19-05-2011, 00:54
Bütün Dünya dergisinin Mayıs 2011 sayısından bir yazıdır:
Yazarımız Yaşar Öztürk çoğumuzun ayırdında bile olmadığı bir gerçeğe dikkatimizi çekiyor: 19 Mayıs ulusal bir bayram olarak 1939’dan sonra kutlanmaya başlamış ve Ata’mız yaratıcısı olduğu 19 Mayıs’ın resmi bir bayram olarak kutlanmasını görememiştir. Aşağıda 19 Mayıs’ın ulusal bayram olma sürecini okuyacaksınız. Mayıs 2003 tarihli Bütün Dünya dergimizde yayımlanan bu yazıyı ordu birliklerimiz, öğretmen ve öğrencilerimizin dikkatine yeniden sunuyoruz.
ATATÜRK’ÜN GÖREMEDİĞİ BAYRAM: 19 MAYIS
Haziran 1935 tarihinde kabul edilen 2739 sayılı yasa ile ulusal bayramlar ve genel tatiller belirlenmişti. Bunlar arasında, Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastığı, 19 Mayıs günü yoktu
Çünkü, 1938 Haziranı’na değin, 19 Mayıs yalnızca Samsun’da, Gazi’nin Samsun’a gelişinden ötürü, yerel anlamda “Gazi Günü” olarak kutlanıyordu.
Aslında, her yıl mayıs ayının üçüncü haftası geleneksel olarak jimnastik şenliği, Mektepliler Bayramı, İdman Bayramı adı altında etkinliklere sahne oluyordu. Bu etkinliklerin geçmişi ise 12 Mayıs 1916’da, Erkek Öğretmen Okulları öğrencilerinin, öğretmenleri Selim Sırrı Tarcan gözetiminde Kadıköy’de İttihad Spor çayırında (bugünkü Fenerbahçe Stadı’nın yeri) yaptığı Beden Eğitimi Gösterisi’ne dayanıyordu. Bu geleneksel gösteri, daha sonra 1927 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın üstlenmesi ile Türkiye’ye yayıldı.
Beden Eğitimi Gösterileri’nden birinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün, arkadaşları ile ulusal mücadeleye adım attığı Samsun’dan başlayarak sık sık söylediği “Dağ Başını Duman Almış” marşı da doğmuştu. Spor tarihimizin unutulmaz adlarından biri olan Selim Sırrı Tarcan, yüksek beden eğitimi almak için gittiği İsveç’ten döndüğünde, yanında jimnastik çalışmaları sırasında çalınmak üzere çeşitli müzik parçalarının notalarını da getirmişti. Bunlar arasında bulunan, İsveçli besteci Feliks Korbig’in “Tıri Tırolanda Yamtor" (Tre Tralanda Jamtör: Tıralalla Diyen Üç Kız) adlı bir ormancı şarkısı vardı. Selim Sırrı Tarcan bu parçayı fülütle çalarak küçük değişiklikler yaptı. Ve aynı okulda Türkçe öğretmeni olarak görev yapan şair Ali Ulvi Elöve’nin, kareli bir defter kağıdına yazdığı güfte, 12 Mayıs 1916 tarihinde ilk kez bir beden eğitimi gösterisi sırasında söylendi.
1937 yılıydı. Atatürk Ankara Halkevi’nde bir konuşma yapacaktı. Bursalı gençler, kendisinden önce, “Dağ Başını Duman Almış”ı söyledi. Daha sonra kürsüye gelen Atatürk, konuşmasına şöyle başladı:
“Ben 1919 yılının Mayıs ayında Samsun’a çıktığımda elimde hiçbir maddi güç yoktu. Sadece Türk ulusunun soyluluğundan kaynaklanan ve benim vicdanımı dolduran yüksek bir manevi güç vardı. İşte ben bu ulusal güce, Türk ulusuna güvenerek işe başladım... Samsun’dan Anadolu içlerine kırık dökük bir otomobille gidiyordum. Yanımda, öteden beri yaverliğimi yapan Salih ya da Cevat Abbas’tan biri vardı. O kırık otomobille Anadolu yollarında ilerlerken hep düşünür ve yaverime, sizin az önce söylediğiniz şarkıyı söyletirdim. Ben birgün, Türk ufuklarında kesinlikle bir güneş doğacağına, bunun hareket ve gücünün bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç ulaşacağına öylesine inanmıştım ki, bunu adeta gözlerimle görüyordum. O şarkıyı okuyup, yineletmekteki amacım, Türk’ün bu güneşi doğunca başarıya ulaşacağını anlatmaktı. Bu nedenledir ki, biraz önce söylenen şarkı benim onsekiz yıllık bir anımı tazeledi. Sizlere teşekkür ederim.”
19 Mayıs 1938 günü, Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda gençlik ve spor gösterisi yapılıyordu. Atatürk hasta hasta stadyuma gelmiş ve gençleri izlemişti. Ancak o sıralarda Hatay’ın anavatana katılması sorunu vardı. Ve uyarı niteliğinde bir askeri geçit törenine katılmak üzere hemen Mersin’e hareket etmek zorunda kalmıştı. Bu tarih, Ata’nın bu dünyada geçirdiği son 19 Mayıs olacaktı. Oniki gün sonra, 1 Haziran 1938’de, 19 Mayıs’ın ulusal bayram olarak kabul edilmesi için TBMM’ye, bir yasa önergesi verildi. Önergenin gerekçesi şöyleydi: “19 Mayıs günü yurdun her bucağında Türk gençleri, sporcuları ve Türk halkının toplu ve birlikte, sonsuz ve evrensel bir tarihin dönüm günlerinden en büyüğünü kutlamaktadır. Bugün tarihin, insanlık ve uygarlık yararına olarak gidişini değiştirdiği gündür. Onun içindir ki, en büyüğümüz Atatürk, bu geleceğin güçlü zemini olan Türk gençliğine ve Türk sporculuğuna bugünün ayrılmasını uygun görmüşlerdir.” Bundan sonra, 20 Haziran 1938’de, 3455 sayılı yasa ile 2739 sayılı yasanın “G” maddesine bir ek yapılarak, 19 Mayıs, “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak belirlendi. “Dağ Başını Duman Almış” marşı da bu bayramın dolaylı bir simgesi olarak kabul edildi.
Sevgili Atamız’ın dünyadaki son günleriydi. 1 Kasım 1938 tarihinde, hasta yatağında yanındakilere şu notu yazdırmıştı: “Türk gençliğinin, kültürde olduğu gibi spor alanlarında da idealine ulaşması için yüksek Kamutay’ın kabul ettiği Beden Terbiyesi Yasası’nın uygulamaya geçirildiğini görmekle memnunum.”
Atatürk, 19 Mayıs’ın, yasalaşarak ulusal bayram olarak kabul edilmesini görmüş ve çok mutlu olmuştu ama ne yazık ki, bir 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’na katılmaya ömrü yetmeyecekti. Bu arada dünya spor basını da Türkiye’deki bu gelişmeleri dikkatle izliyordu. O günlerde dünyanın en yüksek tirajlı spor gazetesi “L’Auto” da şöyle bir yazı yayımlanmıştı: “Dünyada ilk kez beden eğitimini zorunlu kılan devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk oldu. Yalnızca kağıt üzerinde ve nutuklarla değil bunu gerçekten yerine getirdi. Stadyumlar ve spor merkezleri oluşturdu. Halkevlerinin spor kollarını kendi denetledi ve ulusunun kaderine egemen olduğu günden itibaren Türkiye’de spor gittikçe artan bir değer kazandı.”