Dedemin Çiçekleri
#1
Tarık Günaydın illa satrançla ne alakası var demesin diye, "Nerede Dedemin Karpuzları" yazımı Dedemin Çiçekleri" adıyla şiir formatına dönüştürmek zorunda kaldım. Kuzulu kapılar, her daim boyalı çizmeler, güzelim ocaklar, gemici fenerleri, cırcır böcekleri, Muğla'nın tuğlası, bacası bölümleri kırpıldı gitti. İçinde biraz mizah, biraz da (dilim dönmeyen) akrobirşey olunca kendisinden aldığım terbiye, öğüt, ilham, itham, yüksek tavsiyelerle "hayata dair"'e ekleyeyim.

DEDEMİN ÇİÇEKLERİ

Satrançtan çok damada ustaydı dedem, Orman İdaresinden emekli
Adı İsmail soyadı Harmandalı namı yürümüştü keyifoturağı kahvesinde
Tarlasında suni gübresiz, ilaçsız, sebzenin, meyvenin hası
Radyolu pikabı vardı Pilli Philips, hep cızırtılı, Özay Gönlüm’e bayılırdı
Artık tohumun sahtesi kabak köküne aşılı, iri tatsız karpuzlar
Nerde eski besiciler, ziraatçiler, nerde o dedemin karpuzları
Çiçekten, insandan, hayvandan anlardı dedem.

Ne bir ayrık otu bostanında ne hastalık hayvanında
Ergeç derlerdi keçiye, kargeç yapraklarıyla semirir,
Yayla mevsimi sonunda kavurmalık, tarhanaya turşuyla
İlk orda öğrendim akşam sefasının ismini pek çok şey gibi
Nergisler, leylaklar, güller, hanımelleri içinde,
Evin çiçekli bahçesine hayat denirdi, cennetten parça

Manavda karnabahar, enginar etiket koymuş çiçek diye
Çiçek yerine sayılır, yakışır mı hiç onlar, yarin eline
İlla ki beslenirdi birkaç tavuk, horoz, kedi, köpek
Çiçekten, insandan, hayvandan anlardı dedem
Eskilerde kaldı o duygulu, asil, efe ruhlu insanlar
Keyifoturağı kahvesinde, atların yerine süs köpekleri bağladılar…

Bir de not ekleyeyim : Sınırlarımı aşıp İbrahim'e İletmek istedikleriniz bölümünde iki satır övgü dışında uzun zamandır okuyucu ve "Hayata Dair"de, Forum Tevzi Kalemi, yazıcı kadrosunda takılmamda yüksek tavsiyesi olan Tarık Günaydın'a ve farklı mekandaki takipçisine, 657 sayılı kanunun bana vermediği yetki sınırlarını zorlayarak en içten duygularımı övgülerimi sunarım, kabul buyursunlar. Bu uyaksız, manasız, berbat ve serbest şiir için Aşık Hüseyin ve Üstat İbrahim, tüm forumdaşlar beni mazur görsünler, istirham ederim.

cicekbeyin.jpg
Ara
Cevapla
#2
Forum ilgililerinden rica

Son satıra "süs" kelimesini eklemeninizi rica ederim. Mümkün değilse ben yeniden tümünü ekleyeyim, ilk gönderi silinsin. Teşekkürler.

Keyifoturağı kahvesinde, atların yerine; "süs" köpekleri bağladılar…
Ara
Cevapla
#3
"Keyifoturağı kahvesinde, atların yerine süs köpekleri bağladılar…"

Köpekleri nereye bağlamadılar ki?...
Aslında "bağlama" fiili kullanılsa da burada, "salmak" anlamını daha fazla yükleniyor gibi ve bu yüzden belki de şöyle demeliyim:

-Köpekleri nerelere salmadılar ki?...

Ardından da eklemeliyim; - Keşke hepsi de süs köpekleri olsaydı ve bu yüzden senin hüznün biraz da "mükefiyattan sayılır"...

En sonunda da şunu mu söylemeliyim yoksa; - Aaah ah, nerede o eski köpekler?...

Son dizen nedeniyle şiir perisi senin hakkındaki şikayetinden vaz geçmiş durumda ama şunları iletmemi de ekledi; Sondan öncesine daha çok emek gerekir, bir daha da böyle "gelişi güzel olan" her söze şiir adına pas verdiğini görürsem, yakarım çırasını!Big Grin


"Geliş güzel olanların" bir de "gidişi güzel" olaydı, ne güzel giderdi işlerimizin seyri...

Sen şu damacana işini ne yaptın? Big Grin Big Grin Big Grin
Cevapla
#4
Selamlar Hüseyin,

1 Eylül’e kadar kendine izin verdiğini biliyorum. Arada yazdıysan, ben kaçırdım ya da sen görünmedin. Dün forumda görünce sevindim. Özlettin de ondan hoş geldin diyeyim dedim. Şiir nasıl olmaz denemesine kalkışmazdım aslında. Yöresel bir mesele ziraatçinin “çiçeğini süslemek” ve bir Eylül’ akşamı dedemi anmak, günlerin ülkeyi getirdiği yere “saydırmak” düşüncesi zorladı “netekim.” Zorlama yazıyı kırpıp, bölüp, aralarını açınca, sol’u hizaya çek, sağı biraz uyak, biraz kendi haline bırak, bir de buna şiir de, periler az bile kızmışlar.

