Katılaşan kural keskin sirkeye benzer.
#1
Son yıllarda takım turnuvalarında" masa sıralaması Elo puanı sırasına göre belirlenir"kuralı uygulanmaktadır.Federasyon liglerinde bu kuralı uygulayarak düzeni daha kolay sağlayacağını düşünmektedir.Oyuncuların kuvvet derecelerine göre sıralanması klasik bir kuraldır.Federasyonun lig maçları için uygulanması da yerinde olabilir.Özel yarışmalarda ise farklı bir uygulama gerekebilir.Elo puanına göre sıralama tüm oyuncuları Elo puanına sahip olan ve hiç pasif sayılacak oyuncusu bulunmayan bir ortam için ideal olabilir.Bizim koşullarımız için her zaman ideal değildir.Öncelikle Elo hesaplarına girmeyecek bir takım turnuvasında oyuncuların en az yarısı Elo puanına sahip değilken masa sıralamasını Elo puanına göre yapmak doğru değildir.FİDE'nin de "masa sıralaması Elo sırasına göre olacak" anlamında bizi zorlayan bir tavsiyesi yoktur.Bir kural, varmak istediği yer hiç sorgulanmadan uygulanırsa, amacına ulaşamaz.Vereceğim örnek ile mesele hemen aydınlanacaktırTakımımızda 2 oyuncumuz var.Birinin 1875 Elo puanı vardır.Diğerinin Elo puanı yoktur.Ama Elo puanı olmayan oyuncunun 1975 kuvvetinde oynadığını ve oyun oynama sayısının Elo puanı 1875 olandan çok fazla olduğu bilinmektedir.Bu nedenle Elo puanı olmayan sporcumuzu bir üst masada oynatmak istiyoruz.Böylece aslında Federasyonun düşündüğü kuvvetler sırasına göre dizilmeye çalışıyoruz.Ama yarışmanın hakemi kabul etmiyor.Hakem yönergeye bağlı olmak zorunda olduğunu söylüyor.Yönergeyi hazırlayan ise Federasyonun yönergelerine bakarak hazırladığını veya Federasyonun böyle olmasını istediğini bildiriyor.Bu noktada Federasyonun talimatı doğrultusunda kuralın katılaştığını ve ulaşmak istediği amacın tam tersine yöneldiğini yani keskin sirke gibi zarar verdiğini görüyoruz.Çözüm nedir?Çözüm kolaydır.Özellikle Elo hesabına girmeyecek olan bir takım yarışmasında masa sıralaması sadece UKD puanlarına bakılarak yapılmalıdır!Çünkü pratikte UKD si olmayan oyuncunun kuvvetli oyuncu olma ihtimali de çok azdır!Ayrıca Federasyonun lig maçlarında zorunlu olan kuvvet derecesine göre sıralama özel turnuvalarda uygulanmamalıdır.Önemli olan yarışma başlamadan önce verilen ana listedir.Asil ve yedeklerin sırasını gösteren ana liste, yarışmadan önce verilir.Teknik toplantıda açıklanır.Panoya asılır.Ana liste yarışmanın ilk turu başlamadan önce kesinleşir.Yarışma başladıktan sonra ana listedeki sıralama değişmez!Önemli olan yarışma sırasında ana listedeki sıralamanın değişmemesidir!
Katılaşarak bize zarar verdiğine tanık olduğum bir başka kural da tur sayısı ile takım sayısı(oyuncu sayısı)arasında İsviçre yöntemi turnuva için bulunması gereken orantıdır.Örneğin 10 takımın katıldığı bir İsviçre yöntemi turnuva en fazla 5 tur oynanır.Tur sayısı artarsa tesadüfler artar ve küp yine zarar görür.Bu örnekde de hakem yine bize yönergeyi gösterecektir.Ancak bu konuda hakemin teknik toplantıda tur sayısını değiştirme imkanı olmalıdır.Kuralların dışına çıkmadan esneklik göstermek mümkündür.Bize verilen yönergeyi hiç üzerinde düşünmeden aynen uygulamak her zaman doğru değildir.
Ara
Cevapla
#2
Ateş bey,
Önerilerinizi son derece mantıklı buluyor ve doğru dayanaklardan yola çıktığınızı düşünüyorum. Özellikle elo hesaplarına gitmeyecek turnuvalarda ukd nin ön planda olması bana da mantıklı geliyor.

Lig formatları için de durum benzerdir.

Kulüpler Koordinasyon Kurulunda da tartışıldığı gibi orijinal öneriler bolca gelmektedir. Neredeyse her kulüp farklı modeller önermiştir. Öneri getiren 9 kulüpten 7 farklı model çıkması bunun göstergesidir.

Ama kulüpler arasında ağırlıklı olarak bir modelde uzlaşma olmadığı için yönergeler gecikmektedir.
Ama sona yaklaşılmış ve ilgili yönergeler yayınlanma aşamasına gelmiştir.

Önemli olan doğru ve uygun modelleri tartışıp çoğunlukça uzlaşabilmektir.

Açmış olduğunuz konuda ortaya konacak her görüş değerlidir ve yol gösterici olabilir.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#3
Kuralların değişebildiği, zaman içinde değiştiği, daha doğruyu ve daha iyiyi bulma çabalarının olduğu bir ortamda mevcut kuralların katılaştırılarak uygulanması anlaşılır bir durum değildir.
Hele hele eksik, hatalı, yanlış yönergelerin hazırlandığı bir ortamda o yönergelerin katılaştırılarak uygulanmak istenmesi doğruyu, iyiyi uygulama düşüncesinin giderek azaldığına işarettir.
Amaç satranç oynayanlara hizmet etmekse, kişilerin haklarını azaltmaksızın ve yok etmeksizin kuralları uygularken bilgiye ve tecrübeye dayanarak esnek olunabilir. Ateş Beyin "Kuralların dışına çıkmadan esneklik göstermek mümkündür." görüşünü destekliyorum ve önemsiyorum. Eğer istenirse, birçok kuralda satranç oynayanları memnun edecek şekilde esnek olunabilir.

Bu konuda bir öneri de benden ! Yönergeye "Kuralların dışına çıkmadan esneklik göstermek mümkündür." kuralı yazılırsa bir kısım hakemimiz bu kuralı seve seve uygularlar !

Kulüpler Koordinasyon Kurulunda öneri getiren 9 kulübün olduğu bildirilmiş. Kurulda kaç kulübün olduğunu bilmediğim için öneri sayısının azmı çok mu olduğununun yorumunu yapamıyorum. Anladığım kadarıyla, kulüpler önerilerini aralarında tartışmaktadırlar. Ancak henüz uzlaşma olmamış. Uzlaşma olmadığından yönergeler yayınlanmamış. Buradaki yönerge kavramını anlayamadım. Uzlaşma sonucu alınan karar metnimidir ? Başka bir kavrammıdır ?

Kulüplerin öneri getirirken kendi üyelerine danışmakta olduklarını ve üyelerinden gelen önerileri bir süzgeçten geçirerek Kurula sunduklarını düşünmekteyim. Çoğulculuğun gereği bu olsa gerek. Aşkın Beyin "Önemli olan doğru ve uygun modelleri tartışıp çoğunlukça uzlaşabilmektir." görüşünü destekliyorum ve önemsiyorum.

Bu noktada başka bir önerim daha var :
Kulüp üyelerinden gelen ve yöneticilerce Kurula sunulan öneriler, satranç ile ilgilenenlerin çoklu iletişimi hususunda önemli bir eksikliği giderme çabasında olan Özgür Satranç Forum'da yayınlanamaz mı ? Böylelikle, öneriler çoğunluğun malı olur. Bu önerilerden haberdar olan birçok kişi bunları uygun bulup desteklerler. Veya bu önerilerden ilham alan birçok kişi bu önerileri geliştirebilir veya farklı öneriler sunabilirler.

Bir önerimde hakemlerimize :
Eminim hakem olmayanlara kapalı olan Hakem Odasında hakemlerimiz bu konuları kendi aralarında tartışıyorlardır. Onun için herkese açık olan İletmek İstedikleriniz kısmında bu tartışmaları tekrarlama ihtiyacı duymuyorlardır. Hakemlerimizin kendi odalarında tartışıp mutabık kaldıkları hususların herkese açıklanması mümkün ve faydalı olmaz mı, çoğulculuğun gereği olarak ?
Ara
Cevapla
#4
Sayın Feti,
Bahsetmiş olduğum yönergeyi, yarışma formatı, tüzüğü anlamında kullandım, yazıyı yazdığım zamanda henüz kesin kararlar yayınlanmamıştı. Onun için yarıma tüzüğü ya da yönergesi diyemedim, taslak çalışmasıydı.

TSF bu yıl benim takip edebildiğim kadarıyla da belki ilk kez, tüm kulüplerin görüşünü alma ihtiyacı duydu. Belki bu geçmişte de olmuştur.

Ancak geçtiğimiz aylarda bu görevi TSF alt kurullarından olan Kulüpler Koordinasyon Kurulu, kulüplerin yarışmalar ve turnuvalar konusunda görüşlerini alma adına yaptığı görüş alışverişinde bu öneriler gelmişti. Özellikle de masalar konusunda.
Herkes kendisine göre olumlu öneriler getirdi. ancak kulüpler bazında baktığınız zaman, kulüpler arasında altyapı ve olanak açılarından farklılıklar vardır.
En kısa sürede ilgili kurul arkadaşlarımız tarafından teknik kurula iletilerek karar yayınlanacağını ümit ediyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#5
Topluma faydalı olacağına inandığınız öneri ve görüşlerimizi sadece forumda yazarak bir şeylerin eksik kalmasına sebep oluyoruz.
Hakem odalarının kapılarını "tık" latalım.
İçeri girip fikrimizi söyleyelim.
Ama daha uygunu TSF deki sayfalarına ve sitelerine de yazıp iletişime geçebiliriz.
Çok güzel ve yerinde öneriler var.
Kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum. En azından sizleri dinleyecek ve desteklerinizi göreceklerdir. Daha sonrası zaten daha sonra tartışılır.
Birilerinin hakkında konuşup eleştiri yapmadan önce birbirimizle konuşmak daha uygun ve çağdaşça olur. Buna inanıyorum.

Sonuçta, Biz bir aileyiz.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#6
Ateş Ağabey'in örneğini sunduğu ELO - UKD sıralama sorunu son derece yerinde ve çarpıcı bir örnektir.
Bu mesele, arkadaş sohbetlerimizde birçok satranççı tarafından rahatsızlıkla dile getiriliyor.

Satrançta öyle yönerge maddeleri ile karşılaşıyoruz ki, akıl-mantık devre dışı bırakılmış. "Sıfır dakika" kuralı bunlardan biridir, mesela. Dünya şampiyonaları veya otel turnuvaları için tasarlanan bu kural, sorgusuz-sualsiz bir şekilde il birinciliklerine uygulanmıştı. Konu uzun boylu tartışıldı, tekrarlamak istemem. Mantıksız uygulamadan artık dönüldü, 15 dakika geç kalma payı tanındı.

Bir kuralı uyguluyorsanız, o kuralın doğduğu şartların sizinkiyle aynı veya çok benzer olması gerekir.

ELO'ya göre sıralanma meselesi de böyle. Yurt dışında ELO'suz satranççı neredeyse yok, ama bizde UKD kavramı var. Dolayısıyla kaale alınması gerekiyor. Kaale almıyorsanız çelişiyorsunuz. Ya UKD'yi toptan kaldıracaksınız, ya da adam yerine koyup sıralamadan kullanacaksınız.

Çok uzatmadan çözüm önerimi söyleyeyim: Yönergeye ufak bir parantez ekleyerek maddedin "yüksek ELO sıralamasına göre" şeklinden "yüksek ELO ya da UKD sıralamasına göre şekline değiştirilmesi mantıksızlığı ortadan kaldıracaktır.
Ara
Cevapla
#7
Bu durum İstanbul'da düzenlenen Takımlar Dostluk Turnuvası'nda vardı. Zaten konunun açılma zamanı, Ateş Bey'in bu turnuvada sporcu olması ve bu turnuva için bu yöndeki taleplerini de bildiğim için forumdaki bu konunun İstanbul Takımlar Dostluk Turnuvası için açıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Zaten Ateş Bey de bunu teyit edecektir. Bu sebeple bu turnuvadaki örnekler üzerinden gidelim.

Öncelikle bizim takımımızda Av. Bülent Pekand 2100 küsür UKDsi olan ancak, ELOsu olmayan bir sporcu. Bu değişiklik sayesinde Bülent Bey oyun kuvvetiyle doğru orantılı olarak 1. masada oynatıldı. Ben ise 4. masada oynadım ve 45+30 saniyelik turnuvada, sürem hiç 40 dakikanın altına inmeden ve hiç zorlanmadan 5 maçta 4.5 puan (Baro B takımı 4. masası ile 10. hamle sonunda beraberlikte anlaştık) ile tamamladım.

Diğer bir örnek ise İstanbul Üniversitesi takımıydı. Bu takım ise turnuvayı 1. sırada tamamladı. 2 tane 1950 rating civarı sporcusu olan bu takımın diğer sporcuları ise 1600 rating civarıydı. 1950 civarı sporcular 3-4. veya 2-3. masalarda oynadılar. Turnuva öncesi kimsenin ilk 3e gireceğine ihtimal vermediği bu takım, yaptıkları taktik sayesinde şampiyon oldu.

Şimdi bu düzenleme, daha doğrusu düzensizlik iyi mi oldu? Kuralı, teamülü uygulamayalım demek ne kadar doğrudur? Ortaya bu tür sonuçlar çıkmaması için bir düzenlemeyi uygulamayalım demek yerine, onun yerine uygulanabilecek yeni ve düzgün düzenlemeler önermek daha faydalı olacaktır. ELO ve UKDyi birlikte uygulamak bence daha doğru olacaktır. Ancak, sadece "ELO yada UKDsine bakılsın" deyip ELO ve UKDyi bir tutmak da doğru olmayacaktır. Benim aklıma şuan için bir öneri gelmiyor ama profesyoneller bir çözüm üretebilirler.
Ara
Cevapla
#8
Dinçer'in örneğindeki sıralamanın gerçeği yansıtmaması durumu doğrudur.Birinci olan takım en kuvvetli oyuncusunu 3 ncü masada oynatmıştır.Ancak elimizde kuvvete göre gerçek sıralamayı gösteren bir aygıt yoktur.Birçok sporcunun hem Elo puanı hem de UKD puanı gerçeğin uzağındadır.Çünkü oyun sayıları azdır.Puanı yüksek ama az oyun oynayan puanı düşük ama çok oyun oynayan sporcular vardır.
Bu örnekde Birinci olan takımın 3 ncü masadaki oyuncusu 1 nci masada oynasa sonuç değişir miydi?Değişeceğini kesin söylemek zordur!Diğer masalar da puan almış ki takım Birinci olmuştur!
FİDE mutlaka kuvvet sırasına göre sıralama yapılmasını istemiyor.Öte yandan her ay yeni Elo listesi yayınlandığından bu Elo puanlarına bakarak gerçek sıralamayı bulmak her zaman mümkün değildir!Esasen adıgeçen takım bir oyuncusunu 2 masa aşağı kaydırmakla bir risk de almış olabilir.Belki 3 ncü masadaki oyuncusunu 1 nci masada oynatmış olsa açık puan farkı ile Birinci olacaktı!Bütün bunlar spekülasyondur.Bana göre önemli değildir.Katı kuralların bize çok zarar verdiğine tanık olduk.Belki bazı arkadaşlar hatırlayacaktır.Bu forumda bir olay anlatmıştım.Bir takım 1 nci masaya koymak zorunda olduğu sporcusunu puan almak amacıyla 2 nci masaya koydu.Ana liste 1 nci turdan önce açıklandı.Herkes duvara bakıp görmeliydi!Hakem duvara astığına göre liste kesinleşmişti.Kimse itiraz etmediğine göre herkes ana listeleri kabul etmişti.Sözünü ettiğim takım ilk maçını 4-0 kazandı.Ertesi gün 2 nci tur başladı.İkinci turda da aynı dizilişle bütün masalarda iyi bir konum elde etti.Ancak 2 nci turun ortasında sıralamanın yönergeye aykırı olduğu yine 2 nci masada oynayan olayın kahramanı tarafından farkedildi.Bu defa ne oldu?Türk hakemi affetmedi!Benim Hukuk anlayışıma göre, FİDE kuralları imzalanmış sonuçların tescil edilmiş sayılacağını kabul ettiğinden 1 nci turun sonucu kabul edilmeliydi.Çünkü yönergeye aykırı durumu farketmenin bir sınırı olması gerekir!1 sene sonra yanlış farkedilirse sonuç silinerek ceza verilir mi?Türk hakemi hemen cezalandırdı.O takım iki turda da 4-0 yenik sayılarak turnuvadan çıkarıldı.Hukukçu arkadaşlarımız FİDE kuralları ışığında görüş bildirebilirler.Ben her zaman bir yüksek mahkeme kurulmasını istedim.O takdirde bu mahkemede İstanbul Barosunun temsilcileri de bulunacaktır .Orada yaşadıklarımızı anlatacağız!Hiçbir zaman kurulmayacağını bilsem de ben yine bekleyeceğim!
Önemli olan masa sırası değildir.Önemli olan sporcuların oynatılmasıdır!!Bakınız İstanbul Tabip Odası takımı 2 kuvvetli oyuncusunu oynatamadı!istanbul Barosu(1) takımının da yedek oyuncusu yoktu!Nasıl yapalım da bu eksikleri giderelim!Ortak dileğimiz daha çok sayıda oyuncunun daha çok yarışmada oynayabilmesidir.Kurallar ve kısıtlamalar arttıkça "oynatma ilkesinden"uzaklaşırız!
Ara
Cevapla
#9
Bir turnuvada ELO-UKD puanlarından yüksek olan puanın dikkate alınacağına dair bir yönerge maddesi vardı. ELO'su olmayan ancak, 1950 UKD puanına sahip bir sporcu 1950 ratingine göre sıralamaya alındı. Bu iyi bir uygulama. 1950 UKD puanına sahip bir sporcunun 1400 ELO'lu bir sporcunun altında yer alması bence de pek sağlıklı olmuyordu.

