24-11-2012, 15:30
Satranç Layf (Satranç Life) dergisinin Kasım Aralık sayısının hemen girişindeki yazı ilgimi çekti. Önce yazıyı buraya aktarayım:
20. YÜZYILIN EN İLGİNÇ İKİLİSİ: AYNŞTAYN - LASKER
Bahsettiğimiz ikili alanlarında isim yapmış Albert Aynştayn ve İmanül Lasker Çok iyi iki dost olan ikilinin en büyük ortak yanı Yahudi olmalarıydı. İkili, 1927 yılında Berlinde tanıştı ve çok iyi arkadaş oldu. Onları bir araya getiren şey ise bilim olur. Lasker aynı zamanda matematikçiydi. Aynştayn, Laskere Rönesans Adamı lâkâbını takar.
1931 yılında yayınlanan Aynştayna Karşı 100 Yazar adlı broşürde Lasker de yer alıyordu. Lasker, burada yer alan yazısında Aynştaynın Görelilik Kuramına inanmadığını belirtmişti.
Alman kuramsal fizikçi Aynştayn, 1933 yılında Amerikada üniversite ziyaretleri yaptığı sırada Hitlerin Yahudilere karşı uyguladığı ambargo ve soykırım nedeniyle ülkesine dönemez. Satranç dehası Lasker ise yoğun baskılar nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalır ve ikisinin de evi Naziler tarafından yağmalanır.
Aynştayn, satrançla ilgili şöyle der: Satranç, yorumcusunu ele geçirerek aklını ve zekasını zincire vurur. Öyle ki en sağlam karakterli olanların bile içsel özgürlükleri zarara uğramadan kurtulamaz.
____________________________________________
Bu yazı iki nedenden dolayı ilgimi çekti. Birincisi, Aynştayna Karşı 100 Yazar adlı broşür konusu. Bu konuda biraz hassasımdır. Çünkü bu ve bunun gibi olaylarda üstün diye bilinen kişilerin açıkça düştüğü ayıplanası durumlar, aptallıklar ve küçücük kişilikli insanlara özgü zorbalıklar, bizlere üzeri özenle örtülerek aktarılır. Satranç Layf dergimiz de bu aldatmalara kurban gitmiş. Ancak, daha fizikçilerin bile bunlardan haberi yokken, başkalarından aldanmamasını beklemek, belki de haksızlık olur.
Bir kere, sözedilen şey bir broşür değil, kitaptır. Yazarları da bilim adamlarına yakıştırılacak biçimde, öyle kibarca Aynştayna katılmadıklarını belirtmiş değildir. İşin gerçeğini, Hans Gırasman adlı bir Alman fizikçinin Fizik ve Ötesi adlı değerli kitabından alıntılayım:
___________
Her neyse, ışık kaynağı bana göre hangi hızla hareket ederse etsin, gönderdiği ışık hep aynı c hızıyla bana ulaşır. Başka bir deyişle 10 + 5 = 10 . Akıl almaz, böyle son derece çılgınca bir şey nasıl olabilir?
O kadar basit ki, daha basiti olamaz; ancak bunu açıkça söyleyebilmek için iyice yürekli olmak gerekir. Çünkü insanlar buna yine kıkır kıkır, katıla katıla gülebilirler ve eğlenceli şeyler anlatan böyle birini iyice gülünç bulabilirler. O zamanlar Aynştayn, bunun nasıl olduğunu açıkladığında ona da güldüler. Yüz fizikçi birlikte, Aynştaynın ne kadar aptal ve söylediklerinin de ne kadar saçmasapan şeyler olduğunu içeren bir kitap yayınladılar *.
Aynştayn, önce buna hiç aldırış etmedi ve Eğer ben yanılıyorsam, söylediklerimi bir kişinin çürütmesi yeterlidir, yüz kişinin değil! dedi. Ama birkaç yıl sonra Almanyadan kaçmak zorunda kaldı. Yüz kurnaz fizikçi onu araştırmadan dışladı ve kendisi eğer tam zamanında kaçmamış olsaydı kesinlikle öldürülürdü. İnsanlar, onun Yahudi olduğu için öldürülmek istendiğini ileri sürüyordu, ama bu pek anlamsız bir şey. Bu, birisini çilleri var diye öldürmek gibi olurdu. Böyle bir şey öne sürülürse bu tümüyle saçma olur ve bunun arkasında kesinlikle başka bir neden yatıyordur. Aslında, Almanyadan Aynştaynla birlikte çok sayıda insan kaçmak zorunda kaldı. Bunların çoğu Yahudi değildi; yalnızca zeki olduklarından ve aptalların katıla katıla güldüğü şeyleri söylediklerinden. Kalsalardı öldürüleceklerdi.
* Yüz yada daha fazla insanın toplanıp bir yayın listesi oluşturması temel parçacık fiziğinde tekrar moda oldu. Her biri bir şey yaptığından değil ama, sadece hukuksal olarak, yayını engelleyecek hakları olduğundan.
(Fizik ve Ötesi - Hans Grassmann - Evrim Yayınevi)
_______________________________
Ben bu yazılanları okuduğumda o yüz fizikçinin arasında Laskerin de olduğunu bilmiyordum, yeni öğrendim. Demek ki diğer 99u için söylenenlerin aynısını, Lasker de haketmektedir.
Özellikle Avrupa bilim tarihi, bu tür bağnazlıklarla ve rezilliklerle doludur: Ülkesinde genel kabul görmüşe aykırı görüş bildiren bilim adamlarının uzaklaştırılması, görevine son verilmesi, akıl hastanesine atılması, hatta öldürülmesiyle dolu bir tarih! Bu, fizik gibi bir teknik bilimde bile böyledir. Sosyal bilimlere ise şu yazı içeriğinde hiç değinmemek, en iyisi olur. Her ne kadar bu durum, Nazi Almanyasında Yahudi soykırımı altında kurnazca saklanmış olsa da, aynı durum, günümüzde de aynen geçerlidir.
Hemen ekleyeyim, Aynştayn Nobel ödülünü görelilik kuramından dolayı almamıştır. Şunu da özellikle vurgulamak gerekir: Görelilik kuramı nedeniyle Aynştayna Nobel verilmemiştir. Aynştayna bu söylendiğinde, yalnızca gülmüştür.
Satranç Layftaki bu yazının benim ilgimi çekmesinin ikinci nedeni, Aynştaynın satranç için söylediği sözler. Elbette böyle bir sözün öncesini ve sonrasını da bilmek gerekir. Ama her durumda ilginç bir söz. Bu sözü siz nasıl değerlendirirsiniz acaba?
20. YÜZYILIN EN İLGİNÇ İKİLİSİ: AYNŞTAYN - LASKER
Bahsettiğimiz ikili alanlarında isim yapmış Albert Aynştayn ve İmanül Lasker Çok iyi iki dost olan ikilinin en büyük ortak yanı Yahudi olmalarıydı. İkili, 1927 yılında Berlinde tanıştı ve çok iyi arkadaş oldu. Onları bir araya getiren şey ise bilim olur. Lasker aynı zamanda matematikçiydi. Aynştayn, Laskere Rönesans Adamı lâkâbını takar.
1931 yılında yayınlanan Aynştayna Karşı 100 Yazar adlı broşürde Lasker de yer alıyordu. Lasker, burada yer alan yazısında Aynştaynın Görelilik Kuramına inanmadığını belirtmişti.
Alman kuramsal fizikçi Aynştayn, 1933 yılında Amerikada üniversite ziyaretleri yaptığı sırada Hitlerin Yahudilere karşı uyguladığı ambargo ve soykırım nedeniyle ülkesine dönemez. Satranç dehası Lasker ise yoğun baskılar nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalır ve ikisinin de evi Naziler tarafından yağmalanır.
Aynştayn, satrançla ilgili şöyle der: Satranç, yorumcusunu ele geçirerek aklını ve zekasını zincire vurur. Öyle ki en sağlam karakterli olanların bile içsel özgürlükleri zarara uğramadan kurtulamaz.
____________________________________________
Bu yazı iki nedenden dolayı ilgimi çekti. Birincisi, Aynştayna Karşı 100 Yazar adlı broşür konusu. Bu konuda biraz hassasımdır. Çünkü bu ve bunun gibi olaylarda üstün diye bilinen kişilerin açıkça düştüğü ayıplanası durumlar, aptallıklar ve küçücük kişilikli insanlara özgü zorbalıklar, bizlere üzeri özenle örtülerek aktarılır. Satranç Layf dergimiz de bu aldatmalara kurban gitmiş. Ancak, daha fizikçilerin bile bunlardan haberi yokken, başkalarından aldanmamasını beklemek, belki de haksızlık olur.
Bir kere, sözedilen şey bir broşür değil, kitaptır. Yazarları da bilim adamlarına yakıştırılacak biçimde, öyle kibarca Aynştayna katılmadıklarını belirtmiş değildir. İşin gerçeğini, Hans Gırasman adlı bir Alman fizikçinin Fizik ve Ötesi adlı değerli kitabından alıntılayım:
___________
Her neyse, ışık kaynağı bana göre hangi hızla hareket ederse etsin, gönderdiği ışık hep aynı c hızıyla bana ulaşır. Başka bir deyişle 10 + 5 = 10 . Akıl almaz, böyle son derece çılgınca bir şey nasıl olabilir?
O kadar basit ki, daha basiti olamaz; ancak bunu açıkça söyleyebilmek için iyice yürekli olmak gerekir. Çünkü insanlar buna yine kıkır kıkır, katıla katıla gülebilirler ve eğlenceli şeyler anlatan böyle birini iyice gülünç bulabilirler. O zamanlar Aynştayn, bunun nasıl olduğunu açıkladığında ona da güldüler. Yüz fizikçi birlikte, Aynştaynın ne kadar aptal ve söylediklerinin de ne kadar saçmasapan şeyler olduğunu içeren bir kitap yayınladılar *.
Aynştayn, önce buna hiç aldırış etmedi ve Eğer ben yanılıyorsam, söylediklerimi bir kişinin çürütmesi yeterlidir, yüz kişinin değil! dedi. Ama birkaç yıl sonra Almanyadan kaçmak zorunda kaldı. Yüz kurnaz fizikçi onu araştırmadan dışladı ve kendisi eğer tam zamanında kaçmamış olsaydı kesinlikle öldürülürdü. İnsanlar, onun Yahudi olduğu için öldürülmek istendiğini ileri sürüyordu, ama bu pek anlamsız bir şey. Bu, birisini çilleri var diye öldürmek gibi olurdu. Böyle bir şey öne sürülürse bu tümüyle saçma olur ve bunun arkasında kesinlikle başka bir neden yatıyordur. Aslında, Almanyadan Aynştaynla birlikte çok sayıda insan kaçmak zorunda kaldı. Bunların çoğu Yahudi değildi; yalnızca zeki olduklarından ve aptalların katıla katıla güldüğü şeyleri söylediklerinden. Kalsalardı öldürüleceklerdi.
* Yüz yada daha fazla insanın toplanıp bir yayın listesi oluşturması temel parçacık fiziğinde tekrar moda oldu. Her biri bir şey yaptığından değil ama, sadece hukuksal olarak, yayını engelleyecek hakları olduğundan.
(Fizik ve Ötesi - Hans Grassmann - Evrim Yayınevi)
_______________________________
Ben bu yazılanları okuduğumda o yüz fizikçinin arasında Laskerin de olduğunu bilmiyordum, yeni öğrendim. Demek ki diğer 99u için söylenenlerin aynısını, Lasker de haketmektedir.
Özellikle Avrupa bilim tarihi, bu tür bağnazlıklarla ve rezilliklerle doludur: Ülkesinde genel kabul görmüşe aykırı görüş bildiren bilim adamlarının uzaklaştırılması, görevine son verilmesi, akıl hastanesine atılması, hatta öldürülmesiyle dolu bir tarih! Bu, fizik gibi bir teknik bilimde bile böyledir. Sosyal bilimlere ise şu yazı içeriğinde hiç değinmemek, en iyisi olur. Her ne kadar bu durum, Nazi Almanyasında Yahudi soykırımı altında kurnazca saklanmış olsa da, aynı durum, günümüzde de aynen geçerlidir.
Hemen ekleyeyim, Aynştayn Nobel ödülünü görelilik kuramından dolayı almamıştır. Şunu da özellikle vurgulamak gerekir: Görelilik kuramı nedeniyle Aynştayna Nobel verilmemiştir. Aynştayna bu söylendiğinde, yalnızca gülmüştür.
Satranç Layftaki bu yazının benim ilgimi çekmesinin ikinci nedeni, Aynştaynın satranç için söylediği sözler. Elbette böyle bir sözün öncesini ve sonrasını da bilmek gerekir. Ama her durumda ilginç bir söz. Bu sözü siz nasıl değerlendirirsiniz acaba?