Masal ve öykü yarışması sonuçlandı.
#1
Birinciliğe İzmir'den Handan Akın Hanım kazanırken Antalya'dan Ercan Avanoğlu da ikinci oldu. Dereceye girenlere ödülleri kısa süre içinde kargo ile ulaştırılacaktır. Özgür Satranç Forum olarak bu arkadaşlarımızı tebrik ederiz.
Dereceye giren eserler aşağıda yayınlanmıştır.


Not: Handan Hanım posta adresiniz için lütfen bizimle iletişime geçin



KAYBOLAN PRENSES

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde çok uzaklarda yaşayan mutlu bir krallık varmış.Ama bu krallığın üzerine mutsuzluk çökmüş çünkü kralın çok sevdiği kızı ortadan esrarengiz bir şekilde kaybolmuş ve nerede olduğunu kimseler bilmiyormuş. Kral kızının yerini bulabilmesi için büyücülerine gitmiş ama oda yardımcı olamamış.Büyücünün aklına Siyah’lar Ülkesindeki sihirli küreyi kendisine getirirlerse kızının yerini küreden öğrenebileceğini söyler. Kralın içini bir umut kaplasa da nasıl gidecek ve bulacak küreyi!.
Büyücü ülkede ki tüm satranç bilen kişilere ihtiyacı olduğunu söylediğinde kral anlam veremez. Büyücü:
__ Kralım küre satranç diyagramının tam göbeğinde saklı ama oradan alabilmek için siyah şahı esir almak lazım, beyazlarla oynarken çok dikkatli olmak gerektiğini oyunu kazanamadığı takdirde sonsuza dek Siyahlar Ülkesinde yaşamaya mahkum olur dedi.
__ Kral ben giderim kızımı kimseye emanet edemem demesine der ama vezir karşı çıkar ve kralsız ülke olamayacağını en iyisi en iyi satranç ustasını bulmak için yarışma düzenleyelim der ve kralın aklına yatar.
Yarışma düzenlenir ve yarışı bir çoban kazanır .Kral buna çok şaşırır merakını yenmek için çobana sorar
__Ülkemde ki baş muhafız ve vezirlerimi nasıl yenebildin?.Çoban:
__ Satranç oynamayı çok seviyor ve her gün kendimi kendime rakip alarak çalışıyorum.
Kral bu cevaba tatmin olarak hemen yola çıkmayı emreder.Ülkede hazırlıklar tamamlanır tamamlanmaz yola çıkarlar. Siyahlar Ülkesine vardıklarında karşılarına inanılmaz boyutta diyagram çıkar.Üzerinde satranç taşları ve şahın üzerinde bir oturak vardı.
Çoban:
__Hemen koltuğuna yerleşerek merkezi ele alıp küreyi bulmalıyım. Atlar dile gelerek
__Genç oyuncu bizler sadece aracız sen ne dersen ona uyarız ama şimdiye kadar bizi zafere ulaştıran çıkmadı
Şah atlara susmalarını söyler ve kimseyi küçümsememesini hatırlatır genç çoban kendinden emin ilk hamlesini söyler ve taşlar hareket eder.Siyahlar Ülkesinin taşları karşılık verseler de çobanın beklenmedik çatallarına büyük kayıplar vererek zayıf düşmüşlerdir.
Çoban hem konum üstünlüğü sağlamış hem de taş üstünlüğü ile şahı esir almayı başarmıştır.Çoban sihirli kürenin yerini sorar ve şah e 5 karesinin altında olduğunu söyler. Çoban küreyi alır almaz ülkesine döner ve kralının huzuruna bırakır.Kral büyücüyü çağırarak küreye bakmasını söyler büyücü sihirli küreye şu sözleri söyleyerek
__Göster bana prensesimiz nerede saklı
Küre de görüntü belirir.kızları bir cinin esiri olmuş ve sürekli ağlıyordu.Kral çılgına döner ama cinin elinden kızını nasıl kurtaracağını bilemez büyücü buna da çare düşünür ve orman perilerinden yardım istemelerini önerir.Kral kendisi gölgeler ormanına giderek ormanın perilerinden yardım ister. Perilerin Başı:
__Bunu neden yapalım, karşılığında bize bizde olmayan ne verebilirsin ?
__Kral Siyahlar Ülkesi’nin sihirli küresini veririm deyince ormanda bir kahkaha kopar
Siyah Şah’ı kimse esir alamamıştır. Sihirli küreyi peri başına uzattığında gözlerine inanamaz ve içini büyük bir sevinç kaplar
__Küreyi kabul ediyorum ve kızını bu gece sarayda bulacaksın diyerek anlaşırlar. Peri başı cinin yeraltındaki yuvasında bulur ve prensesi alır cini bir daha kimse görememiştir.Kral kızına kavuştuktan sonra çobanı baş muhafız olarak sarayına alır .
Satranç bilmenin ne kadar önemli olduğunu unutmayarak tüm ülkeler arası her yıl satranç şöleni ilan edilerek sonsuza dek mutlu yaşamışlar.
Kim bilir bu krallık belki de senin içinde yaşıyordur ne dersin?
&SON&

HANDAN AKIN






Şakacan Çocuk

Hiç düşündünüz mü sevgili çocuklar!

Birlik, beraberlik ve mutluluk içinde yaşayan bir köyün huzurunu bir sihirli kitap daha doğrusu onu elinden bırakmayan yaramaz mı yaramaz şaka yapmayı çok seven bir çocuk bozsun. Şimdi bu çocuğun yaptığı şakalara belki çok gülecek veya köyün huzurunu bozduğu için O’na çok kızacaksınız. Ama şu kesin ki, köy halkı bu yaramaz çocuğun yaptığı şakalardan bıkmış ve bir akşam Şakacan çocuk yatağında mışıl, mışıl uyurken köyün kahvesinde toplanmışlar ve aralarında tartışmaya başlamışlar. Yani “Ne yapalım da şakacan çocuk, sihirli kitabı okumaktan vazgeçsin?” diye aralarında konuşmaya başlamışlar. Bu sırada kahveye yaşlı bir karı koca gelmiş. Kulakları zor duyan yaşlı Teyze, eşine “Köy halkının derdi ne ki aralarında durmadan tartışıp duruyorlar anlamadım gitti” diye sormuş. Eşi gülmüş ve el işaretleri ile köy halkının derdinin ne olduğunu anlatmış. Yaşlı Teyze “Bak sen! Nereden bulmuş O çocuk sihirli kitabı acaba? Peki, ne gibi sihirler yapmış?” diye yine sormuş. Konuşmayı duyan çiftçi Amca “Neler yapmadı ki Teyze. Tam 50 işçi tuttum. Bahçedeki elmaları toplattım. Tam öğlen yemeğine oturduk. Elmalara sihir yapmış. Tüm emek boşa gitti. Elmaları ağaçlardan tekrar toplamak zorunda kaldık “ diye söze karışmış. Bu sırada “O bir şey mi Teyze” demiş bahçesinde tavuk besleyip evin yumurta ihtiyacını karşılayan köy halkından bir kadın ve devam etmiş konuşmasına “Benim yumurtalarıma öyle bir sihir yaptı ki, artık gündüzleri uyuyorum. Çünkü yumurtanın kulakça süresi dolmadan hemen yumurtadan civciv çıkıyor. Önceleri bir sürü horozum ve tavuğum olacak diye çok seviniyordum. Ama o da ne. Ertesi sabah civcivleri horoz ve tavuk olarak kümeste görmeyeyim mi? İşte bunun için geceleri kümesin önünde nöbet tutuyorum, yumurtalardan başka civcivler çıkmasın diye” yaşlı teyzeye dert yanmış ve kahveden ayrılarak kümesin yolunu tutmuş. O evin yolunu tutarken “Konu horozdan açılmışken, benimde derdimde onun gibi ötmek” diye konuşmaya başlamış köyün imamı ve devam etmiş konuşmaya “Artık bende sabahları ezan okuyamıyorum. Ne zaman okumaya kalsam, nasıl oluyor bilmiyorum, horoz gibi ötüyorum ve tüm köy halkı güneş doğmadan ayağa kalkıyor. “ diyerek bir an önce bu sihirden kurtulmak istediğini söylemiş. Yaşlı teyze eşine dönerek “Neden bana söylemedin köyde erken öten bir horoz olduğunu.” diye O’na kızmış ve tüm kahvedekiler bu espriye başlamış gülmeye. Herkes gülerken Yaşlı teyze biraz düşünmüş ve demiş ki “O bu şakaları sihirli kitap’tan öğreniyor. Çocuğu bir günlüğüne de olsa sihirli kitaptan uzaklaştırmak için köyde satranç turnuvası düzenlemelisiniz. Çünkü satranç turnuvasına kitap ile katılmak yasaktır.” diyerek ortaya bir fikir atmış ve köy halkına yol göstermiş. Tabii köy halkı bu fikre çok sevinmişler ve en kısa zamanda Şakacan çocuğun çok seveceğini bilecekleri ödüllü bir satranç turnuvası düzenlemeye karar vermişler. Önümüzdeki hafta sonu köyün kahvesinde, satranç turnuvası düzenleneceğini öğrenen Şakacan çocuk, derhal bilgisayarının başına geçerek satranç çalışmaya başlamış. Tabii sihirli kitabı sayesinde satranç çalışmasını kısa sürede bitirmiş. Satranç turnuvasının yapılacağı gün ve saat yaşlaştıkça, kendi kendine “Sihirli kitap sayesinde, bilgisayar kadar güçlü bir satranç oyuncusu oldum. Artık beni kimse köyde yenemez! Ödül olarak verilen mermerden satranç takımı, satranç kitapları ve satranç programları dvdsi benim olacak” diye konuşarak çok mutlu oluyormuş. Satranç turnuvası başladığında gerçekten ilk iki oyunu kazanmış. Ama sıra köyün güçlü satranç oyuncularına gelince oyunu kaybetmiş. Bu durum O’nu çok üzmüş ve ağlaya, ağlaya satranç turnuvasından ayrılmış. Yolda giderken karşısına işitme engelli yaşlı teyzenin eşi çıkmış. Yaşlı amca “Neden ağlıyorsun yavrucum?” diye sormuş. Şakacan çocuk “Satranç turnuvasında yenildim. Oysa çok iyi hazırlanmıştım. İşte bunun için ağlıyorum” diye cevap vermiş. Yaşlı amca “Sen okula neden gidiyorsun?” diye yine sormuş. Şakacan çocuk “Büyüdüğümde doktor olmak için” diye yine ağlaya, ağlaya cevap vermiş. Bu cevaba gülen yaşlı amca “İşte senin sorunun nedeni bu. Senin önünde uzun bir ömür varken, sen kısa sürede doktor olmak istiyorsun. Oysa hedeflediğin amaca planlı ve sabırlı bir şekilde ulaşmalısın.” diye cevap vererek, Şakacan çocuğa yol göstermiş. Bu nasihati duyan Şakacan çocuk, ağlamayı bırakarak “Tamam, anladım. Yarın satranç turnuvasına katılmayıp, senin evine geleceğim. Satranç konusunda sizinle paylaşım yapmak istiyorum.” diye cevap verince, yaşlı amca “İyi olur bizim eve gelsen. Çünkü kütüphanede öyle duruyordu satranç kitaplarım. Yarın gelirsen, ikimiz birlikte çalışırız.” diye cevap vererek, yarın buluşmak üzere anlaşmışlar. Pazar günü devam eden satranç turnuvasının ikinci gününe Şakacan çocuk katılmayınca, köy halkı telaşlanmış. Ama sonra anlamışlar ki, kendilerine sihir yapmak için değil, yaşlı amcanın evinde olduğu için satranç turnuvasına katılmadığını öğrenmişler. Akşama doğru satranç turnuvası biterken Şakacan çocuk kahveye gelmiş. Herkesin gözü önünde “Artık sizlere bir daha sihir yapmayacağım. Bundan sonra, hedeflediğim amaca okulumu iyi notlarla bitirerek ulaşacağım. Bilgisayarımı başkalarıyla paylaşacağım ve boş zamanlarımda kitap okuyacağım” diye köy halkına uslu bir çocuk olacağına dair söz vermiş. Şakacan çocuk gerçekten sözünde durmuş ve köy halkına sihir yapmak yerine, Onlarla birlikte satranç çalışarak, bilgisayarını başkalarıyla paylaşar ve boş zamanlarında kitap okuyarak köyün en sevilen çocuğu olmuş. Peki, sihirli kitap ne mi olmuş. Şakacan çocuk ilgi göstermeyince, uçmuş gitmiş uzaklara. Belki geliyor sizin yanınıza. Siz, siz olun sevgili çocuklar. Büyüklerinizi dinlemeden, Öğretmenlerinize sormadan kitap satın almayınız ve okumayınız tamam mı? Her zaman bilgisayar ile tek başınıza oyun oynamayınız ve boş zamanlarınızda kitap okuyunuz tamam mı? Satranç turnuvasına katılmasanız da, başkalarının satranç oyununda başarılı olması için çaba gösteririniz tamam mı?

Ercan Avanoğlu
...
Ara
Cevapla
#2
Müjde Sadullah Bey Müjde!
Bugün ikiz kız kardeşimle konuştum. O evine internet bağlatmıştı. Anlayacağınız Benim üyeliğim iptal olacak diye öykü yazamıyordum. Şimdi artık yazabilirim. Ama bir sorun var. Özgür Satranç Forum'u bir daha öykü ve masal yarışması düzenlemeyi düşünüyor mu? Eğer, düşünmüyorsa yazacağım öykü'yü nasıl değerledireceksiniz? Yoksa Özgür Satranç Forum sayfasında yeni öykü ve masallar yayınlama gibi bir düşünceniz yok mu? Bu konuda beni bilgilendirirseniz çok ama çok sevineceğim! Mesajımı burada noktalarken, bundan sonra yapmayı düşündüğünüz veya yapacağınız projelerinizde size ve Özgür Satranç Forum Yönetecilerine hayırlı çalışmalar dilerim.

Saygılarımla...

Öykü ve Masal Yarışması İkincisi
Ercan Avanoğlu
Ara
Cevapla
#3
Ercan Bey yarışma düzenleme fikrinizi değerlendireceğiz. Ayrıca yazdığınız ve yazacağınız tüm öyküler için Özgür Satranç Forum sayfaları size her zaman açıktır. İyi çalışmalar dilerim.
...
Ara
Cevapla
#4
Efendim, şu an Özgür Satranç Forum için yazdığım veya yazmakta olduğum bir öykü yok bilgisayarımda. Yani Dr. Tuncay Şen Beyin istediği öyküyle uğraşıyorum. Birde Satranç Forumu Moderatörlerinden Sayın Selim Gürcan benden katkı yapmamı istedi. Evet, yazdığım öykü’yü beğendi. Anlayacağınız efendim müşterilerim her geçen gün çoğalıyor! Merak etmeyiniz arkamda Hüseyin Aktaş olduğu sürece önümdeki tüm engelleri aşarım! Kendisi MSN kişi listemde ve bu sabah yaptığımız konuşmada Özgür Satranç Forum için yazacağım öykü için destek sözü aldım. Tabii başkalarına yazacağım öykü içinde destek veriyor. Sözün kısası Özgür Satranç Forum öykü yarışması düzenlesin veya düzenlemesin, ben yine de öykü göndereceğim. Bu arada sizin kişi bilgilerinize baktım ve Mesleğinizin Öğretmen olduğunu okudum. Bugün 24 Kasım Öğretmenler günü ve sizin öğrenmenler gününüz kutlu olsun. Eğer, bu forumda başka öğretmenlerde üyeyse Onlarında kutlu olsun. Oldu, sonra görüşürüz...
Ara
Cevapla
#5
ErcanAvanoglu Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Merak etmeyiniz arkamda Hüseyin Aktaş olduğu sürece önümdeki tüm engelleri aşarım! Kendisi MSN kişi listemde ve bu sabah yaptığımız konuşmada Özgür Satranç Forum için yazacağım öykü için destek sözü aldım. Tabii başkalarına yazacağım öykü içinde destek veriyor. Sözün kısası: Özgür Satranç Forum öykü yarışması düzenlesin veya düzenlemesin, ben yine de öykü göndereceğim.

Ercan Abi,
Hüseyin Abimizi sevdiğini böylesine içten sözlerle vurgulaman beni çok duygulandırdı.
Aynı sevgiyi, saygıyı senin gözünde kazanmak için elimden geleni yapacağım!

En kısa zamanda seninle röportajımızı bitirelim de herkes görsün Ercan Avanoğlu kimmiş!

Çalışmalarında başarılar diliyorum.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi