Turnuva Yarım Bırakmak Cezalandırılmalı
Sayın Mağara Adamı,
Ben bu konuda bir şey yapmadım, baş hakemimiz aynı zamanda İstanbul İl temsilcisiydi.

UKD'ye dahil olup olmaması konusunda boşvermişliğim yok. Aslında benim için o dönem neredeyse her şeyi boş vermiştim.

Öyle ki turnuvanın ertelenmesini hatta iptal olmasını bile diledim yalan yok. Çünkü turnuvadan iki ay önce babamı kaybetmiştim. Kolay bir süreç değildi. Ailemin yanında olmam gereken zamanlardı.
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla
Menderes Hocam,

Konuya duyarsız kalmadınız.
Öncelikle bu konuyu aydınlatmanız için teşekkür ederim. Sn.Tutku DİNÇER'İN ortaya attığı konu böylece gerçeklik kazandı benim için. Kendisinden de aynı hamleleri beklerdim. O'na yakışırdı.
Olayın üzerinden 4 yıl henüz geçmiş.
Ben ÖSF da öncelikle "TSF NİN lisanslı bir oyuncusu ve antrenörü olarak", sonra da kurum içi -fahri de olsa- bir görevlisi olarak bu konuyu o tarihte yaşayıp tanık olmuş oyuncu, hakem ve diğer görevlilerden öğrenmek isterim. Bu anlamda bağlantıya geçeceğim.
Ortada gerçekten de kimsenin tasvip etmeyeceği bir durum vardır.

Kamu oyundan bir şey saklamadan öğrendiklerimi paylaşacağım.

SELAM VE SAYGILARIMLA...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
(30-09-2014, 21:54)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sn.Tutku DİNÇER'İN ortaya attığı konu böylece gerçeklik kazandı benim için
Ateş Bey de "umarım yalanlanır" gibi birşey söylemişti. Hasan Berk "sadece sizin bildiğiniz olay" benzeri birşeyler yazmıştı. Bilmiyorum daha önce yalan söylediğimi duyan olmuş mu camiamızda, varsa paylaşsın lütfen.

Yoksa bu olayın savunulacak hiç bir yanı olmadığı için olayı yalanlayıp konuyu kapatalım diye mi düşünüldü?
Ara
Cevapla
Smile 
(30-09-2014, 20:19)Menderes Sargın Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Adı geçen olay gerçekten olmuştur, benim organizasyonunu yaptığım Maltepe Carrefoursa Turnuvasında gerçekleşmiştir. (...)

Bir tur sonra bahsedilen çocuğun, o tur ayrılan bir sporcunun yerine oyuna dahil olduğunu baş hakemden öğrendim, baş hakem bu konuda turdan önce bir anons yaptı. Misafir en alt masada sanırım tur atlayacak olan bir çocukla oynadı ve o gün maçlar bittikten sonra da görülmedi.

Bu turnuva münfesih olmalıydı. Nasıl ki satranç oynarken oyun sırasında taş eklemek ve çıkarmak oyunu geçersiz kılarsa, turnuvaya keyfi olarak ortadan birini sokmak o turnuvayı geçersiz kılar. Bence bu turnuva bir tür şike ile maluldür ve hiçbir düzeyde (UKD veya FIDE) derecelendirmeye alınmamalıydı.

Turnuva bittikten sonra bunu FIDE'ye ve TSF'ye raporlayıp başhakem hakkında soruşturma talep etmeniz gerekirdi. TSF yapar veya yapmaz ayrı konu ama bu haliyle bu turnuva geçersiz kılınmalıydı.

Bilemiyorum bir basketbol maçında, lisansı olmayan bir çocuğu torpille 10 dakikalığına takıma sokma şansımız var mıdır ama, bu aynı zamanda satranççının satranca olan saygısını da fena test etmiş.

(30-09-2014, 20:19)Menderes Sargın Nickli Kullanıcıdan Alıntı: (...) öğrendiğim kadarıyla Ankara'da satrançla ilgili olduğu için milletvekili arkadaşı Emrehan Halıcı'yı arayan Milletvekili, daha sonra onun federasyondan başka birini araması sonrası, aranan bu kişi de sonrasında Başhakemi arayarak çözülmüş olay.

O gün ilk tura gelmeyerek, turnuvadan çıkarılacak sporcu yerine onun yeğeninin ismi yazılarak bir çözüm bulduklarını anlattı.

Burada çözülme ve çözüm kelimelerinin özellikle altını çizdim, satranç içinde yer alan bürokratların kafa yapısını veya iç travmalarını gösteren birşey bu. Fazlasıyla Kafka'vari.

Yahu neyin çözümü? Züppe veledin biri daha da züppe olan babası (milletin vekili, yani sizin vekiliniz esasen) üzerinden orada sizi aşağılamış. "Neyse parası veririz alırız ulen" tavrıyla o organizasyonu satın almış. Normal şartlarda sizin buna izin vermemeniz ve organizasyonu yıkma pahasına konuyu mesele haline getirmeniz gerekirdi. Çünkü organizasyonu siz yapıyorsunuz, organizasyonu yapmak ödül vermek ve tur arasında ara sıcakları ısmarlamak olmamalı; orada onuru ve centilmenliği ile oynayan beyefendi ve hanımefendilerin haklarını korumak olmalı.

O yüzden çözüm dediğiniz şey dibe battığınız noktanın tam karşılığı. Ben sizin yerinizde olsam bir daha organizasyon, hakemlik ve yöneticilik sınırlarında gezmezdim, çok çirkin bir skandalı kuzu gibi izlemişsiniz.

Neyse, sonunda çözülmüş ama. Yavrucak gece rahat uyumuştur...Heart Heart Heart Angel
Ara
Cevapla
Sayın Mojo Jojo,
Yazınıza Açıklık getirecek birkaç nokta var, bunları yazımda bulup tekrar okursanız sevinirim.

* Öncelikle turnuva zaten ukd'ye dahil olmayan bir zaman temposunda ve formatta oynanıyordu.

* Çözülme ve çözüm Kavramları bana ait olan değil, bahsi geçen milletvekiline ait kavramlardır. Bunu cümlenin bulunduğu paragraftan kolaylıkla anlayabilirsiniz. Bu nedenle buna bağlı olarak benim kelimem olarak yanlış anladığınız ve bu açıdan değerlendirdiğiniz konulara değinip, sizin ya da başkasının zamanını almayacağım.

* Organizasyonda yer alan ikramların hazırlanması ile olayın gerçekleşmesi sürecini anlatırken sıralamayı da karıştırmışsınız.

* Hakemlik sınırında gezmiyorum merak etmeyin, ulusal hakemlik sınavını geçmeme rağmen 2009 yılından bu yana hakemlik yapmıyorum. Yöneticilik ve organizasyon konusunda ise benim yerimde değilsiniz. Benim çözüm dediğimi iddia ettiğiniz şeyin kimin sözü olduğunu Yazımı tekrar okuyarak, dibe batma ve hemen yargıya varıp, şunu yap bunu yapma yaklaşımınızı da içeren yazınızı bir daha okumanızı tavsiye ediyorum.

* Yazdıklarınızdan bir turnuva organizasyonu yapmadığınız anlaşılıyor, organizasyonun ve hakemlerin görevleri konusunda lütfen il temsilciliklerinden bir protokol örneği alın ve inceleyin.

* Kendi yazınızı okurken, lütfen Albert Einstein'in sözünü de okuyun.
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla
Sevgili Mojo Jojo, şu sıralar kimseye yol falan tarif etme bence Wink

Ya yorgunsun ya da uykusuz, sen böyle yazmazdın, okurken bir tutarlılık bir örüntü olurdu yazılarında. Son birkaç yazında sanki hesabın hacklenmiş.

Menderes Bey, Babanızın vefatına üzüldüm, Allah rahmet eylesin.

Aşkın Bey, bu konuda bizi haberdar edeceğini söyledi. Bekleyip göreceğiz.

Asıl önemli olan bahsi geçen Gürcü sporcunun liglerimizde oynayıp oynamayacağı. Beşiktaş, davranışından dolayı TFF den önce Pascal Nouma'ya gerekli yaptırımı uygulamıştı sanırım. Acaba bizim kulüplerimiz bu sporcuya TSF'den önce ligde oynatmama kararı alabilirler mi?
Ara
Cevapla
(30-09-2014, 23:58)Mağara Adamı Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sevgili Mojo Jojo, şu sıralar kimseye yol falan tarif etme bence Wink

Teşekkür ederim not aldım.

Son birkaç cümle ile bitireyim. Ağacın üstüne çıktığımızda aşağıda görmemiz gereken temel mesele, oyuna saygımızın olmadığıdır.

Türk satrancı satrançtan anlamayan bıyıklı Türk bürokrasisinin eline geçtiği için, Türk futbolu gibi oyuncak olmuştur. İkincisinde pasta büyük ve rant ölçülemez düzeyde olduğundan müdahaleler makro düzeydedir, yani merkez medya, büyük işadamları, hatta CB seviyesindedir. Satranç ise fakir ve bilançosuz bir spor olduğundan müdahaleler daha lokaldir. Ama bu oyunu seven herkesin, adı hakemlik olsun, organizasyon veya oyunculuk her ne ise; her türlü şike, usulsüzlük ve dış müdahaleye dirençli olması gerekir.

Turnuvanın elo veya ratinge gitmemesi işlenen suçu örtmüyor ve buradaki ilkesizliği gidermiyor.

Ben bir genel cerrah isem ameliyathanem kutsaldır, veledin birini babası keyif için içeri soktuğunda başının derde gireceğini bilir. Bir uçak pilotu isem kabini merak eden çocuğa ancak seyretmesi için 3 dakika tanırım, eline radarı veya kumanda aletini vermem. Bir avukatsam, dizi seyrederek motive olmuş müvekkilimin heyecanla duruşma salonuna girmesine ve davaya müdahalesine izin vermem. Bunlar iç ilkelerdir. Satranç organizasyonu yönetirsem de kutsal olan salona ve "listeye" harici madde sokmam.

Biz genel olarak satranca saygı duymuyoruz. İçindeki yöneticileri kenara bıraktım; bürokratlar zaten satranç oyuncusu ile menfaat çatışması içindeler (bunu teknik terim olarak kullanıyorum). Ama camia açısından baktığımızda canı çektiği için ELO bildirimini yapmayan hakemden, Çorum'da 15 oyuncuya 21 hakem atayan temsilciye; hacmi ve türü ne olursa olsun organize ettiği bir turnuvaya 1 turluk harici oyuncu sokan yöneticiden, ülkenin en ciddi oyuncularına vatana ihanetten ceza kesen kurullarına kadar, burası maalesef bir bataklıktan farklı değil.

Menderes bey, forumda yazarken isimlere değil olaylara bakıp yazmak gibi kötü bir huyum var. Yazdıklarımı meczup veya marjinal kontenjanından kabul edin. Çok kısa sürede aslında ne kadar doğru yaptığınızı anlatacak ve bu olaydan Epikür'ü kıskandıracak meseller üretecek yazılar nasılsa birazdan düşecek. Tüm yazdıklarımda hatalı olsam bile bundan eminim Smile
Ara
Cevapla
Bilal yarın öbür gün Corus'a gitmek isterse ne yapacağız? Bir tur Kramnik'le oynayıp çıksın n'olacak.
Çok tehlikeli ve olmaması gereken işler bunlar. Bilseydim köşeye taşırdım zamanında.
Ara
Cevapla
Tutku Bey,
Beni yanlış anlamış olabilir misiniz?
Yalancı olduğunuzu söylemedim. Neden böyle algıladığınızı da anlamıyorum. Benim kast ettiğim olayı-fikri tam anlatamamadan kaynaklanıyor diye düşünüyorum.

