Magnus Carlsen - Anand
#1
Öncelikle merhabalar.

Bu konuda Carlsen'in London 2012 de gösterdiği müthiş performansı ve Anand ile oynadığı son maçı hakkındaki fikirlerimi aktarmaya çalışacağım.

Carlsen bu turnuvada öyle müthiş maçlar oynadı ki, her geçen gün daha da parlıyor.
Özellikle Carlsenin Polgar karşısında elde ettiği galibiyet oldukça hoşuma gitti. İngiliz açılışını konum benzerliği açısından sicilyaya döndürebilmiş ve her zamanki gibi etkili bir konumsal oyunuyla kazanmasını bilmiştir. Özellikle en son konumda şahınıda saklandığı yerden çıkararak saldırıda kullandı. Aslında çok fazla anlatmaya gerekte yok sanırım. Zaten çok etkili bir oyuncu olduğu konusunda hemfikirizdir.

Anand ile oynadığı maçta kapalı bir oyuna götürdüğü düşünülen ispanyolu tercih etti ve kısa süre sonrada açılıştan çıkarak oyunu merkezden açmaya çalıştı. Bu aralarda hafif üstün olduğu konumu Anand eşitlemeyi başardı. Öte yandan Carlsen merkezdeki değişmelerden sonra vezir kanadından oyun bulmaya çalıştı. Doğal olarakta Anand şah kanadından oyun şansı aradı. Ancak Anand Carlsenin vezir kanadından gelişine savunma yapmayı uygun gördü ve oyun vezir kanadına kilitlendi. Uzun arayışın ardından da saldırılardan sonuç çıkaramayan Carlsen oyunu beraberliğe taşıdı. Benim bu maçta en etkilendiğim nokta ise Carlsenin oyun uzun süre önce beraberliğe kilitlenmesine rağmen, Anand'ın yapabileceği küçük bir hatayı beklemesiydi. Ancak Anand hata yapmadı ve oyun berabere bitti.

Bence bu turnuva etkileyici maçlara sahne oldu...

Saygılarımla. İyi forumlar....
Her başarının altında sistemli bir çalışma yatar...
Ara
Cevapla
#2
evet hakan bey dediginiz gibi oldukca guzel bir turnuva oldu. turnuvanin kazanani carlsen kaybedeni de aronian diye dusunuyorum carlsenin 18 puanina aronianin 8 puani oldukca geride kaldi.
Ara
Cevapla
#3
Son tur sanki adams ve kramnik beraberliğe anlaşmış gibi bir oyun oynadılar seçilen varyantlar zaten doğrudan beraberliğe götürüyordu, Kramnik carlsen ile eş puanlı olma şansı vardı ve bunu neden değerlendirmek istemedi anlaması güç yada bunun altında yatan sebeb nedir acaba.
Ara
Cevapla
#4
Uzun zamandır şu yazı aklımdaydı, bu akşam çevirmek istedim.

------------------
Chessbase'den (31 Ocak 2013) http://en.chessbase.com/home/TabId/211/PostId/4008817

Danimarkalı büyükusta Peter Heine Nielsen, Anand'la 10 yıl süre ile çok verimli bir çalışma dönemi geçirdi. Ancak 1 Şubat'tan itibaren (2013) artık Carlsen ekibinin bir parçası olacak ve her ikisi Mart ayındaki adaylar turnuvası öncesinde bir kamp çalışması yapacaklar.

Carlsen'in menejeri Espen Agdestein, "Peter'in takımda olmasından çok memnunuz" diyor; Carlsen yakın zamana kadar satranç efsanesi Garry Kasparov'la çalışmış ama bu işbirliğini yaklaşık 1 yıllık bir çalışma sonrasında sona erdirmişti. Şimdi her ikisi de (Nielsen ve Carlsen) uzun erimli bir çalışma birlikteliği istiyorlar.

Ama bu meyanda Agdestein, Magnus'un turnuva hazırlıklarında çok büyük değişiklikler de yapılmayacağını söylüyor "Magnus enerjisi yüksek olduğunda ve risk alıp kumar oynamak istediğinde en iyisini oynuyor, bu yüzden genel rutinini çok değiştirmek istemiyoruz. Ama Magnus aday maçları öncesinde açılışlarını geliştirmeli ve Peter işte bu noktada ona yardım edecek "

Agdestein, ikilinin Kanarya Adalarında 2 hafta çalışarak belki de Magnuıs için kariyerindeki en önemli turnuvaya hazırlanacaklarını söyledi. Ancak Agdestein diğer yardımcılar konusunda sessiz kalıyor.

Röportajı yapan, başka yardımcılar olduğunu tahmin ediyor; turnuvaya katılacak tüm oyuncuların ekipleri ve yardımcıları var. Carlsen ise ekibini geç oluşturanlardan. Buna karşılık geçmiş aylardaki sonuçlar, onun bu tür yardımlar olmadan da mükemmel sonuçlar aldığını göstermiş durumda.

Agdestein: "İskandinav mantalitesini çok iyi bilen Peter Heine'nin takımda olmasından çok mutluyuz" derken özelikle Rus oyuncuların takıma alınmaması konusundaki temkinliliğini sürdürüyor.

"100% motive olmuş insanlara ihtiyacımız var ve bu, bizim en iyi kaynaklarla mücadele eden Ruslar'la mücadelemiz için gerekli".

Adaylar turnuvasındaki 8 oyuncudan 3'ü Rus, 4'ü ise eski Sovyetler Birliğinde doğmuş; bu durumda turnuvada Rusça konuşmayan tek oyuncu Magnus olacak.

Bununla beraber, eğer Magnus Aday turnuvasını kazanır ve Vishy Anand ile ünvan için oynarsa, ortaya bir problem çıkacak.

Agdestein: "Peter uzun zaman Anand'la çalıştığı için ondan yararlanamayacağız. Bu hukuken sıkıntı olmasa bile ahlaken uygun olmaz. Eğer Magnus aday turnuvasını geçerse, Peter bizimle hazırlıklar için çalışmayacak"

------------------
Benim yorumum: Nielsen aday maçları için değil doğrudan Anand maçları için alındı.

Norveçlileri yakından bilirim, Viking mantığında başarı ve sonuç odaklılık vardır, meşhur Viking Kanunlarında: Agresif ol, direkt ol, tüm fırsatlardan yararlan, en üst düzey silahları kullan gibi açık ve net ilkeler yazar ve 3-4 yaşında ezberletilir.

(Be Brave and Aggressive / Be Direct / Grab All Opportunities / Use Varying Methods of Attack / Be Versatile and Agile / Attack One Target at a Time / Don’t Plan Everything in Detail / Use Top Quality Weapons ...)

Nielsen Anand'ın açılış sırlarını kesin paylaşacaktır.

Bu transfer şunları da göstermesi açısından bence önem taşıyor:

1) Magnus açılışlarını zayıf görüyor.

2) Norveç, Amudsen'den sonra bulabildiği ilk ve tek idolüne hayatının yatırımını yapıyor. Forbes'a bile ciddi kaynak aktarmış olmaları yüksek olasılık.

3) Her ikisi de çok hızlı oynayan ve zaman sıkışmasına düşmeyen bu iki oyuncu için açılış hazırlığı halen çok kritik ve Anand cephesinde mutlaka hummalı bir değişim çalışması vardır.

4) Norveç ekibinin Ruslardan hiç yararlanmama kararı ilginç görünse de genel Viking Kanunlarına uygun (Choose ONE Chief).

İleride Ruslarla daha çok karşılaşacaklar ve ille bir bilgi transferine ihtiyaç varsa, geçmişte Kramnik maçlarında ağzı fena yanan Kasparov, onları satmaya yeter de artar bile Big Grin
Ara
Cevapla
#5
Bu güzel çeviri için Sayın Mojo Jojo'ya çok teşekkür ederim.Varyant ve kombinezonların dışında satrancın magazin yönüde farklı bir tat verdi.Emeğinize sağlık.Devamı gelirse sevinirim.
Cevapla
#6
Konuyu açtığı için Hakan Aktaş'a, çeviri-analizi için Mojo Jojo'ya teşekkürler.

Tebessümle hatırlayacağımız üzere, Hakan Aktaş arkadaşımız "Magnus Carlsen En Son Ne Zaman Yenildi?" şeklinde bir başlık açmış, aradan bir gün geçmeden Carlsen fena bir şekilde kaybetmişti: http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=3482

Gerçekten Hakan Bey, maşallah dediğiniz bir gün bile yaşamadı. Smile

Maçın gidişatı ve sonucu hakkında yorum ya da tahmin yapmadan önce buraya kadar geçen süreci değerlendirmekte yarar görüyorum. Sıkıcı olmamak adına gözlemlerimi parça parça aktaracağım.
Ara
Cevapla
#7
[size=18]Londra Adaylar Turnuvası 2013[/size]

Magnus Carlsen turnuvayı lider tamamlayarak final biletini kaptı. Ne var ki bu bilet, uzun süredir yenilgi yüzü görmeyen genç Norveçli için oldukça sıkıntılı bir ödül oldu.

Vladimir Kramnik eş puanla turnuvayı tamamlarken eşitlik bozmanın ilk kriterinin galibiyet sayısı oluşu, Rus büyükustayı ikincilikte bıraktı. Birçok otoriteye göre Kramnik hayatının en iyi turnuvasını çıkardı. Kramnik'i hiç sevmeyen Kasparov bile hakkını vererek Kramnik için övgü dolu cümleler kurdu. Oyun stilinde birtakım değişiklikler yapan Kramnik, turnuvayı "gönüllerin şampiyonu" olarak tamamladı.

Turnuvada dikkatle izlenen diğer isim Levon Aronian'dı. Aronian bu turnuvada kendisinden beklenen performansın oldukça gerisinde kaldı. Ermeni büyükustanın satranç seviyesi tartışmasız olarak çok yüksek, ancak Dünya Şampiyonluğu ünvanı için yeterince motive olduğunu söylemek zor.

Carlsen ilk 7 turda 5 puan alarak olağanüstü bir başlangıç yaptı, ne var ki son turlarda bocalaması kafalarda soru işaretleri bıraktı. Son üç maçının ikisini kaybeden Carlsen, baskı altında ve stres anlarında bildiğimizden çok daha kötü bir oyun sergiledi. öncesinde Radjabov maçında direkten döndüğünü ve kalite geride olduğu maçta Radjabov'la berabere kaldığını yeri gelmişken ekleyelim.

Bunların tümü bir kenara, Carlsen'in en çok eleştiri aldığı konu, turnuvanın nispeten düşük ELO'lu oyuncularına büyük skor üstünlüğü kurmasına rağmen, zirvedekilerle puanları paylaşması oldu. Çapraz tabloya bakıldığında bu eleştirinin haklılığı açıkça görülüyor.

Son turlara damga vuran isim kuşkusuz Ivanchuk oldu. Ukraynalı büyükusta önce Carlsen'e çok uzun bir aradan sonra mağlubiyeti tattırdı, ardından son turda Kramnik'i yenerek şampiyonu belirledi. Son turdaki galibiyetiyle Chucky, Kramnik için uydurulan "Rusça bilen oyuncular Kramnik'e puan veriyor." dedikodusuna son noktayı koymuş oldu.

Turnuva hakkında ayrıntılı uzman analizleri için aşağıdaki adrese göz atılabilir: http://crestbook.com/en/node/1798

Turnuva sayfası: http://london2013.fide.com/en/main-page
Ara
Cevapla
#8
Londa Adaylar Turnuvasından hemen Sonra Vladimir Kramnik ile etraflıca bir söyleşi (kaynak Chessbase)

11.4.2013 – Londra Adaylar Turnuvasından hemen sonra Rus NTV habercisi Marina Makarycheva, Vladimir Kramnik ile sıradışı ve alışılmışın dışında bir söyleşi gerçekleştirdi: Adaylar turnuvası nasıl gitti, 2013 Dünya Şampiyonasında kim daha iyi şanslara sahip ve gelecekte bekledikleri neler?

Marina Makarycheva (MM): Turnuva sona erdi. Ve etrafta ciddi bir hayal kırıklığı var, çünkü en iyi performansınızı gösterdiniz… Sonrasında da o dramatik final turu geldi. Neler oldu?

Vladimir Kramnik (VK): Elbette yorgunum ve hayal kırıklığı içindeyim. Ne var ki Carlsen ve ben turnuvayı kazanmayı hak etmiştik ve ancak bir kazanan olacaktı, bu durumda da benim için bir nebze şanssız diyebiliriz.

Son turdan bir öncesine Magnus tesadüfen maçını kazandığında (Radjabov’a karşı) ben de zor bir konumdaydım. Tie-break skorlamalarından biri benim lehime iken diğer tie-break skorlaması Magnus’un lehineydi. Aksi gibi ona yarayan tie-break skorlaması bu turnuva düzenlemesinde seçilmiş olandı ve durum tam tersine olmasına rağmen (normal şartlarda uygulanacak averaj hesaplaması Kramnik’e kazandırıyordu MJ), sonrasında böyle oldu ve o yüzden bu artık bir şanssızlık meselesi.

Basitçe yarım puan üstteydi. Her ne kadar son turda aynı puanlara sahiptiysek de o son tura fiilen yarım puan üstte girdi. Son turda ben siyahtım ve o beyazdı ve benim açımdan durum oldukça zordu.

O yüzden keskin bir biçimde kazanca oynamayı zorladım, tek şansım oydu zira. Halen de doğru yaptığımı düşünüyorum çünkü Magnus’u denge dışına çıkarabilecek, onun sinirlerini bozup kazanca oynamasını sağlayacak, tek şansım buydu. Bu onu potansiyel olarak kayba götürebilecekti ve aynen de öyle oldu.

Ne var ki ben de çok ileri gittim ve Magnus kaybeder hale geldiğinde ben de oyunu kurtaracak durumda değildim. (Son maçta) Başından sona herşeyi ortaya koydum ama bir şey elde edemedim. Bu bir standart, normal bir durum; oyun sırasında bir iki hamlede elime fırsat geçti ki bu tabloyu değiştirecekti. Belki de gerçekten şanssızdım ve yapabileceklerimin hepsi olmadı. Ancak genel olarak o ana kadar turnuvadaki bütün olanaklarımı harcamıştım zaten.

