26-10-2021, 12:37
TÜRKİYE SATRANÇ FEDERASYONU OLAĞAN GENEL KURULU VE BAŞKANLIK SEÇİMLERİ - 05.Kasım.2021
Neredeyse yarım asır aktif oyuncu olarak bu camianın içindeyim. Çok eskilerde kalan hakemliğim, kulüp yöneticiliğim ve halen devam eden satranç eğitmenliğim var.
2001-2004 ve 2012-2015 yılında TSF Eğitim Kurulu Başkanlığı da yaptım. Hem sn. ANY hem de sn. Gülkız TULAY ile çalıştım. Bu süreler içinde sadece projelerimin hayata geçmesi için kurul ve Federasyon personeli arkadaşlarım ile birlikte gece gündüz özveriyle görev aldım.
Kendimi TSF kurumuna ait bir nefer olarak hissederim.
O kadar…
HİÇ KİMSENİN NE ADAMI NE DE ELEMANI DEĞİLİM VE OLMADIM.
Asla biat etmedim! İnanmadığım çalışmaların ve kararların içinde de hiç olmadım.
Birileri istediğine istediği gibi inansın.
Bugün ise Hulusi CİHANGİR’ i desteklediğimi başından beri açıklamıştım.
Tek bir sebebi var, o da tam bir satranççı olması ve ona olan güvenimdir.
Bu destek bir yol ayrımı değildir. Satrancın bu ülkenin çocuklarının aydınlık geleceğine uzanan yolunda yürüyorum. Bunun için eğitmenliğim de devam etmektedir.
Bu yolda samimiyetli ve çağdaş eğitim içerikli kararları ve projeleri her kimden gelirse gelsin savunmaya devam edeceğim.
Bugün aldığım kararım ile bir konu dışında hiç kimseyi suçlamıyor ve itham etmiyorum.
DEMOKRASİYE OLAN İNANCIM İLE GÖRÜŞÜMÜ ÖZGÜRCE AÇIKLADIM.
Biat etseydim hiçbir şey olmamış gibi susar ve yapılanları görmezden duymazdan gelir köşemde otururdum. Ancak çok açık bu haksız ve hukuksuz gelişme karşısında asla susamam!
Kimse de kusura bakmasın. Herkes kendi görüşünü özgürce açıklayabilir ya da biat kültürünü benimseyerek görmezden de gelebilir.
Genel Kurul’un oy birliğiyle aldığı kararı işleme koymamak ne demek?
BU KONUDA ASLİ GÖREVİ GEREĞİ ALINAN GENEL KURUL KARARINI BAKANLIĞA SUNMASI GEREKEN KİŞİ YA DA PERSONEL KİMDİR?
Bu neden açıklanmıyor?
Asıl bu konuda konuşmak ve bilerek görüş açıklamaktan kaçan arkadaşlarım, kuruma, topluma, tüm satranç camiasına, hatta tüm sporcu çocuklarımıza, geleneklerimize, etik değerlerimize ve en önemlisi de kendi öz kararlarınıza ve benliğinize karşı sorumluluk içindesiniz.
Bakın ben ihanet demiyorum.
Eğer bu tutumunuz da herhangi bir tutarlı açıklamanız yok ve bu şartlarda seçimin yapılmasına karşı bir tutumunuz yoksa bu elbette sizi ilgilendirir. Ama zerre kadar saygı duyulmasından yoksundur. Çünkü demokratik kültür ve toplumsal kararların yok sayılması düşünülemez ve böyle bir durum antidemokratik toplumlarda destek bulur.
Seçim toplumsal bir olgudur. Seçen ve seçilen ise geleceği belirleme konusunda toplumun bakış açısını yansıtır. Seçimlerin demokratik bir ortamda ve alınan kararlara uygun şekilde yapılmasını istemek en doğal haktır.
Bundan geri adım atmak demokrasiye inanmamak, çıkarları gereği demokrasi kültürünü çöpe atmak demektir.
İŞTE BUNU MEŞRULAŞTIRMADA SORUMLU OLANLARI BUGÜN DÜŞÜNCELERİNİ AÇIKLAMAYA DAVET EDİYORUM.
Sonuçta mevcut TSF Yönetimi bu anlamda görev ve sorumluluğunu yerine getirmiş midir? Bunun cevabını hukuk vermeden bir ahkam kesemem.
Ama şunu görüyorum ki bu konuda asla kimselerin ulaşamayacağı bir başarı şansı kaçırmışlardır. Eğer bunu son aylarda gündeme koysalar ve 2018 Mali Genel Kurulu kararını Bakanlık düzeyinde girişimlerde bulunarak Resmi Gazete’de yayınlatmış olsalardı bence en büyük ve ulaşılmaz demokratik adımı atmış olacaklardı. Tüm camianın takdirini kazanabilirlerdi. AYAKTA ŞAPKA ÇIKARIR ALKIŞLARDIM.
Ama ya bugün...
Farkında mısınız?
Bir başka başarıya imza attılar. Hukuksuzca işleyen bu süreçte muhalefeti birleştirip demokratik ve hukuki bir süreç içinde seçime gitme isteği gibi çok önemli bir kozu onlara verdiler. Yarın ya seçimler iptal edilirse ne olacak?
İptal edilmeyecek ve sizler yine birbirinizin yüzünüze bakacaksınız. Antidemokratik uygulamayı hukuksuzluğu meşru görerek…
Eğer seçimler iptal edilirse bazıları hemen geri adım atarak tekrar demokrasi trenine binmeye çalışacaklar. Bunu da herkes görebiliyor.
Neredeyse yarım asır aktif oyuncu olarak bu camianın içindeyim. Çok eskilerde kalan hakemliğim, kulüp yöneticiliğim ve halen devam eden satranç eğitmenliğim var.
2001-2004 ve 2012-2015 yılında TSF Eğitim Kurulu Başkanlığı da yaptım. Hem sn. ANY hem de sn. Gülkız TULAY ile çalıştım. Bu süreler içinde sadece projelerimin hayata geçmesi için kurul ve Federasyon personeli arkadaşlarım ile birlikte gece gündüz özveriyle görev aldım.
Kendimi TSF kurumuna ait bir nefer olarak hissederim.
O kadar…
HİÇ KİMSENİN NE ADAMI NE DE ELEMANI DEĞİLİM VE OLMADIM.
Asla biat etmedim! İnanmadığım çalışmaların ve kararların içinde de hiç olmadım.
Birileri istediğine istediği gibi inansın.
Bugün ise Hulusi CİHANGİR’ i desteklediğimi başından beri açıklamıştım.
Tek bir sebebi var, o da tam bir satranççı olması ve ona olan güvenimdir.
Bu destek bir yol ayrımı değildir. Satrancın bu ülkenin çocuklarının aydınlık geleceğine uzanan yolunda yürüyorum. Bunun için eğitmenliğim de devam etmektedir.
Bu yolda samimiyetli ve çağdaş eğitim içerikli kararları ve projeleri her kimden gelirse gelsin savunmaya devam edeceğim.
Bugün aldığım kararım ile bir konu dışında hiç kimseyi suçlamıyor ve itham etmiyorum.
DEMOKRASİYE OLAN İNANCIM İLE GÖRÜŞÜMÜ ÖZGÜRCE AÇIKLADIM.
Biat etseydim hiçbir şey olmamış gibi susar ve yapılanları görmezden duymazdan gelir köşemde otururdum. Ancak çok açık bu haksız ve hukuksuz gelişme karşısında asla susamam!
Kimse de kusura bakmasın. Herkes kendi görüşünü özgürce açıklayabilir ya da biat kültürünü benimseyerek görmezden de gelebilir.
Genel Kurul’un oy birliğiyle aldığı kararı işleme koymamak ne demek?
BU KONUDA ASLİ GÖREVİ GEREĞİ ALINAN GENEL KURUL KARARINI BAKANLIĞA SUNMASI GEREKEN KİŞİ YA DA PERSONEL KİMDİR?
Bu neden açıklanmıyor?
Asıl bu konuda konuşmak ve bilerek görüş açıklamaktan kaçan arkadaşlarım, kuruma, topluma, tüm satranç camiasına, hatta tüm sporcu çocuklarımıza, geleneklerimize, etik değerlerimize ve en önemlisi de kendi öz kararlarınıza ve benliğinize karşı sorumluluk içindesiniz.
Bakın ben ihanet demiyorum.
Eğer bu tutumunuz da herhangi bir tutarlı açıklamanız yok ve bu şartlarda seçimin yapılmasına karşı bir tutumunuz yoksa bu elbette sizi ilgilendirir. Ama zerre kadar saygı duyulmasından yoksundur. Çünkü demokratik kültür ve toplumsal kararların yok sayılması düşünülemez ve böyle bir durum antidemokratik toplumlarda destek bulur.
Seçim toplumsal bir olgudur. Seçen ve seçilen ise geleceği belirleme konusunda toplumun bakış açısını yansıtır. Seçimlerin demokratik bir ortamda ve alınan kararlara uygun şekilde yapılmasını istemek en doğal haktır.
Bundan geri adım atmak demokrasiye inanmamak, çıkarları gereği demokrasi kültürünü çöpe atmak demektir.
İŞTE BUNU MEŞRULAŞTIRMADA SORUMLU OLANLARI BUGÜN DÜŞÜNCELERİNİ AÇIKLAMAYA DAVET EDİYORUM.
Sonuçta mevcut TSF Yönetimi bu anlamda görev ve sorumluluğunu yerine getirmiş midir? Bunun cevabını hukuk vermeden bir ahkam kesemem.
Ama şunu görüyorum ki bu konuda asla kimselerin ulaşamayacağı bir başarı şansı kaçırmışlardır. Eğer bunu son aylarda gündeme koysalar ve 2018 Mali Genel Kurulu kararını Bakanlık düzeyinde girişimlerde bulunarak Resmi Gazete’de yayınlatmış olsalardı bence en büyük ve ulaşılmaz demokratik adımı atmış olacaklardı. Tüm camianın takdirini kazanabilirlerdi. AYAKTA ŞAPKA ÇIKARIR ALKIŞLARDIM.
Ama ya bugün...
Farkında mısınız?
Bir başka başarıya imza attılar. Hukuksuzca işleyen bu süreçte muhalefeti birleştirip demokratik ve hukuki bir süreç içinde seçime gitme isteği gibi çok önemli bir kozu onlara verdiler. Yarın ya seçimler iptal edilirse ne olacak?
İptal edilmeyecek ve sizler yine birbirinizin yüzünüze bakacaksınız. Antidemokratik uygulamayı hukuksuzluğu meşru görerek…
Eğer seçimler iptal edilirse bazıları hemen geri adım atarak tekrar demokrasi trenine binmeye çalışacaklar. Bunu da herkes görebiliyor.
- MATRANÇ -