(27-10-2015, 13:26)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Satranç kendini nişini kaybetti, kültürel-entelektüel biraz da sportif bir alanda bir nişi vardı (bunu geçmişte Gökerman kısmen yazmıştı). Satranç olimpiyata girmeli mi gerçekten mesela, Erşan Gökerman çok iyi bilir, tıpkı bisiklet gibi kendine has, çok sadık bir seyirci kitlesi olsa ve geleneğine çok sadık kalmasıyla "satan" bir oyuna-spora dönüşemez mi? Satrancı yönetenler sürekli satrancı dönüştürerek çözüm arıyor. Belki de hata buradadır. İlla bir şeylere benzeteceksek futbola değil kendi nişi olan böylece çok büyümese de sponsorları her zaman çekecek bir spora benzetelim.
Türkiye'nin de öncülük ettiği aktörler (dünyanın en büyük satranç federasyonu söylemi bunun dışavurumudur) satrancı çoğunlukla bir eğitim aracına dönüştürdü. Bu ticari açıdan akıllıcaydı ve zamanın ruhunu da iyi yakaladığı kesin, zaten şu forumda yazı yazanların çoğu bundan ekmek yiyor, bir kısmı da bu "sektörün müşterisi" konumunda.
Kasparov'un bile okulda satranca bir noktada ilgi göstermesi bu potansiyeli görmesindendir. Lakin bunun kötü tarafı satrancın Feti'nin çok güzel özetlediği gibi "çok daha fazlası olan" taraflarını köreltmesi. Olumlu sonuçları satranç öğreterek (veya yetersizlikten dolayı öğretemeyerek artık neyse) para kazanmayı kolaylaştırması oldu.
Ben bunu çok tepe noktadan yani acımasız kapitalizm mantığından düşünmeye çalıştım.
Biliyoruz ki artık hayır kurumları bile sponsorlarla ayakta duruyorlar. Bu çok çetrefilli bir konu olduğu için detaya girmeyeceğim ama ilginçtir, belki de dünya üzerinde sponsor kavramını ilk keşfeden ve uygulayan spor satranç olmuştur (Steinitz öncesi ve sonrası dünya şampiyonluğu maçlarını zenginlerin sponse etmesi, 1966 Santa Monica'yı Piatigorsky ailesinin düzenlemesi, Fischer Spassky maçına İngiliz banker Slater'in ek ödül koyması gibi).
Burada benim düşüncem şu: Satrancın mutlaka kalbini çalmadığı bir kitle var. Bunun okul çocukları olarak seçilmesi bir tercih, altyapı ve akıl üzerinden velilere satılması da mantıklı. Buna hiç itirazım yok, senin de dediğin gibi ekonomi yaratıyor.
Ama götürdüklerine bakmak lazım. Zira bu ekonomi fazla trafik içeren, kalıcı değerlere bağlı kalmayan, kaygan zemin ekonomisi.
Her sene sisteme giren 10,000 çocuk mantıklı, ama sistemin alttan gelen parayla dönmesi tercihidir bu. Bir anlamda kumbara modeli, küçük birikimlerle sisteme destek (İş Bankasının da bu sistemin ana aktörü olması şaşırtıcı tesadüf).
Benim öngördüğüm model ise tamamen tepeye dönük ve sistemi yukarıdan zenginleştirme üzerine. Yani bütçesi olan, hatta çoğu zaman parayı nereye harcayacağını bilemeyen zengin ticari şirketlere satış.
Bireysel velilere satıştan bir oturuşta 10,000 öğrenci çarpı 5 birim kazanmak yerine, 3 ciddi sponsorla ve algı pazarlayarak 3 çarpı 500,000'e oynamak.
Satrancın nereden satacağını bulmak ise çok ciddi bir strateji, plan ve propaganda işi. "Satranç çocukları geliştirir, çocuklar için iyidir" postulası bence küçük hacimli ekonomi yarattı. Onlarca antrenör çıkarır ve ekonomisi bundan fazlasını üretemez.
"Satranç zeka ve akla yönelik bir oyundur" önermesi iyi kullanılırsa Intel'den, Apple'a, Microsoft (ve ABD'de bugün çok ciddi düzeye gelen ama Türkiye'nin daha farkına varmadığı Cloud şirketlerine kadar) ciddi sponsor potansiyelleri içeriyor.
Tabii bunun için vali yerine iş adamı, il müdürü yerine CEO, belediye başkanı yerine toplumca kabul görmüş saygın insanları ziyaret etmek ve kişisel ilişki geliştirmek lazım. Örneğin -sevin veya sevmeyin- Aziz Yıldırım veya Ünal Aysal'la iyi bir kişisel ilişki kurulsa, 10,000 velinin veremeyeceğini 20 dakikada sisteme sokabilir. Ama bu random yapılabilecek bir şey değil. Planlama, saha çalışması ve sabır lazım. Kitleselleşme bundan sonra gelmeli. Ve gelir de. Ama önce tepeden kaynak.
Konuya dönersek de:
Satrancın önce spor olduğunu biz satrançseverler olarak kendimize kabul ettirmeliyiz. Satranca "kelebek gazetesinin pazar bulmacası" muamelesi yaparsak sponsor veya kaynak değil, bürokrat havası alırız.
"Satranç spordur, bilardodan daha saygındır, ancak yüksek düzeyde akıllı insanların yapabileceği bir disiplindir" algısını oturtmak lazım. Ha "yüksek düzeyde akıl" lafının ne kadar doğru olduğunu yine biz içimizde bilelim onda sıkıntı yok.
27-10-2015, 15:31 (Son Düzenleme: 27-10-2015, 15:32, Düzenleyen: Attorney at Law.)
(27-10-2015, 13:26)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Satranç oyunuyla ilgili olan herhangi birisinin özellikle analizli oyun yazılarını okuması lazım. Hakaret ve iftiraların arasında pek çok öğretici oyun ve analiz vardır. Madem bu kadar ilgilisin ve ben müfteriyim o zaman okuman ve takip etmen naçizane önerimdir sana. Eleştirmeye itirazım yok ama hayatında ikinci defa okuduysan bence bir şeyler kaybetmişsin eğer yerine çok sağlam bir satranç külliyatı okumadıysan.
Her ne kadar öyle olmasan da bir an için senin, benim satranca olan ilgimi ölçebilecek bir otorite olduğunu farzedersek bile, satranca ilgimi onu savunan senin bile yazılarının iftira ve hakaretler içerdiğini söylediğin birisinin köşe yazısını okuyup okumamamla ölçemezsin.
Satranca ilgi=Sadece analizli oyun incelemek ise, İngilizce bilen birisi bu çağda çok ama çok sayıda analizli oyun bulabilir. Haftada bir yazılan 1 adet analizli oyunu okumamak, devasa bir analizli oyun havuzuna ulaşabilecek kişiler için ne bir kayıptır, ne de beğenmediğin bir köşeyi okumamak satranca karşı bir ilgisizlik göstergesidir.
MojoJojo'nun yazdıklarına ekleyecek bir şeyim yok. Genelde ters düştüğüm Aşkın Taşan'ın yazdıklarına da bir itirazım yok aslında, o anlatılacak algının bir parçası olacak unsurlar olabilir. Ayrı bir tartışma konusu. Aslında bu satranç köşesi faslı hariç fena bir tartışma da olmuyor. Satrancın spor olduğu argümanını iyice desteklemek gerekiyor bu konuda her satranç bileşeninin çok işi var deyip asgari bir müşterekte anlaşabiliriz bence. Konuyu da olabildiğince dağıtmak istemiyorum ama tahrik var.
---
Şimdi aşağıdaki kısım için forum yönetiminden ve okurlardan özür dileyerek kişiselleşiyorum, gerekirse silinir. Ben bunu yaptırdım, bana yapılırsa kişisel almam. Muhatabı okusun yeterli. Avukatmış zaten gereğini yapar.
Meydanı boş bulduğun için sana birinin had bildirmesi gerekiyor. Barış Esen zamanında yapmıştı ama dersini almamışsın, ben bir daha yapacağım. Benim otorite olmamam çok yüksek olasılık da buna karar verebilecek ehliyet ne yazık ki sende değil.
Bizim geçtiğimiz rahle-i tedrisatta satrançta ustalara saygı göstermemiz öğretildi. Yaptıklarını eleştirmek başka satrançla ilgili yazdığı şeyleri okumamakla övünmek başka. Sen bunu anlayacak düzeyde olmadığını defaatle gösteriyorsun. Suat Atalık'ın Yeni Yüzyıl köşeleri seni satranç bakımından aydınlatır, diğer kısımları okumazsın ama analizlerden birçok şey öğrenirsin, ben bugün açıp dosyalarımı okusam ben de öğrenirim. Ha analizlerinin çoğu kitap haline geldi, onları oku yine bir şeyler öğrenirsin eminim.
Seni satranççı değil satrançla kısmen ilgili bir insan olarak görüyorum saygım (cevap vermem) da bu yüzden. Çok dahice bir tespitle internet kaynaklarından bahsetmişsin de kaç tanesinde bir büyükustanın bir konumu anlattığı analizler var? Eski partilere hatta bir konumun tarihçesine (hangi fikirlerin nasıl-ne zaman ortaya çıktığı amaçlarını anlatan vs.) referans var? Ben senin bunları bulacak kadar satranç bildiğine inanmıyorum. Belki sana abilik eden kuvvetli satranççılar vardır, onlara sormanı öneririm. Doğrusunu filtre edebilecek insanlara sorabildiğini umuyorum tüm kalbimle.
Barış Esen'in sana vaktinde yazdığı "SEVGİLİ AMATÖR" başlıklı yazıyı sonuna kadar hak ediyorsun. Ben de amatörüz, Erşan Gökerman da amatör, sürekli ters düştüğüm yazdıklarına inanamadığım Aşkın Taşan da bir amatör, ama hepsi orasından burasından satranç oynamışlar, satranca kafa yoran ama buna dair çözümleri ve gündemleri farklı olan insanlar. Hiçbirinin satranca ilgisini tartışmam. Sen ilgiliymiş gibi yapan bir forum troll'üsün.
Eleştirdiğin insanlar kadar dahi senin satrancı sevdiğine ve satrançla ilgili olduğuna inanmıyorum. Umarım yanılıyorumdur ama yazdıkların tespitlerimin teminatı. Haydi iyi günler.
Konuyu dağıtmak istemiyorum ama tahrik var diyorsun ancak, satrançta eforun tartışıldığı ve adının dahi geçmediği bir konuda herşey normal giderken köşe yazılarını okumamam sebebiyle "satranca aşırı derece ilgisizdir" diyerek bana yönelik sözlerle konuyu dağıtan bir tutum sergiledin ve devam ediyorsun.
Hadi forumun adı "özgür" olduğu için kendini buranın hükümdarı sanıp forumdakilerden kim satranca ilgili, kim ilgisiz karar verme yetisinde gördün diyelim kendini, ama yok haddini bildirmek gerekiyor, yok satranççı değilsin, yok satrançla ilgili değilsin diye yargılara varabileceğini, hüküm verebileceğini nerden çıkardın? Sen iyi misin? Sen kimsin ki?
7-8 sene geçmiştir sanırım Barış Esen ile forumdaki yazışmamızdan sonra ama ben bile sen hatırlatınca hatırlamışken, sen unutamamışsın. Çok ilginç.
Kaldı ki, o yazışma konusunda da zaman beni haklı çıkardı. Yıllardır dünyada eşi benzeri olmayan imkanlar sunulan ve yaşları 30'a yaklaşan yada geçen kişilerin hala GM olamadıklarını (o dönem hiç biri, günümüzde ise sadece biri olabildi), artık Mustafa, Emre, Cemil Can gibi yeteneklere yatırım yapılması gerektiğini yazdığım bir yazıya karşılık Barış Esen kendisiyle ilgili olmayan bir konuda mesaj yazma ihtiyacı duyup, hiç de yazdığım gibi eşi benzeri olmayan imkanlar sunulmadığını söylemişti. Oysa ki ben bu eşi benzeri olmayan imkanlar olduğunu dönemin Milli Takımlar Menajeri'nin bir mesajında yazdığı sözler üzerine kullanmıştım. Barış Esen de Milli Takım Menajerini yalanlamış olmuştu. Sonrasında sanırım (yanlışsa ilgililer lütfen düzeltsin) bu yazışma sebebiyle hani şu sondan 2. tamamlamamıza rağmen İsrail'i yenip, başarılı bir turnuva geçirmişiz gibi göstermek adına köşelerde "van minut" söylemleri kullanılan turnuvada bu sebeple yedek başlatılmıştı. Şimdi sen aradan 5 yıl geçmeden doğruluğu ortaya çıkan "gençlere yatırım yapılması gerekliliği" öngörümün üzerine mesaj yazıp sonuçta haksız çıkan Barış Esen'in bana haddimi bildirdiğini düşünüyorsan senin çok ama çok "farklı" bir düşünce yapın var sanırım. Senin de "birinin sana haddini bildirmesi gerek" diye kendinin bana haddimi bildirebileceğini sanan yazını hangi düşünce yapısıyla yazdığını biraz daha iyi anlayabiliyorum şimdi.
Bir de internetten analizli oyun bulabileceğime inanmadığını yazmışsın. Bir marifet değil belki ama senin aklın sıra küçümseme çabaların karşısında yazmak zorunda bırakman sebebiyle yazayım, istediğimde GM'lerden (dikkat et, GM'den değil.) mail ile analizli oyun göndermelerini istediğimi belirteyim. Sen şimdi bunu da beğenmezsin, senin oyun istediğin GM 2400'dür diye düşünürsün diye belirteyim, içlerinde +2700 de var.
Ayrıca, hakemlik yapan bir avukatı şikayet ettin ve o kişi senin paylaştığın kadarıyla ceza almadı. Haklı olduğunu düşündüğün bu durumda ceza almayan avukata kin besleyip, benim de senede 1-2 kez hakem ihtiyacı olduğunda da olsa hakemlik yapan bir avukat olmam sebebiyle bu durumunu farkında olarak yada olmayarak durup dururken bana bu tür mesajlar yazmıyorsundur umarım. Bunun da bir muhakemesini yapmanı naçizane tavsiye ederim.
Bak bak bak, laflara bak... Bir de ben satrançla ilgiliymiş gibi yapan bir forum trollüymüşüm. Senden geçer not alamadım ya, satrancı mı bıraksam acaba! Bundan sonra forumda mesaj yazmadan senden izin almayı bile düşünebilirim! Hatta yazdığım mesajı göndermeden önce sana kontrol ettirmek de bir seçenek!
Kendi dünyanda kendi kendine insanlara haddini bildiren, insanların dersini veren, kimin satranççı olup olmadığına karar veren, insanların satranca ilgisini ölçen durumundan bir an önce sıyrılman, bu konularda hüküm verebilecek bir otorite olmadığını hatırlaman ve kendine gelmen dileğiyle.
Konunun kişiselleşmesi ve şahsıma yönelik mesajlara cevap vermek durumunda bırakılmam beni ve tahminen okuyucuları rahatsız ediyor. Forum yöneticilerinden, Özgür'ün bu konudaki ilk mesajından itibaren başlayan ve şahsıma yönelik kendi çapında yargılar, hükümler içeren mesajlara bir dur denilmesini, izin verilmemesini rica ediyorum.
Bu mesaj üzerine konuyu daha da kişiselleştirmemek adına seni cehaletinle baş başa bırakıyorum. Bütün yazdıklarına tek tek cevap verebilirim ama forum üyelerini daha fazla rahatsız etmeyeceğim. Bana saygı duymaman umurumda değil, konumuz da değil de buralarda yazdığın ve övündüğün her şey satrançla kurduğun ilişkiyi gösteriyor zaten.
28-10-2015, 20:48 (Son Düzenleme: 28-10-2015, 20:51, Düzenleyen: Attorney at Law.)
Gider ayak bir de cahil olduğuma mı karar verdin kendini forumumuzun ve satrancımızın karar mekanızması sanan kişi olarak? Kimsin ki sen bunlara krar verecek? Ne sanıyorsun ki kendini? Yazmaya devam etseydin de görseydi herkes seviyeni. O "elit" maskenin arkasındaki gerçek yüzünü çok güzel gösteriyordun.
Susayım dedim siniyorum zannettin belli ki sesin yükselmiş. Forum yöneticilerini ilgili mesajları silmeye çağırdıktan sonra hala laf yetiştirmen, sen kimsin benzeri sokak ağzına geçmen zaten senin kim olduğunu çok iyi anlatıyor da biliyoruz. Bu ucuz tahriklerine ve kabadayılığına prim mi vereceğimi sandın?
Maskemi çıkarmaya devam: Türkiye'nin ilk büyükustasının, kime ne söylemiş olursa olsun, kaç tane aması olursa olsun, özellikle faydalı olmuş geçmişteki köşelerini okumamak marifet değildir, bir tercihtir ama satrancı seven satrançla ilgili birisi için kötü bir tercihtir. Bununla övünmek satrancın adabı muaşeretine aykırıdır. Bunu idrak edememek cahilliktir. Bir de cahillikle övündüğünü, seni ciddiye alıp sana bunu hatırlatanlara sen kimsin diye soruyorsun (ki bu sorunun cevabı kısa da olsa senin satranç boyunu aşmaya yeter de yeri değil).
Cahilsin, cahilliğini kutsuyorsun, üstüne cehaletle yorum yaptığın söylendiği zaman (bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya ehil görüyorsun kendini) bunun nasıl tayin edilebildiğini soruyorsun.
[color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]İsmim geçtiği için yazmak istedim, tartışmaya karışmak için değil!
[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print] Belli bir [/font][/size][/color][color=red][size=large][font=Segoe Print]fiziksel efor[/font][/size][/color][color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print] gerektiren yazılarınızı ve atışmalarınızı büyük bir [/font][/size][/color][color=red][size=large][font=Segoe Print]fiziksel efor[/font][/size][/color][color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print] sarf ederek okuyorum.
[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Ama lütfen, bilgisayarın ya da akıllı telefonunuzun başına geçerek gününüzün ya da gecenizin o saatlerinde[/font][/size][/color][color=red][size=large][font=Segoe Print] fiziksel eforunuzu[/font][/size][/color][color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print] heba etmeyiniz.[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Bunu da bu konuda en çok [/font][/size][/color][color=red][size=large][font=Segoe Print]fiziksel efor[/font][/size][/color][color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print] sarf eden birisi olarak söylememe de hak verirsiniz umarım.
[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Eğer bu tartışmaların bir sonu olsaydı en azından sizden çok önceleri ben varırdım değil mi?[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Ben bir yere varamadım.
[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Ama şu sonuç önemlidir. Satranççılar aynı geminin içindedirler. Tartışma tamam da, kavga ne için?
[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Umarım bu söylediklerimi anlar ve benim şu an yaşadığım pişmanlık duygularını yaşamak durumunda kalmazsınız.[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Belli bir yaşa gelen insanların, bir birlerine kinayeli olarak önerilerde bulunmaları gereksiz.[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Haklı olsanız bile...
[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]...[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Sn. Suat ATALIK yıllardır çok önemli basın kuruluşlarında satrancı anlatıyor. Düşüncelerini paylaşıyor. Bazı konulara bakış açısı ve söylemi, dozu farklı olamaz mı?[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Hiç mi haklı olduğu yer yok?[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Ülkemizde ilk GM olan böyle bir satranççıya ancak saygı duyulur. Böyle satırlarda kendisinden bu şekilde bahsedilmemelidir. Okursunuz ya da okumazsınız.[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print] Ama bir ATALIK gerçeğini inkar edemeyiz.[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Yazılan yazılar kendisini ne yüceltir ne de aşağılar.
[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Bizler hiçbirimiz kavgacı insanlar olamayız. Evet geçmişte bir çok tartışmalar da yaşanmış olabilir. Ama satrancı savunan bir insanın ortaya koyabileceği en büyük çelişki olur bu.
[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Bunu yaşayan bilen insanlardan dinlemek de farklı olabilir bazen.[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Umarım bu söylediklerimi anlar ve benim şu an yaşadığım pişmanlık duygularını yaşamak durumunda kalmazsınız.[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Bu konuda karşı tarafa ilk kim olgun ve olumlu yaklaşım gösterebilir?[/font][/size][/color] [color=red][size=large][font=Segoe Print]Fiziksel eforumuzu[/font][/size][/color][color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print] koruyalım arkadaşlar.
[/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]SAĞLIKLI YAŞAM için bu çok önemlidir!
Bu konuda da bir konferans yazabilirim. Herhalde bunu da istemezsiniz değil mi? [/font][/size][/color] [color=#0070c0][size=large][font=Segoe Print]Selam ve saygılarımla.[/font][/size][/color]
30-10-2015, 22:34 (Son Düzenleme: 30-10-2015, 22:36, Düzenleyen: Attorney at Law.)
(28-10-2015, 11:30)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Şimdi aşağıdaki kısım için forum yönetiminden ve okurlardan özür dileyerek kişiselleşiyorum, gerekirse silinir. Ben bunu yaptırdım, bana yapılırsa kişisel almam.
Kişiselleşen yazıları sildirmeyi (senin de belirttiğin gibi) kişisel almamak gerekir.
Ben senin nasıl birisi olduğunu sordum soruşturdum ama tanımayanlar da tanısın. Devam et yazmaya bu şekilde. Aslında nasıl birisi olduğunu görsün herkes. Seni Ankara'dan tanıyan kişilerin senin için "kendine olduğundan fazla değer atfetmen ve egonun yüksek olması ile ilgili tanımlamalarını bir kenara bıraksak bile sen kendini göstermeye devam et Özgür, devam et. Tanıt kendini herkese...
Sen konuyu kişiselleştirip bana yönelik yazdıkça ben bu asılsız ithamların hepsine cevap verebilirim. İşim bu zaten. Sen 10 sayfa saldır, ben 10 sayfa savunurum kendimi ama forum kurallarına aykırı bu duruma bir müdahale edilmesi gerektiği kanısındayım. Satranç adına hiç bir faydası olmayan bu saldırıları ve zorunluluktan yaptığım savunmaları satrançseverler okumak zorunda bırakılmamalı.
Konunun başlangıcında “Ben hiçbir zaman satrancın olimpizmin gerekliliklerini (citius, altius, fortius) karşılamayacağı için olimpiyat oyunlarına dahil edileceğini öngörmüyorum“ şeklinde bir cümle yer almaktadır. Bu cümlede geçen olimpizm kavramı bir literatürde aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır. Bu tanımı ben de benimsiyorum.
"Olimpiyat her kıtadan sporcuların katıldığı, dört yılda bir yapılan uluslararası spor organizasyonudur. “Olimpizm ise her kıtadan sporcuların bir araya gelip, barış ve kardeşlik duyguları içerisinde, sporun coşkusunu yaşamalarını ilke edinen vücut, zihin ve ruh niteliklerini dengeli bir şekilde birleştirmelerini sağlayıp bedene, iradeye ve zihne özgü nitelikleri yücelterek dengeli bir biçimde bütünleştiren, bu sayede birbirini anlayan ve saygı duyan insanların yer aldığı bir dünya yaratılması fikrini benimseten, spor olayının temel özelliklerinden hareketle ortaya koyulmuş bir dünya görüşü ve bir yaşam anlayışıdır. Dahası olimpizm bir yaşam felsefesidir.”
Yazar “Ben hiçbir zaman satrancın olimpizmin gerekliliklerini (citius, altius, fortius) karşılamayacağı için olimpiyat oyunlarına dahil edileceğini öngörmüyorum“ şeklindeki cümlesinde geçen olimpizm kavramını nasıl tanımlamaktadır ?
İnsanlar birbirleriyle anlaşabilmek için öncelikle söyledikleri sözcüklere, kavramlara aynı anlamı vermelidirler. Kavramlara verilen anlamlar farklı olursa anlaşma köprüleri de kurulamaz. Bundan dolayı yazarın olimpizm kavramı ile ne demek istediği herkes tarafından anlaşılacak derecede yeterince açıklanmalıdır.
31-10-2015, 11:08 (Son Düzenleme: 31-10-2015, 11:13, Düzenleyen: Attorney at Law.)
Öncelikle gözümden kaçan bir hatayı düzeltmemi sağladığınız için teşekkürler. Daha önce de belirttiğim üzere bilgisayarların yerini telefonların aldığı bu çağda mesajlarımı genellikle telefonumdan yazıyorum ve hatta uzun yazıları zaman zaman dikte ettiriyorum. Bunun neticesinde teknolojinin faydaları olduğu gibi bir takım hataları da olabiliyor. Kelimeyi otomatik tamamlama özelliği sebebiyle, yazmak istediğim kelime "olimpiyatların" yerine "olimpizmin" olarak yazılmış ve düzenleme sırasında gözümden kaçtığı için böyle kalmış. Tıpkı Erşan Bey'in isminin başına hiç alakası olmayan şekilde "hahaha" eklenmesi gibi. Site yöneticilerinden ricam, ilk mesajdaki "olimpizm" kelimesini "olimpiyatların" olarak düzeltmeleridir.
Ekteki fotoğrafta göreceğiniz üzere bu durum bir kavram karmaşası değil, "olim" yazınca klavyenin sağ üst kısmında "p" harfinin hemen üstündeki kısma yanlışlıkla basılmasının sonucu ortaya çıkan bir "teknoloji mağduriyetidir"