SATRANÇTA BAYAN SPORCU OLMAK
(10-06-2015, 14:45)Abidin Ünal Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(10-06-2015, 10:55)Av. Tutku Dinçer Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Merhaba,

Bu konuyu takip edenlerin bildiği üzere, Mustafa Dördüncü tarafından, bana yönelik hakaret içeren ifadeler kullanmıştı. Kendisinin uyarıma rağmen hatasını ve ifadelerinin hakaret olduğunu kabul etmemesi, şahsımdan AÇIKÇA özür dilememesi üzerine kendisinden şikayetçi olmak zaruretinde kalmıştım. Bugün yapılan yargılama neticesinde Mahkeme, Sanık Mustafa Dördüncü'nün yazdığı yazının hukuka aykırı olduğuna (hakaret suçunun aleni bir şekilde işlendiğine) ve Sanık Mustafa Dördüncü'nün cezalandırılmasına karar verdi.

Bu sebeple, hakaret olduğuna Mahkeme'ce karar verilen yazının yayından kaldırılmasını forum yönetiminden tekrar talep ederim.


Sayın Dinçer,
İsteğiniz üzerine ilgili kısım kaldırılmıştır.
Saygılarımla
Abidin Ünal

Ben anlamaya çalışıyor ve anlayamıyorum.
Hangi sözlerden, neden ceza alındı?

ÖSF da yazılan yazılar mahkemeye neden taşındı?
Geçmişte kıyaslandığında bu sonuç bu adil midir?

Özür beklenen yazı, ifade nedir?
Mahkeme sadece ceza mı verdi?
Tutku Bey tazminat talep ettiniz mi?

Mustafa Bey ile özelden yazışmak ve sorununuzu aranızda çözmeyi ve ortak bir açıklamayla konuyu aydınlığa kavuşturamaz mıydınız?
Bu davranış daha medenice örnek teşkil etmez miydi?

Uzlaşma olmasa bile ayrışmanın gereği var mıydı?

Sizce bu oldu mu?

Eğer vicdanen rahatsanız tüm söylediklerimi geriye alıyorum.
O zaman siz kendinizce haklısınız.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
Aşkın Bey Merhaba,

Yazıda ne olduğunu soruyorsunuz ama, yazı kaldırılmadan önce maalesef aylarca forumda mevcuttu. Şu aşamadan itibaren tek söyleyebileceğim hakaret olduğu Mahkeme'ce tescil edilmiş bir çok ifade vardı.

Keşke tüm aşamalarda (forum, karakol ifadesi, Mahkeme sorgusu) yazılan ifadelerin arkasında durulup, halen beni bu olayın sorumlusu olarak göstermek isteyen beyanları ısrarla devam ettirmek yerine, hata kabul edilip AÇIKÇA bir özür dilenseydi de, süreci devam ettirmek zorunda bırakılmayıp şikayetimi geri çekseydim.

Forumlar, fikirlerin tartışıldığı alanlardır. Karşındaki insan "hoşuna gitmeyen Hukuki görüş bildiriyor diye (ki duyduğum kadarıyla SGM Tahkim Kurulu da aynı Hukuki neticeye varmış. Yanlışsa düzeltiniz lütfen) onur, şeref ve saygınlığı rencide edecek yani Hakaret suçu işlenecek alanlar değildir.

Dolayısıyla, bana bir yazı dolusu hakaret edilen, sonraki süreçte bu ifadelerin arkasında durulan ve o imkanı yaratmama rağmen açıkça özür bile dilenmeyen bir yazı karşısında yasal haklarımı kullanmak zaruretinde kaldım.

Diğer taraftan, yukarıda belirttiğim sebeplerle, benim yasal haklarımı kullanmak zorunda kalmam hususunun dahi bu forumda tartışmaya açılmasına karşın, bir fikir alış verişinde bir dizi hakaret ifadelerinin kullanılmasının tartışılmaması ise dikkati çekmektedir. Bu nedenlerle, niçin zorunlu olarak yasal haklarımı kullandığım konusu yeterince açıklandığı için bu konuda başkaca bir açıklamaya gerek duymuyorum.

İnsanların forumda görüşlerini beğenmediği kişilere neden bir sürü hakaret ettiği konusunda yazışmalar yapılır ise, bu yazışmalara müdahil olabilir ve hakaret gibi üzücü hadiselerin tekrar etmemesi için de elimden geleni yapmayı bir görev kabul ederim.
Ara
Cevapla
Değerli Form takipçileri;

Her ne kadar bir Hukukçu olmasam da devam eden davalar hakkında kararı etkileyecek yazılar yazmayı her şeyden önce etik bulmadığım için sessiz kalmayı yeğlemiştim.

Şu anda 2 ayrı mahkeme devam etmektedir.

Bunlardan ilki hak ettiği madalyası Federasyonumuzca verilmeyen Kızımla ilgili benim Tahkime Başvurum neticesi devam eden dava, ikincisi ise Tutku Beyin açmış olduğu hakaret iddialı dava.

İlk Mahkeme yani tahkim süreci hakkında sizleri bilgilendirecek olursam; Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu Yönetmeliğinin 14. Maddesi’nin 2. Bendinde “Kurul; zorunlu haller dışında, sportif faaliyetlere ilişkin iş ve işlemlerde en geç on iş günü, diğer hususlarda ise en geç üç ay içerisinde kararını verir.” denilmektedir. Benim müracaatım da malumunuz olduğu üzere sportif bir faaliyetle ilgilidir.

Federasyon Genel Sekreterliğinden almış olduğum olumsuz cevap üzerine Tahkime her türlü prosedürü yerine getirerek 28 Ocak 2015 de müracaatta bulundum.

Tahkim bu başvurumdan hemen bir gün sonra 29.01.2015 tarihli yazısı ile Federasyondan savunma istedi. Tahkimin kabul etmediği bir dilekçe doğrultusunda Federasyondan görüş istemesi ve Yönetmelikte belirtilen eksiklik tamamlanması ile ilgili veya merci atlaması ile ilgili bana bir geri dönüşüm olmadığı için başvurunun kabulü net olarak anlaşılmaktadır. Yani başvuru Tahkimce 28 Ocak 2015 itibariyle kabul edilmiştir.

Yine Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu Yönetmeliğinin 11 Maddesinde “Karşı taraf, kendisine yapılan bildirimden itibaren en geç on gün içinde cevap dilekçesini vermek zorundadır.” denmesine rağmen edindiğim bilgilere göre Tahkim Federasyona hiçbir ek süre talebi olmamasına rağmen neredeyse 5 aylık bir savunma süresi tanımıştır. Şahsıma ise Tahkim tarafından hiç bir bilgi verilmediği gibi hiçbir ek bir düzeltme ve eksikliğin giderilmesiyle ilgili bildirimde de bulunulmamıştır.

Tahkim tarafından iki gün öncesinde (12.06.2015) yani 5 aylık bir süre sonrasında yapılan bir tebligatta ise “Türkiye Satranç Federasyonunun 18.05.2015 tarih ve 4000 sayılı yazısı ile Federasyon Yönetim Kurulu Kararının ilgiliye 15.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği bildirilmiş olduğundan dosya ele alınıp incelendi.” denilerek (Tarihlere dikkat lütfen), ve bu tebliğ edildiği belirtilen Federasyon Merkez Hakem Kurulu Kararına 10 gün içerisinde itiraz etmediğim gerekçe gösterilerek Reddedilmiştir. Oysa ki Federasyon Genel Sekreterliği tarafından yani davanın karşı tarafından 12.05.2015 tarihli bir yazı ile Federasyon Merkez Hakem Kurulunun 07.12.2014 Tarih ve 352/6 numaralı kararı kargo yoluyla bizzat bana teslim edilmeksizin tekrar gönderilmiştir. Bu yazıya da zaten 5 ay öncesinde itiraz ederek hukuki süreç başlatılmıştı.

Özetle bana TAHKİM TARAFINDAN bu güne kadar hiç bir tebligat yapılmamış ve belge gönderilmemiş olup yönetmelikte bahsi geçen hiçbir süreye gerek Tahkim gerek Federasyon riayet etmedikleri halde şahsıma yapılmayan ve ilk başvurumda zaten mevcut olan ve itiraza esas olan bir kararın tebligatına 10 günlük süre içerisinde itiraz etmediğim gerekçe gösterilerek başvurum şimdilik reddedilmiştir.

Karar düzeltme başvurusu ve Uluslararası Tahkim yolu açık olduğu için daha fazla detay vermem mümkün olamamaktadır.

TUTKU DİNÇER İLE OLAN İKİNCİ DAVAYA GELİNCE;
Konu Başlığını açtığım ilk metnimde “Yanlış bir olayı gündeme getiriyorsam lütfen uyarın ve BÜTÜN CAMİADAN ÖZÜR DİLEYEREK GERİ ADIM ATAYIM.” cümlesini kullanarak Konu Başlığını açtım.

Bu cümlemden de anlaşılacağı üzere Konunun Teknik Boyutunda bir hatam varsa hem özür dileyim hem tartışmaya son verelim isteği ile Satranç Uzmanlarından teknik görüş talep ettim.

Konunun teknik kısmı ile ilgili tartışmalar sürerken Tutku DİNÇER ilk yorumunda kendi ifadesinde de belirttiği gibi konu ile ilgili hiçbir bilgiye sahip olmaksızın tahmin ve varsayımlar üzerine kurmuş olduğu Hukuki mütalaalarını yapmaya başlamasından hemen birkaç saat sonra, özelden kendisine kopyala yapıştır yaptığım şu mesajı gönderdim.

“Olay Tahkime gittiği için orada açık açık yazamıyorum. Sizin yorumlar şimdi birilerini çok sevindirecek. Ancak siz her türlü detay bilgiye ulaştığınızda hukuken de vicdanen de haklı olduğumuzu siz söyleyeceksiniz inanın. Ne doküman arzu ediyorsanız göndereyim yorumlayın lütfen.”

Hemen akabinde gönderdiğim diğer mesajımda da Sayın Tutku DİNÇER den “Tahkim e yazdığım dilekçemi de gönderiyorum. Tahkim dilekçemi özelden yorumlarsanız memnun olurum. Tahkim sürecinde suç işlemeyelim istiyorum.” cümlesi ile kardeşi veya çocuğu yaşındaki bir satranççının mağduriyetini gidermek adına hukuki yardım talebinde bulundum.

Bu iki mesaj da orijinal metinden kopyala yapıştır olup Tutku DİNÇER beyin hemen ilk yorumundan sonra yazılmıştır.

Tutku DİNÇER’ in bütün bu uyarılara ve yukarıdaki mesajımdan da anlaşılacağı üzere özelden yardım talebinde bulunmama rağmen birçok yorumcunun da hatalı görerek katılmadığı yorumlarını sürdürmesi üzerine belki biraz da hissi davranarak kendi çocuğum yaşındaki bu gencimize hakaret amacı gütmeden biraz sert de olsa kendisinin hakaret olarak algıladığı cümleleri yazdım.

Bu cümleler ve kelimelerden alındığını yazması üzerine hemen (Belki dakikalar sonra) Formda açık çağrı yaparak hangi cümle ve kelimelerden rahatsız ise derhal o cümleleri silerek ve hatta bütün o yorumumu kaldırarak bırakın kendisini camiadaki herkesten özür dileyebileceğimi açık ve aleni olarak ifade ettim.

Benim ilk başlangıçta ve bu üzücü olay esnasında ve bu gelişmeler sonrasında sırf Form sayfasında 5-6 yerde incitmiş olabileceğim camianın bütün insanlarından özür dilediğim Form’ daki Konu yorumları baştan sona okunursa görülebilecektir.

Tutku DİNÇER Beyin Form Yöneticilerini kesinlikle silmeyeceksiniz uyarısı üzerine o yorumum uzun süre Form Sayfasında kaldı. Oysa ki ben Tutku DİNÇER in ilk tepkisinden dakikalar sonra Formda açık yazdığım çağrı haricinde kendisine özelden de şu mesajı gönderdim. Bu mesaj da diğerleri gibi kopyala yapıştır olarak orijinalinden aktarılmıştır.

“Tutku bey merhabalar,

Öncelikle kararınıza saygı duyuyorum. Dikkat ederseniz ilk paylaşımımda hata yapıyorsam herkesten özür dilerim ve geri adım atarım diye belirtmiştim. Sizinle ilgili şahsınıza hakaret amacı taşımadığımı da özellikle vurguladım. Paylaşımda özellikle şahsiyetinizi inciten, hakaret kabul ettiğiniz sözleri öğrenmek isterim. Girişiminiz her ne olursa olsun saygıyla karşılıyorum ve hatalı isem elbette ki cezasına da katlanacağız. Ama hedefin de konunun da siz olmadığınızı bilmenizi isterim.

Hiç bir bilgimde gizlilik yok ve gizlemek gibi bir niyetim de yok. Form ortamında elbette ki karşılıklı tartışmalar olmaktadır. Nasıl olsa gerekli bilgileri almışınızdır. Benim paylaşımımda sizi inciten bir kısım var anladığım kadarıyla. Şayet arzu ediyorsanız ve ben teknik yönden o paylaşımı kaldırabiliyorsam sizin daha fazla üzülmenizi arzu etmem ve kaldırırım. Bunu da sakın yanlış değerlendirmeyin yine hukuki sürecinizi sürdürebilirsiniz.”

Daha fazla açıklama yapmama gerek var mı bilemiyorum.

Şu anda ise hala hukuki süreç tamamlanmamış olup, temyiz ve üst mahkeme safhası devam etmekte olduğu için mahkeme sürecine değinmek istemiyorum. Yani henüz Gerekçeli Kararı dahi yazılmamış ve tarafıma hiçbir tebligat yapılmamışken, olayı sadece Tutku DİNÇER in aktardığı kadarıyla biliyorken, üst mahkeme yolu açıkken Mahkeme Kararı hakkında yazıp çizmek bana etik gelmediği için bu konuda detay yazmak da istemiyorum.

Birçok turnuvada başa baş maçlar çıkarttığı bütün akran ve arkadaş grubu Milli takım havuzu veya Milli Takımda görev alırken Türkiye 13. Derecesi de bulunan kızım Satrançtan uzaklaşmış ve o gündür bu gündür satranç taşına dokunmamıştır. Satrançtan uzaklaşmasının yanı sıra Adliye sarayı önünden geçerken O adamlar bu bina içerisindeler mi babacığım diye sorarken ki yüz ifadesini görmenizi arzu ederim. 14 yaşındaki bir kız çocuğunun adalete olan güveninin ne hallere getirildiğini takdirlerinize bırakıyorum.

Hatalı bir uygulama yapılmış ve Federasyon tarafından gönderilen talimat ve Teknik Kurulun Uyarıları doğrultusunda artık birebir bizim doğru olduğunu iddia ettiğimiz Yönergeler hazırlanmaya başlanmış ve Türkiye genelinde uygulanmaya başlanmıştır. Yani Federasyonun savunması farklı uygulaması bizim talep ettiğimiz doğrultudadır.

Olayda doğru yol bulunmuştur. Tabi 14 yaşındaki bir kız çocuğu linç edilerek.

Ben Satranç camiasının özellikle hukukçularından şunu beklerdim; Konu ilk paylaşıldığında ve özellikle bu gün ifşa etmek zorunda kaldığım özel mesajlarla hukuki destek talebi alındığında, Formda çıkıp yanıltıcı yorumlar yapmak yerine bu satranççı kızımızın mağduriyetini gidermek adına ne yapabiliriz? Hukuki terimlerin birçok kısmı muğlak ve lastik gibi nereye sündürseniz oraya gidiyor, bunun için şöyle şöyle bir yol izleyin ki hem kızımızın mağduriyeti ortadan kalksın hem de bu hatalı uygulama bu camiadan yok olsun denmesini beklerdim.

Her mesleğin incelikleri vardır. Bir maliyeci ceza yazmak niyetinde ise mükellefte hata bulamaması, bir trafik polisi ceza yazmak niyetindeyse sürücü veya araçta hata bulamaması mümkün değildir. Bir Fizikçi Öğretim Elemanı arkadaşım bu niyeti ortaya koymak için “Getirin Arşimet’ i Fizikten nasıl sınıfta bırakılırmış göstereyim.” derdi. Tabi her meslek erbabı mesleğinde cezalandırıcı, açıkları aleyhte kullanıcı değil eğitici olup mesleğine saygınlığı artırmalıdır.

Bu üzücü olaydan sonra araştırdığımda, Facebook’ ta bir yorumunda karşısındaki kişiye sadece ve sadece “Mikserlik yapma” diyen bir kişinin hakaret cezası aldığını duyunca, tamam artık bu memlekette kimsenin konuşması istenmiyor, pes artık demek zorunda kaldım.

Adı ÖZGÜR SATRANÇ FORMU olan bir ortamda da yaşanan bu olayları ise takdirlerinize bırakıyorum.

Selam, saygı ve sevgilerimle.
Ara
Cevapla
Mustafa bey,
Konu çok uzadı ve çok değişik ifadeler ortaya çıkıyor.Böyle olunca da karışmadan dinlemek zor oluyor.Öncelikle son olarak bir deyim kullandınız:"Satranç camiasının hukukçuları"Bu deyim ile söylemek istediğiniz camianın içinde Hukukçular olduğunu hatırlatmaktır.Bu deyim "Satranç camiasının haklarını korumak üzere görevlendirlmiş hazır ekipler"anlamına gelmez.Bu düzeltmeyi yapalım!Tutku bey ile olan meseleye gelince evvelce yazdığınız yazılarda bazı ifadeler maksadını aşmış ve belki hakaret davası açılacak düzeye gelmişti.Keşke Tutku bey ile aranızdaki diyalog mahkemeye intikal etmeden tatlıya bağlanabilseydi bu konuyu değerlendirmek ve çözüm yollarını bulmak daha kolay olurdu.Amacınız Tutku beye hakaret etmek değildi.Karşılıklı yazışma çok uzayınca gerilim de yükseldi.Sonunda mahkemeye intikal etti.Esas meseleye dönersek Tahkim Kurulunun her ne nedenle olursa olsun size geç yanıt vermesine çok şaşırdım.Hele "10 gün içinde gerekli başvuru yapılmadı"gibi gerekçeler ancak sizin haklı olduğunuzu kanıtlar.Ama bütün bu olayları 14 yaşındaki kız çocuğunun Satrançdan soğumasına yol açacak olaylar olarak göstermeyelim!Bir süre hevesini kaybetmiş olabilir.Ama kızınız Satrancı seviyorsa yine devam edecektir.Devam etmelidir.Geçmişde de pek çok Satranç sporcusu haksızlığa uğramıştır.Kızınız haksızlığa uğrayan ilk sporcu değildir.Son sporcu da olmayacaktır.Biz erişkinler haksızlıkları en aza indirmek için çaba gösteriyoruz.Hem Hukuka olan güvenimizi kaybetmeyelim!Hem de Gelecekde bu sorunların azalacağına inanalım!Satranç camiasının özel olarak görevlendirilmiş Hukukçuları yoktur.Ama hem Hukuk eğitimi almış olanlar vardır.Hem de Hukuka güvenen ve saygı duyanlar vardır.Onların yargıları her ne kadar resmi olmasa da Gelecekdeki haksızlıkların önlenmesinin teminatıdır.Bu gibi olaylar gençlerin Satrancı bırakmaları için gerekçe olmamalıdır!Aksine haksızlığa karşı kazanılmış bağışıklık ile Satranca kendilerinden emin devam etmeleri gerekir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
"...şöyle şöyle bir yol izleyin ki hem kızımızın mağduriyeti ortadan kalksın hem de bu hatalı uygulama bu camiadan yok olsun denmesini beklerdim." Yazan Kayseri Satranç - Dün 14:16

Konunun esas özü buydu !

...
Mağduriyetin ortadan kalkıp kalkmadığı sorgulanmadı.
Ama olay yörüngesinden çıkıp hiç istemediğimiz bir sonuca ulaştı.
Özel mesajlar da üyelerin bilgisine sunularak devreye girdi.
Mustafa Bey, bu yayınlamış olduğunuz özel mesajları mahkemede savunmanızda kullandınız mı?
Bunları açıkça sormak istiyorum.
Hala anlamaya çalışıyorum.
Ortada bir hükme bağlanacak bir iddia var. Mahkeme sürecine girmiş ve ÖSF'MA yansımış. Hiç bir şey gizli kalmamış.
Adli süreç devam ederken sessiz kaldığınızı yazmıştınız.
Bu mesajları yayınladığınıza göre mahkeme sonuçlanmış olmalı.
Yanılıyor muyum?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
Ateş Hocam yapıcı yorumunuz için teşekkür ediyorum.

Satranç camiasının hukukçuları derken neyi kastettiğimi çok iyi anladığınıza inanıyorum. Hem satranç sporunun içerisinde olan hem de hukukçu olan ve mağdur olabilecek sporcu arkadaşlarına gönüllülük esaslı yol gösterebilecek hukukçularımızı kastetmiştim.

Sizin de "Satranç camiasının haklarını korumak üzere görevlendirilmiş hazır ekipler" ifadenizde bahsettiğiniz gibi görevlendirilmiş bir hukukçu arayışı ve beklentisi içerisinde değilim elbette ki.

Ayrıca ne kadar önemli bir suçlama ile yargılandığımı da bu gün Av. Tutku DİNÇER’ in vekâlet vererek ikinci bir Avukat arkadaşını 1500 TL vekâlet ücreti ödeyerek davaya dâhil etmesinden anladım. Tabi bu ücret biliyorsunuz davayı kaybedene rücu eder. Bu bilgiye ulaştığımda da sizin yukarıda tırnak içerisinde verdiğiniz cümleniz aklıma geldi ve her ne kadar Ateş Hocam yok dese de bu işten ekmek yiyen hukukçuların olduğunu da tesadüfen öğrenmiş oldum. Davada vekâlet verilen kardeşimize elbette ki söz söylememiz mümkün değil. O Avukatlık mesleği ile ilgili kendisine gelen talebe cevap vermekle mükelleftir.

Tahkim ile ilgili önemli gelişmeler var ancak bunu süreç tamamlandıktan sonra açıklamak istiyorum. Tahkim Yönetmeliğindeki sürelerin ve kuralların sadece BAŞVURUCU için geçerli olduğunu anladım. Bundan dolayı daha ne kadar sürecek onu da kestiremiyorum gerçi ama. Biter elbet bir gün.

Diğer değindiğiniz konuya gelince; Bir röportajında Kayseri Asliye Ceza Hâkimi Necati DAŞTAN, Türkiye’de adalete olan güvenin yüzde 20 seviyelerinde olduğunu ifade ederek “Avrupa’da olsa bu, kırmızı alarm demektir” dedi. Bana sorarsanız da Eğitim Sistemi, Sağlık Sistemi veya ahlaki çöküntü falan değil, Hukuka ve Adalete güven bir ülkede tükendiği anda O ülke bitmiş ve yıkılmaya mahkûm demektir. Bütün bu yaşananlardan sonra beni ve Kızımı da bu % 20 arasında görmeniz mümkün değil Saygıdeğer Ateş Hocam.

Kızımın Satranca küskünlüğünü giderebilirim belki ama Adalete olan güvenini tekrar tesis edebilmek için O Adaletin Adalet olması ve O adalete inanan bir babanın olması gerekiyor Sayın Hocam.

Herkes hep şu örneği verir “Bu adalet bir gün size de lazım olabilir.” diye. Ben de diyorum ki İNŞALLAH BU ADALET EN KISA SÜREDE BU ADALETİ KÖTÜYE KULLANANLARA LAZIM OLUR.

Selam, saygı ve sevgilerimle.
Ara
Cevapla
Yeterince aydınlanan bu konuda şimdilik daha fazla yazmayı düşünmüyordum ancak, 1500 TL vekalet ücreti, konuyu farklı mecralara çekebileceği için açıklık getirme zarureti hissettim. "Terzi kendi söküğünü dikemez" sözünde olduğu gibi, biz avukatlar kendimizin taraf olduğu ihtilaflarda genellikle olaya dışardan bakan başka bir avukatın dosyayı ile ilgilenmesini isteriz. Bu bir teamüldür. Meslektaşlarımız da bu işi doğal olarak belirli bir ücret karşılığında yaparlar. Konuyu takip edenlerin bilgilerine sunarım.
Ara
Cevapla
Saygıdeğer Form takipçileri;

Olayın ana konusu için Satranç Federasyonu'na yapmış olduğumuz itiraza, Federasyon Merkez Hakem Kurulu ve Federasyon Yönetim Kurulu'nun aleyhimizde karar vermesi ve başvurumuzu reddetmesi üzerine olay Tahkim Kuruluna intikal etmişti.

Tahkim Kurulu'nun OY BİRLİĞİ ile LEHİMİZE vermiş olduğu karar metnini EK olarak siz form üyelerine aktarıyorum.

Spor Genel Müdürlüğü WEB sayfasında Ülkemizdeki Lisanslı bayan satranç sporcu sayısının 142.414 adet olduğu belirtilmektedir. Birkaç hafta öncesinde Konya da yapılan 2015 Türkiye Yıldızlar Satranç Şampiyonası'na katılan bayan sporcu sayısının; 15 Yaş Kızlarda 21 adet sporcu, 16 Yaş Kızlardaki sporcu sayısı 11 adet, 17 yaş Kızlardaki sporcu sayısı 8 adet ve 18 Yaş Gurubundaki kız sporcuların sayısının da ne yazık ki yine 8 adet olmasının nedenleri bu karardan sonra herhalde daha net görülmektedir.

Ne yazık ki olayın yaşandığı tarih itibariyle 14 yaş bayanlar kategorisinde olan kızım o tarih itibariyle tek bir turnuvaya dahil olmak istememiş ve özellikle başkanının bayan olmasıyla gurur duyduğumuz Federasyonumuz bu olayda sürekli mağdur edilen sporcusu aleyhinde karar vererek Tahkim Kuruluna da o doğrultuda bilgiler aktarmıştır.

Yaşanılan süreç aşamasında görüş ve desteklerini esirgemeyen değerli form üyelerine teşekkürlerimi sunuyor, haksızlığa uğramış olmanın gerginliği ile kırgınlık yaşatmış olabileceğim bütün camia üyelerinden ilk paylaşımımda olduğu gibi yeniden özür diliyor, kızımın linç edildiği satranç sporunda nice başarılı kız çocuklarımızın ve velilerimizin huzur içerisinde başarıyı yakalamalarını temenni ediyorum.

Selam, saygı ve sevgilerimle.

Dr. Mustafa DÖRDÜNCÜ


Ek Dosyalar
.pdf   Tahkim Kurulu Karar Metni.pdf (Dosya Boyutu: 645.94 KB / İndirme Sayısı: 42)
Ara
Cevapla
Yani şimdi 1. ilan edildi değil mi?
Ara
Cevapla
Kullanıcı ismini İngilizcede "avukat" anlamına gelen bir tamlamayla değiştiren Tutku DİNÇER arkadaşımız acaba bu konuda nasıl bir yorum yapacak?
Hakaretten ceza aldırmayı başarmıştı, yapıp edebileceği tek şey buydu ve cezayı aldırdığını bu satırlardan sevinçle müjdelemişti.
Ne var ki bu, konunun sadece saptırmasıydı.

Konunun esasyıla ilgili karar geç de olsa geldi. Geciken adaletin zarar verdiği durumlardan biri yaşanmakta, yine de hiç yoktan iyidir diyorum.
Haklı hukuk mücadelesini kazanan, bu süreçte yıpranan sporcu kızımıza ve azimle hakkını savunan velisi Mustafa Bey'e en içten selam ve saygılarımı iletiyorum.
Geçmiş olsun Mustafa Hocam, haklı mücadeleni kazandığından dolayı seni yürekten tebrik ediyorum.

Bundan sonraki süreçte tek hedefiniz kızınızı satranca döndürmek olmalı. Bu konuda elimizden gelecek, yapabileceğimiz birşey olursa çok sevinirim.
Ara
Cevapla
Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonra
Döner vefk-i murâd üzre felek ammâ neden sonra

Mezâkî
Ara
Cevapla
Sevgili Vildan Gökçe Dördüncü'nün tüm oyunlarını kazandığı turnuvanın birincisi olduğunu kabul etmemiz için Tahkim Kurulu kararına ihtiyacımız yoktu. En azından satranca ve sportif mücadeleye biraz olsun saygısı olanlar için.

Asıl düşündürücü ve acı olan tahkim kurulu tarafından oy birliği ile alınan bu kararın tersinin, TSF'nin kendi iç mekanizmalarından nasıl geçtiğidir.

Kızımızı ve bu mücadeleyi gösteren Mustafa Bey'i tekrar tebrik ederim.
Ara
Cevapla
Geçmiş olsun, Sevgili Vildan Gökçe'yi tekrar tebrik ediyorum.

Adalet Mustafa Dördüncü'nün çabaları sayesinde yerini bulmuş. TSF'nin kanallarında bu kararın alınamamış olması ise son derece düşündürücüdür.

Kompleksler, kısmi çıkarlar, yerli yersiz her şeyi güzelleyip bitmeyen bir kuru gürültüyle insanları susturmak, herkesin kendi reklamının peşinde olması. Şu forumda bazı yazılanları, bazı tecrübelerimi artık yüzümü ekşiterek anıyorum. Şu olayda bile görüyorum ki satranç camiası camia olmaktan çıkmış, satrancın dışında bir kurum çözüyor bu işi.

Görüyorum ki satranç oynamak dışındaki satrançla bütün ilişkimi kesme vaktim geliyor. Hiç kimseye de elini taşın altına koymasını önermem, satrancı seviyorsanız oynayın keyif almaya çalışın.
Ara
Cevapla
Nerede? oynayacaksın sevgili özgür.

Ankara'da satranç oynanacak yer var mı?

Ziyaret edilebilecek bir yer olsa TSF zaten zincirine eklerdi, ben Taraçayı biliyorum, kahvehane yani, başka?

Konuyu dağıtmadan içimde kalmasın diye yazmak istiyorum;

Bu vahim olay, başından itibaren TSF'nin karar veren mekanizmaları dahil, satranca ve adil olmaya önem vermeyen kişilerin, ardı ardına yapılmayacak işleri, yapmalarından bu hale gelmiştir.

Övünmek gibi olsun!! Bu konu bana gelse, ben bu işi 2dk da bitirirdim.

Satranççılara , satranca gönül verenlere ve adil olma becerisi gösterenlere, saygılarımla.
Ara
Cevapla
Mustafa Bey,
Verilen karar ile ilgili olarak konuşmak istemem.
Anlamı da yoktur.
Çünkü öz düşüncelerimi size, hem buradan hem özelden, hem de facebook tan yazmıştım.
Düşüncelerim beni bağlar. TSF ya da başka bir kurumun verdiği karar çok önemli değildir.
Çünkü;
YASA OLMASA DA VİCDAN VARDIR.

Kızımız için olması gereken tescil edildiyse eğer buna, ancak sevinebilirim.

Bu konuyu sizin ile özelden görüşmüştük. Öz düşüncelerimi biliyorsunuz.
Burada konuşmam çok önemli değil.
Samimiyet algılaması sorunu olanlarca "Polemiklere sürükleniyor."
Eğer adalet geç tecil etmişse bile çok önemsemeyin derim.
Sizin inancınızdı önemli olan ki, bunu da paylaşmıştık sizinle.
Kızınızın, "bir babanın mücadelesine tanık olması" bence bu olayın en büyük kazanımıdır.
Sanırım bunu da size yazmıştım.
Geçmiş olsun diyorum.

Sevgilerimle...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
(21-07-2015, 11:52)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: TSF ya da başka bir kurumun verdiği karar çok önemli değildir.

Buna kesinlikle katılmıyorum.

Satranç kültürünü gerçeğe yansıtamamış kişilerin, basiretsizliğini gösteren bu olay, bizleri temsil eden TSF tarafından yapılmamalıydı, TSF'nin bu kararı almada pay sahibi olan birimlerini (kişilerini) kınıyorum.

Bu kadar basit bir konuda "Hata yapılmıştır" denilip geri adım atmak yapılması gereken, en basit ve adil olan hareketti.

Sorumluluk bilincinde olsunlar yeterlidir. Hatasız kul olmaz.

Her ne kadar bu konuda, forumda tatsızlıklar, münakaşalar olduysa da, ben bu olayda, burada güzel bir 'Mücadele' örneği izledim.

selamlar.
Ara
Cevapla
(08-02-2015, 03:11)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: sporcumuzun vicdanen haklı olması sebebiyle, hukukun bu hakkı teslim etmesi gerektiğini düşünmenizi anlamakla birlikte, bunun tek yolunun SGM Tahkim Kurulu'nun yönerge maddesini Tayfun Haznedaroğlu gibi yorumlaması olduğunu ve bir sattanççı olarak, o maddeden o yorumun çıkartılamayacağını düşündüğümü tekrar ederim. Umarım bu kez yanılırım yada SGM Tahkim Kurulu, bir türlü gerekçelerini yayınlamadığı ve çok eleştirilen kararlarından birini daha verir ve vicdanen haklı olan bu sporcumuz genel kategori birinciliğini elde eder.
Öncelikle, her ne kadar babası tarafıma bu sayfalarda bir mesaj dolusu hakaretler etmiş olsa da, sporcumuzu bu hakaret suçundan tamamen ayrı tutarak kararın sporcumuz için hayırlı olmasını dilerim.

İkinci olarak, "Benim çocuğuma 1.lik ödülü verildi ama şimdi 2. olarak ilan ettiler!", "Benim çocuğum ikinci olmuştu ama şimdi 3. olduğunu söylüyorlar!" ve "Benim çocuğum 3. madalyası almıştı ama şimdi madalyaya hak kazanmadığı belirtiliyor!" diye forumda dert yanması muhtemel Kayseri'li velilerimize şimdiden hoşgeldiniz diyorum. Tabii onların olası yasal başvurularını da unutmayalım! Bakarsınız onlardan biri de SGM Tahkim'e başvurur ve üzerine basa basa yönergenin meşhur maddesine değinir ve bu sefer bu madde SGM Tahkim Kurulu'nun gözünden kaçmaz ve kararının netice kısmında değerlendirmeye alır ve herşey tekrar başa döner.

Daha ilk mesajlarda belirttiğim gibi bu hukuki sürecin sporcu lehine neticelenmesinin tek yolu, yönerge maddesinin farklı şekilde yorumlanması olabilirdi. Ancak, SGM Tahkim Kurulu zaptın Gereği Görüşülüp Düşünüldü diye başlayan karar kısmında bütün uyuşmazlığın odağında bulunan, somut olayın ana kaynağı olan "Birleştirilmiş kategorilerindeki sporcular kendi kategorilerindeki ödüllere hak kazanırlar." maddesine hiç değinmeden, göz önünde dahi bulundurmadan verdiği kararda benim bahsettiğim "farklı yorumlama"nın bir adım daha ötesine geçerek "hiç yorumlamadan" karar vermiş. Tüm uyuşmazlığın odağındaki ilgili yönerge maddesini karar verilirken göz ardı edince, kararın geriye kalan kısmı yorumlamaya dahi ihtiyaç duyulmayacak derece açık ve net bir karardır.

Tüm ilgili sporcular açısından hayırlı olsun. Umarım şimdi turnuva sonunda elde ettikleri dereceleri düşürülecek sporcular konusunda gerekli duyarlılık gösterilir. Benim hakaretler sebebiyle ceza davasına ek olarak açacağım ve kazanacağımı öngördüğüm manevi tazminat davası sonucunda tarafıma ödenecek tazminatla bu karar sonrası mağdur olacak 3 sporcuya çeşitli satranç malzemeleri hediye ederek mağduriyetlerinin giderilmesine bir parça da olsa katkıda bulunmak şimdiden sözüm olsun.
Ara
Cevapla
Forumdaki olayların bu şekilde gelişmiş olması hepimizin şanssızlığı oldu.

Umarım olumsuzluklar fazla uzayıp gitmez.

Bu örnek turnuvada belirttiğiniz 3 sporcunun yerinde olsam veya onların velisi olsam turnuvanın sonunda duruma kendim bizzat itiraz ederdim (Tabii ki turnuva yönergesindeki o maddeyi atlamış olmam halinden bahsediyorum).

Selamlar.

Yanlış anlaşılma olmasın.

O maddeye, turnuvanın başında itiraz ederdim, demek istedim.

Selamlar.
Ara
Cevapla
Hak nedir bilmeyenler,
Adalet duygusundan yoksun yetişenler,
Adaletin gerçekleşmesini hazmedemeyenler,
Benlik duygusunun zirvesinde gezenler,
Hep bana diyenler, ciğerleri beş para edenler,

Adaletle karşılaştığında kin derler.
Cahilce ve ahmakça söz söyler, zulmederler.
“Dediğim dedik, cezalandırırım uymazsan bana eğer” derler.
Adalet bir küheylan yeri geldiğinde dört nala kalkan,
Adaletsizler ise sadece bir eğer ederler...
Ara
Cevapla
(21-07-2015, 12:20)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(21-07-2015, 11:52)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: TSF ya da başka bir kurumun verdiği karar çok önemli değildir.

Buna kesinlikle katılmıyorum.


selamlar.


Yakup Hocam,
Benim bu konuda görüşüm başından beri değişmedi.
Ne zaman fikir belirtip belirtilmeyeceğini biliyorum.

Benim kast ettiğim şeyleri neden farklı yorumluyorsunuz ki?

Ben birinci elden Mustafa Bey ile zaten süreç içinde iletişimdeydim.
TSF içinden muhataplarıyla da ...

Bunları bilemezsiniz.
Özelimdir.
Ama şu kadarını kendisiyle paylaştım.

Mustafa Bey'in olgun anlayışına güvenerek;

"...Mücadeleniz ve kızınızın kazanımı değerlidir.
Forumda bu konuyu istismar ettiğimi, bu konuyu kullanarak prim sağlamak istediğimi düşünenlere yazacağım cevabi yazılarla bu sayfayının kirlenmesini istemiyorum..."
...

"TSF ya da başka bir kurumun verdiği karar çok önemli değildir."
Bundan ne anladınız bilemem.

Ama benim için haklılık konusunda resmi kararların önemi, vicdani kararların önünde değildir.

Çünkü yazdım, "YASA OLMASA DA VİCDAN VARDIR!"

Selamlar.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 3 Ziyaretçi