Diğer yandan UKD ve ELO'dan yüksek olanı kabul etmek, ELO ve UKD'yi yani uluslararası kabul gören ve sadece ulusal bazda olan iki ratingi bir tutmak olmuyor mu? Sizce bu ne kadar doğru?

Bu işin bir orta noktası olmalı bence...

ELO'su olmayan sporcu için UKD'yi dikkate almak iyi bir çözüm. Diğer taraftan, UKD ve ELO bir tutuluyor. Şöyle bir basit öneri geldi aklıma:
ELO ve UKD arasında (örneğin) "200" rating fark varsa bu iki ratingin ortalaması dikkate alınır yada yüksek olan kullanılır. Daha somut olmak gerekirse, 1800 UKD ve 2050 ELO'su olan bir sporcu için ortalama alınıp 1925 kullanılabilir yada direkt yüksek olan rating dikkate alınbilir. Ama 2000 ELO, 2050 UKD'si olan sporcu için zaten iki rating arasında bir uçurum olmadığından "uluslararası kabul gören" ELO dikkate alınabilir diye düşünüyorum.

Tabii bu öneri, illaki ELO ve UKD birlikte kullanılacaksa diye yapılmış bir öneridir. Benim fikrim ELO ve UKD'nin birbirinden ayrılması yönündedir. 1500 UKD puanlı birisini, 1450 ELO puanlı birisinin önüne koymak bence doğru bir yaklaşım değildir. 1500 UKD, satranç akademisinden alınmış bile olabilir. 1450 ELO ise 9 tane ELO'lu ile oynayarak kazanılmış bir ratingdir.

Bu konudaki asıl sıkıntıyı iyi belirlemek gerekir. Sıkıntı şudur: ELO'su olmayan ancak, ELO alt sınırına göre yüksek UKD'si olan sporcuların hakkettikleri başlangıç sıralamasını alamamalarıdır. Bir önceki mesajımdaki 2150 UKD'li sporcunun, 1400 ELO'lu sporcunun altında yer alması gibi.

Sırf böyle bir sıkıntıdan yola çıkıp ELO ve UKD'yi bir tutmak çok radikal bir hamledir ve bence çok daha iyi analiz edilmelidir.

Özetle, ELO'su olmayan ama yüksek UKD'li bir sporcuyu, düşük ELO'lu sporcuların altına koymak doğru değildir. Bununla birlikte, tüm dünyada kabul gören ELO ile sadece ulusal geçerliliği olan UKD'yi bir tutmak da bence üzerinde düşünülmesi gereken bir nokta. Profesyonellerin bu konuda daha da iyi çözümler üretebileceğini düşünüyorum.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi