TÜRKİYE SATRANCINA EN ÇOK KATKISI OLAN OYUNCU? - Baskı Önizleme +- Özgür Satranç Forum (http://forum.satranc.biz) +-- Forum: Satranç Genel (http://forum.satranc.biz/forumdisplay.php?fid=3) +--- Forum: Hayata Dair (http://forum.satranc.biz/forumdisplay.php?fid=15) +--- Konu Başlığı: TÜRKİYE SATRANCINA EN ÇOK KATKISI OLAN OYUNCU? (/showthread.php?tid=553) Sayfalar:
1
2
|
TÜRKİYE SATRANCINA EN ÇOK KATKISI OLAN OYUNCU? - IhsanKILIC - 20-07-2008 Merhaba Arkadaşlar, bugune kadar gelmiş geçmiş en iyi, ülkemiz satrancına en çok katkısı olan ve sevilen Türk satranç oyunsu sizce kimdir? Sizlerin bu konu hakkındaki fikirlerinizi merak ediyorum. Sevgi ve saygılarımla... - Venom - 20-07-2008 en iyi oyuncu dersek Suat Atalık derim tabiki ama türk satrancına en çok katkıda bulunan dersek Ateş Ülker ve Kahraman Olgaç gelir aklıma - Abidin Ünal - 20-07-2008 Nevzat Süer ... - ibrahimethemAy - 20-07-2008 Elbette senelerdir satrancın gelişmesinde ebediyete intikal eden birçok ismin, aramızda bulunan birçok değerli büyüğümüzün ciddi boyutta katkıları olmuştur. Ancak bence faydası en çok dokunan bu isim Ali Nihat YAZICI'nın ta kendisidir..Muhakkak ki yaşadığı seneler boyunca Sayın OLGAÇ'ın, Sayın SÜER'in Sayın Ülker'in ve daha birçok ismin pek çok katkıları olmuştur..Bu isimlerden bazıları hâlâ güçleri elverdiğince satranç için mücadele etmektedir.Bir isim söylemek kolay değil fakat ille de bir isim telaffuz edeceksem bu isim tekrar söylüyorum Ali Nihat YAZICI'nın ta kendisidir.. Yıllar sonra benim ismim de böyle güzel ve faydalı alanlarda en önde anılsın istiyorum..Yıllar sonra satranca bu ülkede en çok kim hizmet etmiştir sorusunun cevabı 'İbrahim Ethem AY' olsun istiyorum..Umarım bir şeyler başarabilirim.. .... - ibrahimethemAy - 20-07-2008 Ben unutmadan Sertaç Dalkıran isminin de altını çizmek istiyorum..O günleri göremediğim için olsa gerek kendisi ilk aklıma gelen isim olmadı.Ancak duyduğum kadarıyla satrançtan para kazanma fikrini Türkiye'de ilk öne süren isimdir kendisi..Ve satranca bambaşka bir boyut kazandırmıştır yaptıklarıyla.. Düzenlemiş olduğu büyük turnuvalar ve başardığı ilkler ortadadır..Turnuva bülteni oluşturma, birçok ünlü ismi ülkemizdeki turnuvalarda oynamaya ikna etme, satranç müzesi vb atılımlarıyla pek çok ilki başarmış bir isimdir..Kendisini sevmeyenler de olabilir, bu sevmeyenlerin kendilerince haklı sebepleri de olabilir ancak kendisini sevenlerin de sevmeyenlerin de inkar edemeyeceği nokta Sertaç Dalkıran'ın bu camiaya hizmetleridir.. Yine de ben ilk isim Ali Nihat Yazıcı demek istiyorum..Çünkü pek çok şeyi gözlerimle gördüm..Bu değişime canlı olarak tanık oldum.. Saygılarımla.. - Harun Taner - 21-07-2008 Adı geçenlerin türkiye satrancına zerre kadar katkısı olmadığına inanıyorum. Buyursunlar, aksini kanıtlasınlar!! yü, - Harun Taner - 21-07-2008 Ethem, Sorulan soru ile ilgisi yok ama gene de gündeme getirmekte sonsuz yarar var: Federasyon başkanı olunca ilk işim, yurtdışında temayüz etmiş hakemleri ülkeye davet etmek ve görev vermek olcak. Yabancı olması şart değil, ama bütün önemli turnuva başhakemleri uluslararası deneyimi olanlar arasından seçilecek. Böyle hakemlerle türkiye satrancı bir adım ilerlemez !! yü, - UmutBarisArat - 21-07-2008 En Çok katkısı hiç şüphesiz Sayın Ali Nihat Yazıcı'dır..Ama İhsan Abi'nin yazdığı satranç oyuncusu ise Sayın Olgaç, şimdi katkı yapmakta olan ise Sayın Atalık'tır.. ... - ibrahimethemAy - 23-07-2008 Harun Abi hakem olmayı düşünür müsün?Senin gibi itiraz kurulunda görev yapmış son derece tecrübeli, zeki, çevik ve erdemlilik seviyesinde ahlaklı bir insan hakem olsa; biz sporcular o kadar bahtiyar oluruz ki... Öncelikle forumlara gönderdiğin 8000 mesajın delegeliğe olmasa bile hakemliğe yeteceği kanaatindeyim.. Çünkü hakemler kaç mesaj göndermiş forumlara değil mi:)Hatta kaç mesaj gönderdiklerini saymayalım diye ayrı bölümde yazıyorlar:) Sonralıkla şehrimizin bu güzide sporu için emek harcayan bir o kadar güzide hakemlerimiz söylediklerine alınmış olmasınlar ne dersin?Yarın bir gün itiraz kuruluna seçilişini veto ederlerse karışmam:) NOT:Ey hakem abiler ablalar..Lütfen Harun TANER'e bakmayın..Kendisi canımız ciğerimiz Harun TANER Abimiz olmasının yanında canımız ciğerimiz hakemlerimize de takılmayı seven bir kişiliktir..Kendisinin tıpkı benim gibi satrançta en fazla itiraz kurulu mertebesine yükselebildiği için sizleri kıskanmış olabileceğinden endişe etmekte özgürsünüz...Yeter ki alınmayınız:) - abdullaharik - 23-07-2008 Merhaba @Ethem, Satranca emek verenleri mertebelere ayırmaya ne gerek var bilmiyorum, ama bunu yapmak zorundaysak da en azından doğru yapmalıyız. Bütün mertebelendirmelerde Satranç Sporcusu en yüksek noktadadır. Başta bunu tespit etmek gerekir. Çünkü diğer bütün kimseler Satranç Sporcusunun hizmetinde olan kişilerdir. Satranç Sporcusu olmadan; satranç olmaz, turnuva olmaz, klüp olmaz, dernek olmaz, federasyon olmaz. Satranç sporcularının arkasından, İtiraz kurulu üyeleri, hakemler, organizatörler, il temsilcileri, klüpler, dernekler ve başkanlar sırasıyla takip eder. Bu sıra nedense hep tersten okunuyor. Burada da aynısı olmasın. Satranç Sporcusu en yukarıda olacak! Her biri kendisinden yukarıdakilere hizmet için oraya gelmiş veya getirilmiştir. Bunu en iyi başaranlar genelde mertebesini en iyi tespit edenlerdir. Arada sırada sırayı şaşıranlar da olmuyor değil, onları da @Harun eleştiriyor zaten. Fakat eleştirinin adresi bazen şaşıyor. Saygıdeğer hakemlere yapılan, üstü kapalı ve net olmayan eleştiriler hakemlerimizi gereksiz yere üzmekte ve gönüllülük esasıyla yapılan bu hizmetten soğutmaktadır. Ayrıca neyin eleştirildiği de belli olmadığından birisinin kalkıp haklılığını ya da haksızlığını savunma şansı olmamaktadır. Bu tür eleştirileri yaparken kurumları yıpratmamak çok önemli. @Harun düşünsene bu kadar yorum sonrasında hakem yapılırsan, bu eleştirileri ne yapacaksın - Venom - 24-07-2008 sevgili abdullah, her mesleğin kendine has özellikleri vardır. hakemler, organizatörler, il temsilcileri, antrenörler ve başkanlar... hepsi sporculuktan ayrı mesleklerdir. sen tutupta hepsini satranç sporcusunun hizmetkarı yapamazsın! o zaman doktorlar hastaların, öğretmenler öğrencilerin, avukatlar yargılananların, mühendisler insanların hizmetçisi olur... ayrıca hakemler, organizatörler, il temsilcileri, antrenörler ve başkanlar olmasa sporcular sporcu sıfatını alabilirmiydi düşünmek gerek... - Sarge57 - 25-07-2008 Satrançseverlerin çeşitli konularda farklı düşünceleri olması doğal ve gerekli. Ancak, izleyebildiğim kadarıyla ortak paydaları ?satranç sporunun Türkiye?de daha geniş kitlelere ve çocuklar arasında yaygınlaştırılması? gereği. Bu bağlamda, forumlardaki anketlere katılımlar bile gösteriyor ki, özellikle çocuk ve gençlerin bir spor dalına ilgi duyabilmesi için ?kahramanlar?a ve ?öyküler?e ihtiyaç var. Bu nedenle, kişilerin satranca katkıları değerlendirilirken bence aşağıdaki soruların göz ardı edilmemesinde fayda var. 1) Kattığı değerler artı hanesine işlenirken, götürdükleri (kişiliği, yaşattığı olaylar veya maliyetiyle) eksi hanesine ne ölçüde işlenmiştir? 2) Söz konusu kişiler kendi dar zaman dilimindeki popülaritesini yitirdikten sonraki kuşaklara ne denli bir örnek oluşturacaktır? Adı geçen şahısların satranca az ya da çok katkıları olmuştur. Ancak bazılarını değerlendirirken unutmamalıyız ki; bozuk bir saat bile günde 2 kere doğru zamanı gösterir. Saygılarımla - Harun Taner - 28-07-2008 Onur, az, öz ve güzel betimlemiş. Saydığı mesleklere admin, moderatör, sys op (operatör), programcı, yazılımcı, testçi gibi çoğu internet (genelağ) kaynaklı meslekler de eklendi. Bu da bence satranç sporunun sahasını genişletti. Sarge'ye de katılıyorum: Satranç sporunu yaygınlaştırmak en önde gelen hedef. Çocuklara, gençlere, yaşlılara satrancı öğretelim. Tek adaylı antidemokratik genel kurullardan kaçınalım. Sporun yarışma olduğunun ayırdına varalım. yü, - herkesemerhaba - 29-07-2008 Merhaba. Bence en çok yardımı bulunan kişi Kahraman Olgaç'tır. ... - ibrahimethemAy - 29-07-2008 Senin ismin zaten herkesemerhaba:) Neden bir de yazılarında merhaba diyorsun:) günlük hayatta merhaba yerine 'verava' diyebildiğin için acısını mı çıkartıyorsun:) - Harun Taner - 01-08-2008 Ethem, Birinci masa oyuncunuz, TSF Forumdan atılmış. Buraya davet etmeyi düşündün mü? yü, - ibrahimethemAy - 01-08-2008 Ben sadece herhangi bir foruma davet etmek yerine geçmiş olsun demeyi tercih ettim.Duygusal ve plansız yazılmış bir yazı sebebiyle kendisi forumdan uzaklaştırıldı.Keşke böyle olmasaydı ancak olan oldu.Her hatanın bir bedeli var. Buraya davet etmedim çünkü benim gönlüm Ufuk Abimin oyunculuğu ile ön plana çıkmasından yana.Herkes iyi olduğu işte devam etmeli..Kendisi çok değerli bir oyuncu bana göre.Ve başarılarıyla en güzel yanıtları vermeli, forum sayfalarındaki yazılarıyla değil! Biliyorsun ki kendisi bir FM ve biraz ilerleme gösterirse ülkemizin ulusal takımında bile yarışabilir! Kolay gelsin Harun Abi.. - Harun Taner - 01-08-2008 O zaman ben davet edeyim! Eposta adresi @gmx.de uzantılı idi sanırım. yü, - Harun Taner - 01-08-2008 Ethem, Az önce Ufuk beyi foruma davet ettim. Belki gelir. Bu arada bir hissedişimi de senle paylaşayım. Bu forumda, ceman, 2100den fazla ileti yazmışız. Bence, daha satranca giriş yapamadık. Beş-altıbin iletiden sonra satrancın derinlerine doğru ineceğiz diye duyumsuyorum. yü, - ibrahimethemAy - 01-08-2008 Edebilirsiniz elbette:) Bu ülkede 'davet özgürlüğü' var.. Bakmayın pek uygulanabilirliği yok ama böyle bir özgürlük var.Herkesi her yere davet edebilirsiniz.Çok alakasız insanları çok alakasız yerlere davet edebilirsiniz.Mesela sizinle çok alakasız bir bayanı, bayanla çok alakasız bir yere davet edebilirsiniz.'Çıkma teklifi' dediğimiz olay aslında bu davet özgürlüğünün bir parçasıdır.Hatta çok küçük bir parçadır bu. Aslında bu davet özgürlüğünün başını yakan, kendini bir daha davet ettirmeme özgürlüğü de diyebileceğimiz daveti geri çevirme özgürlüğüdür.İyi ki böyle bir hakkımız vardır.Haklar ve özgürlüklükleri de hep karıştırırdım zaten.Hem vatandaşlık derslerinde, hem de gerçek hayatta.Vatandaşlık derslerinde parlak bir öğrenci değildim ama çok şükür ki iyi bir vatandaş olduğumu düşünüyorum.Buradan da hem dersin işlevi hem de öğretmenin kanaati sorgulanır hale geliyor.. Bir de benim hayat bilgisi derslerim de hayat hakkında hiçbir halttan anlamadığım yıllarda hep 'beş' geliyordu.Herkesin de aşağı yukarı beş geliyordu.Daha 7-8 yaşlarındaki bir çocuğun hayat bilgisi dediğimiz pek mühim hatta en mühim dersi bu kadar kolay geçmesi olur iş mi?Kırmızı ışıkta durmayı öğrenince hayat bilgimizi çok mu geliştirmiş oluyoruz?Hayatta başımıza gelen derslerden ilkokuldaki bu dersler sayesinde mi kurtuluyoruz?Yani müşküle düştüğümüzde 'ilkokul öğretmenim böyle bir durumda şunu yap demişti' demedikten sonra ne önemi var bu dersin?Dersin önemi olsa bile isminin hayat bilgisi olmasının ne önemi var o zaman? Ben başlıktan dört nala uzaklaşırken aklıma bir de beden eğitimi geliyor. Enerjimizi yorgunluğun son haddine kadar harcayıp artık yaramazlık yapamaz hale gelme işlemidir beden eğitimi.Tabii terli terli su içme hariç..Muhakkak içerdim.Özen gösterirdim terli terli su içmeye.Çünkü o yıllarda bademciği alınanların dört mevsim dondurma yemelerine rağmen bademciklerinin şişmediğini söylemişti en az benim kadar gerizekalı bir arkadaşım.Biz de bademciğimiz alınsa keşke, duydun mu Ayşegül'ün bademciği yokmuş diye kıza ne çok imrenirdik.Tööbe tööbe... Ve düşünün ki ilkokula giden iki üç bacaksızın türettiği bu saçma geyiğe körü körüne inanan birisi büyüyor ve şu an Tıp Fakültesinde okuyor!Yani bir ömür, çoluğa çocuğa bademcik aldırmanın her mevsim doyasıya dondurma yeme anlamına gelmediğini açıklayacağım.Çocukken yaydığımız o efsane eğer hâlâ ilkokul sıralarında dolaşıp minik kardeşlerimizin hasta olmasını sağlıyorsa bunu kırmak benim boynumun borcudur. Son olarak da aklıma resim-iş geldi.Ortaokulda az daha kalıyordum resimden.Ve ben, beni bırakmak üzere olan resim öğretmenimi şu anda çok seviyorum.Beni sınıfta bırakmak istemeyen birçok öğretmenimden daha 'delikanlı'ydı en azından.Dobra insandı.Hatta kendisine teşekkür ederim.. Yalnız buradaki konu kendisi değil.Resim-iş ne demek yahu?Resim yapardık da iş yapmak ne demek bilsek onu da yapardık belki? Daha sonra okuduğum okulda(mezun olduğum için değerini daha bir anladığım okulumun ismini gururla yazıyorum: Antalya Yusuf Ziya Öner Fen Lisesi'nde) iş kelimesinin fizik derslerindeki manasını öğrendim ve bu Resim-iş ile alakasının olmadığı kanaatine vardım.Çünkü bizim fizikte öğrendiğimiz iş, yanlış hatırlamıyorsam Joule birimiyle anılırdı ve W=F.X bir de P/T=W olarak adlandırılırdı.Yani iş eşittir kuvvet çarpı yol veya güç bölü zaman! Peki ne demek bu Resim-iş'in işi?El işi demek olabilir mi?Pek mümkün..O halde neden Resim-El işi dersi değil ismi?Bu işin elle mi kolla mı olduğunu ben yıllardır hep merak etmişimdir.Eğer zihinsel bir işse daha iyi..Yani Resim-Beyin iş..Harika bir ders..Derse girip 40 dakika boyunca sevgilimi düşünürdüm..Harika olurdu.. Herkese yüksek saygılar selamlar sunuyorum..Bu saygılara erişemeyenler üst üste binip toplasın.. |