08-02-2016, 19:46
AÇIKLAMA
07. Şubat. 2016 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin 16. Sayfasında yayınlanan SATRANÇ Köşesinde yazar GM SUAT ATALIK tarafından kaleme alınan Türk Filmi başlıklı yazıda isim verilmeden şahsım adına bir yorumda bulunulmuştur.
İlgili yazının ikinci sütununun orta bölümünde yer alan yorum aynen şu şekildedir:
“… İmzalanmış skor, Eğitim Komisyonlarında başkanlık yapmış kişinin Veteranlar Şampiyonasında da bilmediğinin ortaya çıktığı üzere nihaidir, imza sonucun herkes tarafından kabulü demektir. Zor altında imza polisi ilgilendirir, İtiraz Kurulunu değil! …”
Yazının devamında ise “…Tüm bunlar olurken dünya durmuyor! 12 yaşındaki Alireza Firauzja İran şampiyonu oldu: …” ifadeleri var.
Sn. GM Suat ATALIK ülke satrancımızın sportif başarı alanında tartışmasız öncü simalarından birisidir. Bunu her satrancının kabul etmesi gerektiğini düşünüyorum. Aynı zamanda da Cumhuriyet Gazetesi gibi ülkemizin ciddi haber ve fikir yazılarının yanı sıra ve kararlı duruş sergileyen en çağdaş yazarlarından oluşan bir yayın organında yıllardır SATRANÇ köşesinde özgürce yazılarına devam etmektedir.
Sn. Suat ATALIK hakkında hiç bir önyargım olmadan sadece ilgili yazı hakkında düşüncemi paylaşmak isterim. Çünkü yazıda şahsımı yönelik açık bir itham var! Bunun bana hangi hakları verdiğini biliyorum.
Ancak ben makul bir süre sadece cevap hakkımı kullanacağım!
…
Söz konusu yazıda:
“… Eğitim Komisyonlarında başkanlık yapmış kişinin Veteranlar Şampiyonasında da bilmediğinin ortaya çıktığı üzere …” şeklinde ifadeye sebep olan bilginin kendisine yanlış değil ama, eksik aktarılmış bir olay olduğu açıktır.
Aynı ortamda olayı yaşamamış bir şahsın, ikinci ve üçüncü kişilerden kulaktan duyma bilgilerle bir yargıya varması ve bunu basında yazması ciddi habercilik ilkeleriyle bağdaşmaz!
Beni burada üzen ve şaşırmama sebep şey konunun tamamını ve aslını öğrenmeden medyada malzeme konusu yapılmasıdır.
Köşesinde her bir oyunu en ince ayrıntısına kadar kaynağından ve kendinden bir şeyler katarak okurlarının bilgisine sunabilecek kadar ince ve özgür düşünen, gerçeği ayrıntılarda arayan bir insanın yaklaşımı bu olmamalıydı!
Sn. Suat ATALIK’IN yazısındaki olayın tamamı şu şekilde gelişmiştir:
- Öncelikle bahsedilen yarışmanın adı TÜRKİYE EMEKTARLAR SATRANÇ ŞAMPİYONASI’DIR.
Şampiyonanın 50 yaş üstü kategorisinin 5. Turunda Muhittin BÜKER- M. Aşkın TAŞAN maçında oyun devam ederken maçı biten oyunculardan birinin oyunları izlerken cebindeki telefonu çalar ve telaşla kaçarcasına salondan uzaklaşır (Benzer bir durumu aynı gün sabah ki seans maçında sn. Hasan KILIÇASLAN ile oynadığım oyunda bu kez maçı devam eden oyuncuların hakemle olan sesli diyalogları yüzünden çok benzer kritik bir durumda tamamen olumsuz etkilenerek ve hatalı karar vererek avantajlı sayılan konumu mahvedip kaybetmiştim).
Kritik bir pozisyonda dikkat yoğunlaşmasını kaybederek hatalı seri hamleler ile önce avantajlı pozisyonu, sonradan da maçı kaybediyorum. Durumun şokuyla da sonucu imzalamış olmama rağmen (ki bu ifadeyi söz konusu yazıdan çok önce facebookda yazdım) istemsiz olarak itiraz dilekçesi yazıyorum. Şoktayım ve durumu protesto ediyorum.
Aslında olayın devamı da var...
Eksik iletilmiş ve tabi iletildiği kadarıyla tek taraflı olarak eksik yazılmış.
Turnuva direktörü sn. Sabri KOÇAK’A durumu anlatarak imzalamış olmama rağmen maçımın tekrarını talep ettim. Sesimin tonu yüksekti ve protesto etmekte kararlıydım. Bu durumun aslında bildiğim(!) cevabını bana her zamanki sakin ve kontrollü tavrıyla bildirdi.
Aynı gün benzer sebeple iki tur maçımı beni dışarıdan etkileyen ama -tamamen bana ait temel sebeplerle- kaybediyorum. Oyun disiplininden kopuyorum. Kopmamam gerekirdi!
Aslında benim tavrım şok bir tepkidir! Protesto amaçlıdır. Sonucu imzalanmış olan maç bitmiştir! Bunu bilmediğimden değil elbette…
Çünkü bunun eğitimini de hep böyle vermişimdir. Kurslarda antrenmanlarda ve derslerde…
Kırmızı ışıkta geçmişim!
Bilmiyor muyum geçilmeyeceğini?
Bazı turnuvalardaki İtiraz Kurulu üyeliğimde bile bunu yaşamışken ve bu tip itirazları dikkate almamışken bu kuralı bilmediğimi nasıl iddia edip yazabilirler ki?
Üstelik Cumhuriyet Gazetesi gibi ciddi bir gazetede yazıyorsanız…
Turnuvayı bırakmayı bile düşündüğümü belirtmeliyim. Sonradan da Sn. Sabri KOÇAK’TAN özür dileyerek şampiyonaya çok bozuk bir motivasyonla devam ettim. Toparlanamayıp daha kötü maçlar oynadım. Daha sonradan da ilk dört sporcunun Emektarlar Takımına alınabilme ihtimalini öğrendim. İş işten geçmişti!
Tüm bunları; https://www.facebook.com/groups/ozgursat...368376921/
Adresinde de paylaştığım:
“ … Fakat oyunun devamın toparlayamaz ve artarda kötü hamleler ile maçı kaybeder. Gerçi ilk anda olayın şoku ile kağıdı imzalamasına rağmen maçın tekrarı için itiraz dilekçesi yazar. Fakat böyle bir kural ve emsal uygulama olmadığı cevabıyla rakibine maçı da puanı da helal eder.
Son derece saygın ve gerçek satranççılara karşı oynamaktasınız. Öyle ki onlara karşı oynarken kapasitenizin sınırlarını sonuna kadar zorlamak ihtiyacı hissediyorsunuz. Çünkü onların karşısında bir sınavdasınız! Onlarla hak ettikleri saygı çerçevesinde oynamak, onların size sarf ettiği mücadele gücünü onlara iade etmek durumundasınız.
Sizi hiçbir şey rahatsız etmemeli! Ne bir insan, ne bir telefon, ne de bir şey...
Spor insan için vardır!
Kurallar ise spor için!
...” Şeklinde yazdığımda turnuvayı bırakıp bırakmama konusunda adeta danışma ihtiyacı hissediyordum. Bunu facebook ortamında da yazdım. Ancak bana gelen birkaç haklı gerekçeli cevabi yazıya göre de devam etme kararı alarak kaybolmuş motivasyonla çok daha kötü maçlar oynadım.
...
Buraya kadar anlattıklarımda birinci derecede suçlu ve sorumlu olan benim.
Ancak beni itirazım,
BİZ TÜM OYUNCULARA ÖRNEK TEŞKİL EDEBİLECEK BU ÜLKENİN BİR ÖNCÜ OYUNCUDAN BU ŞEKİLDE EKSİK BİLGİYLE HABER YAPILMASI, YANLIŞ BİR YARGIDA BULUNARAK KÖŞESİNDEN BUNU MEDYADA DİLE GETİRİLMESİNEDİR.
“… Eğitim Komisyonlarında başkanlık yapmış kişinin Veteranlar Şampiyonasında da bilmediğinin ortaya çıktığı üzere …”
Bunu kabul etmiyorum! Hala bir art niyet de aramadım şu ana kadar...
Evet, bilmediğim birçok şey ve konu olabilir satrançta. Ancak yıllarca oyunculuk, çalıştırıcılık, hakemlik hatta bazı turnuvalarda İtiraz Kurulu üyeliği yapmış olmama rağmen bu şekilde bir yakıştırmayı kabul etmiyorum!
Yaptığım şey “bilmediğim” bir şey değildi. Sebebini yazdım, uzatmayacağım.
Köşesinde her bir oyunu en ince ayrıntısına kadar kaynağından ve kendinden bir şeyler katarak okurlarının bilgisine sunabilecek kadar ince düşünen ve gerçeği ayrıntılarda arayan bir insanın yaklaşımı bu olmamalıydı.
Benim adresim belli ve bana ulaşmak, iletişime geçmek bu kadar kolayken...
Benim Cumhuriyet Gazetesi’ne yayın politikasına ve onun çağdaş duruşlu her bir yazarına sonsuz saygım vardır.
Çünkü çağdaş insan sorar ve sorgular! Olayların sebep sonuç ilişkisini araştırır ondan sonra bu bilginin üzerine fikrini oturtur.
Her şeye rağmen ben bu konuyu art niyetle yazılmış bir yazı olduğunu düşünmek istemiyorum.
Ancak bu konuda önce bireyin kendisinden, olmazsa yayın kuruluşundan da bir açıklama bekleme hakkımın olduğunu düşünüyorum.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımla sunarım. 08.02.2016 M. Aşkın TAŞAN
07. Şubat. 2016 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin 16. Sayfasında yayınlanan SATRANÇ Köşesinde yazar GM SUAT ATALIK tarafından kaleme alınan Türk Filmi başlıklı yazıda isim verilmeden şahsım adına bir yorumda bulunulmuştur.
İlgili yazının ikinci sütununun orta bölümünde yer alan yorum aynen şu şekildedir:
“… İmzalanmış skor, Eğitim Komisyonlarında başkanlık yapmış kişinin Veteranlar Şampiyonasında da bilmediğinin ortaya çıktığı üzere nihaidir, imza sonucun herkes tarafından kabulü demektir. Zor altında imza polisi ilgilendirir, İtiraz Kurulunu değil! …”
Yazının devamında ise “…Tüm bunlar olurken dünya durmuyor! 12 yaşındaki Alireza Firauzja İran şampiyonu oldu: …” ifadeleri var.
Sn. GM Suat ATALIK ülke satrancımızın sportif başarı alanında tartışmasız öncü simalarından birisidir. Bunu her satrancının kabul etmesi gerektiğini düşünüyorum. Aynı zamanda da Cumhuriyet Gazetesi gibi ülkemizin ciddi haber ve fikir yazılarının yanı sıra ve kararlı duruş sergileyen en çağdaş yazarlarından oluşan bir yayın organında yıllardır SATRANÇ köşesinde özgürce yazılarına devam etmektedir.
Sn. Suat ATALIK hakkında hiç bir önyargım olmadan sadece ilgili yazı hakkında düşüncemi paylaşmak isterim. Çünkü yazıda şahsımı yönelik açık bir itham var! Bunun bana hangi hakları verdiğini biliyorum.
Ancak ben makul bir süre sadece cevap hakkımı kullanacağım!
…
Söz konusu yazıda:
“… Eğitim Komisyonlarında başkanlık yapmış kişinin Veteranlar Şampiyonasında da bilmediğinin ortaya çıktığı üzere …” şeklinde ifadeye sebep olan bilginin kendisine yanlış değil ama, eksik aktarılmış bir olay olduğu açıktır.
Aynı ortamda olayı yaşamamış bir şahsın, ikinci ve üçüncü kişilerden kulaktan duyma bilgilerle bir yargıya varması ve bunu basında yazması ciddi habercilik ilkeleriyle bağdaşmaz!
Beni burada üzen ve şaşırmama sebep şey konunun tamamını ve aslını öğrenmeden medyada malzeme konusu yapılmasıdır.
Köşesinde her bir oyunu en ince ayrıntısına kadar kaynağından ve kendinden bir şeyler katarak okurlarının bilgisine sunabilecek kadar ince ve özgür düşünen, gerçeği ayrıntılarda arayan bir insanın yaklaşımı bu olmamalıydı!
Sn. Suat ATALIK’IN yazısındaki olayın tamamı şu şekilde gelişmiştir:
- Öncelikle bahsedilen yarışmanın adı TÜRKİYE EMEKTARLAR SATRANÇ ŞAMPİYONASI’DIR.
Şampiyonanın 50 yaş üstü kategorisinin 5. Turunda Muhittin BÜKER- M. Aşkın TAŞAN maçında oyun devam ederken maçı biten oyunculardan birinin oyunları izlerken cebindeki telefonu çalar ve telaşla kaçarcasına salondan uzaklaşır (Benzer bir durumu aynı gün sabah ki seans maçında sn. Hasan KILIÇASLAN ile oynadığım oyunda bu kez maçı devam eden oyuncuların hakemle olan sesli diyalogları yüzünden çok benzer kritik bir durumda tamamen olumsuz etkilenerek ve hatalı karar vererek avantajlı sayılan konumu mahvedip kaybetmiştim).
Kritik bir pozisyonda dikkat yoğunlaşmasını kaybederek hatalı seri hamleler ile önce avantajlı pozisyonu, sonradan da maçı kaybediyorum. Durumun şokuyla da sonucu imzalamış olmama rağmen (ki bu ifadeyi söz konusu yazıdan çok önce facebookda yazdım) istemsiz olarak itiraz dilekçesi yazıyorum. Şoktayım ve durumu protesto ediyorum.
Aslında olayın devamı da var...
Eksik iletilmiş ve tabi iletildiği kadarıyla tek taraflı olarak eksik yazılmış.
Turnuva direktörü sn. Sabri KOÇAK’A durumu anlatarak imzalamış olmama rağmen maçımın tekrarını talep ettim. Sesimin tonu yüksekti ve protesto etmekte kararlıydım. Bu durumun aslında bildiğim(!) cevabını bana her zamanki sakin ve kontrollü tavrıyla bildirdi.
Aynı gün benzer sebeple iki tur maçımı beni dışarıdan etkileyen ama -tamamen bana ait temel sebeplerle- kaybediyorum. Oyun disiplininden kopuyorum. Kopmamam gerekirdi!
Aslında benim tavrım şok bir tepkidir! Protesto amaçlıdır. Sonucu imzalanmış olan maç bitmiştir! Bunu bilmediğimden değil elbette…
Çünkü bunun eğitimini de hep böyle vermişimdir. Kurslarda antrenmanlarda ve derslerde…
Kırmızı ışıkta geçmişim!
Bilmiyor muyum geçilmeyeceğini?
Bazı turnuvalardaki İtiraz Kurulu üyeliğimde bile bunu yaşamışken ve bu tip itirazları dikkate almamışken bu kuralı bilmediğimi nasıl iddia edip yazabilirler ki?
Üstelik Cumhuriyet Gazetesi gibi ciddi bir gazetede yazıyorsanız…
Turnuvayı bırakmayı bile düşündüğümü belirtmeliyim. Sonradan da Sn. Sabri KOÇAK’TAN özür dileyerek şampiyonaya çok bozuk bir motivasyonla devam ettim. Toparlanamayıp daha kötü maçlar oynadım. Daha sonradan da ilk dört sporcunun Emektarlar Takımına alınabilme ihtimalini öğrendim. İş işten geçmişti!
Tüm bunları; https://www.facebook.com/groups/ozgursat...368376921/
Adresinde de paylaştığım:
“ … Fakat oyunun devamın toparlayamaz ve artarda kötü hamleler ile maçı kaybeder. Gerçi ilk anda olayın şoku ile kağıdı imzalamasına rağmen maçın tekrarı için itiraz dilekçesi yazar. Fakat böyle bir kural ve emsal uygulama olmadığı cevabıyla rakibine maçı da puanı da helal eder.
Son derece saygın ve gerçek satranççılara karşı oynamaktasınız. Öyle ki onlara karşı oynarken kapasitenizin sınırlarını sonuna kadar zorlamak ihtiyacı hissediyorsunuz. Çünkü onların karşısında bir sınavdasınız! Onlarla hak ettikleri saygı çerçevesinde oynamak, onların size sarf ettiği mücadele gücünü onlara iade etmek durumundasınız.
Sizi hiçbir şey rahatsız etmemeli! Ne bir insan, ne bir telefon, ne de bir şey...
Spor insan için vardır!
Kurallar ise spor için!
...” Şeklinde yazdığımda turnuvayı bırakıp bırakmama konusunda adeta danışma ihtiyacı hissediyordum. Bunu facebook ortamında da yazdım. Ancak bana gelen birkaç haklı gerekçeli cevabi yazıya göre de devam etme kararı alarak kaybolmuş motivasyonla çok daha kötü maçlar oynadım.
...
Buraya kadar anlattıklarımda birinci derecede suçlu ve sorumlu olan benim.
Ancak beni itirazım,
BİZ TÜM OYUNCULARA ÖRNEK TEŞKİL EDEBİLECEK BU ÜLKENİN BİR ÖNCÜ OYUNCUDAN BU ŞEKİLDE EKSİK BİLGİYLE HABER YAPILMASI, YANLIŞ BİR YARGIDA BULUNARAK KÖŞESİNDEN BUNU MEDYADA DİLE GETİRİLMESİNEDİR.
“… Eğitim Komisyonlarında başkanlık yapmış kişinin Veteranlar Şampiyonasında da bilmediğinin ortaya çıktığı üzere …”
Bunu kabul etmiyorum! Hala bir art niyet de aramadım şu ana kadar...
Evet, bilmediğim birçok şey ve konu olabilir satrançta. Ancak yıllarca oyunculuk, çalıştırıcılık, hakemlik hatta bazı turnuvalarda İtiraz Kurulu üyeliği yapmış olmama rağmen bu şekilde bir yakıştırmayı kabul etmiyorum!
Yaptığım şey “bilmediğim” bir şey değildi. Sebebini yazdım, uzatmayacağım.
Köşesinde her bir oyunu en ince ayrıntısına kadar kaynağından ve kendinden bir şeyler katarak okurlarının bilgisine sunabilecek kadar ince düşünen ve gerçeği ayrıntılarda arayan bir insanın yaklaşımı bu olmamalıydı.
Benim adresim belli ve bana ulaşmak, iletişime geçmek bu kadar kolayken...
Benim Cumhuriyet Gazetesi’ne yayın politikasına ve onun çağdaş duruşlu her bir yazarına sonsuz saygım vardır.
Çünkü çağdaş insan sorar ve sorgular! Olayların sebep sonuç ilişkisini araştırır ondan sonra bu bilginin üzerine fikrini oturtur.
Her şeye rağmen ben bu konuyu art niyetle yazılmış bir yazı olduğunu düşünmek istemiyorum.
Ancak bu konuda önce bireyin kendisinden, olmazsa yayın kuruluşundan da bir açıklama bekleme hakkımın olduğunu düşünüyorum.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımla sunarım. 08.02.2016 M. Aşkın TAŞAN
- MATRANÇ -