MM (sözünü keserek): Belki pozisyonu 1-2 dakika dondurabilseydiniz bir şans doğacaktı…

VK: Evet, öyle ilginç bir nokta geldi, bütün iş bir 5 dakika içinde çözülebilecekti. O noktada oyunu Ae6 ile döndürebilirdim ki bu hamleyi hesapladım; ama normal koşullarda bu hamle bana kazanma imkanı vermiyordu; kazanca oynayamayacaktım. Aksi gibi tam o noktada Magnus’un maçı da henüz başaşağı gitmiyordu, pozisyonu normaldi o yüzden ne olacaksa olsun diyerek denedim. 5 dakika sonra, her koşul altında Ae6 oynamam gerektiği belli oldu ama atık çok geçti. Dönüş yoktu. Pozisyon kötüleşti, risk aldım, herşeyi masaya sürdüm ama ne yazık ki oyunu kurtarmam dahi mümkün olmadı. Rakibim Vassily zaman sıkışmasında kusursuz oynadı hiç hata yapmadı. O anda bir zaman sıkışması hatası bekledim, ama zaman kontrollerinden sonra Magnus kaybetmişti ve benim durumum da savunulur halde değildi.

Bu normal bir sportif akıbet, çok tecrübeli bir satranç oyuncusuyum ve bu ihtimali de öngördüm. Sadece başka bir şans göremedim, bu riskleri almak zorundaydım.

MM: Bu turnuva aynı zamanda şunu da gösterdi, Magnus’un da sinirleri var. Geniş kabul gören görüşe göre Magnus’un en güçlü yanı hata yapmaması ve duygularını kontrol altında tutmasıydı. Ama burada görüldü ki her dakika sizin masanıza doğru fırlıyor ve oyununuzu kontrol ediyor, örneğin siz Gelfand’la oynarken ve tabii son turda da. Ve keza yenilmez de değil. Öyle mi?

VK: Magnus sıradışı, çok dikkate değer bir oyuncu. Bununla beraber bana göre satranç dünyasındaki hegemonyası abartılmış durumda. Bana göre ben ve Aronian onun yetenekleri ile çarpışırız. Elbette kesin niteliklere sahip: Genç yaş, fazla enerji, iyi bir sinir sistem, olağandışı motivasyon, katil içgüdüsü. Ama satrançta daha güçlü olmasını sağlayacak nedir ben göremiyorum (bana ve Levon’a kıyasla tabii).

MM: O bir “oyuncu” mu?

Not: Bu soru Sovyet satrancında pratik oyuncularla araştırmacı oyuncular arasındaki meşhur tartışmaya atıftır. Botvinnik bu konuda kesin ayırımlar çizer ve öncesinde Karpov’a saygı duyardı; kendisini ve Kasparov’u daha sonra sayardı. Söylemeye gerek yok ki araştırmacı oyuncular daha iyidir ve başarıları kalıcıdır. Bu durumda “oyuncu” lafı, bir yolunu bulup maçı kazanma yeteneği olan adamı anlatır Larsen veya Lasker gibi. Bu saf anlamda bir oyuncudan ötedir, oyun anlayışı ileride olandır.

VK: Evet, çok pratik biri, falan filan. Şüphe bırakmayacak derecede kuvvetli bir oyuncu ve üst düzey bir yetenek. Onun özelliklerinin küçümseye çalışmıyorum asla. Buna karşılık onun herketen yukarıdaki rating avantajının satranç bazlı olmadığını söylüyorum. Daha başka nitelikleri ile ilgili. Satranç hissiyatı içinde kendimden tamamen eminim ki onunla mücadele edebilirim. Zaten yaptığım da bu. Şu ana kadar da Carlsen’e karşı pozitif skor elde ettim.

Keza Adaylar Turnuvasındaki mini maçta avantajlı konumdaydım ve iki berabere kopardığı için aslında şanslı. Herkes (ben dahil) onun enerji, sinirler ve benzeri şeylerde oldukça kuvvetli olduğunu düşünüyor. Ama bu turnuvada hayatında ilk büyük sıkıntıyla karşılaştı. Bu turnuva kimse için öyle herşeyin istenildiği gibi yolunda gideceği bir iş olmayacaktı. Ki Ivanchuk’la oynadığı oyunda birşeyler ters gitti. Birdenbire herşey çok kırılgan hale geldi. Onun yaşında ben de yan masalara seğirtir göz ucuyla bakardım. Bu geç oyuncular için doğaldır. Ben de öyle davranıyordum ama yıllar geçtikçe bu çerçevede daha güçlü hale geldim. Kazanırım veya kaybederim ama son tur, sinirlerle ilgili bir şey değildi, ondan dolayı olmadı, sakin kalıp düzgün oynadım.

MM: Sonuç itibariyle herşeyi kontrol altında tutup sinirlenmediğinizi mi söylüyorsunuz?

VK: Sadece bir parça. Bu sinirli olup olmama meselesi de değil, bu sadece maçınıza konsantre olma meselesi, başka bir oyunla veya başka birşeyle ilgilenmeme mahareti. Etrafınızdaki herşeyi unutma size turnuva ve oyun hakkında ne söylerlerse söylesinler kaale almama meselesi. Sadece oyuna odaklanma ve bu da tecrübe ile geliyor.

MM: Peki Magnus’un şansı var mı veya Magnus’u geniş çapta yücelten açıdan ve farklı yönden sormak gerekirse Vishy Anand’ın unvanı koruma şansı var mı?

VK: Evet inanıyorum kesin şansları var. Bu tamamen gerçekçi, Anand’ın karşısına çıkabilecek tek problem –benim görüşüme göre- Magnus’la gözüünün korkutulmuş olmasıdır. Ona karşı güvensiz oynuyor, ondan korkuyor, bunu söyleyebilirim.

MM: Geçmişte Kasparov’dan korktuğu gibi mi?

VK: Evet. Asla Kasparov’dan daha –ciddi olarak – daha zayıf bir oyuncu değildi ama ona karşı oynayamıyordu [Kasparov vs. Anand klasik satranç: +16 -5 =31]. Eğer Vishy normal formunda olursa…

MM (sözünü keserek): Ama form tutacak nasılsa değil mi? Eskisine göre şu anda daha az oynuyor.

VK: Biliyorsunuz yaşı kemale eriyor. Şu anda da eskisine göre bir nebze daha kötü oynuyor, ama hala yeterli düzeyde. Çok ender kaybediyor ve bu tür maçlarda önemli olan bu.

MM: Ama çok da az kazanıyor.

VK: Tabii ama bir maçta çok oyun kazanmamalısınız (gülümsüyor). Bir oyun kazanmanız ve kalanını berabere bitirmeniz yeterli. Açık olan şu ki artık maçına odaklı ve sıradan turnuvalara enerji harcamıyor. Belki en üst form noktasında değildir. Benimle olan maçı sanırım kariyerindeki dönüm noktasıdır.

Bundan önce çok parlak oynuyordu. Eğer eski olağan “iyi” formuna dönerse hala Carlsen’i yenebilir, ama psikolojik sorunlarını çözmesi kaydıyla. Bu onun mecburiyeti. Rahatlamalı ve Magnus’tan korkmamalı. Magnus’la karşılaşan biri onu gerçekten yenebilir. Eğer Anand bu şekilde kendisini hazırlarsa bana göre şartlar eşittir. Aksi halde şansları düşük kalır.

Psikolojik konular Dünya Şampiyonluğu maçlarında çok önem taşır. Bu maçında muhtemelen ilk odak noktası bu olacaktır. Şunu söyleyeyim, Magnus’un baskısını ilk 6 maçta tutabilirse (3-3 gibi) Anand benim için favoridir.

MM: Magnus Carlsen yırtıcı bir açılış repertuarına sahip değil. Bu kadar alçakgönüllü bir repertuarla Anand’a karşı oynayabilecek mi?

VK: Söylemek çok zor. Açılışlarda Anand Magnus’a oranla çok ağır üstünlüğe sahip. Olağanüstü iyi ön hazırlık yapan, çok zorlu bir maç oyuncusudur Anand. Beyazken bile ona karşı birşeyler vaat eden konum yakalayamazsınız. Bizim maçımızda onu savaş kıyafetlerinden çıkarmak için ciddi riskler almıştım ve başaramadım. Diğer taraftan Magnus’un da fenomen olacak bir hafıza avantajı var.

Şu ana kadar Anand’ın ne üzerine çalışması gerektiğini söyledik, şimdi de Carlsen’e bakalım.

Burada (açılış kastediliyor MJ) açık problemleri var. Ki Adaylar Turnuvasından önce yeni koçlarla anlaşmalar imzalayıp farklı bir hazırlık yaptı ama sonuçta Adaylar Turnuvasında açılışlarda etkileyici hiçbirşey gösteremedi.

Bakın burada oynamak zordu ve hiçbirşey düzgün –yolunda- gitmedi. Anand’la oynanacak bir maçta açılışta ciddi bir baskı altındaysanız konumunuz azıcık kötü biler olsa artık oynamak çok zordur. Bunun üzerine kafa patlatmalı.

Yarım sene süre içinde bu açığı kapatamaz. Belki öncesinde daha hinlik içeren bir çalışma yapabilir, açılıştaki etkiyi azaltmak üzere bir konsept düzenleyebilir. Ama her durumda bence Anand açılışlarda avantajlı olacaktır. Sorun şu ki: Ne genişlikte?

MM: Magnus Carlsen, Garry Kasparov ile işbirliği yapmıştı, açılışlar konusunda en yukarıdaki isimle (siz de onun yüzünden açılışlara mükemmel hazırlanmıştınız), en üst fenomen sonuçta. Bildiklerini Magnus’a aktarmamış mıdır?

VK: Satranç açılışları fen gibidir. Evrilir. Kendi zaman ölçütleri içinde Garry aktif bir oyuncu iken şüphesiz açılışları olağanüstü iyiydi. Ama artık bitti, açılışları eskisi gibi iyi değil. O tarafı artık geçmişin bir parçası. Satranç hızla ilerliyor, internet ve onun araçları gibi. Artık biliyorsunuz kimse iphone’un ilk modelleri ile ilgilenmez. Her gün sürekli yapılmadıkça, açılış hazırlığı mümkün olmaz.

Bir fikir demeti bulup sonraki 10 yılda onu kazanca çevirerek yaşayamazsınız. Bu 70’lerde 80’lerde geçerliydi belki. Artık bilgisayar çağındayız ve yeni, daha fazla fikirler bulmak zorundasınız. Hep en üst noktada çalışmak zorundasınız. Eski databaselere dayanamazsınız.

Gördüğüm, Anand ve ekibi istikrarla açılışlarını ve repertuarını güncelleştirerek çalışıyor. Kozmetik değişikliklerden değil yeni yaklaşımlardan bahsediyorum. Bu ağır çalışma zaten yıllar öncesinden geliyor ve onlara zaten yeni faydalar sağlıyor. O yüzden Magnus açısından bunu yakalamak çok zor olur, şimdi 24/7 başlasa, kalan yarım senede, Anand’ın yıllardır yaptığı açılış kaslarını yine yapamaz.

O yüzden daha sinsi (sly kelimesi: burada hinlik anlamına geliyor ama sonuç alıcı / taktiksel olabilir MJ) birşeylerle gelmeli. Hatırlayın ben Kasparov’la oynarken onun benden açılışlarda daha iyi olduğunu bilerek hareket ettim dünyaya yeni bir açılış teorisi vererek bir şekilde açılışta dengeleri eşitledim.

MM: Forum katılımcıları çoğunlukla Magnus’un stilini Karpovian olarak nitelendiriyor ve Anatoly’nin gençliğine yorumluyorlar. O da çok çarpıcı açılış hazırlıkları yapmazdı veya daha açık söyleyeyim koca SSCB ona açılış hazırlamaya çalışırken o kendisi bunu yapmazdı.

VK: Evet Karpov’u fazlasıyla çağrıştırıyor. O da kesin zayıflıklara sahipti herkesin hatta büyük oyuncuların olduğu gibi. Karpovian zayıflıklar, evet. Bunlar çok gizli, oldukça az ama var olan şeyler. Stilleri çok benzer. Hatta söyleyebilirim ki Carlsen Karpov’un geliştirilmiş versiyonudur.

Birçok insandan onun stilinin çok kuru çok pozisyonel olduğunu duydum. Kısmen böyle. Ama inanıyorum ki bu ustalıkta herkes istediği stili kendisi için belirleyebilir. Bu onun karar verebileceği bir şey. Bu düzeyde bir ratingde ve bu seviyede biliyorsunuz kimse size ne yapacağınızı söylemeye cüret edemez. Elbette sıradışı bir oyuncu. Bazı haller için dediğimiz gibi: “beğenmiyorsan izleme”. İstediği tarda oynama hakkına sahip elbette.

MM: Oynadığı oyun ruhuna uygun…

VK: Evet, neyse o. Soğukkanlı, oldukça pragmatik, hatta melankolik. Onun satrancı aynı zamanda batak, sakin, boğucu bir tarzda yapılanmış. Fark etmez. Bence kişisel ustalıktır önemli olan. Seviyesi oldukça dikkate değer. Muhteşem. Bence her oyuncunun ona it oyun stili, onun için bonustur. Benim de bir sitilim var, Aronian’ın daha farklı bir stili var. Carlsen de üçüncü varyete. Bu oyun için güzel bir şey aslında. İlgi çekici.

MM: Oğlunuz henüz 2 aylık. İki yaşı ve 3. ayını dolduğunu satranç tacını geri alacaksınız ve oğlunuz “Baba bir Dünya Şampiyonu” olduğunu anlayacak değil mi?

VK: Şu an 3 aylık Kızım 4 yaşında ve halihazırda anlıyor (gülümsüyor).

MM: Çocuklar için bunu yapmanız lazım.

VK: Kendim için de. Genel konuşmak gerekirse bu turnuvada bende iyimserliğe yol açtı. Enerjim ve gücüm var. Oyunum halen kötü değil.

MM (gülümsüyor): Yaşamınızda da herşey yolunda…

VK: Evet, herşey iyi. Herşeyle alakalıyım. Bir sonraki mücadeleyi düşünüyorum. Sonrasında bir tane daha…

Sanırım satranç kuvveti olarak beni pas geçemezsiniz. Bir insan her tür turnuvayı oynayabilir ama aday maçları tam motive ve hazırlığın yapılması gereken kilometre taşlarıdır. Sizin satranç seviyeniz için ultimate testlerdir. Elbette herkes kendi yeniliklerini ve diğer kozlarını ortaya koyar. Ben ilk sırayı almak için mücadele ettim. Bazı şeyleri daha iyi yapabilmem için halen çekince koyduğum şeyler var ve geliştiriyorum. İyiyim...
Ara
Cevapla
#9
Tartışmanın GM Nielsen'le ilgili kısmına dair şöyle bir haber vardı. http://chess-news.ru/en/node/11583
Ara
Cevapla
#10
Öncelikle her iki oyuncunun tarzının benzer olduğu gözüme çarpıyor , zira her iki oyuncu da sezgisel satranç oynamakta .Anand zaten bu konuda namını yıllar içinde elde etti , Carlsen ise açılışlara olan yaklaşımıyla bu tarzda bir oyuncu olduğu intibasını verdi bana.

Carlsen bu maçta bence Timur Gareev gibi taktik yeteneği yüksek ve keskin oynayan bir oyuncudan faydalanabilir.Anand'ın açılışları her ne kadar iyi de olsa hesap gücünde belirli bir azalma olduğu varsayılabilir.Hesap gerektiren keskin konumlarda Anand'ın yaşının getireceği kondisyon eksikliği nedeniyle uzun süreli savunma yapması zorlaşacağı için bu maçta çok farklı bir Carlsen görebiliriz.

Bu maçın kendisi bile(sonuç hiç önemli değil) Carlsen'in satranç dünyasındaki baskınlığını daim kılacak donanımı Carlsen'e kazandıracağı kesin , çünkü Carlsen'in eksik olan tek deneyimi de bu şekilde tamamlanacak ( açılış hazırlığı mevzuusunda bambaşka bir mahirlik kazanacağını da düşünürsek ) ve analitik yeteneklerini mükemmele tamamlayacağına inanıyorum.

Maçın sonucunu soracak olursanız : Anand ünvanını korur .
Arada bir sürç-i lisan etti isek affola . / Tutmasını biliriz de kemiği yok bunun. /Olacak olacak olacak o kadar.
Ara
Cevapla
#11
Biraz daha gerilere gidelim, filmi baştan alalım:

[size=18]Anand - Gelfand Dünya Şampiyonluğu Maçı 2012[/size]

Maçtan önce yapılan tahminler, Anand'ın rahat bir şekilde kazanacağı yönündeydi. Hintli şampiyon enerjisini oldukça ekonomik kullanıyor, maçtan önce uzun bir süre kendisini yorabilecek bir turnuvaya katılmıyordu.

Öte yandan Boris Gelfand oldukça zorlu bir adaylar turnuvasından başarıyla çıkmış ve uzun maç temposunda rüştünü ıspatlamıştı. Hatırlamak için: http://kazan2011.fide.com/tourview/show-21.html

Satrançseverlerin gözünde bu maç sönük bir ünvan maçıydı çünkü mevcut şampiyon ELO listesinin 4. sırasında, onunla ünvan için yarışan "ikinci en iyi" oyuncu ise ancak 20. sıradaydı! Kaynak: http://ratings.fide.com/toparc.phtml?cod=213 Birçoklarına göre bu durum eleme sisteminin yetersizliğinden kaynaklanıyor, bir sonraki adaylar turnuvasının taslağını daha o günlerden belirliyordu.

Maç günü geldi çattı ve kozlar paylaşıldı. İlk 6 tur sonunda tüm partiler beraberlikle sonuçlanırken Gelfand zorlu bir rakip olduğunu kanıtlamıştı. İsrailli büyükusta ekip çalışmasının meyvelerini topluyor, gerektiğinde riskten kaçınmayan oyun anlayışıyla kolay lokma olmadığını kanıtlıyordu. Turnuva sayfası: http://moscow2012.fide.com/en/

Derken 7. partide eşitlik bozuldu ve sanılanın eksine Gelfand oyunu kazandı. Anand gelişimde feci bir şekilde geride kalmış, Gelfand tarafından adeta boğulmuştu. Satranç dünyası bu partinin ardından şoktaydı.

8. partide Anand Dünya Şampiyonu olduğunu hatırlamış, ünvanı korumak için riskli bir varyant seçmek zorunda kalmıştı. Bunun karşılığını fazlasıyla aldı. Açgözlü davranan Gelfand'ın veziri hapsolmuş, 17. hamlesini yapamadan terk etmek zorunda kalmıştı.

Sonraki 4 maç berabere bitince eşitlik bozmalara gidildi. Hızlı satranç üzerinden oynanan 4 partiden birini Anand kazanıyor, diğerleri berabere bitiyordu. Bu sonuçla Wishy Anand ünvanını koruyor, maç öncesi tahminleri zorlukla da olsa haklı çıkarıyordu.

Maç için yapılan hazırlıkların satranççıya sadece kısa vadede değil, uzun vadede ne kadar büyük artılar kazandırdığı bilinen bir gerçektir. Anand'ın (ve takımının) bu maç için hazırladığı olağanüstü güzellikteki bir feda, tam 6 ay sonra Aronian'ın kısmetine gelecekti.
Ara
Cevapla
#12
[size=18]Londra Klasik 2012[/size]

Londra'da iki oyuncunun performansı merak konusuydu: Anand ve Carlsen. Dünya Şampiyonluğu maçından sonra uzun bir dinlenmeye çekilen Wishy için satranca geri dönüş anlamı taşıyan bu turnuva, giderek yükselen yıldızıyla herkesi kendisine hayran bırakan Carlsen'in (Kasparov'a ait) ELO rekorunu kırdığı yer olacaktı.
Turnuva sayfası: http://www.londonchessclassic.com/index.htm

3 puan sistemiyle gerçekleştirilen turnuva Carlsen'in zaferiyle sonuçlanmış, genç Norveçli 2991 ELO'luk performansıyla kariyerinin en iyi oyununu çıkarmıştı. Bu turnuvada da Kramnik ikinci olmuş, performansı alkışlanmıştı.

Gelfand maçından sonra ilk kez bir turnuvada yer alan Anand ise 1 galibiyet, 1 mağlubiyet ve 6 beraberlikle turnuvayı ancak 5. sırada tamamlayabilmişti. Anand'ın başarısızlığı kimilerine göre yorgunluktan, kimilerine göre ise adaptasyon yetersizliğinden kaynaklanıyordu. Öyle ya da böyle, Anand bir dünya şampiyonu olarak kamuoyunun beklentisini karşılayamamıştı.

Magnus Carlsen adeta bir efsane haline geliyor, özellikle beraberlik kokan konumları bile sabırla kazanca çevirmesiyle gücünü kanıtlıyordu. 1. turda Mc Shane, 5. turda ise Adams tam da bu tip konumlarda kaybederek Carlsen'in inadına yenik düşmüşlerdi. Ne var ki son turda prestiji için oynayan Anand aynı tuzağa düşmedi ve hata yapmadı, parti beraberlikle sonuçlandı.

Artık Kasparov efsanesi tarihe karışıyor, yeni kral Magnus Carlsen oluyordu. Hatta: CRALSEN! Smile
Ara
Cevapla
#13
Magnus Carlsen her oyunu ile satrançseverleri etkilemeyi başarıyor. Hem yendiği hem de yenildiği maçlarda. Başlığıda London 2012 için açmıştım ancak ünvan maçı için devam ettirebiliriz diye düşünüyorum. Evet ünvan maçı Wishwanathan Anand vs. Magnus Carlsen..

Anand'ın katılmış olduğu son turnuvalara bakıyorum da, oldukça yorulmuş gibi görünüyor. 4 maç çok etkili oynuyor 1 maç basit hatalara sahne olan oyunlar oynuyor. Önceki kararlı ve sürekli performansını kaybediyor diye düşünüyorum. Bir turnuvaya iyi başladığında iyi bir sonuçla tamamlıyordu. Ancak şu anda iyi de başlasa kötü de başlasa turnuvanın sonunda hangi sırada olacağını kestirmek oldukça zor. En son Tal Memorial turnuvasında Mamedyarov'a kaybetti. Ancak üçüncü turda Morozevich'i alet üstün bir şekilde yenmeyi başardı. Dördüncü turda da Gelfand ile oynayacak. Ve ben Gelfand-Anand karşılaşmalarını dikkat ile takip edenlerden biriyim çünkü oldukça güzel maçlara sahne oluyor. Ve sonucu ne olacağı belli değil ancak Anand'tan galibiyet bekliyorum.
Önceki turnuvalarında da ufak inişli çıkışlı performanslar sergiledi. Ancak kararlı oyun stili ile 60 yaşına kadar bile etkili bir oyuncu olacağını düşündüğüm Anand bu kez ünvan maçında zorlanacak diye düşünüyorum. Anand'tan TAM BİR DÜNYA ŞAMPİYONU GİBİ diyebileceğimiz kaç oyun izliyoruz? Ben 1 veya 2 tane hatırlıyorum. Carlsen ise dünya şampiyonu olmamasına rağmen dünya şampiyonları gibi oyunlar oynadığına bir çok kez tanık olduk. Gerek oyun için stratejik ve psikolojik olsun, gerek süresel anlamda olsun berabere konumları kayıp konumları ibretlik galibiyetlere çevirmeyi başarabiliyor. Fakat onunda karşısında çok ciddi bir rakip var Her ne kadar oyun stili bu türde olsada bunları yediremeyeceği bir rakip var. Anand!

Genelde ilk 2-3 veya 4 maç klasik hamleler ile berabere biter. Oyuncular çalışmış olduğu taktikleri ilk maçlarda denemezler. En son Gelfand-Anand ünvan maçında buna tanık olduk. Ancak sonraki turlarda çalışılan taktikler ortaya çıkar ve oyunlar galibiyetler ile sonuçlanmaya başlar. Genel görünüm böyle olur. Ancak bu karşılaşmada bu kuralın bozulacağına inanıyorum. Carlsen inatçı oyun yaklaşımı ve kazanma hırsı ile her maçında bizi şaşırtacak hamleler ile oynamayı tercih edecek ve bizlere güzel maçlar izletecek diyorum. Carlsen ne kadar hırslı oynarsa Anand bilakis o kadar sakin oynayacaktır ve karşımızı çok değişik oyunlar çıkacaktır. Her turnuvada olduğu gibi burada da görüşüm aynı. Hak eden kazansın..

Saygılar...
Her başarının altında sistemli bir çalışma yatar...
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 4 Ziyaretçi