O kahve, şimdilerde restore edilince resto-ureant olmuş. Sosyete, bir zamanlar güreş tutulan avluda beslenip, “ah ne kadar otantik bir yer, aman bu ne lezzet” derken, üstüne yayla kavunu yerken, görmemişin süslü besleme iti’de, salındığı yerde, bir zamanlar efelerin atlarının salındığını nereden bilsin. “Netekim" Ressam’da bir ara ev yaptırmıştı yaylada. Dün, ona da bugünkü bunca rezilliğin tohumlarını attığı için hürmetlerimi sunasım geldi.

Yılların deneyimiyle, sevgimi, saygımı, güvenimi kazanmış birileri, benim yazdıklarımı gerekirse silsin, eklesin, çıkarsın, taşısın, o köşeye değil bu köşeye uygun bulsun, gerekiyorsa lafı gediğine koysun, olmadı, yakışmadı desin. Senin gibi yakacaksa çıramı başım gözüm üstüne. Bari fetva verenin boynu doğru olsun, vicdanı olsun, kıymet bilsin, hatır saysın da, geri kalan her yeri eğri, isterse düşmanım olsun, ona da amenna.

Hele yerden bitmelere, sonradan görmelere sabretmekle de olmuyor, kaç hasat zamanı geçti aynı. Gübreyi bol bulunca azıyor, olmuş diyorsun inatla kelek çıkıyor. Onları da günah keçilerine ayırıyoruz mecburen. Kötü komşu insanı ev sahibi yapar misali, beni resmen site sahibi yapmışlardı. Bezdirmezlerse, şimdi de mizah yazarı yapacaklar. Smile

Forumun takma ad konusu da yıllardır çözülemedi gitti. Adı sanı belli kişilerce yapılmış onca yanlış ortadayken, tepedekilerin her yeri açıktayken, onca yetenekli kişinin enerjileri “şu an için” önemsiz ayrıntılarda heba olup gidiyor. Kapatılan forumda adımızla yazdıklarımızla, şimdi farklı şeyler mi yazıyoruz. Takma ad tecrübeyle sabit bir ihtiyaç, nedenlerini açıklamak için bile muhataplarına takma ad takmaya ihtiyaç var.

Yazanı caydırmak, üzmek çok kolay. Ard niyetli diye düşünmemek, onlara biraz zaman tanımak, hükmü ertelemek, daha doğru. İbrahim, sanıyorum mantar gibi bitmesi muhtemel sataşma amaçlı üyeliklerden duyduğu kaygıyla ve forumda oluşan sinerjinin cevap yetiştirmekle boşa gitmemesi için o başlığı açtı. Niyetinin sansür veya kişileri ifşa olmadığından eminim.

Biz, birbirimizin tüm yazılarını zaten biliyoruz. İsme bakmasak bile üslubundan çıkarırız. Bir yazısına bakarak değil, yıllar içinde, kızıp da, esip de, yanılıp da, durulup da yazdıklarına bakarak, onca badireye rağmen, bir çıkar gözetmeden, hâlâ gemiyi terk etmemelerine de saygı duyuyoruz. Çoğu zaman eski yazdıklarıyla arasındaki bağı, komşu başlıkta yazılana yapılmış atıf’ı dahi fark edebiliyoruz. Sanıyorum yeni üyeler, eskileri zamanla tanıyacak, cümleleri cımbızlamayacaklar.

Çiçekliköy'de koordinatlar keşişmedi. İyisi mi Keyfoturağında buluşalım. Sen yine de şu yörük yoğurdundan bir bakraç getir, sular bizim Çeşme'den. Ayranımızı afiyetle içelim. Karpuz’un hasını keseriz, hatıra fotoğraflarını da sen basarsın. Smile Smile Smile Kordon buluşmasından önce önce printeri değiştirmek lazım.

Beni yanıtlamakla falan zaman kaybetme. Gündemde, senin özgün değerlendirmelerini bekleyen onca konu var, onlara katkı sağlarsan ben payıma düşen dersi, keyfi okurken alırım.

Kendine iyi bak kardeşim.
Ara
Cevapla
#5
Hocam, öncelikle var olasın diyorum :)

Geç dönebildim, kusura bakma.. Malum, İletmek İstedikleriniz'de durumlar karışık :) Ben de seninle olan samimiyetimize sığınarak burayı biraz erteledim..

Hüseyin Abi'yle olan yazışmalarınızı keyifle takip ediyorum :)

Takma isim konusuna gelince, siz de bu forumun en eski takma isimli kullanıcılarından birisiniz, ama o yazıyı yazarken aklıma bile gelmediniz? Bunda hem kendinizi tanıtmaktan çekinmemiş olmanızın hem de hep beyefendiliğinizi gösteren üslubunuzun payı var tabii ki :)

Bana sansürcü dediler, iki sebepten yanıt yazmadım. Birincisi, takma isimli kullanıcılara yanıt vermeyeceğim. İkincisi de "sansürcü" lafına içerledim ve "iyi yahu" dedim. "Bu da kabul"

Ama gördüm ki, şükürler olsun insanın dostları böyle zamanda belli oluyormuş. Benim kabul ettiğimi, onlar benim adıma kabul etmediler.. Onlar da var olsunlar.. Hepsini hem çok seviyor hem de onlara çok saygı duyuyorum. Onlar, bunlar diye konuşuyorum ama tabii siz de onlara dahilsiniz.

Saygılar Hocam :) Görüşmek üzere..
Ara
Cevapla
#6
Elinize sağlık. Keyifle okudum her satırını.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi