24-12-2010, 23:29
Herkese merhaba,
Biliyorsunuz ki forumla yazı yazma anlamındaki ilişkim mali genel kurul öncesinde başladı. Yaklaşık 1.5-2 aylık bu sürete bir çok yazı kaleme aldım. Federasyon yönetimini ve muhalefeti yeri geldiği zaman eleştirdim yeri geldiği zaman takdir ettim.
Geçmiş yazılarıma bakacak olursak takdir edersiniz ki muhalefetten en çok Sn. Kuvay Sanlıyı eleştirdim. Bundaki tek amacım kendi kafamdaki ve türk satranç kamuoyundaki soru işaretlerine yanıtlar bulmaktı. Bir nebze de olsa başarılı olduğuma inanıyorum. Evet eleştirdim ve tabiki de yanıtlar aldım. Şimdi bu konulara değinmek istiyorum. Sn. Kuvay Sanlıya kendisiyle ilgili ortaya atılan iddiaları birçok farklı yolla yönelttim. Ve açık yüreklilikle burada söylemek istiyorum kendisi şu itham çok ağır, bu da olur mu demeden sorduğum bütün soruları elinden geldiğince net ve açık bir dille yanıtlamaya çalıştı. Bu noktaya özellikle değinmek istiyorum çünkü 39 yaşında ve pozisyonu, durumu, yoğunluğu belli olan bir adamın, kendisinden 20 yaş küçük bir üniversite öğrencisine telefonda yaklaşık 1 saat boyunca aralıksız olarak, bunun yanında maillerle sürekli olarak yanıtlar vermesi alışılageldik bir durum değildir. Ve takdir edilmesi gereken bir durumdur. Kendisinin bana verdiği yanıtlar bende saklıdır. Kendisi uygun gördüğü takdirde bunları kamuoyu ile de paylaşacaktır. Kısaca bigi vermem gerekirse ortalıkta kimileri ipe sapa gelmez birçok iddia var. Kuvay beyin bu konuların birçoğunda beni ikna ettiğini de söylemem gerekir.
Not: Bu arada şu sıralar kendisiyle aramın limoni olduğunu da belirtirim.
Şu anda içinde bulunduğumuz sürece gelirken yaşadıklarım sonucunda Kuvay Sanlıyla ilgili görüşümü paylaşmak isterim. Kuvay beyin bu süreçte bir kurban olduğunu düşünüyorum. Ben yanlışları olsa da Kuvay beyin satrancı gönülden seven, gecesini gündüzünü bu işe katabilecek iyi bir adam olduğuna inanıyorum. Ve bazı yanlışların Kuvay beyin üzerine yıkılmakta,yıkılmaya çalışılmakta olduğunu düşünüyorum. Diğer bir yandan kendisini şu ana kadar tam olarak anlatamamış olduğunun da farkındayım. Fakat zamanla bunun da değişeceğini umuyorum.
Mali genel kurulla ilgili olarak da kısa bir açıklama yapmak isterim. Sn. Başkan mali genel kurul öncesinde iddialara karşılık olarak genel kurulda hepsini konuşacağız, çok zamanımız olacak demişti. Ben buna inandım tabiki. Fakat genel kurulda Sn.Başkan ve yönetimi konuşmaların sınırlandırılmasına ilişkin divana bir önerge verdi. Ve yönetim kurulu raporuna ilişkin olarak 3 lehte-2 alehte toplam 5 konuşma yapılabildi. Ardından verilen bir başka önergeyle de denetleme kurulu raporuna ilişkin 3 lehte-3aleyhte 6 konuşma yapıldı. Sonrasında da Sn. Başkan yaklaşık 40 dakikalık sunum şeklinde bir konuşma yaptı. Şimdi taraflı-tarafsız herkese soruyorum. 2 yılda bir gün mali genel kurul yapıyoruz 2 yılda bir gün bunları konuşmak için, tartışmak için bir araya geliyoruz. Bunların hepsi 5 adet yönetim kurulu raporuna ilişkin, 6 adet denetleme kurulu raporuna ilişkin konuşma dinlemek için miydi? Yönetim kurulu raporuna ilişkin olarak 15 kişi konuşmak için dilekçe vermişti. Sadece 5 kişi konuştu. Varsın olsun mali genel kurulumuz gece 12de bitseydi ama neden herkesin özgürce görüşüne dile getirmesine izin verilmedi? Sn. Divan başkanı hakkında da bir kaç söz söylemek isterim. Kendisinin görevi mali genel kurulun düzeyini ve düzenini korumaktır ve mali genel kurulu yönetebilmektir fakat verilen önergelerin bazılarını kendi insiyatifiyle oylamaya (kapalı oylama istemine karşılık teamüller vardır şeklinde bir açıklama yapmıştı) almayarak bir anlamda delegeleri kışkırtmıştır ve mali genel kurulda olmaması gereken olaylar olmuştur. Bu noktada birşeyi de belirtmek isterim her ne olursa olsun divan başkanına kağıt fırlatmak dosya fırlatmak olacak iş değildir. Divan başkanı kurula hakim olabilseydi ve delegelere sizleri genel kuruldan çıkarmak zorunda kalırım gibi tehditler savurmasaydı biz bugün sonuç ne olursa olsun ne kadar güzel, herşeyin tartışılabildiği bir genel kurul yaptık diyebilecektik. Fakat olmadı, olamadı.
Şimdi Sn. Başkanın mali genel kurulda yaptığı konuşmayla ilgili birkaç söz söylemek isterim. Sn. Başkanın yapılan bütün suçlamalara yanıt verme hakkı vardır fakat o kürsüyü terk ederek delegelerin yanına giderek delegelerin yüzlerine mikrofonla konuşmanın doğru bir davranış olmadığını düşünüyorum. Sn. Başkanın kişisel yazışmaları bu şekilde göstermesinin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Sn. Başkan kendi savını destekleyecek yazışmaları göstererek o gün kazanmıştır fakat bir başkası başka yazışmaları gösterse, başkası başka yazışmaları gösterse böyle nereye varacağız? Nereye varabiliriz? Biraz basitleştirmiş olmuyor muyuz bazı şeyleri? Başkanın gözlerinde kendine güven vardı bu sebeple rahat bir şekilde yaptı konuşmasını. Sn. Başkan kendisine bu kadar güveniyorsa hakkında iddialarda bulunduğu kişilerin 3er dakikalık cevap verme isteklerine destek olamaz mıydı? Bu şekilde olunca başkan ortaya iddiaları attı fakat cevap yok. Başkan bu şekilde bir davranışta bulunsaydı büyürdü diye düşünüyorum. Bizde bu iddialar doğru mu değil mi diye aylarca tartışmazdık bu iddiaların yanıtları varsa da yoksa da mali genel kurulda bunu öğrenebilirdik.
Bir diğer söz etmek istediğim konu Türk satranç ailesinin bu tartışmalara karşı olan tutumu. Türk satranç ailesi birbiriyle kavgalı bir yönetim ile muhalefet istemiyor. Bizim yaptığımız siyaset değil ki. Temel ilkeler aynı. Türk satrancını ileriye götürmek. Yönetimle muhalefetin 2 yılda bir kurullarda çarpışmasıyla Türk satrancı bir yere varamaz. Satranç dünyasındaki emekçiler kolay yetişmiyorlar kimse dışlanmamalıdır. Herkesin görüşleri alınarak, aradaki sorunlar çözüme bağlanmaya çalışılmalı, sorunlar ve eksikler bütün yönleriyle tespit edilmelidir.
Bu süreçte bazı yazdıklarım yüzünden çok yıprandığımı belirterek yazılarıma bir süreliğine ara veriyorum.
Türk satrancında herşeyi tartışabileceğimiz günlerin de geleceğini umut ederek, kavgasız bir dönemin başlaması dileğiyle..
Sevgiler..
Biliyorsunuz ki forumla yazı yazma anlamındaki ilişkim mali genel kurul öncesinde başladı. Yaklaşık 1.5-2 aylık bu sürete bir çok yazı kaleme aldım. Federasyon yönetimini ve muhalefeti yeri geldiği zaman eleştirdim yeri geldiği zaman takdir ettim.
Geçmiş yazılarıma bakacak olursak takdir edersiniz ki muhalefetten en çok Sn. Kuvay Sanlıyı eleştirdim. Bundaki tek amacım kendi kafamdaki ve türk satranç kamuoyundaki soru işaretlerine yanıtlar bulmaktı. Bir nebze de olsa başarılı olduğuma inanıyorum. Evet eleştirdim ve tabiki de yanıtlar aldım. Şimdi bu konulara değinmek istiyorum. Sn. Kuvay Sanlıya kendisiyle ilgili ortaya atılan iddiaları birçok farklı yolla yönelttim. Ve açık yüreklilikle burada söylemek istiyorum kendisi şu itham çok ağır, bu da olur mu demeden sorduğum bütün soruları elinden geldiğince net ve açık bir dille yanıtlamaya çalıştı. Bu noktaya özellikle değinmek istiyorum çünkü 39 yaşında ve pozisyonu, durumu, yoğunluğu belli olan bir adamın, kendisinden 20 yaş küçük bir üniversite öğrencisine telefonda yaklaşık 1 saat boyunca aralıksız olarak, bunun yanında maillerle sürekli olarak yanıtlar vermesi alışılageldik bir durum değildir. Ve takdir edilmesi gereken bir durumdur. Kendisinin bana verdiği yanıtlar bende saklıdır. Kendisi uygun gördüğü takdirde bunları kamuoyu ile de paylaşacaktır. Kısaca bigi vermem gerekirse ortalıkta kimileri ipe sapa gelmez birçok iddia var. Kuvay beyin bu konuların birçoğunda beni ikna ettiğini de söylemem gerekir.
Not: Bu arada şu sıralar kendisiyle aramın limoni olduğunu da belirtirim.
Şu anda içinde bulunduğumuz sürece gelirken yaşadıklarım sonucunda Kuvay Sanlıyla ilgili görüşümü paylaşmak isterim. Kuvay beyin bu süreçte bir kurban olduğunu düşünüyorum. Ben yanlışları olsa da Kuvay beyin satrancı gönülden seven, gecesini gündüzünü bu işe katabilecek iyi bir adam olduğuna inanıyorum. Ve bazı yanlışların Kuvay beyin üzerine yıkılmakta,yıkılmaya çalışılmakta olduğunu düşünüyorum. Diğer bir yandan kendisini şu ana kadar tam olarak anlatamamış olduğunun da farkındayım. Fakat zamanla bunun da değişeceğini umuyorum.
Mali genel kurulla ilgili olarak da kısa bir açıklama yapmak isterim. Sn. Başkan mali genel kurul öncesinde iddialara karşılık olarak genel kurulda hepsini konuşacağız, çok zamanımız olacak demişti. Ben buna inandım tabiki. Fakat genel kurulda Sn.Başkan ve yönetimi konuşmaların sınırlandırılmasına ilişkin divana bir önerge verdi. Ve yönetim kurulu raporuna ilişkin olarak 3 lehte-2 alehte toplam 5 konuşma yapılabildi. Ardından verilen bir başka önergeyle de denetleme kurulu raporuna ilişkin 3 lehte-3aleyhte 6 konuşma yapıldı. Sonrasında da Sn. Başkan yaklaşık 40 dakikalık sunum şeklinde bir konuşma yaptı. Şimdi taraflı-tarafsız herkese soruyorum. 2 yılda bir gün mali genel kurul yapıyoruz 2 yılda bir gün bunları konuşmak için, tartışmak için bir araya geliyoruz. Bunların hepsi 5 adet yönetim kurulu raporuna ilişkin, 6 adet denetleme kurulu raporuna ilişkin konuşma dinlemek için miydi? Yönetim kurulu raporuna ilişkin olarak 15 kişi konuşmak için dilekçe vermişti. Sadece 5 kişi konuştu. Varsın olsun mali genel kurulumuz gece 12de bitseydi ama neden herkesin özgürce görüşüne dile getirmesine izin verilmedi? Sn. Divan başkanı hakkında da bir kaç söz söylemek isterim. Kendisinin görevi mali genel kurulun düzeyini ve düzenini korumaktır ve mali genel kurulu yönetebilmektir fakat verilen önergelerin bazılarını kendi insiyatifiyle oylamaya (kapalı oylama istemine karşılık teamüller vardır şeklinde bir açıklama yapmıştı) almayarak bir anlamda delegeleri kışkırtmıştır ve mali genel kurulda olmaması gereken olaylar olmuştur. Bu noktada birşeyi de belirtmek isterim her ne olursa olsun divan başkanına kağıt fırlatmak dosya fırlatmak olacak iş değildir. Divan başkanı kurula hakim olabilseydi ve delegelere sizleri genel kuruldan çıkarmak zorunda kalırım gibi tehditler savurmasaydı biz bugün sonuç ne olursa olsun ne kadar güzel, herşeyin tartışılabildiği bir genel kurul yaptık diyebilecektik. Fakat olmadı, olamadı.
Şimdi Sn. Başkanın mali genel kurulda yaptığı konuşmayla ilgili birkaç söz söylemek isterim. Sn. Başkanın yapılan bütün suçlamalara yanıt verme hakkı vardır fakat o kürsüyü terk ederek delegelerin yanına giderek delegelerin yüzlerine mikrofonla konuşmanın doğru bir davranış olmadığını düşünüyorum. Sn. Başkanın kişisel yazışmaları bu şekilde göstermesinin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Sn. Başkan kendi savını destekleyecek yazışmaları göstererek o gün kazanmıştır fakat bir başkası başka yazışmaları gösterse, başkası başka yazışmaları gösterse böyle nereye varacağız? Nereye varabiliriz? Biraz basitleştirmiş olmuyor muyuz bazı şeyleri? Başkanın gözlerinde kendine güven vardı bu sebeple rahat bir şekilde yaptı konuşmasını. Sn. Başkan kendisine bu kadar güveniyorsa hakkında iddialarda bulunduğu kişilerin 3er dakikalık cevap verme isteklerine destek olamaz mıydı? Bu şekilde olunca başkan ortaya iddiaları attı fakat cevap yok. Başkan bu şekilde bir davranışta bulunsaydı büyürdü diye düşünüyorum. Bizde bu iddialar doğru mu değil mi diye aylarca tartışmazdık bu iddiaların yanıtları varsa da yoksa da mali genel kurulda bunu öğrenebilirdik.
Bir diğer söz etmek istediğim konu Türk satranç ailesinin bu tartışmalara karşı olan tutumu. Türk satranç ailesi birbiriyle kavgalı bir yönetim ile muhalefet istemiyor. Bizim yaptığımız siyaset değil ki. Temel ilkeler aynı. Türk satrancını ileriye götürmek. Yönetimle muhalefetin 2 yılda bir kurullarda çarpışmasıyla Türk satrancı bir yere varamaz. Satranç dünyasındaki emekçiler kolay yetişmiyorlar kimse dışlanmamalıdır. Herkesin görüşleri alınarak, aradaki sorunlar çözüme bağlanmaya çalışılmalı, sorunlar ve eksikler bütün yönleriyle tespit edilmelidir.
Bu süreçte bazı yazdıklarım yüzünden çok yıprandığımı belirterek yazılarıma bir süreliğine ara veriyorum.
Türk satrancında herşeyi tartışabileceğimiz günlerin de geleceğini umut ederek, kavgasız bir dönemin başlaması dileğiyle..
Sevgiler..