23-02-2018, 23:08
SİSTEM (2)
Öncelikle bilinmesi gereken temel konu, Avrupa ülkelerinin çoğunda spor politikaları bizden farklı olarak, daha toplumsal bakış açısına sahiptir.
Toplumsaldır yani herkes içindir. Kaynağından beri eğlence amaçlı spor faaliyetleri önceliklidir.
Buna ayrılan zaman zemin ve bütçe ise sporun desteklenmesi ve geliştirilmesi ile doğru orantılıdır. Devletlerin anayasa ve politikalarının önemli bir bölümünü spor politikaları oluşturur.
Bunu bilmeden satrancın gelişimini ve yönetimini ülkemizle diğer ülkeler arasında bir kıyaslama yapmak ne kadar doğrudur?
Ama bunu SGB rahatlıkla yapabilmektedir. Tabi onların SABOTECİ yaklaşımlarının farkındayız artık !
Devam edelim...
Ülkemiz Almanya ile kıyaslanmış.
Ayrıca, bizden farklı olarak spor yapılarında iki temel unsur hakimdir: Kamu Yönetimi ve Özerk Yönetim Gönüllü Yapı.
' Yazarın' (?!) yazısı yandaşca ve gönülden yazılmış ama akla ve kıyaslama mantığına aykırı tabi...
Bakınız SGB li beyefendi,
Alıntıladığınız ülke politikasında sporda kamu yönetimi, spor kulüplerini kasabalardan, kentlere, bakanlık genel müdürlük düzeyinde ve hatta parlamentoda örgütlenir.Tam demokratik katılım esastır.
Ülkemizdeki gibi değil yani...
Avrupa Birliği'ne üye ülkelerde, ayrıca dernekler, federasyon ve konfederasyon tipinde üst birlikler de vardır. Bunların işlevi çok temel destek sağlamaktadır.Spor hizmeti tek bakanlıktan değil koordineli olarak birkaç bakanlıktan da destek görmektedir.Tüm mali konularda destek sağlayan bakanlıklar her türlü planlamaları da programlarına almışlardır.
YANİ BİZDEN BİRAZ FARKLI...
Mesela mitinglerde halka takım fırlatan bakanlar göremezsiniz değil mi?
Bu ülke ve ülkelerin spora bakış açısı ve uygulamalardaki temel yaklaşımları da farklılıklar içermektedir.
Konu Almanya olduğu için belirtelim o zaman...
Alman Spor Konfederasyonu (DSB), Milli Olimpiyat Komitesi (NOK) diye kuruluşlar vardır.
Bunların dışında ulusal ve yerel-bölgesel spor yönetim organlarının işlevleri destek açısından önemlidir. Bu spor politikasına kulüpler gibi sivil örgütler de destek sunar, kendi sorumlulukları altındaki spor faaliyetlerini yönetirler. Sporcuların hukukunu koruyan bölgesel hukuk büroları ve avukatları olan ülkeler var.
Evet, şaşırdınız mı?
Bunların dışında:
1-Sporu siyasi ve sosyo-ekonomik bir araç olarak ele almaktadırlar
2- Ülke yönetim hedeflerine uygun olarak uluslararası
politika aracı olarak değerlendirmektedirler.
Federal düzeyde sorumluluk Federal İçişleri Bakanlığına aittir. Federal Yönetim içinde ve eyaletlerle ilgili spor faaliyetlerini koordine eder. Bütün teşvik ve tanıtımlar hükümetin bütçesinden yapılır.Halkın katıldığı sportif aktivitelerin teşviki ve sponsorluğu eyalet valilerine aittir.
BİZE BENZİYOR MU?
3- AB programları ve fonlarından da faydalanmaktadırlar.
4- Amsterdam Antlaşmasından bu yana kurulan komisyon bünyesinde belli bir destek gücü de oluşmuştur.
5- 2004 yılında, “Avrupa Spor Aracılığıyla Eğitim Yılı” ilan edilmiştir.
Bizde böyle bir anlayış, böyle bir planlama ve uygulama var mıdır?
6- Spor, ekonominin büyük ölçekli ve hızlı büyüyen bir sektörüdür. Bunun katkılarının farkında mısınız?
Bu kapsamda,
7- Üniversiteler ve bölgesel dinamiklerin projeleri Yapısal Fonlar aracılığıyla desteklenmektedir.
8- 2014 yılından itibaren AB’nin ERASMUS PROGRAMINI hatırlayalım. Spor, AB’nin üçüncü ülkelerle ilişkilerinde yeni bir işbirliği alanı haline gelmektedir.
9- BM gibi örgütlerle eşgüdümlü politikalar izlemekte ve destek alınmaktadır.
10- Okullarında spor sistemi ve politikası izlerini etkin bir biçimde gösterir. Eyaletlerin Eğitim ve "Bilim Bakanları" (bunu özellikle tırnak içine aldım) genel hedeflerle birlikte okulların eğitim planlamasını yapar. Sadece bu da değil, beden eğitimi öğretmenlerinin eğitiminden ve spor politikalarının üniversitelerde geliştirilmesinden de sorumludurlar. Bizde böyle bir sistem ya da politika var mıdır?
Bir şeyleri kıyaslarken tam bilgi vererek kıyaslarsınız. Elma ile armut aslında farklılıklar içerse de meyvedir değil mi?
Ama siz onları karıştırırsanız ortaya, "Elma armut, Kel Mahmut" çıkar.
Öncelikle bilinmesi gereken temel konu, Avrupa ülkelerinin çoğunda spor politikaları bizden farklı olarak, daha toplumsal bakış açısına sahiptir.
Toplumsaldır yani herkes içindir. Kaynağından beri eğlence amaçlı spor faaliyetleri önceliklidir.
Buna ayrılan zaman zemin ve bütçe ise sporun desteklenmesi ve geliştirilmesi ile doğru orantılıdır. Devletlerin anayasa ve politikalarının önemli bir bölümünü spor politikaları oluşturur.
Bunu bilmeden satrancın gelişimini ve yönetimini ülkemizle diğer ülkeler arasında bir kıyaslama yapmak ne kadar doğrudur?
Ama bunu SGB rahatlıkla yapabilmektedir. Tabi onların SABOTECİ yaklaşımlarının farkındayız artık !
Devam edelim...
Ülkemiz Almanya ile kıyaslanmış.
Ayrıca, bizden farklı olarak spor yapılarında iki temel unsur hakimdir: Kamu Yönetimi ve Özerk Yönetim Gönüllü Yapı.
' Yazarın' (?!) yazısı yandaşca ve gönülden yazılmış ama akla ve kıyaslama mantığına aykırı tabi...
Bakınız SGB li beyefendi,
Alıntıladığınız ülke politikasında sporda kamu yönetimi, spor kulüplerini kasabalardan, kentlere, bakanlık genel müdürlük düzeyinde ve hatta parlamentoda örgütlenir.Tam demokratik katılım esastır.
Ülkemizdeki gibi değil yani...
Avrupa Birliği'ne üye ülkelerde, ayrıca dernekler, federasyon ve konfederasyon tipinde üst birlikler de vardır. Bunların işlevi çok temel destek sağlamaktadır.Spor hizmeti tek bakanlıktan değil koordineli olarak birkaç bakanlıktan da destek görmektedir.Tüm mali konularda destek sağlayan bakanlıklar her türlü planlamaları da programlarına almışlardır.
YANİ BİZDEN BİRAZ FARKLI...
Mesela mitinglerde halka takım fırlatan bakanlar göremezsiniz değil mi?
Bu ülke ve ülkelerin spora bakış açısı ve uygulamalardaki temel yaklaşımları da farklılıklar içermektedir.
Konu Almanya olduğu için belirtelim o zaman...
Alman Spor Konfederasyonu (DSB), Milli Olimpiyat Komitesi (NOK) diye kuruluşlar vardır.
Bunların dışında ulusal ve yerel-bölgesel spor yönetim organlarının işlevleri destek açısından önemlidir. Bu spor politikasına kulüpler gibi sivil örgütler de destek sunar, kendi sorumlulukları altındaki spor faaliyetlerini yönetirler. Sporcuların hukukunu koruyan bölgesel hukuk büroları ve avukatları olan ülkeler var.
Evet, şaşırdınız mı?
Bunların dışında:
1-Sporu siyasi ve sosyo-ekonomik bir araç olarak ele almaktadırlar
2- Ülke yönetim hedeflerine uygun olarak uluslararası
politika aracı olarak değerlendirmektedirler.
Federal düzeyde sorumluluk Federal İçişleri Bakanlığına aittir. Federal Yönetim içinde ve eyaletlerle ilgili spor faaliyetlerini koordine eder. Bütün teşvik ve tanıtımlar hükümetin bütçesinden yapılır.Halkın katıldığı sportif aktivitelerin teşviki ve sponsorluğu eyalet valilerine aittir.
BİZE BENZİYOR MU?
3- AB programları ve fonlarından da faydalanmaktadırlar.
4- Amsterdam Antlaşmasından bu yana kurulan komisyon bünyesinde belli bir destek gücü de oluşmuştur.
5- 2004 yılında, “Avrupa Spor Aracılığıyla Eğitim Yılı” ilan edilmiştir.
Bizde böyle bir anlayış, böyle bir planlama ve uygulama var mıdır?
6- Spor, ekonominin büyük ölçekli ve hızlı büyüyen bir sektörüdür. Bunun katkılarının farkında mısınız?
Bu kapsamda,
7- Üniversiteler ve bölgesel dinamiklerin projeleri Yapısal Fonlar aracılığıyla desteklenmektedir.
8- 2014 yılından itibaren AB’nin ERASMUS PROGRAMINI hatırlayalım. Spor, AB’nin üçüncü ülkelerle ilişkilerinde yeni bir işbirliği alanı haline gelmektedir.
9- BM gibi örgütlerle eşgüdümlü politikalar izlemekte ve destek alınmaktadır.
10- Okullarında spor sistemi ve politikası izlerini etkin bir biçimde gösterir. Eyaletlerin Eğitim ve "Bilim Bakanları" (bunu özellikle tırnak içine aldım) genel hedeflerle birlikte okulların eğitim planlamasını yapar. Sadece bu da değil, beden eğitimi öğretmenlerinin eğitiminden ve spor politikalarının üniversitelerde geliştirilmesinden de sorumludurlar. Bizde böyle bir sistem ya da politika var mıdır?
Bir şeyleri kıyaslarken tam bilgi vererek kıyaslarsınız. Elma ile armut aslında farklılıklar içerse de meyvedir değil mi?
Ama siz onları karıştırırsanız ortaya, "Elma armut, Kel Mahmut" çıkar.
- MATRANÇ -