Olayı ilk sizden duyduğumda söylemdi ve gerçek olabilirdi. Ne zaman ki Menderes Bey; yer, tarih, 2.,3. ve 4. kişilerden bahsetti gerçeklik kazandı.

Sadece bunu anlatmak istemiştim.

Eğer olayı o turnuvada turnuvaya sahip çıkan oyuncular olarak tutanakla tespit etmiş olsaydınız veya bir başkası, bugün çok farklı bir noktada olurduk sanırım. O zaman o olay tüzel bir niteliğe de bürünürdü ve kanıt teşkil etmez miydi?


Bu arada "neden oyuncular sahip çıkmalı" diye tartışılması gereken ayrı bir konu da vardır herhalde?

Ben haklı itirazın organizasyon ve hakem kontrolünde olduğunu, ama böylesi göz göre göre yapılan büyük hataya hep birlikte karşı koymak gerektiğini düşünürüm.

Ortada çok sıra dışı ( satranç dışı ) büyük bir yanlış vardır.
Ben olayı "kendimce" öğrenmeye çalışıyorum.

.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
(01-10-2014, 11:52)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Ben haklı itirazın organizasyon ve hakem kontrolünde olduğunu, ama böylesi göz göre göre yapılan büyük hataya hep birlikte karşı koymak gerektiğini düşünürüm.
Başhakem (turnuva sırasında sporcu kayıtlarında yetkili kişi) kararıyla yapılan bu işlemin nasıl organizatörün kontrolünde olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. Hele ki milletvekilinden gelen talebin kurallara uygun olmadığını belirtip, alternatif çözüm yolları önerip, oradan uzaklaşmışken.

Başhakem ise aynı zamanda dönemin il temsilcisi ve kendisine (4. turdan turnuvaya girme talebini reddetmesi sonrası) Ankara'dan telefon geliyor. Evet, başhakemin gelen telefona "Ben böyle birşey yapmam. İllaki istiyorsanız önce beni görevden alın!" demesi daha doğru olabilirdi.

Ancak, önemli olan organizatör ve başhakem midir? Başhakem bir daha görev yapmasın diyip (ki yapmıyor) "kelle avcılığı" yapmak mı daha doğrudur?

Yoksa Ankara'dan başhakeme "Milletvekili yakınını turnuvada oynat!" talimatı gelmesini ve bu düşünce yapısının değişmesi gerektiğini mi konuşmalıyız?

Bachana bir daha turnuvaya alınmasın, başhakem bir daha görev almasın. Herşey çözüldü...
Ara
Cevapla
Hayır Tutku Bey,
Henüz değil!
Bir Japon Atasözü der ki; Maymunlar bile ağaçtan düşerler.
Yanlış yapılmadan önce ve fark edildiğinde önlenebilmeliydi. Olmadı!
Burada dediğiniz gibi korkmadan tereddütsüz duruş gerekirdi.
O da olmadı, olamadı.
Çok şık olurdu, örnek teşkil eden bir davranış olurdu.

Aslında "kabul edilmiş bir yanlışlık kazanılmış bir zaferdir."
Bunu biliriz.
Kelle avcılığı yanlıştır. Ama onun yerine daha etkili ve yol gösterici olmak lazımdır.
Orada satranç adına, satrancı korumak adına bir ittifak şansı kaçmış.

Ben bu olayı aslında birinci elden dinlemek isterdim.
Mutlaka kendisinin de söyleyecekleri olmalı...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
Orada satranç adına ittifak yapamayanlar suçlu, başhakem suçlu, organizasyon suçlu. Bunları dile getirdiniz. Gerçi oradan birisi veya birileri bu durumu gerekli yerlere bildirse çok büyük ihtimalle "Hee şu bizim turnuvaya alınması talimatını verdiğimiz çocuk mu, kurcalama beyahu..." cevabı gelirdi.

Peki düşünce yapısı normal mi? Ankara'nın telefon ederek 4. turdan sporcu sokma talimatı vermesi normal mi? Tek bir kelime edemediniz bu konuda! Aşkın Taşan'ın TSF'nin "forum görevlisi" olduğuna artık ben de inanmaya başlıyorum! Şimdi ben bunları yazdımya, "Eğer öyle birşey varsa, bu yanlış bir davranıştır" dersiniz diş kırmalık. Yada konuyu farklı boyutlara çekmeye çalışmaya devam edersiniz.

Bence "TSF Forumları Denetim Altına Almaya ve Tartışmalara Yön Vermeye Çalışma Sorumlusu!" görevinizden istifa edin. Satranç camiasının sevip saydığı "Satranççı Aşkın Taşan" olarak devam edin.
Ara
Cevapla
Tutku Bey,
Bana haksızlık yapıyorsunuz.
Siz BUNDAN TAM DÖRT YIL ÖNCEKİ YANLIŞ BİR UYGULAMAYI;
SAVUNACAĞIMI, ÖRTBAS EDECEĞİMİ, DUYMAZDAN GELECEĞİMİ DÜŞÜNÜYOR ve bunları bu satırlarda açıkça ifade etmekten çekinmiyorsunuz.
Sevgili kardeşim, beni tanıyan insan tanır.
Samimiyetimi, dostluğumu, arkadaşlığımı hak eden bilir.
Gerisi, boş zamanlarında forum sayfalarında sözüm ona yazarlık yapan insanlardır. Geçmişte ne paylaşmış olabilirim onlarla ki?

Daha tanımıyorum bile, sanaldan yazışıyoruz.
Ama sizinle birkaç da olsa ortak anımız da var. Yüzünüzü, gözünüzün içini gördüm. Gençlik ses tonunuzu biliyorum. Ses tonu insanı çok iyi tanınmasına yardımcıdır. Bunu çok yaşadım.
Özverin ize tanık oldum. Sizi geçmişten biliyorum. Ortak tanıdık dostlarımız ve camiadan arkadaşlarımız var. Şimdi aramızda olmayan dostlarım da buna dahildir.

Çok az kişiye anlatabileceğim anıları şakalaşarak sizinle de paylaştım. Bunların bir değeri var.

Tüm bu geçmiş ve anılar, bana Tutku DİNÇER' e güvenebileceğim izlenimini verdi.
Hakkımda istediğiniz izlenimi edinip, istediğiniz kararı verebilirsiniz.
Siz bilirsiniz!

Ama şunu M. Aşkın TAŞAN olarak belirtmeliyim.
Ben bu güne kadar ÖSF da çok sıfatla anıldım.
Faşist, halk düşmanı, gestapo, cahil, dil bilmez, imlası bozuk, Akif BEKİ, maydanoz, PROPAGANDADAN SORUMLU tsf EĞİTİM KURULU BAŞKANI, şimdilerde Melih GÖKÇEK...
Ve en son sizle " "TSF Forumları Denetim Altına Almaya ve Tartışmalara Yön Vermeye Çalışma Sorumlusu!"

Ben bunları siz ne kadar ciddiye alıyorsanız o kadar ciddiye alıyorum.
Evet!
Aynen; siz ne kadar ciddiye alıyorsanız o kadar ciddiye alıyorum.

Bana TSF tarafından yüklemeyen görev yakıştırması ÖSF üyelerince yüklendi.

Sizin şahsınızda burada haykırarak;
BEN TSF'DE GÖREVLİ OLDUĞUM SÜRE İÇİNDE HİÇBİR ŞAHSIN NE YAZILI GÖREV BİLDİRİMİYLE NE DE SÖZLÜ RİCASIYLA HER HANGİ BİR GÖREV İFA ETMİYORUM.



Bu, burada bana belli kişilerin elinde bir uydurma silahtır. Dikkat ederseniz biri tutmamış diğerini yapıştırıp yakıştırmaya çalışmışlar...

O zaman ben de onlar gibi sadece TSF nin bileceği rumuzla rahatça ve korkmadan yazar, bana yakıştırılan o görevi çok daha etkili ve sinsice yapardım.
Sahi neden yapmadım ki?


Ben kendime ve beni tanıyanlara güvenirim Tutku Kardeş.

Siz de şu an ne durumdasınız bilemem ama bu akıntıya kapılmak üzeresiniz.

Ben bir şey yapamam bu konuda. Sizin kararınıza da saygı duyarım.
Ama ben kendimi tanıyorum.

Şu an ÖSF da yazmayı da bırakabilirim, TSF deki yüm görev ve çalışmalarımı da...

Bu bana en çok sağlığıma geri dönüş ivmesi kazandırır.
Ve bu durumda kimler zafer ilan edecektir ?

Tutku Bey,
Bakın siz ortaya koydunuz, Menderes Bey açıkça açıkladı...
Tepki aldı, almadı. O ayrı.
Ama bu gün, daha 24 saat geçmeden ve "üstünden tam 4 yıl geçmiş bir konunun bugünlerde araştırılmasının"pek sağlıklı olamayacağı düşüncesine rağmen;
Aklınıza gelebilecek en üst düzeyden TSF den araştırma kararlılığı geldi.

Bilmiyorum ne kadar devam ederim ama en azından araştırma sözümü yerine getireceğim.

SELAM ve SAYGILARIMLA...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
Aşkın Bey, benim sizle hiç bir sorunum olmadığı gibi size iyi bir satrannçı ve yukarıda anlattığınız anılarımızdan tanıyabildiğim kadarıyla da iyi bir insan olarak sever, sayarım. Ancak, burada konuştuğumuz konular Aşkın Taşan ile ilgili değil, forum üzerinde kurulmak istenen hakimiyetle ilgili. Bu Ali, Veli, Aşkın fark etmeksizin, doğru bulmadığım birşey.

(01-10-2014, 20:37)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Ama bu gün, daha 24 saat geçmeden ve "üstünden tam 4 yıl geçmiş bir konunun bugünlerde araştırılmasının"pek sağlıklı olamayacağı düşüncesine rağmen;
Aklınıza gelebilecek en üst düzeyden TSF den araştırma kararlılığı geldi.
Böyle bir kararlılığın geldiğini nereden biliyorsunuz Aşkın Bey? Çünkü size "buraya yazmanız için bu bilgi veriliyor!", her ne kadar bu söylediğimi reddedecek olsanız da... İnsan düşünüyor, aklımıza gelebilecek en üst düzeyden bir karar çıkıyor ve bu karar çıkar çıkmaz Aşkın Bey'in haberi oluyor ne hikmetse, ve burada bizlerle paylaşıyor sağolsun.

Bu kararlılık güzel birşey. Ama araştırma sonucunda ne çıkacak ben size şimdiden öngörümü söyleyeyim: Başhakemi arayıp milletvekili yakınını turnuvada oynatması talimatını veren mutlaka bir TSF yöneticisi çıkacaktır!

Diğer yandan http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/20...1M1-24.htm adresinde yayınlanan yeni Ana Satü'müzün Disiplin Kurulu kısmını okudunuz mu? Sevk üzerine hangi hallerde soruşturma yapılacağı yazan maddede yabancı-yerli ayırımı yapılmamış olduğu gibi madde 16/4'te yazılanlardan görüleceği üzere söz konusu turnuvada yarışan sporcu hakkında disiplin soruşturması başlatılabileceği çok açıktır. İlk günden beri "Yabancı olduğu için TSF kendi başına birşey yapamaz" temalı yazılarınızın TSF birşey yapamayacağı değil, yapmayacağı için kamuoyunu buna buradan "bahanesiyle" birlikte hazırlama çalışması olduğu görüşü oluştu birçok kişide.
Ara
Cevapla
"AKLINIZA GELEN EN ÜST DÜZEY NE İSE O AŞAMADAN ARAŞTIRMA KARARLILIĞI " haberi ne anlatır size?
Bekleyip ben de göreceğim.
Ben kurumumu harekete geçirdim bu anlamda.

Hangi yönetici, milletvekili, eski-yeni başkan olursa olsun böyle bir talimatı bir satranççı olarak asla; hiçbir koşulda kabul etmiyorum.

Yeni disiplin talimatını henüz incelemedim ama yeni uygulama eğer dediğiniz yetkiyi veriyorsa fevkalade olumlu bulurum.
Kapsamlı olarak inceleyeceğim.

SELAMLAR...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
Tutku bey,
Yeni Statüyü inceledim. Bir öncekine göre farklılıkları araştırıp tam bir yorumda bulunmak istiyorum.

Size bu anlamda açmak ve fikrinizi almak istediğim, benim için en öncelikli konu olan GENEL KURUL yapılanması ile ilgilidir.
Bu konuyu yakın bir zamanda burada tartışılması için açacağım.


Ancak öncelikli sorunuz için çok kısa bir çalışma sonrası şu maddeye gözüm takıldı;
Disiplin Kurulu:
...

(3) Kurul, görevlerinde ve kararlarında bağımsızdır.

(4) Disiplin kurulu, Federasyonun faaliyet programında yer alan veya kurum ve kuruluşlarca Federasyondan izin alınmak suretiyle düzenlenen yarış ve faaliyetlerde; kulüp, Federasyona bağlı spor dalları ile ilgili faaliyette bulunan kuruluş, sporcu, hakem, antrenör, öğretici, menajer, yönetici ve görevli diğer kişilerin spor ahlakı ve disiplinine aykırı davranışlarına ilişkin disiplin işlerine bakar. Disiplin suçunu teşkil eden fiiller ile bu fiillere verilecek cezalara ilişkin hususlar yönetim kurulunca çıkarılan talimat ile belirlenir.

Sanırım burayı işaret ettiniz.


Benim değerlendirmeme göre Disiplin Kurulunun YERLİ-YABANCI sporcular için spor ahlakına aykırı davranışlara verilebilecek cezaların tespiti için Yönetim Kurulunca çıkarılacak talimat yeterli oluyor.
Yanlış mı anlıyorum?

Böyle bir maddeyi önceki yönergede görememiştim.


Eğer yeni durum bu ise, benim yönetim kurulu başta olmak üzere öteden beri tavsiye ettiğim, ilgili kurullara aylar öncesinden göndermiş olduğum taslak çalışmam veya daha uygunu gerçek olabilecek demektir.
Her şeyden önce bunu TSF olarak biz yapabileceğiz demektir.
Sorunlar karşısında etkili adil ve kalıcı çözümler gelecektir o zaman.
Benim özellikle yabancı sporcuların Türkiye'deki spor ahlakına aykırı davranışlarının uluslararası platformda değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda tereddütlerim vardı. Size bu konuda "soruşturma açamıyor, ceza veremiyoruz" derken bunu kastetmiştim.
Ancak son statüye göre durum değişmiş gözüküyor.

Ama yine de spor hukukuna göre yetkin kişiler olarak tarafınızdan tanımlanmalıdır diye düşünürüm.

Selamlar...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
Aşkın Bey, eski Ana Statü'yü hatırlamıyorum. Ama bu tür maddelerde genelde çok değişiklik yapılmaz. Aşağı yukarı aynıdır.

Yönetim Kurulunca çıkartılan talimattan kasıt zaten mevcut olan Disiplin Talimatı. Günlük Türkçe ile okuduğumuzda "Cezaları Yönetim Kurulu'nun vereceği talimat belirler" gibi bir anlam çıkartanlar da olabilir ama öyle değil. Yönetim Kurulu bir Disiplin Talimatı yapar (bizde zaten mevcut) ve Disiplin Kurulu da bu talimat çerçevesinde karar verir deniliyor. Hepimizin bildiği şey.

Daha önceki sayfalarda Anayasa'dan örnekle bu tür maddelerin nasıl okunması, yorumlanması gerektiğini ve bu bağlamda yabancılara ilişkin disiplin soruşturması başlatılmasının önünde bir engel olmadığını yazmıştım. Telefondan yazdığım için kopyala-yapıştır yapmak çok kolay değil. Siz eski sayfalara tekrar göz atınca bulup, isterseniz yeniden bu sayfaya da taşıyabilirsiniz. Konu dağılır diye merak etmeyin, ben yine o Gürcü, milletvekili yakını, lisans dondurma konularını yeni mesajlarda dile getiririm.

Eski Ana Statü TSF'nin sitesinde yer alıyordur ama eskisi-yenisi gibi tartışmalar aslında bizim konumuz değil. Bizi ilgilendiren Disiplin Talimatıdır ve Ana Statü de Disiplin Talimatı'nı doğrular nitelikte. (Gerçi Ana Statü ve Disiplin Talimatı farklı olsaydı bile şimdi detaya girersem çok kafa karıştıracak teknik konulardan ötürü bizi etkilemezdi)

Genel Kurul konusuna gelince, sürekli üzerinde oynanan bir konu. Son seçimler öncesi de önemli değişiklikler vardı tüm federasyonları ilgilendiren. Bu konuda bu forumda değilse bile SatrançTR'de yazdığımı hatırlıyorum o seçim döneminde. Zaten doğru uygulamalar da yapılmıştı.

Yeni düzenlemeleri detaylıca incelemedim. Şu bir gerçek ki, spor bir şekilde siyasete bağlı. Siyaset, istedikleri kişileri seçtirecek düzenlemeler yapma arayışında. Ama bunu istedikleri oranda elde edemediler. Seçimden sonra mazbatayı almak için icazet almak durumunda kalan federasyon başkanları dahi olmuş farklı spor federasyonlarında. Tahminen seçimleri daha bir kontrolleri altına almaya yönelik düzenlemeler getirmişlerdir Genel Kurullar ile ilgili. Eski-yeni kıyaslaması şeklinde bir taslak çıkartmanız çok faydalı olur Aşkın Bey.
Ara
Cevapla
Tutku Bey,
2012 Kasımında incelemiştim.
O zaman bir yazı yazdım. Ben seksenli yılların başta YÖK dahil, hangi amaçla ne düzenlemeler yapıldığı kuşağın içindeyim.
Tespitlerinizin bir kısmının benim tespitlerimle örtüştüğünü görüyorum.

Mutlak güç hep devlet oldu. Halkına güvenmedi, ona şans vermedi.
Ama ondan hep çok şey bekledi ve onu kullandı.

Bu günkü statünün genel esasları o günlerde atıldı ve görebildiğim kadarıyla halen de devam etmektedir.

BENİ EN ÇOK İLGİLENDİREN KISIM -GENEL KURUL- OLUŞUMUDUR.

BU KONUNUN ÇOK İYİ İNCELENİP, YERİNDE ve ÇÖZÜME YÖNELİK TARTIŞILMASI KARARLAŞTIRILMASI GEREKİR.

Bu konudaki tespit ve düşüncelerime GENEL KURUL başlıklı yazımda devam edeceğim.

Selamlar...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
Bu milletvekilinin kim olduğunu öğrenmemizde sakınca var mı?
Cevapla
Yazıda var, gözünüzden kaçmış olabilir:

“Milletvekili olduğunu söyleyen kişi ( Ahmet Tan ) ilk önce hakemlerden birine ve onun vasıtasıyla da bana geldi ve yeğeninin oynamak istediğini, turnuvaya katılmak istediğini söyledi.”----------- Menderes SARGIN…30-09-2014, 20:19

Selamlar...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi