SATRANÇTA BAYAN SPORCU OLMAK
#61
Kayseri’den ilginç sesler gelmeye başladı. Konu başlığı ile alakası olmayan görüşler, eleştiriler gırla gidiyor. Konuyla ilgili tek kelime yazamadan, konuyla alakasız binlerce kelime de nedir ? Zorda kalınca, “ben de haksızlık olduğunu kabul ediyorum fakat genelin ödülünü istemek lükstür” mealinde harikulade mantıksal cümleler sarfedilmektedir. Neyi amaçlıyorlar acaba ? Bir kişiyle ilgili alıp veremediğin bir husus var ise açarsın bir başlık, enine boyuna yazarsın, yazarlar, yazarız. Ne idüğü belli olmayan işler hakkında veryansın edersin, ederler, ederiz. Asarız, keseriz.

Kayserideki kardeşlerim, rica ediyorum, buradaki konuyla ilgili Allah rızası için net bir görüş belirtin.

Yoksa, yoksa sizler babasına kızıp çocuğunu cezalandıran tiplerden misiniz ?
Şimdi aklıma geldi ; sırf babasının size göre uygunsuz düşünceleri ve eylemleri yüzünden bilinçli olarak mı kategorileri birleştirdiniz ve bilinçli olarak mı namağlup satranççıya hak ettiği ödülü vermediniz ?
Bu tahminim gittikçe ağır basıyor zihnimde. Görebildiğim kadarıyla genel kategoride UKD ler 800-1100 arasında. Zoraki olarak genel kategoriye dahil edilen satranççı ise 1550 civarında. Bu durumda kim kazanır ? Kimin kazanacağını turnuva organizatörleri biliyorlardı zaten. Ve bir tuzak-plan kurdular. Yönergeyi de güya bu tuzak-plana uygun olarak hazırladılar. Turnuvada açık ara diğer satranççılardan üstün olan satranççıyı sırf babasına garazları olduğu için cezalandırdılar.
Onlar için bir satranççıyı küstürmek hiç önemli değildi. Önemli olan çocuğu bahane ederek babayı cezalandırmaktı.

Tahminime ne dersiniz ey Kayseridekiler ?
Ara
Cevapla
#62
Lafzı olarak siz "Yazıyı silmeyin" deyince herkesin anladığı yazıyı silmeyin orada kalsın oluyor elbette.

"Yazıyı silmeyin" deyince "Yayından kaldırın ama silmeyin" diye anlayan var mı? Zorlu hukuk mücadelesine gireceksiniz ama yönetime yazıyı kaldırın diye basit bir talebiniz oldu mu acaba? Belki yöneticiler her yazıyı okumuyorlardır. Böyle bir talepte bulunsanız iyi olur.
Ara
Cevapla
#63
(10-02-2015, 18:43)Hasan Berk Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Lafzı olarak siz "Yazıyı silmeyin" deyince herkesin anladığı yazıyı silmeyin orada kalsın oluyor elbette.

"Yazıyı silmeyin" deyince "Yayından kaldırın ama silmeyin" diye anlayan var mı? Zorlu hukuk mücadelesine gireceksiniz ama yönetime yazıyı kaldırın diye basit bir talebiniz oldu mu acaba? Belki yöneticiler her yazıyı okumuyorlardır. Böyle bir talepte bulunsanız iyi olur.
Bu cevabınız hoşuma gitti. Lafzı yorumdan silinmemesi isteği ortaya çıkabilir ama ruhi yorum yapınca, ki ruhi yorum bunun için var, amacımın "yasal süreçte bana lazım olacak delillerin kaybolmaması" olduğu açıkça anlaşılıyor.
Ara
Cevapla
#64
Sayın Feti bey ve Hasan bey nereden yazıyorsunuz öğrenebilirmiyiz acaba bide Feti bey adınız soyadınız nedir ?
Ara
Cevapla
#65
Av. Tutku bey kimsenin Form sayfasından herhangi bir yorumu silmek gibi bir niyeti yok. Herkesin kendi yorumunu silme yetkisi var anladığım kadarıyla ama ben de size sordum rahatsız olduğunuz paylaşım ne ise siz yine hukuki sürecinizi sürdürün ama ben o yorumumu silebilirim diye ama siz herhangi bir dönüş yapmadınız. Yorumunuzda haysiyet, şeref ve onur gibi hepimizce önemli olan kutsal şeylere dil uzattığımı yazıyorsunuz bu çok üzücü. Kimsenin kutsallarına dil uzatmak hiç de haddimize değil. Siz madem hukuki süreci başlattınız bırakın karar vermesi gereken merciiler karar versin bunun öyle olup olmadığına. Yazılanlar hakaret ise onların adli süreciniz için şahsınıza aktarılmasını ve Formdan kaldırılmasını Form Yöneticilerinden bizzat ben de rica ettim. Şu paylaşımlarınıza bir göz atın lütfen hangisi konu başlığımız ile alakalı?

Yorumlara bakınca daha çok mahkemelik olay çıkacağa benziyor. Sabırdan başka yapacak yok şimdilik.
Ara
Cevapla
#66
Satranç camiasındaki bazı bilgi kirliliklerini önlemek adına yazıyorum.

Biliyorum yazı çok uzun ve ana konu ile ilgili değil. Konu ile ilgili Form takipçilerinden özür dileyerek konu dışı şahsıma yapılan saldırıların gerekçelerini arz ediyorum.

Her ne kadar çocukluğumdan beri aile fertleri ve mahalle arkadaşlarımla ara sıra satranç oynasam da bilgi düzeyim ve oyun gücüm bu günkü 1100 UKD düzeyindeki bir oyuncunun gücünü geçmemiştir.

Kızımın 10 yaşlarında bu spora ilgi duyması ve 23 Nisan 2011 de çok az sayıda bir öğrenci kitlesinin katıldığı ve kızımın 3. lük derecesini aldığı turnuva bu spora ilgimiz artırdı.

2011 in aynı haftalarında mensubu olduğum Erciyes Üniversitesi WEB Sayfasında Bahar Şenlikleri kapsamında falan yerde falan saate Satranç Turnuvası yapılacaktır ilanını gördüm ve belirtilen gün ve saatte orada oldum. Amacım bir şeyler öğrenip kızıma aktarabilmekti. Belirtilen saat geldi geçti ne gelen var ne giden O salona. Salonun ön kısmına çıktım, ağaç altına konmuş park bankının orta kısmına yerleştirdikleri eski bir satranç takımı ile bankın her iki başına yan olarak oturabilmiş bir kız (Ayşe) bir erkek öğrencinin satranç oynadığını görünce hemen yanlarına gittim. “Çocuklar kolay gelsin izleyebilir miyim? Gecikmiş olsa da birazdan yapılacak olan turnuvaya geldiniz herhalde? “ diye sorduğumda SHMYO dan öğrenci olan ve beni de şahsen tanıdıklarını söyleyen gençler, “Hocam o bahsettiğiniz turnuvayı şu anda biz gerçekleştiriyoruz diye gülümsediler. Şok oldum. Bahar Şenlikleri kapsamında Üniversitede yer yerinden oynarken, diğer branşlara ödül üstüne ödül verilirken satranç bu kadar öksüz olmamalıydı. Bu çocukların başlarında bırakın tek bir hocayı ve hakemi, tek bir seyirci bile yoktu.

Hemen oradan Üniversitenin Sağlık, Spor ve Kültür Daire Başkanını ve Sayın Rektör Yardımcımızı arayıp, turnuva ilanı olduğunu ve fiiliyatta hiçbir aktivitenin olmadığını aktardım. Aradan yarım saat geçmişti ki Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksek Okulundan Yardımcı Doçent bir hocamız salon önünde beni ve o iki sporcumuzu buldu. Kan ter içerisindeydi uyarı alınca koştura koştura geldiği anlaşılıyordu. Benim ve çocukların sitemli bakışlarını görünce ”Hocam, Bütün spor branşlarının koordinatörlüğü her birimize dağıtıldı. Ben satrancın S sini bilmediğim halde başkaca ilgi duyan ve bilen de olmadığı için Satrancın koordinatörlüğü de bana verildi. Şu anda da yine koordinatörlüğü bende olan branşları yarıştırıyorum oradaydım. Ben ilgili yerlere ileteyim ne olur bu branşla siz ilgilenin üniversitemizde” diye ricada bulundu ve ben devreye girmek zorunda kaldım. Ama koordinatör atamaları sadece Beden Eğitimi Yüksek Okulundan olabildiği için O kardeşimiz resmiyette ben de gayrı resmi olarak bu işi üstlendik. O kardeşim sadece resmi yazışmalarda ve imza gerektiğinde devreye girecek bütün işleri ben koordine edecektim. Öyle de oldu.

Bu gelişmeden sonra araştırdığımda Üniversitemiz Satranç Kulübünde sadece ve sadece 4 sporcu olduğunu onların da UKD ve ELO nedir bilmediklerini gördüm. Üniversitede 7 kırık dökük satranç takımı ve 2 si bozuk 8 adet mekanik satranç saati olduğunu tespit ettim. Satranç İl Temsilcisi ile irtibata geçtiğimde orada da durumun farklı olmadığına şahit oldum. 15 -20 rengarenk kırık dökük takım ve 8-10 adet iyi kötü çalışan Silver Saat. Kayseri’ deki Sporcu Sayısı mı? Federasyon WEB sayfasında İllerin İlk Yüz sporcularında Kayseri için gözüken 60 civarında UKD li sporcu. Onların da birçoğu artık Kayseri de bile değil. Yani ilk 100 doldurulamıyor. 1100 UKD ler de dahil olmak üzere. Öğretmen Evinde satranç Oynayan üç beş satranççı haricinde sporcu yok.
Bu Şartlar altında yola çıkıldı ve hemen akabinde;
1. Erciyes Üniversitesi Bünyesinde bir öğretim yılı içerisinde 8 adet Altın Ödüllü (1. Lira Altın, 2. Yarım Altın, 3. İse Çeyrek Altın ödüllü) turnuva düzenledim. Üniversitenin en elit ortamlarında düzenlemiş olduğumuz bu turnuvalar sayesinde öğretim yılı başında 4 olan sporcu sayısı öğretim yılı sonuna kadar 140 civarına ulaştı.

İlk turnuvamıza İl Temsilcimizi ve ilde zaten o tarihlerde tek tük bulunan Aday Hakem arkadaşlarımızı misafir olarak davet etmiştim. Onlarda davetime icabet ettiler ve bizleri onurlandırdılar. Tabi ki onlarla bir de hatıra fotoğrafı çektirdik ve bu fotoğrafı il temsilciliğimiz WEB sayfasında yayımlayarak bir sonraki Turnuvamızın duyurusunu da paylaştılar sağ olsunlar.

Ertesi gün İl Temsilcisi ve aday hakem arkadaşlar Federasyon tarafından uyarılmış. WEB sayfasındaki fotoğraf ve sonraki Turnuva duyurumuz kaldırıldı. Oysa ki İl Temsilcimiz ve hakem arkadaşlar sadece nezaket ziyareti için aramızdalardı. Hiçbir resmi görevleri de yoktu.

Federasyon İl Temsilcisi ve hakem arkadaşları uyarmakla yetinmeyip şahsımı da arayarak bu tür turnuvaları kendilerinden izinsiz yapamayacağımı yaparsam hukuki süreç başlatacaklarını ilettiler. Üniversitelerin özerk olduğunu, Üniversite Sporları Federasyonu diye bir federasyonun da mevcut olduğunu, sportif faaliyet olarak dilediğimiz aktiviteleri yapabileceğimizi ve satranç oynattık diye hapis yatmamız gerekiyorsa da yatmaya hazır olduğumu ileterek yoluma devam ettim. Amacım birilerinin kurallarını bozmak değildi. Ancak İl Etkinlik Programı diye bir şeyden haberdar değildim. O tarihte izin çıkartmak da mümkün değildi çünkü hangi tarihte yeni bir turnuva yapacağımı ben de kestiremiyordum.

Kendime bir Swiss Perfect 98 programı buldum ve hiç anlamadığım halde 8 turnuvanın da her şeyden sorumlu olan koordinatörü de, hakemi de, kararları kesin olan Baş Hakemi de ben oldum. İtiraz kurulu oluşturmayıp astığım astık kestiğim kestik olayını doya doya yaşadım.  Tabi son Turnuvalarımda Swiss Maneger’ e terfi ettim.

2. Ekim 2011 de oluşan Erciyes Üniversitesi Satranç takımını Isparta Üniversiteler Arası Satranç Turnuvasına kendi aracımın aldığı kadarını aracımla diğer 3 sporcumu da diğer ulaşım araçlarıyla götürdüm.

Turnuvanın iki veya üçüncü turunda geç kalma süresinin dolmasına birkaç dakika kala iki sporcumu masa tenisi maçı yaparken bulup apar topar masaya son saniyelerde oturtabildim. Ertesi günkü turda ise yine ayni sporcuları turnuva salonu yanındaki fitness salonunda bulup yanaklarından ter akar vaziyette nefes nefese masalarına yetiştirebildik. Tabi % 100 alabilecekleri bu maçların sonuçları malum. Üniversitenin ödeneğini hakkıyla değerlendirip değerlendirmediğimizi takdirlerinize bırakıyorum. Umarım bu sporcuları takımda tutmamı kimse beklemiyordur.

3. Üniversite Turnuvalarımın son 3 veya 4. sünde Resul isimli sporcu turnuvalarımıza ve takıma dahil oldu. Tamam, takımı sürükleyecek bir sporcu buldum düşüncesiyle çok mutlu oldum ve O nu kaptan yaptım. O sene Üniversiteler Arası Turnuva G. Antep Zirve Üniversitesinde yapılacaktı. Üniversiteden bu sefer resmi plakalı bir minibüs temin ettirip G. Antep’ de lüks bir Otelde yer ayırttık. Ancak benim yoğunluğum çocukları götürmeme el vermiyordu. Üniversitenin bu tür kafilelerinde ise başlarında bir Öğretim Elemanı bulunması zorunluluktur. Kafile başkanı olacak gönüllü hiçbir Öğretim Elemanı bulunamayınca, bütün evraklar benim kafile başkanı olarak imzalarımla hazırlandı. Yola çıkılacağı güne kadar bu durum devam etti. Her türlü izin alındı ve benim son gün almış olduğum sağlık raporum ile zorunlu gidemeyeceğim söz konusu olunca Üniversitemiz personeli memur bir arkadaş çaresiz kafile başkanı yapılarak kafile yola çıkartıldı. Yani normalde Öğretim Elemansız yola çıkması mümkün olmayan bu kafile G. Antep’ e gönderildi. Bu olayın perde arkasını belki de ilk defa duyanlar vardır. Bunun ne büyük bir risk olduğunu bilenler bilir. Allah korusun yolda veya G. Antep’ te yaşanacak bir olumsuzluğun, yolda meydana gelebilecek bir kazada bizim düşebileceğimiz sıkıntıları her halde tahmin edebiliyorsunuzdur. Turnuva sonucu mu? Yine malum. Çünkü takımı çalıştıracak antrenörümüz bile yoktu.

4. Aynı sene iki sporcumuzun masraflarının neredeyse % 80 ine tekabül eden kısmını Üniversiteden karşılatarak Antalya Kemer’ de yapılan Türkiye Şampiyonasına gönderdim. Bu ödemenin başka bir örneğini Türkiye Devlet Üniversitelerinde göremezsiniz. Çünkü böyle bir ödenek söz konusu değildir. Üniversite’ nin vakıf imkânlarından çözüm ürettirerek bu sporcuların gitmesi sağlanmıştır.

5. Yapılan Bahar Şenliklerinde artık satranç da spor olarak görülmeye başlanmış ve yapılan turnuvalarda sporcularımıza Lira Altın Ödülleri ve Dizüstü bilgisayarlar gibi ödüller verilmeye başlanmıştı.

6. İl danışma kurulunda yer aldığım ve Yönetim Kurulu Üyelerinin tamamı öğrencilerimden oluşan Kayseri Makine Mühendisleri Odasında, tam 4 yıldan beri çocuklara açık büfe ikramların olduğu oldukça elit bir ortamda, Kayseri’ de bulunan en üst düzey antrenörler nezaretinde her sene 70-80 sporcunun katılım sağladığı Satranç Kursları düzenlettim. Tabi bu kursun ücretsiz oluşu bu işi profesyonelce düşünen fincancı katırlarını ürküttü. Bu sene o grubun saldırısına maruz kalmamak için bu kurstan vaz geçip Akıl Oyunları, Kayak ve Binicilik gibi kurslarda karar kıldık.

7. Üniversite bünyesinde yaptığımız Altın Ödüllü turnuvalar bazı çirkinlikleri de beraberinde getirmeye başlamıştı. Bir turnuvanın son turunda biz anlaştık maç yapmak istemiyoruz Altın Ödülünü paylaşmak istiyoruz teklifini bile aldım. Diğer bir turnuvada ise ödül almasını arzu etmedikleri bir sporcuya kumpas kurarak sen maçı alacaksın sen berabere kalacaksın organizesi yapılmış ve bu duruma tahammül edemeyen sporcu ile fiziki kavga bile yapmışlardı. Oysa ki ben bu turnuvaları Kayseri imkanları ile antrenör temin edemediğim sporcularım için teşvikli antrenman olarak görüyordum. Ben kumarhane işletmecisi değildim.

8. 2011 yılında Uluslararası katılımlı O tarih için önemli bir miktar olan 10.000 TL ödüllü Cumhuriyet Bayramı Erciyes Satranç Turnuvası’ nı koordine ettim. Üniversitenin her türlü imkânlarının seferber edildiği bu turnuvada, Gelen misafirlerin hava alanı ve otogar gibi yerlerden ücretsiz servisle transferleri, 5 yıldız düzeyindeki Üniversite misafirhanelerinin sembolik rakamlarla tahsisi, 4 çeşit yemeğin 1,2 TL ye verilmesi, misafirhaneler ile salon arasında günde üç sefer ücretsiz minibüslerle transfer gibi her türlü hizmet sunuldu.

Aday Hakemlerimizin norm, sporcularımızın UKD ve ELO ya ulaşmalarına fırsat veren, çok değerli hemşehirlimiz Sayın WIM Nilüfer ÇINAR hanımefendinin simultane maçları ile katkı sağladığı bu önemli turnuvanın ön hazırlıkları yapılırken ben bir Üniversite Öğretim Elemanı olarak kamyonlardan masa boşaltırken, satranç camiasının duayenlerinden Sayın Tuğrul OKAR hoca hamallık yaparak kolileri taşırken, hakemlerimiz gece yarılarına kadar salon düzenlerken, ne yazık ki çağrılarıma cevap vermeyen Üniversitemiz sporcuları Turnuva başlama saatinde masalarında yerlerini almakla kaldılar.

İşte tabiri caiz ise dananın kuyruğu da bu turnuvadan sonra koptu. Turnuva sonrası takım kaptanı Resul isimli sporcu diğer bir sporcu ile yanıma geldiğinde neden destek olmadıklarını sorduğumda “Hocam sizin satrançla ilgili hiçbir yetkiniz yokmuş. Arkadaşlar Beden Eğitimi ve Spor MYO daki hoca ile görüşmüşler. Ondan dolayı sizi dinlemiyorlar.” dediği anda telefon açıp o sporcuların da şahit olduğu şekilde bu yazının da başında sözünü ettiğim Yrd. Doç. Dr. arkadaştan olayı sordum ve net bir cevap alamadığımı gördüğümde de ARTIK ÜNİVERSİTEDEKİ HİÇ BİR SATRANÇ ETKİNLİĞİNDE YER ALMAYACAĞIMI İLETEREK ÜNİVERSİTEDEKİ SATRANÇ DESTEĞİMİ NOKTALADIM. Ne yazık ki son iki yıldan beridir de Üniversitemiz’ de tek bir aktivite söz konusu olmamıştır.

9. Bu olumsuz gelişme ne yazık ki yine aynı sporculardan oluşan Sahabiye Spor Kulübüne de aksetti. Gruplardan birinci olarak çıkan Kulüp takımda oluşan huzursuzluk nedeniyle Konya’ da yapılan Türkiye Kulüpler Şampiyonasına katılmadı.

Bu safhaya kadar oluşan olayların hiç birinde aldığım kararların tek bir tanesinden bile pişmanlık duymadım. Ancak bu Sahabiye Spor Kulübünde oluşan huzursuzluk sonucu Kulüpten ayrılmak isteyen iki sporcumuz oldu. ilişiksiz belgesinin verilmesi hususunda yetkili kılındım. Kulüp başkanımıza (Kayseri’ nin en az 4 branşta 40 yılın üzerinde Uluslararası Hakemlik yapan sporun aksakallısı.) hakaret edildiği duyumunu almam üzerine bu iki sporcuya bu belgeyi verdirmeyerek Federasyonun koyduğu kurallar ne ise onu uygulayın ve gidin dedim. Bununla da yetinmeyerek gittiği kulübe transfer işlemlerindeki eksiklikten dolayı o sezonun ilk şampiyonasında oynamasının da hukuken sakıncalı olacağını ilgililere ilettim. Tek bu sporcunun değil gittiği kulüpteki birçok sporcunun ve Türkiye Genelinde 100 e yakın sporcunun transferinde sorun vardı. Federasyon Yönetim Kurulu, hatanın yetişememekten kaynaklandığını hiçbir art niyet taşımadığını, olayın üzerine gidersem Kayseri’ deki Kulübün ve Satrancın yara alacağını iletmeleri üzerine olayı kapattık ve Şampiyona sorunsuz olarak tamamlandı.

Sporculardan uygulanmasını istediğim Federasyon kuralları benim koyduğum kurallar olmamasına rağmen sporculardan istememem gereken bir kural olmalıydı diye düşündüğüm ve aklıma da düştükçe de huzursuz olduğum bir olaydır. Kayseri Sporuna çok büyük katkıları olan Kulüp başkanımıza hakaret edilmesini kabullenememenin verdiği hissi bir karardı bu ne yazık ki. Hâlbuki Sahabiye Spor Kulübümüz Kayseri’ nin birçok branşta en çok sporcuya sahip olan bir kulübü olup bırakın bir iki sporcuyu diğer kulüplere talep olduğunda hiçbir beklentisi olmadan takım halinde sporcu aktaran bir kulüptür. Hemen bu olayın akabinde de eski ve yeni İl Temsilcisine ve kulüpteki sporculara çağrı yapılarak dileyen sporcuların ilişiksiz belgesinin derhal verileceği mesajı verilmiştir.

Son gelişmeler ise bu yazının başlangıcından itibaren bu olayların içerisinde olan sporcu ve olayların muhataplarının organize saldırısından başka bir şey değildir.

Şu anda tartıştığımız olay, 10 yaşından beri (4 yıldır) yukarıda sözü edilen ağabey ve abla olarak gördüğü ve bu güne kadar da onlara karşı tek bir saygısızlığı olmayan kızımın güya takım arkadaşlarının mağdur edilen kızımın olayını bırakıp LİNÇ girişiminde bulunmalarından başka bir şey değildir.

Beklenen, İlde bir sporcunun mağduriyeti söz konusu ise, bırakın saldırıyı herkesin bu mağduriyetin giderilmesi için çaba sarf etmesiydi. Yukarıda sözünü ettiğim Üniversite sporcuları arasında mevcut İl Temsilcimizin oğlu Görkem de vardır. Takıma en son katılmasından dolayı diğerlerine yapılan katkının belki de yüzde bir katkı ve destek dahi sağlayamadığım bu mükemmel gencin sürekli “Hocam bizlerde emekleriniz çok hakkınızı helal edin.” şeklindeki yaklaşımı da ortada diğerlerinin ki de. Belki de babasının hiç aklında olmayan İl Temsilciliği görevini alması için Görkem’ i aracı kullanarak teklifimi ilettim ve bu günlere gelindi.

Son olarak; her ne kadar asıl destek sağlaması gerekenler saldırı yapmayı tercih etse de;
Olayın peşini bırakarak çocuğu mağdur edersen hakkımı helal etmem sana uyarısını yapan Kayseri Spor Adamları Derneği Başkanı Halil SEVERCAN ağabeyime, Sen bu olayı takip etmeyeceksen biz Kulüp olarak takip edeceğiz desteklerini veren 4 ayrı branşta Türkiye’ en uzun süreli Uluslararası hakemlik yapma unvanına sahip Sahabiyespor Kulübü Başkanı Alim GERÇEL ağabeyime, Kayseri de Spor denince ilk akla gelen isim Hasan Ali KİLCİ ağabeyime, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Musa SOYKARCI kardeşimin sağlamış olduğu yön verici desteklerine ve İl Disiplin Kurulu Başkanı aynı zamanda İş Hukuku Hocam Sayın Ali BEKARLAR hocama, bu olayın bir hak araması olduğunu belirterek kendilerini rahatsız edecek bir durumun olmadığını ileten GHSİM sayın Murat ESKİCİ kardeşime sonsuz teşekkürler.

Olay Tahkim Kuruluna intikal ettirilmiştir. Artık sonucu beklemekten başka yapacak bir şey yoktur. Sonucun olumlu veya olumsuz çıkması hiç önemli değildir. Amaç doğruların bulunmasıdır.

Yukarıdaki tartışmalarda, olayın gerginliği ile kırıp incittiğim kardeşlerim olmuşsa gerek onların şahsından gerekse Form yöneticisi ve takipçilerinden kısaca tüm satranç camiasından özür diliyorum. Sonucun Satranç adına hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hakkınızı helal edin lütfen.

Saygı, sevgi ve selamlarımla.

Dr. Mustafa DÖRDÜNCÜ
Ara
Cevapla
#67
Sayın Mustafa hocam yaptığınız etkinliklerle ilgili yukarıdaki yazımda gerekli teşekkürü ettim zaten.Yukarıda yazılı olanların hepsi bir fiil doğrudur Vilda'nın durumu hariç.Öncelikle içeriğini bahsetmeden söyleyeceğim yaşanan olumsuzluklar ve fikir ayrılıkları sonrası bi kararlar alınmış.Bende takım kaptanı olarak arkadaşlarımın bana ilettikleri rahatsızlık ve fikirlerini( benim hiçbir sıkıntım yokken) destekleyip kabul ettim ve o şekilde bi oluşum bozulmuştur.Bu ayrılığa sebep veren bu,şu,o gibi nedenleri kendi aramızda biliyoruz.

Sebep o ki ayrılma kararında Alim abi ile ilgili olumsuzlukları benimde tasnif etmediğimi o zaman yanınıza gelip konuştuğumdada belirtmiştim ama siz sizden belgelerimizi talep ettiğimizde çıkardığınız zorluk aşikardır.Siz olayı intikam duygusuna çevirip her türlü zorluğu çıkarmaya çalıştınız başarılıda oldunuz.

Bu olumsuzluklardan önce mi sonra mı hatırlamıyorum(Muhtemelen sonra) .Arkadaşlar satranç branşından sorumlu ilgili hoca ile görüşmüşlerdir.Bende sahsi sporculara sizle görüşmelerinin daha uygun olacağı fikrini belirtip hatta bu olay arkadaşlarla aramızda fikir ayrılığına sebep olmuştur ve ikili ilişkilerimizin bozulmasına sebep olmuştur .(Arkadaşlar olumsuzluklara rağmen üniversite öğrencilerine sağladığınız imkanlardan dolayı sizden izin alınmasını belirttiğim için kırgınlık oluşmuştur)Ama o anki besyo hocasının ben hallederimci sözlerine inanan arkadaşlar o seneki turnuvaya gidemeden madur olmuşlardır. Ben olumsuz bişeyde dahi hak edene hak ettiği hususlar hakkında rakibim,düşmanımda olsa hak ettiğini söylerim .Daha sonrasını uzaktan gözlemlediğim olayda genç arkadaşların gönderilmemesi için verdiğiniz uğraş,kendinizi çocugunuz yaşındaki insanlarla savaş haline sokmanız konusu manidardır.

Bizlere rahatsızlık veren en önemli iki husus Kayseri'de yaşanan bi problemin oturup konuşarak kendi içinde çözülebilecek iken durmadan dilekçe,telefonla federasyona aksettirilip birilerinin hedef gösterilip madur edilmesidir.Herkes topluca oturup konuşur anlaşamazsak herkes kendi platformunda düşüncesini o zaman savunur.Bu konu ile ilgili defalarca Kayseri satrancı için bi araya gelme teklifinde bulundum ve her seferinde oraya iştirak etmediğinizi gördüm.olabilir etmeyebilirsiniz ama hakkınızda hiçbir olumsuz beyanda bulunmamamıza rağmen satrancın her platformunda (turnuva,hakemlik,antrenörlük vb.) ortamlarda sürekli ben ve bana yakın insanlar hakkında başkalarına(ailelere,sporculara) kötüleme ,karalama kampanyasına ben anlam veremiyorum ve eğitim içinde olan bi insana yakıştıramıyorum.Defalarca bana gelen aile dostum ve sporcu velileri şahsınızı sorduğunda verdiğim cevapların bana o sizin hakkınızda durmadan olumsuz birşey söylemesine rağmen neden susuyorsunuz denildiğine birçok grup şahit olmuştur.Bunu size soruyorum neden buna gerek duyuyorsunuz??Çalıştığımız öğrencilerin başarısı mı rahatsız ediyor?Bizler her turnuvada şahsınıza terbiyesizlik mi yapıyoruz ?? Benim hakkımda yaptıgınız hiçbirşey sorun değil ama etrafımdaki insanlar sırf bana yakın diye düşman ilan edip onlara saldırmanız beni rahatsız ediyor sayın hocam.Bu zamana kadar üniversite öğrencileri olayındada çıkarlarım için hareket etsem sizle bi problemim yoktu zaten devam ederdim.Bu konulardada aynı şekilde toplumu etkileyen olaylara kayıtsız kalamam.Benle varsa sorununuz çağırırsınız konuşursunuz.Lisans konusundaki rahatsızlığımı ben nasıl gelip konuştuysam o konu konuşulur kapanır.Seneler geçmesine rağmen yok bana,yanımdaki insanlara,KAYSERİŞEKERSPOR a karalama olaylarının bi büyüğe yakıştığını düşünmüyorum.Kendi sorunlarımızı kendimiz çözecek yaştayız.Birilerinin bizi yönlendirmesine gerek yok oldugunu düşünüyorum .Ama siz art niyet hissettirincede kimse size ılımlı yaklaşmıyor maalesef.

Vildan olayına gelirsek ; satranç camiasında kime sorarsanız onun yaşadığı durumlar hakkındaki haklı veya haksız görüşümü belirtmiştirim.Onun bu kaoslarda hiçbir alakasının olmadığını herzaman söylerim.Yukarıdaki bi yazımdada belirttiğim gibi birleştirilmiş kategoride ödülün her iki grubun ödülünü kapsaması gerektiğini şahsi düşüncem olarak belirttim.Yönerge,kural, mevzuat bilmeden vicdani görüşüm budur.Ama burada ben bu kategoriyi istiyorum gibi bidüşünceyede karşıyım.Kayserişekerspor oluşumu esnasında onca olumsuzluğa rağmen Vildan 'ı satranç camiasından biri olarak değerlendirip orada oynatmak istediğimizide şahsınıza belirtmiştim ve aldığım cevabıda biliyorsunuz.Bizim Vildan ı dışlama gibi bi durumumuz söz konusu değildir.Şahsımdan bulunacağı her durumdada desteğimi bilgim dahilinde paylaşacağımı belirtmek isterim ki tüm Kayseri camiasıda böyle düşündüğüne eminim.Eğer bu konuda yanlış bi olgu oluşmasına sebep veriyorsakta bunlar tarafımıza sorulup değerlerilirse seviniriz .


Son olarak kavga yaratmayacak ,destekçi olacak ve paylaşımdan kaçınmadan sorunların çözümünü diyalog ile arayan her insanın başımızın üzerinde yerinin olacağını belirtmek isterim. Saygılar
Ara
Cevapla
#68
Resul bey,Başkalarının yazdıklarını nasıl dikkatle okuyorsam sizin yazdıklarınızı da dikkatle okudum.Bu bölümde tartışılması gereken konu mecrasının dışına çıkmıştır.Tartıştığımız konunun dışında kalan diğer konuları olabildiğince başka kutularda konuşarak okuyucuların ilgisini dağıtmayalım!Bu bölümde öncelikle tartışmamız uygun olan sorular "Genel grubu ile kızlar grubunu birleştirelim mi?Birleştirmenin sakıncaları var mıdır?Yararları var mıdır?"gibi sorulardır.Bu tartışmaların çıkmasına neden olan anlayış "yarışma başlarken grupları birleştiren,yarışma bitiminde ödül dağıtımından önce grupları tekrar ayrıştıran"bir düşüncedir.Bana ters düşse de bu anlayışı da sonuna kadar inceleyeceğiz.Birçok açık turnuvada katılanların gruplara ayrılmasını ısrarla savundum.Düzenleyiciler ise gruplara ayırmak istemediler.Mustafa beyin itirazlarına neden olan örnekde de grupları birleştirme yönünde herhangi bir zorunluluk olmadığı halde iki grup birleştirilmiştir.İki grup birleştirilmişse ve turnuva tek grup halinde bitirilmişse,turnuvanın bitiminde katılanları tekrar birden fazla gruba bölmek mümkün değildir.Böyle bir uygulama İnsan haklarını savunan bütün yasalara ve uluslararası anlaşmalara aykırıdır.Mustafa beyin itirazı haklıdır.Kayseri'nin iç meseleleri olarak algıladığımız diğer konular ise bu bölüm dışında yazılırsa okuyucular tarafından anlaşılabilir.Burada oldukça basit bir konuyu günlerce tartıştık.Amacımız uygulamanın doğruluk derecesini ölçmek ve hukuki yönünü ortaya koymaktı.Mustafa beyin itirazı kendisine ve 14 yaşındaki sporcumuza hiçbir yarar sağlamayacaktır.Bunu hepimiz biliyoruz.Ama bu itiraz yapılmazsa yanlış uygulamalar giderek artacaktır.Teknik konulardan anlayan birisi olduğum halde bazı yanlışları günlerce anlattığım halde değiştiremiyorum.Bu bakımdan burada yapılan tartışmalar son şansımızdır.Yalnız bu şansı kullanırken kırıcı olmayacağız.
Gönül isterdi ki daha önemli konuları konuşalım!Kayseri'de kaç Satranç sporcusu var?1991 den beri ünvanlı oyuncu çıkardı mı?Yılda kaç turnuva düzenleniyor?Kayseri liglerde kaç takım oynatabiliyor?Ne yazık ki daha önemli konuları konuşamıyoruz.Belki de basit konuları aşamadığımızdan sıra önemlilere gelmiyor.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#69
Bir önceki yorumumda olayın Tahkim Kuruluna İntikalinin kabulü bilgisinin tarafıma gelmesi üzerine, O Kurula saygısızlık olmaması ve Kurulun olumlu veya olumsuz etkilenmemesi açısından sizleri de haberdar ederek yorum yazmama kararı almıştım.

Ama olayın magazinleşen boyutuna ve Kayseri gelişmeleri boyutunda bazı eksik bilgilerin giderilmesinde de fayda olduğunu görüyorum.

1. Kayseri de spora 40 yılın üzerinde hizmet eden değerlerin arasında hasbel kader yer alıp Kayseri Spor Adamları Derneğini kurduk ve O derneğin sekreteryasını sürdürmekteyim. Yani 40 yılı aşkın bir süreden beri spor yöneticiliği yapmaktayım. Bu gün bürokrasinin tepe noktalarında aktif görevde olan birkaç valimiz, Rektör Yardımcılarımız ve onlarca bilim adamı ve üst düzey bürokrat statüsüne erişmiş sporcularımız var.

2. Şu anda bünyesinde sırf 3 adet amatör ligde voleybol takımı oynatan Sahabiyespor Kulübü yöneticisiyim. Değil herhangi bir sporcunun gidişinin engellenmesi Kayseri Basın Spor Kulübü nün tamamı takım olarak Kulübümüz tarafından beklentisiz devredilmiştir.

Problem yaşanan iki sporcumuz haricindeki sporcular için eski ve yeni il temsilcisine duyuru yapılarak, satranç camiasının ileri gelenleri haberdar edilerek istenmeyen gelişmelerin hemen akabinde, dileyen sporcumuzun ilişiksiz belgesinin şartsız ve derhal verileceği bilgisi verilmiştir. İlgili kişilere ulaşılıp sorulduğunda bu bilgi eksikliği gidecektir. Şu anda bünyemizde bulunan 34 sporcumuz için de bu geçerlidir.

3. Hentbol Süper Liginde ilimizi temsil eden Kayseri Rainbow Spor kulübü yeğenimin firmasına aittir. Çok detaya girmeden aktaracağım bu kulübün iki haftalık deplasman ve bir sezon başı kamp maliyeti belki de Satranç Süper lig takımlarının tamamının sezonluk maliyetine eşdeğerdir. Kulüp aynı zamanda GHSİM aktivitelerinin bir çoğunun da sponsorluğunu üstlenmektedir. Kulüp sahibi ve Başkanı yeğenimin çocuğunu da satranç sporcusu yaparak ricada bulundum ve Kulüpte Satranç Branşına da yer verelim demem üzerine, sağ olsun talebimi geri çevirmeyerek tam yetkilisin dayı dedi. Ancak bütün bu olumsuz gelişmeler bu güzide kulübü Satrançtan uzak tutmamıza neden oldu. Buradaki huzursuzluğu oraya taşıyamazdık.

4. Sürekli Şeker Sporun yıpratılmasından söz edilmektedir. Ben 2001 yılından beri Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi ve dolayısıyla da Şeker Fabrikasının ortaklarından biriyim. Bu iddiayı yapan kişi henüz orta okul çağında iken ben o kooperatifin yönetim kurulu başkanlığına aday olan biriyim. 2001 Yılından 2012 yılına kadar o fabrikayı yöneten ekibi destekleyen bir seçmenim. Bu süreç içerisinde de bu yönetim Kayseri Spor, Kayseri Erciyes Spor, Pansu Şekerspor ve Şeker Spor gibi profesyonel takımların sponsorluğunu üstlenerek Kayseri Spor camiasının bu gün dahi hayal edemeyeceği desteği spora aktaran bir ekiptir. Bizim ekibimiz spora desteğe karşı değil spor adı altında yapılan hatalı harcamalara karşıdır. Kooperatif yönetimini 80 000 seçmenin oyu belirler. Yani mevcut yönetim ile muhalefet grupları seçimde yarışır. Ortaklar Kooperatif, Fabrika ve dolayısıyla da Şeker Sporun sahibi konumundadırlar. Kooperatif çalışanları, Fabrika çalışanları ve Şeker Spor çalışanları (Antrenör gibi) biz ortakların maaşını verdiği kimselerdir. Onların Kooperatif seçimlerinde taraf olmaları ve biz Yönetim Kurulu üyeliğine aday olan kişiler arasında bu tür polemiğe girmeleri hadlerine değildir. Bu tutum sürdürüldüğü takdirde grup mensuplarının hukuki süreç başlatılacağının bilinmesini isterim. Şartların uyuyorsa çıkar aday olur sporun her branşını ihya edersin. Şartların uymuyorsa da haddini bil ve Kayseri Şeker Fabrikasına yön vermeye kalkma.

5. Sporu dolu dolu yaşayan bir çevre içerisinde olduğum için kızımın sevmesi hariç Satrançtan hiçbir beklentim olmadı. Ateş Hocamın da belirttiği gibi şu anda mücadelesini verdiğimiz kategori ve madalya olayı bana ve kızıma hiçbir katkı sağlamayacak, ancak Satranç Camiasına ışık tutacak bir olaydır. Bu gün bizi LİNÇ etmeye kalkışanlar ne yapılmak istendiğini zamanla anlayabileceklerdir. Özellikle madalyanın maddi değerinin peşinde olmadığımı, şu anda dillendirmek istemiyordum ama o camiadan özür dileyerek bir önceki dönem Basketbol il temsilcimizin ricası üzerine 120 adet madalyayı bizzat alıp basketbolcu çocuklara dağıtılmasına vesile oldum. Hedefin madalya olduğunu zannedenler anlasın diye hiç de istemeyerek yazdım.

6. 2012 yılında yani çok değil 3 sene öncesinde Hasandede’ de yapılan bir turnuvaya kızımı götürüp ilk il dışı resmi turnuvasını oynattığımda önüne konulan NOTASYON kağıdını gördüğünde salonu terk ederek “Babacığım ben oynamak istemiyorum. Önüme bir kağıt koydular bir şeyler yazmamı istiyorlar.” diye ağlayarak yanıma gelmişti. Sağ olsun Turnuvanın zannedersem baş hakemi olan mükemmel insan Uğuray ÖZALP hocama durumu aktardığımda, onun babacan tavırları kızımın NOTASYON kağıdı ile barışmasına vesile olmuştu. İşte çok değil 3 veya 3.5 sene önceki Kayseri’ nin hali. Kayseri’ ye dönüp ilk turnuvada “Arkadaşlar Notasyon Kağıdı kullanılması lazım. Hedefimiz çocuklarımızı il dışına hazırlamak olmalı.” dediğimde neredeyse dayak yiyecektim. Dayattım ve çaresiz uygulandı. O zaman da problem çıkartıyorum olarak değerlendirilmişti. Saat kullanımı ile de benzer olaylarımız çok ama uzatmak istemiyorum. Bütün bu olaylar İl Temsilciliği ile çatışma olarak gösterildi. Ancak eski il temsilcilerimiz de sağ olsunlar ne yapmak istediğimi en kısa sürede çözerek el birliği ile Kayseri’ yi bu günlere taşıdılar. Haklarını inkar etmek vefasızlıktır. Onlar gerçekten Show değil özellikle bizlerle de son yılda iyi bir diyalog içerisine girerek Kayseri’ yi bu günlere taşıdılar. Ayrılış nedenleri kesinlikle huzursuzluk değil çok özel ailevi nedenlerledir. Ben onların hepsine de satranç adına minnettarım.

7. Daha önce de bahsettiğim gibi benim koordinatörlüğümde Kayseri Makine Mühendisleri Odasında çok elit ortam ve ikramlarla çocuklara 4 yıldan beri Satranç, Akıl Oyunları, Binicilik ve Kayak Kursları verdirtmekteyim. Kursiyerlerin hukuken üye yakınları çocuklarının olması gerekmektedir. Ancak ildeki diğer kabiliyetli çocuklara da sahip çıkılmasına inandığım için onlarca çocuk ile de akraba olup Smile onlarında bu kurstan yararlanmalarını sağladık. Kimini kendi kontenjanımdan, kimini yine oda üyesi olan oğlumun ve yeğenlerimin üzerinden hiç birini geri çevirmedik o yavruların. Diğer çocukların başarılı olmasını arzu etmeyen insanın yapacağı şeyler mi bunlar takdirinize bırakıyorum.

Son kurs organizesinde bir veli bana gelip oda üyesi olmadıklarını, çocuğunun bizim kursa dahil edilmesini arzu ettiğini, başka bir kurstan kendilerinden aylık 400 TL para istendiğini, hatta bazı velilerin kredi kullanıp bu parayı ödediklerini ancak sonuç alınamadıklarını iletti. Bunların hiç biri bizleri ilgilendiren olaylar değil tabi ki. Ancak odamızdaki ücretsiz olarak verilen, çok seviyeli ve Kayseri’ nin en güçlü hocalarının üstelenmiş olduğu kurslar sanki birilerini rahatsız ediyordu ki biz çatışma ortamına girmemek adına bu sene kurslarımızı Satranç hariç yapmaya karar verdik. Kayseri satrancı mı kazandı şimdi?

Bilgi sahibi olmadan, teknik konuyu bir kenara iterek saldırı düzenleyenler, kızımı ve şahsımı LİNÇ etmeye kalkışanlar bu olaylara da yanlış deyin hadi.

Ben sizlere hakkımı helal etmiyorum.

Keşke kenetlenip Gökçe’ nin satranca küsmesinden mutluluk duymasaydınız. Kim bilir salonlarda Gökçe’ yi görememeniz sizleri ne kadar mutlu edecektir. Çünkü sürekli sorduğunuz “Hani satrançla ilgilenmeyecektiniz?” sorunuzda onu arıyorsunuz sanki. Üniversite de ilgilenmemeye başladığım günden sonrasından memnunsanız, Kayseri satrancı ile de ilgilenmeyeceğim müjdesini vereyim de mutluluğunuz artsın.

Özellikle herkesin şunu iyi bilmesini arzu ederim. Kayseri de Satrancın son yıldaki atağı, satranca oldukça sıcak yaklaşan GHSİM Murat ESKİCİ kardeşimizdir. İnşallah görev süresi çok çok uzun olur ve bu ivme devam eder. Onun haricinde de ben dahil hiç kimse kerameti kendisinde görmesin.

Yine yordum sizleri. Söz hakkı olmadığı müddetçe de yazmayı düşünmüyorum.

Selam, saygı ve sevgilerimle.

Dr. Mustafa DÖRDÜNCÜ

Bu kadar kişi yazdı çizdi savundu, eleştiri yaptı, saldırdı.

Özellikle Bayan olan Federasyon Başkanımız Sayın Gülkız Hanım olmak üzere, Kayseri' yi kurtardığını iddia edenler, Form yorumcuları ve takipçileri, söz konusu olan ve LİNÇ edilen 14 yaşındaki bir bayan sporcunun ruh hali nedir acaba diye merak etmezler mi? Hani bu camia büyük bir aileydi, Nerede bu ailenin annesi, ablaları ve ağabeyleri? Yoksa kızım aileden değil mi Gülkız hanım?
Ara
Cevapla
#70
eee bu kadarıda fazla artık .

her tarakta bezi olan, satranççı olmayan birisi özgür satranç forumu kendine yer yapmış satranç camiamıza ağzına geleni söylemekte, susmasını bekliyorum, susma nedir bilmemektedir .

sadece bir satranççı velisi olma özelliği taşıyan bu zatı artık satranç camiasına saygıya, akıl verme pozisyonundan kendini soyutlamaya davet ediyorum .
sayın tutku dinçer e yaptığı sende hukukçumusun, okumuşsun ama hukukçu olamammışsın gibi bir hakaretinden dolayı da hem kendisinden hemde tutku dinçer i avukat yapan devletten özür dilemeye davet ediyorum

her tarakta bezi olanlar, ne acıdır ki türk satrancını yönetmeye, her yerde ben satranççıları yönetiyorum gibisinden camiamıza hakaretlerini her ortamda dillendirmeye devam etmektedir.

sayın tutku dinçer gibi hukukçu ve satranççı en önemlisi işgüzar bir kıymete her zaman ihtiyacımız vardır .ona söylenen laflar bana sana ona söylenmiştir. en önemlisi tutku dinçer i 5 yıllık bir stajdan sonra avukat yapan devletimize söylenmiştir.

sayın öğrenci velisi. lütfen gerekli özürünüzü dileyin ve satrançla ilginiz sadece satranççılara saygının ötesine geçmesin . oturun oturduğunuz yerde ve satrançla ilgili hiç bir şeye karışmayın .

muzaffer şekerli

muğla , datça
Ara
Cevapla
#71
(13-02-2015, 18:13)MuzafferŞekerli Nickli Kullanıcıdan Alıntı: en önemlisi tutku dinçer i 5 yıllık bir stajdan sonra avukat yapan devletimize söylenmiştir.
Aman Muzaffer Bey ne yaptınız 5 yıllık staj falan Smile Stajını uzatmayan her avukat gibi ben de 1 yıl yaptım stajımı. 5 yıl ve stajın birlikte geçtiği cümleyi yanlış anlamaları önlemek için açıklayayım; bir avukat mesleğe başladıktan 5 yıl sonra yanında stajyer avukat çalıştırma hakkına ve bağlı bulunduğu Baro'nun Staj Eğitim Merkezi'nde eğitim verme hakkı kazanıyor. Meslekteki tek kıdem olan bu 5 yıllık kıdemi aştığımı belirtmiştim sadece.

Ek olarak, "Niye hakaret edene karşı yasal haklarını kullanıyorsun?" değil de, "Neden hakaret ediyorsun?" deme duyarlılığını gösteren nadir kişilerden olduğunuz için teşekkür ederim.
Ara
Cevapla
#72
Konu "Satrançta bayan sporcu olmak"
Bu başlıkta yazılanları okuyan tüm bayan sporculara sabır diliyorum.

Konu "Türkiye'de bayan olmak"
Özgecan'a Allah'tan rahmet ailesine sabır diliyorum.
Cevapla
#73
Kendime dedim ki; "Abdulkadir iki gün bekle bakalım ne diyecekler."
Bekledim, devam etmedi, hiç kimse konuşmadı bu konuda.
Zaten bunu bekliyordum. Haklı çıktığıma sevindim ama haklı çıktığım için üzgünüm.

Hiç kimse "Evet Türkiye'de bayan satranççı olmak zor, hatta Türkiye'de bayan olmak zor" demedi.
Zaten yazılanları okuyunca gayet açıkça görüyoruz ki çoğu kişinin derdi bayan sporcuların durumu değil, hatta bayanların durumu da değil. Başlığın ne olduğu kimin umurunda ki zaten. Bir iki kişi hariç hiç kimse problemler için elini taşın altına koymayı düşünmüyor, herkes kendi sesini daha yüksek duyurmanın derdinde, gürültü çıksın, adam sanırlar belki diye bas bas bağırıp duranlardan artık kulaklarımız acımaya başladı. Sabah akşam kişiler konuşuluyor. Kifayetsiz insanlardan bıkkınlık geldi.

Birkaç gündür etrafımdaki insanlardan sık sık şunu duyuyorum "Zaten hapishanede o canavara gereken cezayı keserler..."
Kepazeliğe bakın ki hapishanedeki mahkumlardan adalet bekliyoruz.
Adam müsveddesi, canice, savunmasız bir kızı katlediyor, biz cezasını versinler diye kimlere umut bağlamışız. Yazık bize.

Peki satrançla ilgili böyle önemli konularda işlenmiş yüzlerce saçma sapan suç ortadayken adaleti kimden bekliyoruz?

Allah bizlere akıl ihsan etsin.
Cevapla
#74
Abdülkadir bey,
İnsanın yaşama hakkı kutsal bir kavramdır.Satrançcıların arasında tartışılmasına gerek yoktur.Çünkü satranççıların hemen tamamı genel kültür düzeyi yüksek kimselerdir.Birçoğu Üniversite mezunudur.Bu kutudaki "Satrançda bayan sporcu olmak"başlığı çok fazla uzamış ve mecrasının dışına çıkarılmıştır.Biz Mustafa Dördüncü'nün itirazına neden olan olayı "bayanlara farklı davranılıyor"düşüncesi ile ele almadık!"Uygulamada yanlış var,haksızlık var",düşüncesi ile ele aldık.Yapılan yanlışın içeriğinde "bayanlara negatif ayrımcılık yapılıyor" tezi de ortaya çıkartılabilir.Böyle düşünenler de olabilir.Ama esas mesele bu değildir.
14 yaşındaki sporcunun 16 yaş grubunda Birinci olması durumunda Birinciliğinin tescil edilip edilmeyeceği şeklinde bir soru karşımıza çıkmaktadır.Şu halde yaş farkı da işin içine girmektedir.
İletmek istedikleriniz bölümü,Toplumu derinden sarsan güncel olaylar için kullanılmamalıdır.Böyle kullandığımız takdirde iletmek istedikleriniz bölümü amaçlarına ulaşamaz.Bu bölümün amacı Satrancın teknik ve idari sorunları hakkında farkındalık yaratmaktır.
Genç bir kızın hunharca öldürülmesini nerede ve nasıl konuşalım?İdeali "Yaşama dair"kutusunda bir başlık açmak ve o konuyu orada tartışmaktır.Eğer "Yaşama dair"kutusu okuyucuların az ziyaret ettiği bir kutu ise o zaman burada yani iletmek istedikleriniz kutusunda öldürülen kız hakkında bir başlık açılması mümkündür.Bu başlığı açtığınız halde farkındalık yaratamazsanız o zaman bu forumun izleyicilerini eleştirme hakkınız doğar.
"Herkes kendi sesini yüksek duyurma derdinde" sözünüz ise gerçeği yansıtmıyor.Bu forumda bu tanıma uyan ben varım ve birkaç kişi daha var.Hala isimlerini açıklamadan çevreye biber gazı sıkanlar bu tanıma girmez.Onların amacı, benim gibi kimliği belli olanlardan çok farklıdır.
Açıklamalarınıza karşılık kimden veya kimlerden yanıt gelmesini beklemişseniz adı ve soyadı ile tek tek yazınız!Bize haksızlık etmeyiniz!Günde 24 saat bu forumda yazılanları beklemek zorunda değiliz.Satranç Yaşamın küçük bir bölümüdür.Mutlaka toplumsal olaylar karşısında gözlerimizi yummamız,kulaklarımızı tıkamamız ve sürekli susmamız bize hiçbirşey kazandırmaz.Ama Satrancın sorunları için yeteri kadar farkındalık yaratamadığımız bir Toplumda, bütün Toplumu ilgilendiren büyük ve önemli konularda farkındalık yaratamayacağımız da bellidir.Böyle önemli bir konuda Toplum Hukukdan ümidini kesmiş ve Canavarın cezasının bir başka Canavardan gelmesini bekliyorsa o zaman Satranç alanında da Hukuk aramamıza gerek yoktur.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#75
(18-02-2015, 11:40)abdulkadirbener Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ... adam sanırlar belki diye bas bas bağırıp duranlardan ... Kifayetsiz insanlardan bıkkınlık geldi.
Öncelikle, eğer itham ettiğiniz kişi bu başlığı açarak sesini duyurmaya çağıran kişi ise, kimsenin yaşadığı sorunları burada "adam sanılmak" için yazdığını düşünmüyorum. Kişilerin burada yazma amacı genellikle, haksızlığa uğradıklarını düşündükleri konularda seslerini satranç camiasına duyurmaktır. Satranç camiasıyla ilgisi sporcu velisi olmaktır ve kızı için bir hak arayışına girişmiş bir kişiye kimse kifayetsiz yani sözcük anlamıyla "yetersiz" dememelidir. Bir kişinin bir başka üyeye (ki bu ben oluyorum) hakaret etmesi, başkalarının da ona küçük düşürücü sözler söylemesini haklı çıkarmaz. Yazılarımızdaki sözcükleri biraz daha dikkatle seçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yanlışa yanlışla cevap verilmez. Artık bu hakaret ve rencide edici yazılar kişiler arasında olmaktan çıkıp, forumun genel problemi olma noktasına ulaşmıştır.

Forum yöneticileri de artık bu işe bir dur demelidir. Hakaretler, küçük düşürücü, aşağılayıcı mesajlar ve bu mesajları yazanlar için elini taşın altına koymalıdır. Yoksa ipin ucu kaçmak üzeredir.

Başlattığınız "konu içinde konu"ya gelince, kimin yazmasını istediğinizi bilmiyorum ama kendi adıma cevap vereyim, konunun hukuki bir konu olması sebebiyle görüşlerini merak ettiğiniz, buraya yazmasını beklediğiniz forum üyesi bensem, bu konuya ilişkin düşüncelerimi twitter hesabımdan okuyabilirsiniz.
Ara
Cevapla
#76
burada bende alındım .

konu ile ilgili türk satranç camiasının, özgür satranç forumun en değerli isimleri fikir beyan ederken ben sadece oturup yazılanları ilgi ile izlemeyi tercih ediyordum . cengiz keleş, ateş ülker,özgür akman, miyazaki, erşan gökerman, oktay ertan , bu konuda fikir beyan ettikten sonra ben susmayı tercih ettim . söz kalabalığı etmek tarzım değildir .

camiamız olarak abtestimizden şüphemiz yoktur . ''satrançta bayan sporcu olmak'' diye bir konu başlığımız bile olamaz. en önemli yazarlarımızın bu başlıkta fikir beyan etmesi, böyle bir şeye ne kadar duyarlı olduğumuzun kanıtı olarak kabul edilmelidir.

muzaffer şekerli
muğla, datça
Ara
Cevapla
#77
Birinci mevzu; ulusal çapta acı bir olay buraya taşınır mı?

Malum acı olayı buraya taşımadım ben, onun yeri burası değil elbette. Belli ki niyetim tam anlaşılamamış. Olayı zikretmedeki asıl niyetimi aşağıda dördüncü mevzuda kısaca açıklamayı deneyeceğim.

İkinci mevzu; neyi nereye yazacağız?

Bazı üyeler hoşlarına gitmeyen bir ALINTI yapıldığında neyin hangi kutuya yazılması gerektiği konusunda sık sık insanları uyarmakla görevli hissediyor kendisini. Dışarıdan güzel bir görüntü olmuyor. Zaten yönetim uygun buldukça konuların yerini değiştiriyor.
Şunu unutmayınız: burası bir forum. Üstelik özgür bir forum. Dileyen dilediği şeyi yazabilir. Sonuçlarına katlanmaya razı ise dilediği kadar ileri de gidebilir. Buranın kurallarına uyan hiç kimse burada susturulamaz veya sansürlenemez. Burada yazan hemen herkes ihtiyaçtan fazla zekaya sahip. Öğretmene ihtiyaç yok bence. Özürlerimle.

Üçüncü mevzu; bu başlık niye açılmış olabilir?

Anlamak için ilk mesajı okumak yeterli. Ortada açık seçik bir saçmalık var. Sırf "BAYAN" olduğu için hakkı gasp edilen bir sporcu var. Biri mağdur olmuş, resmi kanaldan sonuç elde edemeyince de bunu burada dile getirmiş haklı olarak. Şimdi; saçmalığı dile getiren kişi soruyor "NE OLACAK ŞİMDİ?" Ardından onlarca mesaj yazılıyor. Hukuk şöyle diyor, yönergede şu yazmamışmış, filanca kurala göre böyle olmalıymış. Sayfalarca uzayan açıklamalar ve karşı tezler. Kişisel sataşmalara hiç girmeye gerek yok. Sonuç: "SIFIR". Benzer bir durum kısa bir süre önce başka bir üyemizin ELO hesaplamasına gönderilmeyen maçlarıyla ilgili de yaşanmış ve aynı sonuç alınmıştı: "SIFIR". Başka sıfır sonuçlar da var. Dikkatle araştırılsa benzer sonuçların sık sık alındığını göreceğimizden eminim.

Dördüncü mevzu: açıklama;

Sevgili özgür forumun saygıdeğer üyeleri; malumunuz üzere hukuk dediğimiz değişken bir şeydir. Kural dediğimiz şeyler zamanla anlamını yitirebilen ve saçma sapan olabilen ve de uygun yöntemlerle kolayca değiştirilebilen şeylerdir. Anlamsız ve adaletsiz bir hukuksal durum ortaya çıkınca şöyle davranmamız beklenmesin: "Hukukçu abiler ablalar bunun hukuka uygun olduğunu söylüyor, demek ki susmalıyız..." Hukuk da değişir kanun da değişir. Yeter ki anlamsız veya adaletsiz olsunlar. Bu olayda problemin kaynağı kurallar mıdır yoksa kuralı yanlış yorumlayanlardan kaynaklı bir uygulama hatası mıdır hukukçular daha iyi yorumlayacaktır zaten, ben o topa girmek istemem, haddim değil. Ben daha geniş açıdan şunu gördüm: SIK SIK SAÇMALIKLAR ORTAYA ÇIKIYOR, sonra birileri resmi yollardan çözemedikleri dertlerini uygun bir dille burada yazıyor, burada saçmalık uzun uzun tartışılıyor, sonuç hep aynı: SIFIR. O nedenle şunu söyleyesim geldi: "Güzel yurdumuzda sırf BAYAN olduğu için yaşamına kastedilen gencecik yavrularımız varken, yurdumuzda yüzbinlerce hatta belki milyonlarca kişiye sırf BAYAN olduğu için laf ve hatta el atılıyorsa, sırf BAYAN olduğu için SAÇMASAPAN BİR ADAM/KADIN ya da SAÇMASAPAN BİR KURAL yüzünden hakları gasp edilen bir gencecik yavrumuzun olması çok normal -kötü ama normal-.", bunu söyleyişimin ikinci günü de şunu söylemek gerekti: "Bu daha ne kadar sürer acaba? Bir federasyon yetkilisinin önüne konulan dilekçeye bakıp da : 'Bu ne saçmalıktır, derhal düzeltelim' demesi bu kadar mı zordur, bu kadar mı olanaksızdır? Nedir bu iş? Altı üstü bir madalya, bir derece vereceksiniz, oturup insanlara iki sayfa yönerge nasıl yazılır onu öğreteceksiniz. Bu kadar. Ama asıl sorun daha büyük maalesef; o kızcağızı katleden adamlardan daha çok var; onların cezasını verme işini mahkumlara havale eden bizler bu kadar çaresiziz demek ki; demek ki birilerine 'Biz katillerimizi, canilerimizi, koruyup kollayıp besleyip yaşatacağız' diye söz verecek kadar acizmişiz. Biz bu haldeyken satranç sınırlarında meydana gelen bu saçmalıkların son bulmasını kime havale edeceğiz?" Son cümlem biraz uzun oldu farkındayım. Ama demek istediğim tam olarak buydu. Acizliğimize isyan etmiştim. Kimseyi itham etmek derdim yok. Çıkan gürültü patırtı başım üstüne, eleştiririm, bazen yetersiz bulurum, bazen gereksiz sanırım, o da benim hakkım olmasın mı?

Beşinci mevzu; abdestimiz sağlam mı?

Değil. Yeniden abdest alalım hep birlikte.
Cevapla
#78
Federasyondan talep edilen MHK karar metninin nüshası nihayet geldi.

Genel Sekreterliğin açıklayıcı yazısı ve MHK nın 352/6 numaralı kararı EK olarak sunulmuştur.

Federasyon Genel Sekreterliğinin açıklayıcı üst yazısında;

“07 Aralık 2014 tarih 352/6 no.lu MHK kararı ektedir.” dense de yorumsuz olarak sizlerle paylaşacağım Karar Nüshası üzerindeki tarih 06 Aralık 2014 olarak gözükmektedir.

Üst yazıdaki açıklanan diğer bir husus ise şu şekildedir;

“Daha önce, 11.12.2014 tarihli dilekçenize cevaben gönderilen yazıda da belirtilen diğer kurul görüşleri, yazılı kurul kararlarına dayanmayıp, Federasyon Başkanlığı tarafından düzenlenen bir toplantı sırasında, Federasyon Başkanlığına sözlü olarak bildirilen görüşlerdir.” ifadesidir.

Yani Federasyon, itiraz edilen bu konu ile ilgili konunun görev alanı ile ilgisi olmadığı bilinen MHK’ dan yazılı karar aldığını, esas ilgili kurulların ise sözlü görüşlerinin alındığını iddia etmektedir.

Satranç Federasyonu WEB sayfası Belgeler Linkinden rahatlıkla ulaşabileceğiniz, Federasyon Ana Sözleşmesine dayanılarak hazırlandığı belirtilen, Türkiye Satranç Federasyonu Satranç Yarışmaları Organizasyon Talimatı’ da Yarışma Sorumlusunun görevlerinin tanımlandığı 8. Maddesi aşağıda verilmiş olup;

Madde 8; 2-a) bendinde Yarışma Sorumlusu “Teknik Kurul tarafından hazırlanan Yarışma Yönergesi ile ilgili ayrıntıları diğer görevliler ile paylaşır,” denilmektedir.

Türkiye Satranç Federasyonu’nun, Atama İle Göreve Gelen Federasyon Kurulları Talimatı’ nın Teknik Kurulun Görevlerinin açıklandığı 11. Maddesi 2-c bendinde ise “Satranç yarışmalarının özel yönergelerini hazırlar,” ifadesi bulunmaktadır.

İl etkinlikleri Yönergeleri dâhil Teknik Kurul tarafından hazırlanmayacak iddiasında olanlar mevzuat maddeleri ile görüş bildirsinler lütfen.

Konunun ilk paylaşımından itibaren vurgulanan ve itiraz edilen husus;

Teknik Kurul tarafından hazırlanması gereken Yönergenin bu Kurul tarafından hazırlanmadığı, yetkisiz kişilerce değişik yönergelerden alıntılarla derleme şeklinde hazırlanan, hamle süresinden madalya dağılımına kadar hatalarla dolu Yönergeye, dolayısıyla Teknik Kurulun devre dışı bırakılmasına olduğu defalarca belirtilmiştir.

Ne anlattığı anlaşılmayan, yanlış ve hatalı Yönerge, Baş Hakem ve Hakemler tarafından hataları ile uygulanmıştır. Hiçbir hakem uygulamasına da itirazımız olmamıştır. Yani İtirazlar Yönergeyedir.

Ben bu işten sorumlu Teknik Kurul ne düşünüyor diye soruyorum, Federasyon Teknik Kurulu yok sayarak Merkez Hakem Kurulundan bir sorayım diyor.

Genel Sekreterliğin son açıklamasındaki ilginçlik dikkatinizi çekti mi bilemiyorum?

Olay MHK’ nun görev tanımı kapsamında olmamasına rağmen MHK’ nın yazılı görüşü alınırken, “…. diğer kurul görüşleri, yazılı kurul kararlarına dayanmayıp, Federasyon Başkanlığı tarafından düzenlenen bir toplantı sırasında, Federasyon Başkanlığına sözlü olarak bildirilen görüşlerdir.” denilmektedir.

MHK’ nun görüşü artık yazılı olarak bilinmektedir. Teknik Kurul, Disiplin Kurulu ve Eğitim Kurulunun tecrübe ve bilgilerinden emin olduğum başkanlarının bu hatalı uygulamayı tasvip etmediklerinden de bir o kadar eminim. Ancak yine de Federasyon Başkanlığı tarafından düzenlenen bir toplantıda, sözlü olarak beyan ettikleri iddia edilen görüşlerinin ne olduğunu öğrenmek de hakkım olsa gerek diye düşünüyorum.

Federasyonumuz Özerk de olsa resmi bir kurum olduğuna göre dedi kodu veya sözlü ifadelerle yönetilmemektedir elbette ki. Yani Federasyon Başkanlığı tarafından düzenlendiği iddia edilen bir toplantının da elbette ki kayıt altına alınan bir tutanağı vardır. Bu tutanağın içeriğini görmeyi arzu etmek de hakkımız olsa gerek.

Talep edeceğiz elbette ki. Federasyonumuz da vereceği cevap ile hepimizin merakını giderir diye düşünüyorum.

Son söz olarak Özgecan’ lar katledilmeden önce sahip çıkalım diyor, herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum.


Ek Dosyalar Resimler
       

.docx   20.02.2015 Tarihli Federasyonun Cevabı Karar Nüshası.docx (Dosya Boyutu: 14.72 KB / İndirme Sayısı: 30)
Ara
Cevapla
#79
Konumuz bu gün (22 ŞUBAT 2015) Cumhuriyet Gazetesi Satranç Köşesinde yorumlanmıştır.

Sayın GM Suat ATALIK Beyin yorumu EK olarak sunulmuştur.


.docx   Suat Atalık Cumhuriyet Gazetesi.docx (Dosya Boyutu: 486.62 KB / İndirme Sayısı: 84)
Ara
Cevapla
#80
Ülkemiz satranç tarihinin en önemli isminin yazdığı yazıyı okudum. Kendisi Kültür Okulları Satranç Proje Başkanı olacakken, son anda bu işin gerçekleşmemesinden beni mi sorumlu tuttu, yoksa İstanbul Barosu Satranç Grubu'nun açılış turnuvasındaki simultaneyi kendisinin yerine benim davet ettiğim Elisabeth Paehtz'in gerçekleştirmesinden dolayı mı böyle bir yazı yazma ihtiyacı hissetti bilemedim ancak, iki olayı da açıklayayım:
1- Suat Bey'in Kültür Okulları'ndaki görevine son aşamada başlayamamasının bana söylenen en önemli sebebi kendisini istemeyen öğrenci ve antrenörler değil, üniversite ve okulları temsilen kendisiyle görüşen iki kişinin üst yönetime bildirdikleri görüşlermiş.
2- Suat Bey'in simultane için talep ettiği söylenen rakama karşılık, o tarihlerde İstanbul'da misafirim olan Elisabeth, şahsi dostluğumuz sebebiyle ricamı kırmayarak gerekmesi halinde herhangi bir ücret dahi talep etmeyeceğini bana iletmiş ancak, Baro tarafından kendisine verilen sembolik bir ücret karşılığından bu organizasyonu gerçekleştirmiştir. Ek olarak, satranç grubumuzun mensubu avukatlar, çeşitli kategorilerde 2 kez Dünya Şampiyonluğu kazanmış bir kişiyle oynama fırsatını kaçırmak istememişlerdir.

Suat Bey'in yazısındaki "Spor hukuğundan bahsetmek için spor hukukçucusunun hem hukuk hem spor dünyasına aynı anda ait olması gerek." cümlesini ise "hukukundan" yerine "hukuğundan" yazmış olsa da, dil bilgisi kurallarını bir kenara bırakırsak gerçekten çok beğendim. Kendisinin spor hukukundan bahsederken, önemli bir sporcu olmasına rağmen hukuk dünyasına ait olmadığı düşüncesi söz konusu yazıyı okuyan hemen hemen herkesin aklına takılacaktır. Bu duruma açıklık getirmek gerekir. Suat Atalık ve eşine federasyon tarafından bizlerin de sayfalarca eleştirdiğimiz bir çok ceza verildiği hepimizin malumu. Suat Bey bu cezalara karşı SGM (bazı başvuruların dönemindeki adıyla GSGM) Tahkim Kurulu'na başvurdu. Bu başvurularda kendisine ve eşine verilen bu cezaların hukuka aykırı mevzuat hükümlerine dayandığı savunması da yapılmış ancak, bu mevzuat hükümlerine karşı yasal süreç zamanında başlatılmadığı için daha önce bu konuda bahsettiğim şu durumla karşılaşılmıştır:
(30-01-2015, 20:41)Av. Tutku Dinçer Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ... Yani yönerge hukuka aykırı olsa bile, sporcu zamanında gerekli prosedürü işletmemiş ise o yönerge hükümlerine rızası vardır. Kaldı ki, amatör spor federasyonları tarafından hazırlanan mevzuata karşı yayınlandıktan itibaren süresi içerisinde itiraz ettiniz, ettiniz. Etmediyseniz o artık kesinleşmiştir. ...
Yani, iki olayın yasal dayanak ve tahkim süreçlerindeki mevcut ve olası benzerliklerin çok fazla olması sebebiyle, Suat Bey'in bu konuda bir hayli tecrübeli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu sebeple, "Spor hukukundan bahsetmek için hem hukuk hem de spor dünyasına ait olmak gerektiğini söylüyorsun ama senin hukuk dünyasına aidiyetin nedir?" diye düşünebilecek okuyucuların, Suat Bey'in bu konudaki hukuki tecrübelerini göz ardı etmemeleri gerektiğini belirtmek isterim.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 18 Ziyaretçi