14-09-2012, 00:35
Sevgili Özgür,
Yılmaz Özdil'in yazısına yönelik eleştirilerinin sadece bir tanesine katılıyorum: Hindistan meselesi. Hindistan'ın dünya satrancında söz sahibi bir ülke olduğunu bilmeyen Özdil, bu cümlesiyle gaf yapmıştır.
Ancak yazının diğer kısımlarında çok sakat durumlar göremiyorum:
1. "Satranç" sözcüğü, bazen "satranç takımı" yerine kullanılabilmektedir. Bu, belki de hepimizin en az bir kez kullandığı bir anlam genişlemesidir. TDK'ya göre hatadır, ancak o kadar önemli veya anlamı değiştiren bir hata olduğunu sanmıyorum.
2. Boardlar konusunda Özdil'in söyledikleri, bilmeden yapmış olsa bile çok haklı bir eleştiridir. Gönül isterdi ki yönetim, olimpiyatlarda kullanılacak boardları ödünç almasın, satın alsın. Olimpiyatın ardından bu boardlar örneğin Bursa, İzmir, Ankara, Konya, Antalya il temsilciliklerine zimmetlenebilirdi. Bu şekilde bir jest yapılsaydı olimpiyat, kalıcı ve somut ürünlerle de anılırdı. Bunları söylerken federasyonun, tanesi 500 avrodan 200 board satın alacak kadar maddi gücünün bulunduğunu varsayarak konuşuyorum.
3. "2023'ün adını taşıyan satranç milli takımı, Allah sizi inandırsın Myanmar'ın bile gerisinde kalmayı başarırken...." ifadesi, geleceğe yönelik bir kuşkuyu paylaşır. Satır arasında "2023'te halimiz Myanmar'dan kötü mü olacak?" sorusunu sorar. Burada takımın çocuklardan kurulu olduğundan bahsetmiyor. Burada bir alay varsa genç satranççılara yönelik değil, verdikleri vaatlerin 2013'te gerçekleşemeyeceğini anlayarak topu on sene sonrasına atan yönetici tipine yöneliktir.
Elbette ki güzel eleştiri yolu bu değil, ancak satrancın içerisinde olan bizler, herkesten aynı dikkati ve bilgi tabanını bekleyemeyiz.
Genel çerçeveye bakalım: Başarısızlık köşe yazısına konu oldu ve bir şekilde gündemdeki yerini aldı. Sıradan bir yazarın değil, son zamanların en popüler köşe yazarlarından biri olan Yılmaz Özdil'in yazısında yer aldı son gelişmeler.
Not: Satrançla ilgisi bulunan Emre Aköz'den bir tanıtım ya da değerlendirme yazısı beklerdim, yazmadı.
Yılmaz Özdil'in yazısına yönelik eleştirilerinin sadece bir tanesine katılıyorum: Hindistan meselesi. Hindistan'ın dünya satrancında söz sahibi bir ülke olduğunu bilmeyen Özdil, bu cümlesiyle gaf yapmıştır.
Ancak yazının diğer kısımlarında çok sakat durumlar göremiyorum:
1. "Satranç" sözcüğü, bazen "satranç takımı" yerine kullanılabilmektedir. Bu, belki de hepimizin en az bir kez kullandığı bir anlam genişlemesidir. TDK'ya göre hatadır, ancak o kadar önemli veya anlamı değiştiren bir hata olduğunu sanmıyorum.
2. Boardlar konusunda Özdil'in söyledikleri, bilmeden yapmış olsa bile çok haklı bir eleştiridir. Gönül isterdi ki yönetim, olimpiyatlarda kullanılacak boardları ödünç almasın, satın alsın. Olimpiyatın ardından bu boardlar örneğin Bursa, İzmir, Ankara, Konya, Antalya il temsilciliklerine zimmetlenebilirdi. Bu şekilde bir jest yapılsaydı olimpiyat, kalıcı ve somut ürünlerle de anılırdı. Bunları söylerken federasyonun, tanesi 500 avrodan 200 board satın alacak kadar maddi gücünün bulunduğunu varsayarak konuşuyorum.
3. "2023'ün adını taşıyan satranç milli takımı, Allah sizi inandırsın Myanmar'ın bile gerisinde kalmayı başarırken...." ifadesi, geleceğe yönelik bir kuşkuyu paylaşır. Satır arasında "2023'te halimiz Myanmar'dan kötü mü olacak?" sorusunu sorar. Burada takımın çocuklardan kurulu olduğundan bahsetmiyor. Burada bir alay varsa genç satranççılara yönelik değil, verdikleri vaatlerin 2013'te gerçekleşemeyeceğini anlayarak topu on sene sonrasına atan yönetici tipine yöneliktir.
Elbette ki güzel eleştiri yolu bu değil, ancak satrancın içerisinde olan bizler, herkesten aynı dikkati ve bilgi tabanını bekleyemeyiz.
Genel çerçeveye bakalım: Başarısızlık köşe yazısına konu oldu ve bir şekilde gündemdeki yerini aldı. Sıradan bir yazarın değil, son zamanların en popüler köşe yazarlarından biri olan Yılmaz Özdil'in yazısında yer aldı son gelişmeler.
Not: Satrançla ilgisi bulunan Emre Aköz'den bir tanıtım ya da değerlendirme yazısı beklerdim, yazmadı.