Yerliler bunu bilerek katılsınlar!Boşuna ömürlerini tüketmesinler!..Ateş bey, kategorik yanlış yaptığınızı düşünüyorum. Dünya üzerinde bütün sporlar her ikisi için de kurgulanır, örneğin altyapı için tartan pist, kapalı salon ve o salon içinde fitness merkezi yaparsınız, yılın belli zamanlarında yetenek keşfi amaçlı yarışmalar düzenlersiniz ve atlet bulursunuz. Eğitim kadrosu oluşturarak gerekirse know-how dediğimiz bilgi (hoca / metod) transferi yaparak alt yapıyı hazır halde tutarsınız. Ama aynı anda üst yapınızda zaten genellikle iki elin parmaklarından daha az olacak sporcularınız için ayrı projeler ve planlar üretirsiniz. Üstyapı açısından dünya üzerindeki birinci öncelik ise, tepe sporcuların maddi ve gelecek beklentisini çözmektir. Bu, sporcunun sadece işine odaklanmasını sağlar (ABD'de spor bursları aslında bu amaçla geliştirilmiş araçlar / bizde niye yok mesela ?). Sonrasında da gelişimini bilimsel olarak izlemek, dopinge illegaliteye karşı korumak falan gelir. Kısacası ya altyapıyı seçelim veya üst tarafa bakalım diye bir mecburiyet yok. Sağlıklı olan ikisini eşgüdümlü yürütmek. Ki zaten federasyonlar aslında bu ikisini yapabilsin diye var olan kurumlar. Kaldı ki tepe noktada model olacak oyuncular olmazsa, altyapı oluşmaz; çocuk, semtindeki beton sahada üçlük atarken kendini İbrahim Kutluay veya Lebron James falan zannetmeli ki oyunu sevsin. Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Hep Piramidin üstüne bakıyoruz. Piramidin altını düşünmüyoruzValla ben bu argümana da pek katılmıyorum, burada tartışanları söylüyorsanız belki ama TSF için diyorsanız şimdi satrancturnuvam.com sitesine girdiğinizde muhtemelen 14 turnuva göreceksiniz, 4-5 tanesi 10 yaş altı, bir o kadarı da 16 yaşı altı falan. 19 yaşından bir gün alan bir oyuncunun şu anda oynayacağı bir tunuva yok bu ülkede. Gerçekte altyapı süsüyle bu ülkede tüm yatırımlar velilelere yapılıyor. Tabii bu anlamda "altyapı" sözcüğünün bizim TSF sözlüğündeki karşılığının "göz boyama" olduğunu da iddia edebiliriz. (Şimdi yazarken farkettim, temel hedef öğrenci velisi olunca başkanın da bir öğrenci velisi arasından çıkması normal değil mi aslında ?) Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:İncir çekirdeğini doldurmayan konular için uzun yazılar yazıyoruz.Önemli konularda çoğunluk görüş bildirmiyor.Bir yönden haklısınız. Mesela il temsilciliği kavramı veya delege sistemi hakkında yazı yazmak bu işin doğası açısından mantıksız. Bilemiyorum Magnus Carlsen hocası ile çalışırken Bergen'e hangi il temsilcisinin atandığı onun için önemli oluyor mu veya Anand Yeni Delhi temsilcisinin hangi kast grubuna ait olduğunu çok bilir mi? Ama bizde İstanbul'da yaşayan bir büyükusta için bu bile önemli. Çünkü 2013 olmuş ve hala başkanı 80 delege seçiyor, il temsilciliği diye bir kavram var, görev tanımı belirsiz, atamalar nasıl ve hangi usulle yapılıyor bilen yok, atamayı yapan kişinin o sabah canı sucuklu yumurta seçse aklına Kayseri gelip, o ilin temsilcisi hakkında bir işlem yapabilir mi o bile muallak. E hal böyle olunca olmaması gereken konularda yazı yazmak zorunda kalabiliyor insanlar. Bu konuda şaka yazmıyorum ve ciddiyim. Buraya emek vererek yazan az insandan birisiniz, ciddi birikiminiz ve geçmişiniz var. Sizin somut "yazma" öncelikleriniz nelerdir? yerel dinamikler - Cengiz Keleş - 28-02-2013 Sadece Ateş Bey'e yüklenmeyelim. Hepimiz de kategorik yanlış içindeyiz. Hepimiz başka taraftan yaklaşıyoruz. Piramidin üstü konusunda MJ ile aynı fikirdeyim. Çıkacağım merdivenin nereye gittiğini ve bana ne faydası olacağını bilmeliyim ki, satranca yoğunlaşayım, ilerlemeye gayret edeyim. Yoksa aramızda tavla, okey oynar gibi vakit geçiririz. Altyapı konusunda herkes başka tarafından tutup yazıyor. Satranç yarışması olan bir spor olduğu kadar, sosyal ve kültürel bir alandır. Simultaneler, çocuk yarışmaları vb etkinlikler yapılır ve yapılmalıdır. Bu faaliyetleri kim üstlenecek, nasıl organize edilecek? İl Temsilcisi burada lazımdır. Ateş Bey'in sözü ile biraz oynamak istiyorum. Yerli dinamikler değil, yerel dinamikler harekete geçirilmelidir. Bu da demokratik bir şekilde yapılmalı, en azından İl Temsilcisi sistematik ve kurallı bir seçim veya eğilim yoklamasına dayanılarak seçilmelidir. Yerel dinamikler hareket kabiliyeti kazanacak ki, altyapıdan piramidin ucuna kadar hareket ve bereket olsun. Burası Türkiye, Norveç değil. Otel parası, kurs parası, otobüs parası dert olan, altından kalkamayan bir çok aile var. Belki bizim Mahsun Carlsen bunların arasında gizlidir. Sultan Han ismini bilen var mı acaba? Saygılar - Feti - 28-02-2013 Yeni kuşaklar özgürlüğü seviyor. Yeni kuşaklar dünyaya açılmayı seviyor. Bilgiye kısa sürede ulaşmaya alıştılar. Hareketliler, enerjikler. Günceli takip edebiliyorlar. Küçük bir eksiklikleri var. Kopyacılığı da seviyorlar (hepsi değil tabi). Yeterince üretici değiller (hepsi değil tabi). Üretici olmaları için gözlerinin önünde daima örnek alabilecekleri önderlerin olması gerekir. Önderler yok. Veya yok ediliyorlar. Piramidin tepesi yok bizde, istediğin kadar piramidin tabanını oluşturmaya çalış. Özgürlüğü seven yeni nesil piramidin tepesine ne yapıldığını farkederse başladığı yola devam etmez. Yönünü çevirir başka yola. Piramidin tepesi ve heryeri birbirini tamamlayan unsurlardır. Hiç birisinden vazgeçilemez. Naim Süleymanoğlu’nu hatırlarsınız. Ondan önce halterde Türkiye’nin esamesi okunurmuydu ? O geldikten sonra ne oldu ? Halterde Türkiye çağ atladı herhalde. Hem erkeklerde ve hem kadınlarda. Bir şey yapıldı o zaman. Önemli bir şey. Tüm medyada müthiş bir reklam yapıldı. Çocuklar, gençler bu reklamdan etkilendiler, kendilerini Süleymanoğlu gibi güçlü, kuvvetli hissettiler. Ve haltere soyundular. Ondan sonra gelsin Avrupa ve dünya şampiyonalarında altın madalyalar. Olayın tetikleyicisi, ateşleyicisi Süleymanoğlu idi. Fakat tabii ki, daha sonraki başarıların altında yatan sadece bu değildi. Profesyonel bir organizasyon bünyesindeki profesyonel çalıştırıcılar, antrenörler. Bu antrenörler ki, gelecek kaygısı, geçim dertleri yok. Onların yaşam amacı ve geçim kaynağı olmuş halter. İlk önderler olmadan, tetikleyiciler olmadan çıta yükseltilemez ve aşılamaz. Olmazsa olmazdır bu. Tüm spor dallarında gerçek budur. Satranç yönetimi geçmişdeki ve yaşayan yerel önderlere sahip çıkmalı. Onların reklamını yapma yollarını arayıp bulmalı. Onların hayat hikayeleri anlatılmalı. İlginin onların üstünde yoğunlaşması sağlanmalı. Bunun için satranç yönetimi kabuğundan sıyrılarak medyaya açılmalı, onu kullanabilmeli. Gazetelerde, dergilerde, web sitelerinde, forumlarda, yorumlarda binlerce kere soyut bir şekilde “satranç zekayı artırır, şuna buna faydası olur” de, işe yaramaz. Fakat medyada bir kere, bir satranç ailesinin hayatından bahset, mutlu ve güleryüzlü hallerini göster, yeter. Bu anlamda, satranç yönetimimizin reklam organizatörleri var mı acaba ? Türkiye’ye Carlsen getirilmeli, Anand getirilmeli. Reklamları yaptırılmalı. Satranç yönetiminin kısa ve uzun hedefleri arasında var mı acaba ? Sonra ? Sonra, profesyonel çalıştırıcılar, antrenörler istihdam edilmeli. Bu antrenörlerin geçim sıkıntıları olmaması için, kendilerini tamamen satranca adamaları için sürekli ve tatminkar maaş bağlamanın yolları aranıp bulunmalı. Fakat bu antrenörler başarısızlığı ispatlanmış antrenörler olmamalı. Türkün dilinden ve halinden anlayanlar olmalı. Fatih Terim gibi, Şenol Güneş gibi. Oyuncuları gol yiyince ölürmüşçesine kendini kahreden, gol atınca dünyalar onun olmuşçasına çocuklar gibi sevinen. Böylesi antrenörler elinde, piramidin tepesini kendilerine örnek ve hedef alan gençler buğdayken un olur. Un olur hamur. Pişer zamanla. Gün gelir helva olur. Somut yazma önceliklerim nelerdir? - Ateş Ülker - 28-02-2013 Mojo Jojo sordu:Benim için hangi konular önceliklidir?Seçtiğim başlıklara bakılırsa öncelik verdiğim konular anlaşılır. Mojo Jojo mevcut sistemi savunma ihtiyacını hissediyor.Mevcut sistem doğru ise aldığımız sonuçları kimse tartışmasın!Kimse eleştirmesin! Jojo, Piramidin üst kısmına hiç toz kondurmuyor.Ancak herkes biliyor ki benim amacım kişilere toz kondurmak değildir.Üst kısım için bugüne kadar neler yapılıyorsa aynen yapılmaya devam edecektir.Havuzdaki seçkin isimlerin mevcut kazanılmış hakları hiçbir zaman kaybolmaz.Aynı haklar ellerinde kalacaktır.Aynı yöntemler kullanılmaya devam edecektir.Aynı kadro ve aynı çalışmalar devam edecektir. Piramidin orta ve alt kesimleri için ne yaptık?Yapılanlar yeterli midir?Daha çok sporcuyu yarışmalara katılmaları için teşvik ettik mi? 2 defa Olimpiyat düzenleyen Türkiye, diğer Olimpiyat düzenleyen ülkelerin aksine erişkin yaşta C ve D takımlarını oynatmak istemedi.Hiç kimse bu tercihin doğru veya yanlış olduğunu söyleyebildi mi?Biz öbür düzenleyicilerden daha mı doğru düşünüyoruz? Bir yarışma yapıyoruz.12 ödül koyuyoruz.Yarışmaya 12 yabancı geliyor.Ödülleri alıyor,gidiyor.Ödül sayısı ile yabancı sayısının aynı olması bir tesadüf müdür? Aynı ülkeden 10 yabancı oyuncu çağırmanın bize sağladığı yarar nedir? Bir başka yarışma düzenliyoruz.25 yerli,25 yabancı katılıyor.Yabancılar kendi aralarında yerliler kendi aralarında oynuyorlar.Bu durum Türk Satrancına hiçbir yarar sağlamıyor.Sadece kaynakları yabancıların lehine kullanmış oluyoruz. Avusturya'daki turnuvalarda yerli oyunculara genel ödüller dışında 10 ödül konuyor.Bunun amacı yerlileri teşvik etmektir.Turnuvalar bölünüyor.Benim 1300 UKD si olan yakınım 200 Euro ödül kazanıyor. Biz nedense orta ve alt kesimleri teşvik etmekten korkuyoruz. -Üst kısımları ortadan kaldırın,ellerindeki imkanları yokedin-demiyorum.Herhalde sağduyu sahibi bir kimse böyle düşünmez.Şu halde amaç üst kısma zarar vermek değildir.Sadece diğer kısımlar için neler yaptık?Bunu konuşalım! Düzenleyicinin elinde 4 kişilik imkan var.Bu imkanı sırası gelen 4 kişi için kullanmak istemiyor!2200 üzerindeki 4 kişi için kullanıyor.Demek ki bu düzenleyici 2200 altındakileri küçümsüyor.Onların katılmalarından mutluluk duymuyor.Düzenlediği turnuvanın Elo ortalamasının düşmesinden korkuyor.Bu düşünce şekli doğru değildir.İnsanlar Dünyaya geldikleri gün Elo puanlarının günün birinde kaç olacağı bilinmez.Sonradan bazıları 2200 üzerine çıkıyorlar.Bazıları hiç oynamadığından bir süre orada kalıyor.Bazıları 2200 ün altına düşüyor. 2200 üstünü süzgeç gibi kullanan düzenleyici FİDE'nin tanıdığı IM ve FM ünvanlarını dahi tanımıyor.Sizce doğru mu bu düşünce şekli? Bakınız benim açtığım başlıklarda kimliği açık kaç kişi görüş bildiriyor? Bir kurultay düzenleyip bu konuları orada konuşabilir miyiz?Bırakırlar mı? Yok eğer Mojo Jojo -bugüne kadar yapılanlar çok doğrudur.Üst olmadan alt olmaz,Üst önemlidir,alt sadece vergi ödemekle yükümlüdür- diyorsa mesele yoktur.O zaman yeniliklere gözlerimizi kapatalım!Herşey bugüne kadar nasıl devam etmişse öyle devam etsin! Re: Somut yazma önceliklerim nelerdir? - Mojo Jojo - 01-03-2013 Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Mojo Jojo mevcut sistemi savunma ihtiyacını hissediyorValla bunu da okudum ya artık ne desem yetersiz. Tanıdığım bir iki doktor arkadaşım var, arsenik mi beni daha sağlam götürür, kulağımdan civa mı akıtayım, açıp bunu soracağım Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Yok eğer Mojo Jojo -bugüne kadar yapılanlar çok doğrudur.Üst olmadan alt olmaz,Üst önemlidir,alt sadece vergi ödemekle yükümlüdür- diyorsa mesele yoktur.O zaman yeniliklere gözlerimizi kapatalım!Herşey bugüne kadar nasıl devam etmişse öyle devam etsin!Bugüne kadar yapılanlar doğru demedim, diyebileceğim şu; alt - üst - orta diye sert ve kategorik ayırımlar yapamayız. Satranç topluluğu homojen değil, bana göre 1900 ile 2300 arasında net bir ayırım yok, bunun altı da homojen değil, 1450'lik bir oyuncu bugünkü bilgisayar data destekleri ile kısa sürede 1900 ayarına gelebilir. Bu kriterlere saplanamayız. Benim öngörüm, altyapı veya orta bölge, tepedeki rol modellerden faydalanır. Ben açıkçası Emre Can'ın veya Suat Atalık'ın varlığının satranca doğrudan katkı sağladığını düşünüyorum. Bu fetişizm değil, onlar da o yere acı çekerek, basamakları tırmanarak geldiler. Hiçbir katkıları olmasa bile deneyimleri var. Yöneticilik bu deneyimden yararlanmanın yolunu bulmaktır, ister akademik manada ister pratik (oyunculuk) manada. Bizim yönetim ise yararlanmamanın yolunu arıyor, daha kötüsü de buluyor Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:2 defa Olimpiyat düzenleyen Türkiye, diğer Olimpiyat düzenleyen ülkelerin aksine erişkin yaşta C ve D takımlarını oynatmak istemedi.Hiç kimse bu tercihin doğru veya yanlış olduğunu söyleyebildi mi?Biz öbür düzenleyicilerden daha mı doğru düşünüyoruz?Tamamen katılıyorum ama bu bahsettikleriniz üstyapı sorunsalı değil mi şimdi? Üstyapıya giden yolda karşılaşılan sorunlar değil mi bunlar? Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Bakınız benim açtığım başlıklarda kimliği açık kaç kişi görüş bildiriyor?Evet. Sanırım civa daha çabuk ve acısız olacak :roll: ! - MuzafferŞekerli - 01-03-2013 sayın ateş ülker in yazısını okur okumaz şunu anladım . federasyona ihtar veriyor . ''ya söylediklerimi yapın ya da size olan desteğimi çekeceğim .'' bence böyle ise türk satrancı için bu çok önemli bir gelişmedir. birbirlerini tanımasalar bile satranççılar üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri savunurlar . ama yer darlığından burada kendilerini kolay ifade edemiyorlar . piramidten ne anlaşılıyor : benim anladığım pramid 1800 raiting ve üzeridir .1800 raitingin altı bütün türkiyedir ve pramid onun üzerine oturur .1800 raiting in altı ile ilgilenmek devletin görevidir . türkiye satranç federasyonunun asli görevi ise 1800 raiting in üzeri ile ilgilenmektir . bunu anlayabilmek için il temsilciliğini anlamak lazım . il temsilciliği devlet memurudur ve sporda devlet yapılanmasıdır , federasyonların onlar üzerinde sadece kullanma (intifa ) hakları vardır .spor bakanlığı onlara maaş da verebilir , yani federasyon vermez. bu ise bizi ilgilendirmez. bizi ilgilendiren federasyonun eften püften , ıvır zıvır turnuva düzenlememesidir. satranç yönetiminde ilk öğrendiğim şey eften püften turnuva düzenlememek olduğunu belirteyim . o iş il temsilcilerinin görevidir . şunu söyleyim; türkiye satranç federasyonunun acilen bir danışma kuruluna ihtiyacı vardır . bu kurulun başına yabancı birini getirmeli ve ona iki yıl vermeli ,kuruluda onun istediği şekilde oluşturmalır .böylece iki yıl içinde taşların nasıl yerinden oynayacağını görme fırsatımız olacak . ayrıca, sponsorumuz türkiye iş bankası dünyada mukayeseli satranç yönetimi ile ilgili telif bir eseri türkçeye çevirip yayınlamalıdır . bu gün satranç kitabı deyince sadece içinde oyun ortası, oyun sonu , problem , etüd olan bir kitap algılıyoruz . dünyada böyle bir kitap vardır ve onu yayınlayacak kurumda türkiye iş bankasıdır . |