07-02-2017, 13:31
(Son Düzenleme: 07-02-2017, 13:37, Düzenleyen: M.Aşkın TAŞAN.)
64 KARE ÜLKESİ.
64 Kare Ülkesi adlı yapımın tamamını izledim. Derslerde de öğrencilerimle izlemeye başladık.
TRT bu yapımı uzun süre bekletti. Ama her işte bir hayır vardır, sonunda tamamına erdirdi.
Yönetmen İlhan KURTBAŞ’A Yapımcı Caner KURTBAŞ’A ve bu muhteşem dizinin yaratıcısı Hatice Bağdagül Enzin KURTBAŞ’A satranca katkılarından dolayı içtenlikle teşekkür ederim. Süreçte ne sıkıntılar yaşadıklarına çok yakından tanıklık yaptım. Hayırlı olsun!
12 diziyi hem anasınıflarıyla hem de ilgilerini çok çektiği için 1. ve 2. sınıflarla izliyoruz. Tepkileri ve geri dönüşümleri birinci elden yaşayan birisi olarak gözlemlerimi paylaşmak istedim.
Birinci bölüm çok doğal başlamış.
Önce çocuk ve tek başına tahta…
Yalnız bir çocuk elbette doğal olarak sıkılacak! Bu zaten çocuk doğasının ve okul sürecinin yaşanan bir gerçeğidir. Bunun yansıtılması cesaret işidir. Çünkü önemli olan çocuğa gerçekçi yaklaşmaktır. Böylece satrançtan gerçekten sıkılan çocukları da ilgi çemberine almış oluyorsunuz. Aksi takdirde bu çocuklar için satranç hep aynı sıkıcılıkta kalacaktı.
Bunu özellikle derslerimde de gözlediğim için burada paylaşıyorum. Satrancı sıkıcı bulan çocukların yarıdan çok fazlası için bu durum önemli bir gözlem konusu oldu. Satrançta o ana kadar ne bildikleri hatırlayıp “yola devam” mesajı aldılar. Ama gerçekten sıkıcı bulanlar için zamana bırakmaktan başka seçenek de yok! Zaten okul satrancının ötesine, sportif satranca geçmek isterler mi? Bunu da bilemeyiz, zaman gösterecektir.
Satranç tahtasının yanlış konması belki teknik hata olabilir. Ama ben orada başka bir doğallık görüyorum. Satranç eğitimi alan yeni başlayanların çok yaptığı, hatta yetişkinlerin bile ara sıra yaptıkları bir hatadır. Bu hata yapılan bir gerçektir. Bu doğallık yansıtılmış bence.
Ama öğretmen ile eğitim sürecinde artık bu hatayı görmememizin de bir anlamı var bu yapımda.
Burada şöyle bir bilgi de vermek isterim. İtalya, İspanya ve Fransa’da geçtiğimiz yıl 25.000 çocuk üzerinde yapılan bir pilot uygulamada çocuklara verilen satranç eğitiminde “şah alınmakta” idi. Ama 7 yaşından sonra bu kural doğru bir şekilde verilmektedir.
Hiç hevesiniz kaçmasın! Bunların biz temel eğitim veren öğretmenler için bir anlamı var.
Süt ve çikolata…
Çocukların en çok sevdiği şeyler üzerinden satrancın verilmesi çok yerindedir. Ancak benim bakış açıma göre çikolata ve süt için bir şey söylemeliyim. Ülkemizde süt ve çikolatanın doğal olmayışı ve çocukların bu ürünleri bilinçsizce tüketmeleri ileride ne gibi durumlarla karşılaşacaklarını birinci elden yaşayan biri olarak bahsetmeden geçemem. ÇOK KONU DIŞI BULUNABİLİR! Ama gerçektir. Bu gerçekte bu yapımda uygun bir şekilde ele alınamazdı diye düşünüyorum. Ama iş burada bilinçli eğitmenlere kalıyor.
Satranç oyununa giriş ve oyun tekniği son derece güzel yansıtılmış. Taşlar sembolize edilirken çocuk penceresinden ve kelime dağarcığından bakılmış. Ses tonu çok yerindedir. İşi bilenlerin eseri olmuş. Tanıştırma, isteklendirme, meraklandırma, öğretim tekniği ve kazanımlar amaçlara uygun ve yeterlidir. Yapım, tanıştırma ve temel eğitime davet üzerine hazırlandığı için sportif satranç eğitimi iddiası yok. Ancak süreç sonunda bu ortaya çıkması kuvvetle de muhtemeldir.
Çocuklara sorduğumda en güçlü taş olarak kaleyi (K) gösterdiler. Çocuklar çok doğal izler ve yaklaşımları da saf ve özgündür. Kaleyi yapılı ve güven verici bulmuşlar. Erkek öğrencilerim ise tam bir savaşçı gibi olduğunu söylüyorlar. Güven verici ve hatta vezirden daha güçlü bulmalarının bir sebebi de var: Kale Vezir gibi olanaklara sahip değil. Ama tek başına bir savaşçı…
Bunu söylüyor erkek öğrencilerim. İlginç ve doğal bir yaklaşım geldi bana.
Eleştirebileceğim tek konu taşların tanıtımı ve sırasında olacaktır.
KALE, FİL, VEZİR, öncelikli olmalıydı. Kolaydan zora…
At sonra gelebilir. Şah ve piyon en ilave bilgilere sahip olan taşlar oldukları için en sona…
Ancak bunun çözümünü ben şöyle sağladım: İlk 6 bölümü indirip, bahsettiğim sıraya koydum. Şah ya da vezirden başlamak da olabilir elbette ama Kaleden başlamak daha doğru. Çünkü hayatta tanıklık yaptıkları olay ve şekiller Kale ile daha özdeş. Örneğin yollar, sokaklar…Ama Şah için ilave bilgiler de gereklidir. Bu şekilde verilecek bir eğitim, sonradan sonradan, postacının aynı adrese defalarca uğraması gibi olurdu. Söylediklerim piyon için de geçerlidir.
Genelde son derece isteklendirici, ilgi çekici mükemmel bir program olmuş. Okul ders materyalleri için de kesinlikle önerilebilir.
TSF Eğitim Kurulu’nun değerli üyesi, ülkemiz satrancının yetenekli ve yaratıcı bayan sporcusu Hatice Bağdagül Enzin KURTBAŞ ve değerli ekibine bu yapımı ülke çocuklarının aydınlık geleceğine kazandırmalarından dolayı içtenlikle kutluyorum. Kendilerinden daha ileride bunun gibi mükemmel ürünler bekliyorum.
Saygı ve selamlarımla
https://www.youtube.com/watch?v=-Ws00SzwT1U&t=3s
64 Kare Ülkesi adlı yapımın tamamını izledim. Derslerde de öğrencilerimle izlemeye başladık.
TRT bu yapımı uzun süre bekletti. Ama her işte bir hayır vardır, sonunda tamamına erdirdi.
Yönetmen İlhan KURTBAŞ’A Yapımcı Caner KURTBAŞ’A ve bu muhteşem dizinin yaratıcısı Hatice Bağdagül Enzin KURTBAŞ’A satranca katkılarından dolayı içtenlikle teşekkür ederim. Süreçte ne sıkıntılar yaşadıklarına çok yakından tanıklık yaptım. Hayırlı olsun!
12 diziyi hem anasınıflarıyla hem de ilgilerini çok çektiği için 1. ve 2. sınıflarla izliyoruz. Tepkileri ve geri dönüşümleri birinci elden yaşayan birisi olarak gözlemlerimi paylaşmak istedim.
Birinci bölüm çok doğal başlamış.
Önce çocuk ve tek başına tahta…
Yalnız bir çocuk elbette doğal olarak sıkılacak! Bu zaten çocuk doğasının ve okul sürecinin yaşanan bir gerçeğidir. Bunun yansıtılması cesaret işidir. Çünkü önemli olan çocuğa gerçekçi yaklaşmaktır. Böylece satrançtan gerçekten sıkılan çocukları da ilgi çemberine almış oluyorsunuz. Aksi takdirde bu çocuklar için satranç hep aynı sıkıcılıkta kalacaktı.
Bunu özellikle derslerimde de gözlediğim için burada paylaşıyorum. Satrancı sıkıcı bulan çocukların yarıdan çok fazlası için bu durum önemli bir gözlem konusu oldu. Satrançta o ana kadar ne bildikleri hatırlayıp “yola devam” mesajı aldılar. Ama gerçekten sıkıcı bulanlar için zamana bırakmaktan başka seçenek de yok! Zaten okul satrancının ötesine, sportif satranca geçmek isterler mi? Bunu da bilemeyiz, zaman gösterecektir.
Satranç tahtasının yanlış konması belki teknik hata olabilir. Ama ben orada başka bir doğallık görüyorum. Satranç eğitimi alan yeni başlayanların çok yaptığı, hatta yetişkinlerin bile ara sıra yaptıkları bir hatadır. Bu hata yapılan bir gerçektir. Bu doğallık yansıtılmış bence.
Ama öğretmen ile eğitim sürecinde artık bu hatayı görmememizin de bir anlamı var bu yapımda.
Burada şöyle bir bilgi de vermek isterim. İtalya, İspanya ve Fransa’da geçtiğimiz yıl 25.000 çocuk üzerinde yapılan bir pilot uygulamada çocuklara verilen satranç eğitiminde “şah alınmakta” idi. Ama 7 yaşından sonra bu kural doğru bir şekilde verilmektedir.
Hiç hevesiniz kaçmasın! Bunların biz temel eğitim veren öğretmenler için bir anlamı var.
Süt ve çikolata…
Çocukların en çok sevdiği şeyler üzerinden satrancın verilmesi çok yerindedir. Ancak benim bakış açıma göre çikolata ve süt için bir şey söylemeliyim. Ülkemizde süt ve çikolatanın doğal olmayışı ve çocukların bu ürünleri bilinçsizce tüketmeleri ileride ne gibi durumlarla karşılaşacaklarını birinci elden yaşayan biri olarak bahsetmeden geçemem. ÇOK KONU DIŞI BULUNABİLİR! Ama gerçektir. Bu gerçekte bu yapımda uygun bir şekilde ele alınamazdı diye düşünüyorum. Ama iş burada bilinçli eğitmenlere kalıyor.
Satranç oyununa giriş ve oyun tekniği son derece güzel yansıtılmış. Taşlar sembolize edilirken çocuk penceresinden ve kelime dağarcığından bakılmış. Ses tonu çok yerindedir. İşi bilenlerin eseri olmuş. Tanıştırma, isteklendirme, meraklandırma, öğretim tekniği ve kazanımlar amaçlara uygun ve yeterlidir. Yapım, tanıştırma ve temel eğitime davet üzerine hazırlandığı için sportif satranç eğitimi iddiası yok. Ancak süreç sonunda bu ortaya çıkması kuvvetle de muhtemeldir.
Çocuklara sorduğumda en güçlü taş olarak kaleyi (K) gösterdiler. Çocuklar çok doğal izler ve yaklaşımları da saf ve özgündür. Kaleyi yapılı ve güven verici bulmuşlar. Erkek öğrencilerim ise tam bir savaşçı gibi olduğunu söylüyorlar. Güven verici ve hatta vezirden daha güçlü bulmalarının bir sebebi de var: Kale Vezir gibi olanaklara sahip değil. Ama tek başına bir savaşçı…
Bunu söylüyor erkek öğrencilerim. İlginç ve doğal bir yaklaşım geldi bana.
Eleştirebileceğim tek konu taşların tanıtımı ve sırasında olacaktır.
KALE, FİL, VEZİR, öncelikli olmalıydı. Kolaydan zora…
At sonra gelebilir. Şah ve piyon en ilave bilgilere sahip olan taşlar oldukları için en sona…
Ancak bunun çözümünü ben şöyle sağladım: İlk 6 bölümü indirip, bahsettiğim sıraya koydum. Şah ya da vezirden başlamak da olabilir elbette ama Kaleden başlamak daha doğru. Çünkü hayatta tanıklık yaptıkları olay ve şekiller Kale ile daha özdeş. Örneğin yollar, sokaklar…Ama Şah için ilave bilgiler de gereklidir. Bu şekilde verilecek bir eğitim, sonradan sonradan, postacının aynı adrese defalarca uğraması gibi olurdu. Söylediklerim piyon için de geçerlidir.
Genelde son derece isteklendirici, ilgi çekici mükemmel bir program olmuş. Okul ders materyalleri için de kesinlikle önerilebilir.
TSF Eğitim Kurulu’nun değerli üyesi, ülkemiz satrancının yetenekli ve yaratıcı bayan sporcusu Hatice Bağdagül Enzin KURTBAŞ ve değerli ekibine bu yapımı ülke çocuklarının aydınlık geleceğine kazandırmalarından dolayı içtenlikle kutluyorum. Kendilerinden daha ileride bunun gibi mükemmel ürünler bekliyorum.
Saygı ve selamlarımla
https://www.youtube.com/watch?v=-Ws00SzwT1U&t=3s
- MATRANÇ -