bir sorum var...
#1
bir satranç turnuvasında ilk turda oynadığımız takım bizi dört sıfır yendi, ikinci turda bizi yenen butakımın oyuncu konusnuda üç kağıtçılık yaptığı saptanmış ve diskalifiye edilmiş. bunu biz saatler sonra öğreniyoruz tesadüfen tabi... şimdi benim sormak istedğim şu; diskalifiye olmuş bir takımın ilk tur da aldığı puanlar silinmez mi? silindiği zaman bizim dört sıfırlık mağlupiyetimiz ne olacak?
Ara
Cevapla
#2
İşin doğrusu, İsviçre Sistemi'nde ciddi eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Veya eksiklik yok ama biz uygulamasını öğrenemedik. Çünkü örnek olarak 9 turluk bir turnuvanın ilk turunda oynanan tek bir oyunun sonucu, sonraki 8 turun hepsini, her bir turda oynanan her bir karşılaşmayı ve sonrasını etkiliyor. Çünkü eşlendirme sistemi çok hassas ve en küçük değişiklik gelecekte olacak herşeyi değiştiriyor. Tıpkı bir matematiksel problem gibi. En başta hata yaparsanız, sonra yaptığınız bütün işlemler doğru olsa bile sonuç yanlış çıkıyor.
Hem haklısınız, hem de değilsiniz. Çünkü üç kağıt yapan bir takımın diskalifiye edilmesi durumunda oynadığı tüm maçlar kayıp sayılmalı. Ama İsviçre Sistemi'nde bunun çözümü yok. Geçmişe dönüp, yani 1. tura, sizi 4-0 galip ilan edip, sonra bu takımı turnuvadan çıkarıp 2. tur eşlendirmesini tekrar asamazsınız.
Gerçi bunun için geçmişe dönmeye de gerek yok, sadece turnuva 2. turdan başlayarak yeniden oynansa da olur. Ama bu duyarlılık, sağduyu ve adalet demektir ki tüm bunlar turnuva düzenleyen otoriteler, değerli hakemler, oyuncular ve satranç taşları için bile sadece vakit kaybı ve zahmetten ibaret olan erdemlerdir.
Ara
Cevapla
#3
Birde üslup sorunu var istanbul satranç temsilciliğinde yada şöyle diyeyim baş hakemliğinde. bu sorun için yanlarına gidip basit bir soru sordğumda (bizim ilk turumuzla ilgili bir değişiklik olacak mı sorusunu sordum.) karşılığında başhakem bana diskalifiye edilmiş takımı kastederek "lütfen onlar gibi davranmayın" diyerek soğuk bir duş aldırdı... yani hakkını arıyorsun ve üç kağıtçılık yapan takım gibi davranmakla suçlanıyorsun. yazık...
Ara
Cevapla
#4
Sevgili Halil Ersoy,
İlk turda sizi yenen takımın, oyuncu konusunda üç kağıtçılık yaptığını öğrendiniz.Ancak burada bu yanlış hareketin ne olduğunu açıklamak gereklidir.Eğer kamuoyuna açıklanması sakıncalı bir olaysa buraya hiç yazmamak daha iyidir.Burada tartışılabilinecek bir konu ise olayın tamamını açıklamak Geleceği aydınlatmak yönünden iyidir.Türk Satrancının hızlı gelişmesini engelleyen bir takım sorunlar yaşıyoruz.Bu sorunlar karşısında Toplum duyarlı olmadıkça çözüm de yıllarca bulunmayacaktır.
Sorun diyorsam örnek de vermem gereklidir.Bir takımın hangi oyunculardan kurulu olacağına o takımın yöneticisi,öğretmeni,Kulüp Başkanı karar vermelidir.Ne yazık ki Türkiye'de takımın sahaya hangi oyuncularla çıkacağına Hakem karar vermektedir.
FİDE oyun kurallarına göre ve normal koşullarda oynandıktan sonra her 2 oyuncu ve hakem tarafından sonucu imza ile tescil edilmiş bir oyun hakkında klasik FİDE kuralı gereği sonucun değiştirilememesi gerektiği halde ertesi gün sonuç değiştirilebilmektedir.
Aynı turnuvada verilen ödüller arasında 1 kilo elma ile 1 kilo armut vardır.Elmanın verileceği oyuncunun seçimi ile armutun verileceği oyuncunun seçiminde farklı eşitlik bozma yöntemleri kullanılmaktadır.
4 ayrı masada oynamış en başarılı oyuncular arasından en başarılı tek oyuncu seçilmektedir.Her masa sadece kendi arasında oynamış olduğundan bu tek oyuncuyu seçmek 4 ayrı turnuvada oynamış oyuncuların toplamı içinden bir tek oyuncu seçmeye benzer.Böyle bir seçimin adil olması mümkün müdür?
Ben tüm bu sorunları yazarken,bu forumda kaç kişi bana "haklısın"veya "haksızsın"diyebilmektedir?
Bu sorunların konuşulacağı bir açık oturum yapılması mümkün müdür?
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#5
Sayın Ateş Ülker,
Haklısınız ama burada gündeme getirdiğim sorun bir sır değil, diskalifiye olan okul da bir sır değil. Üstelik benim için önemli olan bu okul ve diskalifiye sebebi de değil, önemli olan konu federasyonun ya da başhakemliğin üslubu, sorunu çözme biçimi.
Kendimi başhakeme ifade etmeye çalıştığım zaman karşılaştığım saygısız tavır beni çok üzdü. Bunun kızgınlığı ile kuralları okuyup bir sonuca varmaya gayret ettim. Konuyla ilgili yazılı bir kural bulamayınca uygun bir forumda bu sorunu dile getirmeye karar verdim.
Diskalifiye olmuş okulun peşinde falan değilim açıkcası çok da önemsemem bu tür şeyleri çünkü sonuçta her spor dalında olduğu gibi satranç ta maalesef endüstriyelleşen bir spor dalı olma yolunda. Rekabet ruhu çocuklara öyle bir aşılanıyor ki antrenörler tarafından, karşılığında para kazanan bir kişinin de rekabeti körüklemesi hata yapması da bu sistemde normal oluyor artık. Dolayısı ile diskalifiye olmuş ne ilk ne de son takım olacak.
Sizin bahsettiğiniz bir takım kurallar silsilesi, uygulamalardaki aksaklıklar Türkiye’de satrancın gelişimi ile ilgili birazda. Federasyonların işleyişlerini eleştirebiliriz bu ayrı bir başlık olurdu sayfalarca süren…
Ama beklide bir şeylerin düzelmesi için yönetime getirilmiş profesyonellerin üslup sorunu üzerine eğitimi ile başlanmalı.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi