13-10-2012, 16:00
2008 Seçimlerinden önce TSF forumda Doğu-Güneydoğu ile ilgili bazı görüş ve önerilerimi paylaşmıştım. Bugüne geldiğimizde Bölgede satrancın kötüye doğru bir gidişin olduğunu görüyorum. O yüzden camiamızı bilgilendirmek ve başkan adaylarının dikkatlerini bölgemize cezbetmek adına bu yazıyı yazma gereği duydum.
Satranç, bölgemizde çokça oynanan bir oyun. Bazı küçük yerleşim yerlerinde kadın-erkek,çoluk-çocuk herkesin bildiği bir oyun. İl –ilçe merkezlerinde adeta bir satranç merkezi gibi, satranç oynayanlarla dolup taşan kahveler… Eskiden medreselerde satranç öğretilirmiş ve her Cuma günü kendi aralarında turnuvalar yaparlarmış. Ben satrancı,ilkokula başlamadan önce bir köye misafirliğe gittiğimizde, tahtası ve taşları elle yapılmış bir satranç tahtasında öğrendim. 2003 yılında Muş’ta bir il birinciliği turnuvası oldu. İl birincisi oldum. O zamanlar TSF özerk olmamıştı. İl birincilerine yolluk ve harcırah veriliyordu. Konya’da Türkiye Birinciliği Seçmelerine katıldım. Turnuvaya katılacağım ama hayatımda ilk defa saat ve notasyon kağıdını görüyorum. Ve daha önemlisi satranç kurallarını bilmiyorum. Şah ile vezirin yerlerini tam bilmiyorum. Biz öğrendiğimizde şahlar devamlı solda olurdu ve ayrı köşelerden kısa rok atardık. Ve kale ile şahın arasında bir kare boşluk olurdu. Buna rağmen yine turnuvayı yüzde ellinin üstünde bitirdim. Turnuvadan sonra Muş’a geldim ve öğrendiğim kuralları insanlara anlatmaya başladım. Hala anlatmaya çalışıyorum…
Bunları niye anlatıyorum? Bölgemizde satranç, bir kültür. Fakat spor olarak kabul edilmiyor. Sadece bir kahve oyunu, dama gibi tavla gibi, ama daha değerli bir oyun…
Bölge, bazı sebeplerden dolayı (coğrafik, iklimsel ve siyasi vs. ) bir çok konuda mahrum kalmış ve bırakılmış bir bölge. Bu mahrumiyet genel olarak diğer konularda giderilmiştir, ama maalesef satrançta bu mahrumiyeti fazlasıyla görüyoruz. Özellikle bu son dört senelik zaman zarfında bölgemizde satranç sporu nerdeyse bitecek duruma gelmiş. Sporcularını, hakemlerini,antrenörlerini,il temsilcilerini yakından tanıdığım bir çok şehirde neredeyse turnuva bile düzenlenmiyor. Mesela dört-beş yıl önce bölgemizden Van , Diyarbakır, Siirt ,Bitlis, Erzurum, Muş, Batman illeri hemen her sene Kulüpler şampiyonası bir, bazen ikişer takımla katılıyorlardı. Son iki sene bakarsak bu saydığım illerin hiç biri yok. Sadece kulüpler bazında değil. Yaş gruplarına ve diğer ulusal turnuvalara katılımda da büyük düşüşler var. Şimdi soruyorum bunun sorumlusu kim? Gelişime bu kadar müsait bir bölge nasıl olur da bu kadar geriler? Milli damatların, Sasha’ların mişel’lerin yerine İbrahim Tofan’ lar,İhsan KILIÇ’LAR, Erdal ARSLAN’ lar olamaz mıydı? Olurdu.Emin olun ki olurdu. Ve 42. Olmazdık. Sayın ANY ‘nin dediği gibi belki ilk 15’te olurduk.
Adını yukarıda zikrettiğim illerin her birinden son 8 yılda ,50.000 TL ila 200.000 TL arası (yaklaşık rakamlardır) Federasyona para gitmiştir. Peki bu illere paranın geri dönüşümü olmuş mudur? Mutlaka olmuştur… Birkaç tane satranç takımı ve saati…
Sayın Başkan Adayları;
Bu yazıdaki düşüncelerim, sadece Kasım DEMİRCİN’in düşüncesi değil, bütün bir bölgenin düşüncesidir. Satrancın Türkiye’de daha ileri gitmesini istiyorsanız, bu sese kulak vermenizi istiyorum.
Umarım bu yazının bir benzerini 2016 seçimlerinden önce de yazmam.
Satranç, bölgemizde çokça oynanan bir oyun. Bazı küçük yerleşim yerlerinde kadın-erkek,çoluk-çocuk herkesin bildiği bir oyun. İl –ilçe merkezlerinde adeta bir satranç merkezi gibi, satranç oynayanlarla dolup taşan kahveler… Eskiden medreselerde satranç öğretilirmiş ve her Cuma günü kendi aralarında turnuvalar yaparlarmış. Ben satrancı,ilkokula başlamadan önce bir köye misafirliğe gittiğimizde, tahtası ve taşları elle yapılmış bir satranç tahtasında öğrendim. 2003 yılında Muş’ta bir il birinciliği turnuvası oldu. İl birincisi oldum. O zamanlar TSF özerk olmamıştı. İl birincilerine yolluk ve harcırah veriliyordu. Konya’da Türkiye Birinciliği Seçmelerine katıldım. Turnuvaya katılacağım ama hayatımda ilk defa saat ve notasyon kağıdını görüyorum. Ve daha önemlisi satranç kurallarını bilmiyorum. Şah ile vezirin yerlerini tam bilmiyorum. Biz öğrendiğimizde şahlar devamlı solda olurdu ve ayrı köşelerden kısa rok atardık. Ve kale ile şahın arasında bir kare boşluk olurdu. Buna rağmen yine turnuvayı yüzde ellinin üstünde bitirdim. Turnuvadan sonra Muş’a geldim ve öğrendiğim kuralları insanlara anlatmaya başladım. Hala anlatmaya çalışıyorum…
Bunları niye anlatıyorum? Bölgemizde satranç, bir kültür. Fakat spor olarak kabul edilmiyor. Sadece bir kahve oyunu, dama gibi tavla gibi, ama daha değerli bir oyun…
Bölge, bazı sebeplerden dolayı (coğrafik, iklimsel ve siyasi vs. ) bir çok konuda mahrum kalmış ve bırakılmış bir bölge. Bu mahrumiyet genel olarak diğer konularda giderilmiştir, ama maalesef satrançta bu mahrumiyeti fazlasıyla görüyoruz. Özellikle bu son dört senelik zaman zarfında bölgemizde satranç sporu nerdeyse bitecek duruma gelmiş. Sporcularını, hakemlerini,antrenörlerini,il temsilcilerini yakından tanıdığım bir çok şehirde neredeyse turnuva bile düzenlenmiyor. Mesela dört-beş yıl önce bölgemizden Van , Diyarbakır, Siirt ,Bitlis, Erzurum, Muş, Batman illeri hemen her sene Kulüpler şampiyonası bir, bazen ikişer takımla katılıyorlardı. Son iki sene bakarsak bu saydığım illerin hiç biri yok. Sadece kulüpler bazında değil. Yaş gruplarına ve diğer ulusal turnuvalara katılımda da büyük düşüşler var. Şimdi soruyorum bunun sorumlusu kim? Gelişime bu kadar müsait bir bölge nasıl olur da bu kadar geriler? Milli damatların, Sasha’ların mişel’lerin yerine İbrahim Tofan’ lar,İhsan KILIÇ’LAR, Erdal ARSLAN’ lar olamaz mıydı? Olurdu.Emin olun ki olurdu. Ve 42. Olmazdık. Sayın ANY ‘nin dediği gibi belki ilk 15’te olurduk.
Adını yukarıda zikrettiğim illerin her birinden son 8 yılda ,50.000 TL ila 200.000 TL arası (yaklaşık rakamlardır) Federasyona para gitmiştir. Peki bu illere paranın geri dönüşümü olmuş mudur? Mutlaka olmuştur… Birkaç tane satranç takımı ve saati…
Sayın Başkan Adayları;
Bu yazıdaki düşüncelerim, sadece Kasım DEMİRCİN’in düşüncesi değil, bütün bir bölgenin düşüncesidir. Satrancın Türkiye’de daha ileri gitmesini istiyorsanız, bu sese kulak vermenizi istiyorum.
Umarım bu yazının bir benzerini 2016 seçimlerinden önce de yazmam.