15-10-2012, 19:40
Sayın Kuvay Sanlı, sayın Hasan Salih Acar gibi, mevcut yönetime bir zamanlar görevli olarak destek verenler, yardımcı olanlar gördükleri, tespit ettikleri, uygun olmadığına kanaat getirdikleri olumsuz, nahoş, yanlış olaylar karşısında cesur ve onurlu bir şekilde istifa ederek görevlerinden ayrıldılar. Gerçekleri görerek duygu olarak, düşünce olarak, eylem olarak mevcut yönetime destek vermek için geri dönmediler.
Bir spor federasyonu (örneğin; Futbol Federasyonu) yıllarca değil birkaç yıl başarısız olsa seyirci, taraftar, yöneticiler bir şeyler yapmak gerektiğini bilirler. Antrenöründen tutunda, başkanına varana kadar ilk önce özeleştiriler başlar, sonra istifalar olur ve yeni antrenör, yeni başkan göreve gelir. Bu süreç başarıyı yakalayana kadar devam eder. Futbol takımı başarılı olduğu, hedefleri gerçekleştirdiği sürece de mevcut yönetim devam eder. Tüm spor branşlarında genellikle böyledir. Fakat bir spor branşı düşünün ki birkaç yıl değil uzun yıllar boyu başarı yüzü görmemiş, bırakın ilerlemeyi bir arpa boyu dahi mesafe alamamış. Yönetim ise hep aynı yönetim. Burada bir terslik, bir çelişki var.
Ya yönetim şahsi hırsları çıkarları için koltuklarına yapışmış, bırakmıyor, bırakmamanın yollarını arıyor ve buluyor. Veya yanlış gidişin farkında olamayacak kadar başlarını kuma gömmüşler, düşünemiyorlar. Düşünceleri, kavramaları zaafa, dumura uğramış. Hayal dünyasında yaşıyorlar.
Başarının ve başarısızlığın göstergesi bölgesel ve dünya çapında alınan sonuçlardır. Görünen köy kılavuz istemez. En son Avrupa ve dünya şampiyonalarında ilk önce hayal kurduk sonra acı gerçekler yüzümüze şamar gibi çarptı.
“Gençlere yönelik çalışmalar ?”
Çaba var fakat yeterli mi ? Kesinlikle değil. Diğer uluslar her geçen zaman bizden daha başarılı, daha ileri adımlar atmaktalar. Biz bir genç ortaya çıkartırken onlar iki genç çıkartıyorlar. Oyuncu listeleri meydanda. Gençlerde ve gelecekte onları yakalamamız bu gidişle ütopya.
Mevcut yönetimin yıllardır yaptıkları çalışmalardan kalan olumlu bir teselli yok mu acaba ?
“Küçükler var ! Geleceğimiz ! Her yıl turnuvalara binlerce çocuk katılıyor. Turnuvaya konu komşuyla beraber gelen veliler var, binlerce. Gelecek için onlar var” mı acaba?
Yoklar…
Dün turnuvada vardılar, bugün yoklar. Binlerceden belki birkaç tanesi kaldı hafızasının bir köşesinde satranca yer veren.
“Fakat bir şey var. Lisanslar, lisanslar var. Binlerce çocuğun öğretmenlerinin bilgisayar karşısında kredi kartlarıyla ücretlerini ödedikleri ve hiç göremedikleri lisansları var” mı acaba ? Vardı…
Böyle giderse, bilgisayarlardan satın alınan saman alevi gibi, kısa süreli, gelir geçer yeni lisanslar yarın da olur ve kısa sürede yokolur.
Böyle gitmemeli…
Gerçek dünyamızda gerçekçi olma vakti geldi…
Bir spor federasyonu (örneğin; Futbol Federasyonu) yıllarca değil birkaç yıl başarısız olsa seyirci, taraftar, yöneticiler bir şeyler yapmak gerektiğini bilirler. Antrenöründen tutunda, başkanına varana kadar ilk önce özeleştiriler başlar, sonra istifalar olur ve yeni antrenör, yeni başkan göreve gelir. Bu süreç başarıyı yakalayana kadar devam eder. Futbol takımı başarılı olduğu, hedefleri gerçekleştirdiği sürece de mevcut yönetim devam eder. Tüm spor branşlarında genellikle böyledir. Fakat bir spor branşı düşünün ki birkaç yıl değil uzun yıllar boyu başarı yüzü görmemiş, bırakın ilerlemeyi bir arpa boyu dahi mesafe alamamış. Yönetim ise hep aynı yönetim. Burada bir terslik, bir çelişki var.
Ya yönetim şahsi hırsları çıkarları için koltuklarına yapışmış, bırakmıyor, bırakmamanın yollarını arıyor ve buluyor. Veya yanlış gidişin farkında olamayacak kadar başlarını kuma gömmüşler, düşünemiyorlar. Düşünceleri, kavramaları zaafa, dumura uğramış. Hayal dünyasında yaşıyorlar.
Başarının ve başarısızlığın göstergesi bölgesel ve dünya çapında alınan sonuçlardır. Görünen köy kılavuz istemez. En son Avrupa ve dünya şampiyonalarında ilk önce hayal kurduk sonra acı gerçekler yüzümüze şamar gibi çarptı.
“Gençlere yönelik çalışmalar ?”
Çaba var fakat yeterli mi ? Kesinlikle değil. Diğer uluslar her geçen zaman bizden daha başarılı, daha ileri adımlar atmaktalar. Biz bir genç ortaya çıkartırken onlar iki genç çıkartıyorlar. Oyuncu listeleri meydanda. Gençlerde ve gelecekte onları yakalamamız bu gidişle ütopya.
Mevcut yönetimin yıllardır yaptıkları çalışmalardan kalan olumlu bir teselli yok mu acaba ?
“Küçükler var ! Geleceğimiz ! Her yıl turnuvalara binlerce çocuk katılıyor. Turnuvaya konu komşuyla beraber gelen veliler var, binlerce. Gelecek için onlar var” mı acaba?
Yoklar…
Dün turnuvada vardılar, bugün yoklar. Binlerceden belki birkaç tanesi kaldı hafızasının bir köşesinde satranca yer veren.
“Fakat bir şey var. Lisanslar, lisanslar var. Binlerce çocuğun öğretmenlerinin bilgisayar karşısında kredi kartlarıyla ücretlerini ödedikleri ve hiç göremedikleri lisansları var” mı acaba ? Vardı…
Böyle giderse, bilgisayarlardan satın alınan saman alevi gibi, kısa süreli, gelir geçer yeni lisanslar yarın da olur ve kısa sürede yokolur.
Böyle gitmemeli…
Gerçek dünyamızda gerçekçi olma vakti geldi…