01-12-2012, 21:54
Son günlerde ÖZGÜR SATRANÇ FORUM’da çeşitli illerimizin, aslında çok eskilerden beri var olan ortak sorunları özellikle genç nesillerce yeniden konu edilmeye başlandı.Kapanan tesisler,azalan turnuvalar, bilmem ne kadar süre sonra hasbelkader yeniden ortaya çıkmak üzere ortadan kaybolan sponsorlar,ve para ödüllü turnuva ümidini belirsiz bir süreliğine rafa kaldıran, satranç sevgisi ve yeni bir yarışma heyecanı ile yanıp tutuşan (biz)satranç sporcuları...
Bu durum bizi nereye götürebilir ?Satrançsız günlere mi?Ben kendimin satrancı bırakabileceğimi düşünebilir miyim? Ya da içimdeki satranç sevgisini öldürebilir miyim ?
Konuyla tamamen ilgisizmiş gibi gözüken iki örnek haber aktarmak isterim size…
Okumak ve anlamaya çalışmak sıkıcı geliyor bazen.Bunu ara sıra ben de yapıp değerli yazıları kaçırdığım oluyor.Sonraki dönüşlerimde bulup okumaya çalışıyorum.
Ama lütfen okuyun,önemli şeyler paylaşmak istiyorum !
Birincisi malum,getirilmesi düşünülen okullarımızdaki yeni kılık kıyafet yönetmeliği.Artısı da var,eksisi de belki.Eğitimci kökenimle iç dünyamda tartışıyorum artı ve eksilerini…Ama vatandaş kimliğim ise toplumun bir bireyi olarak sorguluyor ve diyorum ki böylesine önemli bir karar neden çağdaşça biz bireylere ya da temsilcilerimize hiç sorulmaz.Bu ülkede STÖ’lerin etkinliği nerededir?Eğitimde bizden ilerideki bir çok ülke tek tip kıyafeti toplumca karar vererek uygularken bizde niye böyle ? Uygulama başka amaçlara mı yönelik yoksa ?Kıyafet serbestliği demokrasi gereği ise ,seçtiklerimizi denetleyememek hangi anlayışın gereğidir ?
İkinci bir konu ise basına henüz yansımadı bildiğim kadarıyla.Batıda bir ilimizde okullar arası yarışmalara hazırlanmak isteyen okul takımı sporcu-öğrencilerine getirilen, salona şortla girme yasağı ile ilgili.Haberi duyduğumda tereddüt ettim.Aslında kız öğrencilere yönelikmiş ama nedendir bilinmez kız-erkek herkese uygulanmaya başlamış.Tabii arkasından sadece ve sadece tepkiler…Beden eğitimi öğretmeni ve ilgili öğrencilerden bir meslektaşımın telefonuyla teyit aldım.Ama bu tek taraflı teyit olurdu.Peki benim beden eğitimi öğretmenlik yıllarımda az yaşadığım olay mıydı bunlar?On’larca örnek sayabilirim.Bugün bu konudan muzdarip birçok öğrencim sırf buna inat beden eğitimi öğretmenliği yapıyor.Hala yıllar yılı yazışır ve görüşürüz…
Başımızda,seçtiğimiz ve yönetim sorumluluğu verdiğimiz insanlar yönetir bizi.Onların aldıkları kararlar topluma yön verir.Ve ünlü İngiliz siyasetçinin söylediği gibi --‘’toplumlar ancak ve ancak layık olduğu şekilde yönetilir.’’—Zamanla bu durum elbette biraz değişti.Ancak bu toplumların içindeki küçük ama güçlü ve zengin kesimler kendi hayatlarını yaşar. Ta ki toplum uyanana (bir takım baharlar gelene) kadar…
Bu örnekleri neden verdim? Satrançla ne ilgisi var ?
Ama örgütlü ve katılımcı,üreten ve karar mercilerinde olmayı başarabilen toplumla çok ilgisi var.
BU -KÜÇÜK MODELİ – anlatmak isterim…
ÖYLE İSE SATRANCA DÖNELİM !
Siz hiç sponsor bir satranççı gördünüz mü ? Belki,çok çok az.
Ama bazen satrancı hiç bilmezken sponsorluk yapan çok satrançsever gördüm !! Ya da sporculuğu tamamen bırakmış ama içindeki satranç sevgisi hiç silinmemiş Mehmet Amca’lar tanıdım ben Adana ‘da. O kadar çok yerden çıkarılmıştık ki, değişen her lokal yada apartman dairesinin maddi giderinin karşılanmasında öncülük eden ve bu konuda bazen tek bile kaldığında ‘’satranççılar toplanıp ne kadar yıllık kira bedeli toplarsanız aranızda,bir o kadar da benden’’ diyen Mehmet ve rahmetli Abdülselam
Amca’lar bilirim…Yaşayana uzun ve sağlıklı ömür,aramızdan göçenlere rahmet dilerim..Böyle insanların hemen her ilimizde olduğunun da farkındayım.
Satrancın sahası yok! Bunu hepimiz biliriz.
Turnuva düzenlenecek salon arayışı içinde olabilmek için iş yerinden onca riski göze alan çok memur arkadaşım oldu,il içi satranç kurullarında.Çoğunun ücreti kesildi.İzin yada rapor peşine düştüler zoraki.Hem de hiçbir çıkarları olmadan koşuşturup durdular bizimle…Kimden izin alacaklardı biliyor musunuz ? Ya anlayışlı bir amirden ,yada anlayışlı bir satranç sever bir okul müdüründen…
Asli görevi ile il temsilciliği arasında sıkışıp kalmış,devamsızlıklarından tayin yada mahkeme geçirmiş çok il temsilcisi arkadaşım oldu benim.Ama hala bu sevgi eksilmeden içinde gürül gürül büyüyerek devam ediyorlar görevlerine.Çevresinde bir turnuvanın hazırlık aşamasında özellikle sponsorluk görüşmeleri için ,arabasından faydalanmak istediğimizde ya bir çalışması ya da bir özel dersi olan ve yardım talebimizi bir türlü geçiştiren çok satranççı tanıdım ben… Ama ya taksi tutarak yada makam arabasını emrimize tahsisi eden çok sporsever destekçi insanla tanıştım.
Salon hazırlıklarında gece yarılarına kadar sandalye taşıyıp masa dizen öğrenci velilerimi bilirim ben.Turnuva sonrasında da malzeme toplamada bize gönüllü olarak yardım eden ve hayatında ilk defa bir satranç turnuvasına katılmış basketbolcu,voleybolcu,atlet vb. sporcu öğrencilerim oldu.Onlara bir yemek bile zar zor ısmarlayabildim.Satranççı mıydı bu öğrenciler ? Gerçi az bir kısmı geçici olarak satrancı benimsediler sonraları.Ama özlerinde sporseverlik yatmıyor muydu ?
Ama biz satranççılar bitip tükenmek bilmeyen bir istekle hep turnuva olsun isteriz değil mi? Ödüllü yada ödülsüz.Ama ödüllü olanlarını daha çok tercih ederiz.Çoğu kez ödülünden değil.Belki sırf GM görüp aynı ortamda yarışabilmek adına.Hatta bazı GM’ler neredeyse bizim ülkemizden emekli olacaklar.Şaka yolu bazılarına takılıp kaç yılın kaldı diye sorduğum da olur tercümanlar aracılığıyla.Şu meşhur -GÜRCÜNEKON-(yeri gelmişken, bu tanım benim ve bir türlü –birlikteliği- anlatmak için…).Satrançta bizden çok ilerideler,ama ya turnuvaları.O zaman toplum olarak bizim Kocaeli’nin çok gerisinde olmalılar.
Yaşadığım il olan Kocaeli’de ülkemizin hem en çok hem de en doyurucu ödüllerinin verildiği turnuvaların nasıl hayata geçirildiğini sanıyorsunuz ?Biz burada tam bir ekibiz !.. İl temsilcisinden sporcularına , hakemlerinden sporcu velilerine kadar. SATRANÇ SEVGİSİ İÇİNDE GÖNÜLLÜLÜK ESASINA DAYALI,ama sorumluluğunun bilincinde ve özverili çalışmasıyla tam bir- küçük model- olan bir ekip…
İl temsilciliği bünyesinde ;
İl İçi Satranç Düzenleme Kurulu,İ
İl Hakem Kurulu,
Antrenörler Birliği,
Sporcular Kurulu,
Sporcu Velisi Koordinasyon Kurulu,
Halkla İlişkiler ve Sponsor Temsilcileri Kurulu,
Satranç ve Yerel Basın Kurulu,
OKULDA SATRANÇ ve OKUL-SPOR KULÜPLERİ KOORDİNASYON KURULU,
Ulusal Sporcular Bilgi-iletişim Kurulu,Malzeme Temin ve Dağıtım Kurulu,
Ve dergi çıkardığımız yıllarda SARAYBAHÇE SPOR KULÜBÜ YAYIN KURULU …
Elbette bu kurulların bir kısmı resmi.Ama çok büyük bir kısmı ise fahri-gönüllü.Durum böyle olunca da elbette resmi atama yapılamıyor.Tamamen satranç severlik ruhuyla 12 yıldır işliyor.Günümüzde bir SATRANÇSVER i nasıl böyle resmi yoldan atayabilirsiniz.Gerçi bu durum daha ne kadar devam eder bilemem.Yukarıda saydığım kurullar benim yıllar öncesinden projem.Ne bir ukalalık ne de bir mütevazılık.Bunu saklamam.
Biz bu gözde kulübümüzü sabırla dikip suladık,budayıp serpilsin diye.Yeri geldi gübreledik,aşı bile yaptı-k. Büyüttük !!
Ve bugün,
..bu gülü koklamaya yüzlerce,binlerce,sporcu ,öğrenci ,satranççı,satranç sever geliyor
.
Tamamen biz kurucularına ait.
Turnuvalarından kurslarına ,satranç dayanışma gecelerinden sponsor ziyaretlerine kadar.
*** ***
Bu forumda konu edildiği ve çözüm istendiği için, kısaca bahsetmek örnek vermek istedim.
2000 li yılların hemen başında amatör bir kulüp olan SARAYBAHÇE SPOR KULÜBÜ’nün satranç branşını açarak kahvehaneden dönme kulüp lokalinde satranç kursları vermeye başladık.2002’ de inanır mısınız sevgili gençler büyük bir delilik olan -----SARAYBAHÇE GRAND-PRİX ‘i (!!) ------ düzenledik,sn.İVANCHUK,STEFANOVA,EHVELST (yazım hatası yapıyor olabilirim.) AZMAİPARHASVİLİ,M.GUREVİC gibi dünya devlerini ağırladık.TSF’ ye hemen-hemen hiçbir şey harcatmadık. Bilgim dışındakileri elbet bilemem.
Saraybahçe Satranç Eğitim Merkezi (SASEM)’ni sn. İVANCHUK ve sn. YAZICI ile birlikte açtık.
Zamanla okullarla işbirliğine girince sporcu potansiyelimiz çok arttı ve yeni yer arayışında olduk.Tabi bunu birkaç kişiyle değil, o zamanlar henüz farkında bile olmadığımız ,fahri, -İl Sporcu Velisi Koordinasyon Kurulunun kararlı ve bir o kadar özverili çalışmalarıyla başararak 200 m2’lik bir yer satın aldık.Satranç sever velilerimizin çok katkıları oldu.Başlangıçta sıkıntılar çektik ama o günlerden görüyorduk bu günleri…SASEM böyle doğdu.Artık her türlü kalıcı eğitim programlarını herhangi bir kaygı taşımaksızın hayata geçiriyoruz.Okullara ders, öğretmenlerine eğitim ve antrenörlük hizmetleri sunup yapıcı olarak destekleyip denetliyoruz da..Aramızda tartışıp çok ters düşüyoruz.Ama ailemizi koruyor birbirimize saygımızı hiç eksik etmiyoruz.O günlerden aramızda hala satranç sever fahri yönetici velilerimizde var.Tek tek ismini sayabileceğim bu isimsiz kahramanlara sonsuz minnet duyuyorum.
Tam olarak - BİZ BİR AİLEYİZ- arkadaşlar !!
Bunu onur duyarak her yerde söylerim.
Sizinde bir gül-ünüz olmalı.
Aileniz içinde ve hep birlikte koklamak için …
Bu durum bizi nereye götürebilir ?Satrançsız günlere mi?Ben kendimin satrancı bırakabileceğimi düşünebilir miyim? Ya da içimdeki satranç sevgisini öldürebilir miyim ?
Konuyla tamamen ilgisizmiş gibi gözüken iki örnek haber aktarmak isterim size…
Okumak ve anlamaya çalışmak sıkıcı geliyor bazen.Bunu ara sıra ben de yapıp değerli yazıları kaçırdığım oluyor.Sonraki dönüşlerimde bulup okumaya çalışıyorum.
Ama lütfen okuyun,önemli şeyler paylaşmak istiyorum !
Birincisi malum,getirilmesi düşünülen okullarımızdaki yeni kılık kıyafet yönetmeliği.Artısı da var,eksisi de belki.Eğitimci kökenimle iç dünyamda tartışıyorum artı ve eksilerini…Ama vatandaş kimliğim ise toplumun bir bireyi olarak sorguluyor ve diyorum ki böylesine önemli bir karar neden çağdaşça biz bireylere ya da temsilcilerimize hiç sorulmaz.Bu ülkede STÖ’lerin etkinliği nerededir?Eğitimde bizden ilerideki bir çok ülke tek tip kıyafeti toplumca karar vererek uygularken bizde niye böyle ? Uygulama başka amaçlara mı yönelik yoksa ?Kıyafet serbestliği demokrasi gereği ise ,seçtiklerimizi denetleyememek hangi anlayışın gereğidir ?
İkinci bir konu ise basına henüz yansımadı bildiğim kadarıyla.Batıda bir ilimizde okullar arası yarışmalara hazırlanmak isteyen okul takımı sporcu-öğrencilerine getirilen, salona şortla girme yasağı ile ilgili.Haberi duyduğumda tereddüt ettim.Aslında kız öğrencilere yönelikmiş ama nedendir bilinmez kız-erkek herkese uygulanmaya başlamış.Tabii arkasından sadece ve sadece tepkiler…Beden eğitimi öğretmeni ve ilgili öğrencilerden bir meslektaşımın telefonuyla teyit aldım.Ama bu tek taraflı teyit olurdu.Peki benim beden eğitimi öğretmenlik yıllarımda az yaşadığım olay mıydı bunlar?On’larca örnek sayabilirim.Bugün bu konudan muzdarip birçok öğrencim sırf buna inat beden eğitimi öğretmenliği yapıyor.Hala yıllar yılı yazışır ve görüşürüz…
Başımızda,seçtiğimiz ve yönetim sorumluluğu verdiğimiz insanlar yönetir bizi.Onların aldıkları kararlar topluma yön verir.Ve ünlü İngiliz siyasetçinin söylediği gibi --‘’toplumlar ancak ve ancak layık olduğu şekilde yönetilir.’’—Zamanla bu durum elbette biraz değişti.Ancak bu toplumların içindeki küçük ama güçlü ve zengin kesimler kendi hayatlarını yaşar. Ta ki toplum uyanana (bir takım baharlar gelene) kadar…
Bu örnekleri neden verdim? Satrançla ne ilgisi var ?
Ama örgütlü ve katılımcı,üreten ve karar mercilerinde olmayı başarabilen toplumla çok ilgisi var.
BU -KÜÇÜK MODELİ – anlatmak isterim…
ÖYLE İSE SATRANCA DÖNELİM !
Siz hiç sponsor bir satranççı gördünüz mü ? Belki,çok çok az.
Ama bazen satrancı hiç bilmezken sponsorluk yapan çok satrançsever gördüm !! Ya da sporculuğu tamamen bırakmış ama içindeki satranç sevgisi hiç silinmemiş Mehmet Amca’lar tanıdım ben Adana ‘da. O kadar çok yerden çıkarılmıştık ki, değişen her lokal yada apartman dairesinin maddi giderinin karşılanmasında öncülük eden ve bu konuda bazen tek bile kaldığında ‘’satranççılar toplanıp ne kadar yıllık kira bedeli toplarsanız aranızda,bir o kadar da benden’’ diyen Mehmet ve rahmetli Abdülselam
Amca’lar bilirim…Yaşayana uzun ve sağlıklı ömür,aramızdan göçenlere rahmet dilerim..Böyle insanların hemen her ilimizde olduğunun da farkındayım.
Satrancın sahası yok! Bunu hepimiz biliriz.
Turnuva düzenlenecek salon arayışı içinde olabilmek için iş yerinden onca riski göze alan çok memur arkadaşım oldu,il içi satranç kurullarında.Çoğunun ücreti kesildi.İzin yada rapor peşine düştüler zoraki.Hem de hiçbir çıkarları olmadan koşuşturup durdular bizimle…Kimden izin alacaklardı biliyor musunuz ? Ya anlayışlı bir amirden ,yada anlayışlı bir satranç sever bir okul müdüründen…
Asli görevi ile il temsilciliği arasında sıkışıp kalmış,devamsızlıklarından tayin yada mahkeme geçirmiş çok il temsilcisi arkadaşım oldu benim.Ama hala bu sevgi eksilmeden içinde gürül gürül büyüyerek devam ediyorlar görevlerine.Çevresinde bir turnuvanın hazırlık aşamasında özellikle sponsorluk görüşmeleri için ,arabasından faydalanmak istediğimizde ya bir çalışması ya da bir özel dersi olan ve yardım talebimizi bir türlü geçiştiren çok satranççı tanıdım ben… Ama ya taksi tutarak yada makam arabasını emrimize tahsisi eden çok sporsever destekçi insanla tanıştım.
Salon hazırlıklarında gece yarılarına kadar sandalye taşıyıp masa dizen öğrenci velilerimi bilirim ben.Turnuva sonrasında da malzeme toplamada bize gönüllü olarak yardım eden ve hayatında ilk defa bir satranç turnuvasına katılmış basketbolcu,voleybolcu,atlet vb. sporcu öğrencilerim oldu.Onlara bir yemek bile zar zor ısmarlayabildim.Satranççı mıydı bu öğrenciler ? Gerçi az bir kısmı geçici olarak satrancı benimsediler sonraları.Ama özlerinde sporseverlik yatmıyor muydu ?
Ama biz satranççılar bitip tükenmek bilmeyen bir istekle hep turnuva olsun isteriz değil mi? Ödüllü yada ödülsüz.Ama ödüllü olanlarını daha çok tercih ederiz.Çoğu kez ödülünden değil.Belki sırf GM görüp aynı ortamda yarışabilmek adına.Hatta bazı GM’ler neredeyse bizim ülkemizden emekli olacaklar.Şaka yolu bazılarına takılıp kaç yılın kaldı diye sorduğum da olur tercümanlar aracılığıyla.Şu meşhur -GÜRCÜNEKON-(yeri gelmişken, bu tanım benim ve bir türlü –birlikteliği- anlatmak için…).Satrançta bizden çok ilerideler,ama ya turnuvaları.O zaman toplum olarak bizim Kocaeli’nin çok gerisinde olmalılar.
Yaşadığım il olan Kocaeli’de ülkemizin hem en çok hem de en doyurucu ödüllerinin verildiği turnuvaların nasıl hayata geçirildiğini sanıyorsunuz ?Biz burada tam bir ekibiz !.. İl temsilcisinden sporcularına , hakemlerinden sporcu velilerine kadar. SATRANÇ SEVGİSİ İÇİNDE GÖNÜLLÜLÜK ESASINA DAYALI,ama sorumluluğunun bilincinde ve özverili çalışmasıyla tam bir- küçük model- olan bir ekip…
İl temsilciliği bünyesinde ;
İl İçi Satranç Düzenleme Kurulu,İ
İl Hakem Kurulu,
Antrenörler Birliği,
Sporcular Kurulu,
Sporcu Velisi Koordinasyon Kurulu,
Halkla İlişkiler ve Sponsor Temsilcileri Kurulu,
Satranç ve Yerel Basın Kurulu,
OKULDA SATRANÇ ve OKUL-SPOR KULÜPLERİ KOORDİNASYON KURULU,
Ulusal Sporcular Bilgi-iletişim Kurulu,Malzeme Temin ve Dağıtım Kurulu,
Ve dergi çıkardığımız yıllarda SARAYBAHÇE SPOR KULÜBÜ YAYIN KURULU …
Elbette bu kurulların bir kısmı resmi.Ama çok büyük bir kısmı ise fahri-gönüllü.Durum böyle olunca da elbette resmi atama yapılamıyor.Tamamen satranç severlik ruhuyla 12 yıldır işliyor.Günümüzde bir SATRANÇSVER i nasıl böyle resmi yoldan atayabilirsiniz.Gerçi bu durum daha ne kadar devam eder bilemem.Yukarıda saydığım kurullar benim yıllar öncesinden projem.Ne bir ukalalık ne de bir mütevazılık.Bunu saklamam.
Biz bu gözde kulübümüzü sabırla dikip suladık,budayıp serpilsin diye.Yeri geldi gübreledik,aşı bile yaptı-k. Büyüttük !!
Ve bugün,
..bu gülü koklamaya yüzlerce,binlerce,sporcu ,öğrenci ,satranççı,satranç sever geliyor
.
Tamamen biz kurucularına ait.
Turnuvalarından kurslarına ,satranç dayanışma gecelerinden sponsor ziyaretlerine kadar.
*** ***
Bu forumda konu edildiği ve çözüm istendiği için, kısaca bahsetmek örnek vermek istedim.
2000 li yılların hemen başında amatör bir kulüp olan SARAYBAHÇE SPOR KULÜBÜ’nün satranç branşını açarak kahvehaneden dönme kulüp lokalinde satranç kursları vermeye başladık.2002’ de inanır mısınız sevgili gençler büyük bir delilik olan -----SARAYBAHÇE GRAND-PRİX ‘i (!!) ------ düzenledik,sn.İVANCHUK,STEFANOVA,EHVELST (yazım hatası yapıyor olabilirim.) AZMAİPARHASVİLİ,M.GUREVİC gibi dünya devlerini ağırladık.TSF’ ye hemen-hemen hiçbir şey harcatmadık. Bilgim dışındakileri elbet bilemem.
Saraybahçe Satranç Eğitim Merkezi (SASEM)’ni sn. İVANCHUK ve sn. YAZICI ile birlikte açtık.
Zamanla okullarla işbirliğine girince sporcu potansiyelimiz çok arttı ve yeni yer arayışında olduk.Tabi bunu birkaç kişiyle değil, o zamanlar henüz farkında bile olmadığımız ,fahri, -İl Sporcu Velisi Koordinasyon Kurulunun kararlı ve bir o kadar özverili çalışmalarıyla başararak 200 m2’lik bir yer satın aldık.Satranç sever velilerimizin çok katkıları oldu.Başlangıçta sıkıntılar çektik ama o günlerden görüyorduk bu günleri…SASEM böyle doğdu.Artık her türlü kalıcı eğitim programlarını herhangi bir kaygı taşımaksızın hayata geçiriyoruz.Okullara ders, öğretmenlerine eğitim ve antrenörlük hizmetleri sunup yapıcı olarak destekleyip denetliyoruz da..Aramızda tartışıp çok ters düşüyoruz.Ama ailemizi koruyor birbirimize saygımızı hiç eksik etmiyoruz.O günlerden aramızda hala satranç sever fahri yönetici velilerimizde var.Tek tek ismini sayabileceğim bu isimsiz kahramanlara sonsuz minnet duyuyorum.
Tam olarak - BİZ BİR AİLEYİZ- arkadaşlar !!
Bunu onur duyarak her yerde söylerim.
Sizinde bir gül-ünüz olmalı.
Aileniz içinde ve hep birlikte koklamak için …
- MATRANÇ -