İl turnuvalarında antrenörlerin konumu.
#1
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]Merhaba,[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]İllerde düzenlenen turnuvalar hakkında görüşlerimi paylaşmak isterim.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print] [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]Öncelikle turnuvalarda emeği geçen tüm hakemleri ve görevlileri içtenlikle kutlarım. Gerçekten çok büyük bir özveri ile  program bitiminin son anına kadar  kararlıca çalışıyorlar.
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]Ancak ilk kontroller ve teknik toplantısından, ta ödül törenine kadar belirlenen kuralların kararlıca ve eksiksiz uygulanması çok önemlidir.
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]Özellikle spor salonları gibi geniş alanlarda yapılan turnuvalarda düzen ve tertip çok önemlidir. Bu konuda çok yerinde görev bölümü yapılmalıdır. Tecrübesi ve dirayeti olmayan kişiler bu konuda görev almamalıdırlar.

 Ortaya çıkan karmaşa görüntüleri savunulamaz. Ne organizasyon ne de sponsorlar açısından kabul edilebilir bir durum değildir.
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]Yeni bir uygulama olan[/font][/size][/color][color=#c00000][size=large][font=Segoe Print] "gerektiğinde seyircisiz" [/font][/size][/color][color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]uygulamayı da  destekliyorum. Cesurca ve kararlılıkla uygulanmak şartıyla tabi. Ama temennim bu uygulamaya asla gerek kalmamasıdır.
[color=#ff3333]Satranç seyirsiz ve seyircisiz olmuyor.[/color]
 
Çok iyi eğitim verilmelidir. Her yıl yeni başlayanlar ve yakınları bu konuda da eğitilmelidirler. Broşürler hazırlanabilir. Görsel medyadan ve il- ilçe temsilcilik sayfalarından duyuru kanalları kullanılmalıdır.
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print] Bu anlamda yönetimi mükemmel olan hakemler biliyorum.
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]Ses düzeni bir turnuvayı rezil de eder vezir de! hakemlerin en büyük desteği ya da engeli olur. Ses düzenine mutlaka çözüm bulunmalıdır!
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]Fon müziği öneriyorum. Tur aralarında sporcuların ve velilerin stresti önemli ölçüde azaltacaktır. Ödül töreninde de şık durur.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print] [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]Bu tip il yarışmalarında ve birinciliklerinde öncesinden daha organize olmak gerekir.
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print] Türkiye Şampiyonası ya da geleceğe hazırlanan sporcular açısından bir antrenör olarak çok önemsediğim önerilerim olacaktır:[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]     a- Öncelikle satrancın çok önemli bir ögesi olan antrenör de diğer tüm spor dallarında olduğu gibi turnuva alanında (oyun sahası) içinde olmalıdır.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]     b- Bu bir keyfi talep değil, gerekliliktir.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]     c- Antrenörler özellikle küçük yaştaki sporcularının maç içindeki her türlü değişimlerini de gözlemeleri gerekir. Oyun heyecanının sporcusunun psikolojisine nasıl yansıdığına tanık olmalı ve ilerisi için fikir sahibi olarak önlemler alabilmelidirler. [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]     d-Bu oyun tekniği açısından da gereklidir. Oyuncusunun oyununu izleyemeyen antrenörün durumunu düşünmek çok anlamlı gelmiyor bana.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]     e-Satranç sporcusu antrenörünün de oyun alanında olduğunu görerek moral motivasyonu ile sahaya çıkmalı ve mücadele etmelidir. Bu tüm sporcular için bir gerekliliktir.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]     f- Saha içinde hastalanan ya da haksızlığa uğrayan sporcuları hakkında en ufak bir fikri olmayan antrenörler için bir gerekliliktir bu durum. Böyle bir durumda velisinin ya da turnuva organizasyonun haber vermesiyle durumdan ancak sonradan haberdar olabilen antrenör için pek iyi bir puan değildir bu durum.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]      g- Antrenörü ya da öğretmeni olmayan sporcular da olabilecektir elbette . Ama bu durum, bu sporcularımız için örnek teşkil eder ve  antrenör ile çalışmaya teşvik edilmiş olurlar.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]      h- Yarışma öncesi il düzenleme kurulu olarak bir toplantı düzenleyip bu konuda düşünceler alınabilir.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]      ı- Antrenörlerin saha içinde -YAKA KARTI-  uygulaması ile yer alması sağlanabilir. Bunun gerçekleşmesi için bir düzenlemeye gidilmeli ve duyurusu yapılmalıdır. Yaka kartını her vizeli ( en az 2. kademe de olabilir) antrenör alabilmeli ve kullanabilmelidir. Böylece sporcusunu izleyebilen antrenörlerin çalışma verimliliği artacaktır.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]      i- Antrenörlerin organizasyona yardımcı olabileceği konular da vardır. Bu düşünülmelidir. Kendisine bu haklar tanınan bir organizasyonda antrenörler özellikle son tur sonrası salon düzenleme hazırlıklarında sporcularıyla severek yardımda bulunabilirler.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]      j- Tüm bunlar için uygun bir toplantı her ilde belli ve önde gelen okul çalıştırıcıları ve antrenörleri için yapılmalıdır. Bu uygulamanın ilk provası sıradaki ilk ilgili turnuvada yapılmalıdır.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print] [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print] Bu önerilerimi dikkate alacağınızı düşünüyorum.
 [/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Segoe Print]Selam ve sevgilerimle...[/font][/size][/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#2
Kesinlikle Çok Doğru bir Düşünce !!
İlimde görevdeyken yaptığımız turnuvalara antrenörlerin özellikle girmesini tavsiye eder, salona girince çıkarmaya kalkışan hakemlerimize uygun dille müdahale eder, durumu anlatırdım.
Antrenörlerin onları tahta başındayken de izlemeleri ayrıca sporcularının gelişimine de katkısı olacaktır.
Ama maalesef bazı yöneticilerimiz hâlâ "ya hamle söylerse?" korkusu içindeler. belki örnekleri vardır ama bence basit önlemlerle bu iş katkı sağlayıcı hale getirilebilir.
Şu dikkatimi çekmişti geçenlerde kadınlar milli takımımızın İzlanda'daki maçında Michaliçsin takımın başındaydı ve tahtaya baktığımda oyunlar başlamıştır. Yurt dışı tecrübem olmadığı için yazdım. Belki orada bu uygulama vardır...
[font=Trebuchet MS]ZESDER Balıkesir Zekâ ve Zihin Sporları Kulübü[/font]
Cevapla
#3
özünde antrenör alınıyorsa, seyirci her türlü alınmalıdır. diğer spor dallarında taktik değiştirme takımın başında olma rolü var hocaları. 4-4-2 değil 4-3-3' e dönün der hoca. ama satrançta tahtaki oyuna müdahale, şah kanadından değil vezir kanadından oyna gibi bir müdahale söz konusu değil. o yüzden eğer ki içeri antrenör alınıyorsa, seyirci kesinlikle alınmalıdır. Seyircileri dışarı gönderip antrenörler izlesin derseniz olmaz.
Öteki tarafın antrenörü girerse ötekinin velisi de diyecek benim çocuğumun maçına bakmasın veya girmesinSmile sonu yok. hadi hayırlısı. ama dediğim gibi içeri de antrenör olursa seyirci olmasına izin vermezseniz kesinlikle sıkıntı çıkacaktır.
Ara
Cevapla
#4
(24-11-2015, 12:00)H Mustafa Demir Nickli Kullanıcıdan Alıntı: özünde antrenör alınıyorsa, seyirci her türlü alınmalıdır. diğer spor dallarında taktik değiştirme takımın başında olma rolü var hocaları. 4-4-2 değil 4-3-3' e dönün der hoca. ama satrançta tahtaki oyuna müdahale, şah kanadından değil vezir kanadından oyna gibi bir müdahale söz konusu değil. o yüzden eğer ki içeri antrenör alınıyorsa, seyirci kesinlikle alınmalıdır. Seyircileri dışarı gönderip antrenörler izlesin derseniz olmaz.
Öteki tarafın antrenörü girerse ötekinin velisi de diyecek benim çocuğumun maçına bakmasın veya girmesinSmile sonu yok. hadi hayırlısı. ama dediğim gibi içeri de antrenör olursa seyirci olmasına izin vermezseniz kesinlikle sıkıntı çıkacaktır.

[color=#0070c0][font=Segoe Print]Düşüncelerimi yeterince açık ifade ettiğimi sanıyorum.
Futboldan örnek vermeniz ne derece doğrudur? Futbolda her unsurun nerede olması gerektiği belirlenmiş ve düzenlenmiştir. Ben saha içinde düzenleme ile antrenörün izlemesi gerekliliğinden bahsettim.[/font][/color]
[color=#0070c0][font=Segoe Print]Sportif gerekliliktir bu.
Keyfi olan seyircinin izlemesidir. Saha içinde seyircinin ne işi olabilir?
Satranç seyirlik bir oyundur. Ama oyuncuların oyun alanında seyircinin alınması ne derece gereklidir?
Satrancın alanı, sahası yok. Tüm temel sorunlar buradan kaynaklıdır.
Seyircilerin dışarı gönderilmesinden bahsetmedim.
Ben seyirci ile oyuncuları en başından beri aynı ortamda olmaması gereğini savunuyorum.

Ama konu başlığım bu değil.
Sporcu antrenörüne sadece hamle danışmak için ihtiyaç duymaz. Bu zaten söz konusu değil.

Ben bu konuyu sportif temelli sebepleriyle açıkladım.
"[font=Segoe Print]Satranç seyirsiz ve seyircisiz olmuyor." derken açıklamak istediğim şey seyirci ile sporcuların aynı ortamda olması değildir.[/font][/font][/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#5
Ben bu konuda sentez görüşe sahibim.

Sporun özünde seyirci olmalı, satrancı kitleselleştirmek için seyirci aktörünü göz ardı edemeyiz (futbolun aksine satranç, "oyuncunun" ana aktör olduğu bir oyun. Sistem dünyada önce oyuncu sonra izleyici üzerine kurulu. Bu anlamda satranç, golf veya eskrim gibi elitist bir spor. Futbol ise popülist. Yani oyuncudan değil, kalabalık kitlelerden besleniyor. O sebeple satrançta organizasyonlar oyuncu için yapılırken, futbolda seyirci amaçlı yapılıyor. Seyirci futboldan çekilirse futbol çöker. Satrançta ise oyuncu satranç sporundan çekilirse sistem çöker).

Ancak kural koyucular kalite kavramını uzun yıllardır ihmal ettiler. Kast ettiğim turnuva kalitesi veya oyunun oynandığı yer kalitesi.

Seyirci, oyuncudan uzak mesafede, oyuna ve oyuncuya karışmayacağı garanti edilecek bir düzlemde sahayı izleyebilir. Bir tür tribün düzeni. Arada bir mesafe olmalı çünkü satranç sui generis bir oyun, aşırı sessizlik istiyor. Atletizm veya basketbol gibi değil.

Öksürük, tıksırık, çıtırtı bile zaman sıkışması durumunda bir oyuncunun kaderine tesir eder. O sebeple, kontrol imkanının çok zor olduğu onlarca seyirciyi reddetmemek ama aksiyondan uzak tutmak lazım. Bu da salon kalitesi ile alakalı birşey.

Mesela kapalı fanus ardında, farklı ortamda kapalı devre kameralarla veya tribünden oyunu değil ama ortamı izleyecek bir düzende seyirci işin içinde kalmalı. Buna mukabil, seyirci sahaya girmemeli, oyuncuya değmemeli.

Antrenörün ise sadece oyun başladıktan ilk 5 dakika içinde içeride olması ve tıpkı fotoğraf çekilmesindeki süre kısıtlaması gibi bir kısıtlamaya tabi olması gerektiğini düşünüyorum. Satranç gibi ciddi ego ve efor savaşı yapan kişilerin, mücadele sertlikleri olduğunu varsaymak gerekir. Antrenörü tüm oyun süresince yanında görerek motive olmak çok sağlıklı değil, tersine, oyuncuyu maçtan koparacak bir bağımlılık haline dönüşür.

Diğer yandan Türkiye'deyiz. Bizim birçok yetersiz hoca, oyuncusunun değil salt kendi istatistiklerinin peşinde olduğundan maalesef hamle de fısıldıyor, kaş göz de oynatıyor. Dahası 9 yaşındaki oyuncusuna tokat atan hoca ve ebeveyn gördüm ben. Burası bir sınav ortamı gibi, her turnuva bir öğrenim sahasıdır, nasıl ki çocukları sınavlarda soruları ve kağıtları ile başbaşa bırakmak sistemin gerçeği ise, satranç oyunlarında da fiziksel alanı onlara terk etmek hem saygı gereği olmak gerekir hem konsantrasyona faydalıdır.

Hocalar, ebeveynler, seyirciler ve oyunu biten oyuncular, fiziksel temasın olmayacağı ama sahayı görebilecek bir yere çekilerek bu alanı görebilmeli ama iletişim kuramamalılar.

Son olarak, bu nitelikteki alanların yaratılması -yani seyircinin alanı görüp oyuncuyu izleyebildiği veya arka planda kapalı devre ekranlardan turnuva alanını görebildiği, oyun ortamı dışındaki salon ve odalarda analiz yapılabilmesine olanak veren lokasyonlar- satranç sporunun ayrı bir kişiliğe sahip olduğunun kabul edilmesine bağlı. 

Çok uzun yazdığım için ben de bu cümleyi anlamadım Smile şöyle toparlayayım:

Genelde satranç turnuva alanları devşirme alanlar. Ya düğün salonu veya basketbol sahası üzerine eklentilerle bir tür turnuva şantiyesi kurularak oluşturuluyor. Prefabrik geçici yerleşim alanları gibi.

Oysa satranç turnuva kalitesi için belli şartlar gerekli: Sessizlik, hakemlerin alana hakim olabilmesi, oyuncunun masada rahat olabilmesi, hakem ve teknik personelin donanımı, tuvalet ihtiyacının giderilmesi, tur aralarındaki geçişmelerin steril olarak sağlanması gibi. Buna seyircinin yerleşimi meselesi de eklenebilir.

Tüm bu mecburiyetler asıl sorunun, satranca "özel oyun sahaları olmadığını" bize gösteriyor. 

Basketbol basket sahasında oynanır, güreş minderi üzerinde oynanmaz. Golf tartan pistte oynanmaz, voleybolu betonda, tenisi hipodromda oynayamazsınız. Her sporun dinamik yapısı farklıdır çünkü.

Satranç için yukarıda saydığım şartları sağlayacak özel salonlar yapılmalı. Bu da aslında zor değil. 3 veya 5  büyük şehir için TSF yer satın almalı. Bu yerler satranç oyunun kişiliğine göre tasarlanmalı (sesi emen duvar, kapalı devre dış yayın, sahadan uzak seyirci mekanı, kahve vs içilecek alan gibi).

1) TSF bundan zarar etmez. Zira kredi ile alacağı 3 taşınmazı bilançosunun aktifine yazacağından bilanço tekniği açısından zarar oluşmaz.

2) TSF bunun için kaynaklarını kullanabilir, gerekirse devletten destek alabilir. Satranç salonu almak ucunda sportif, kitlesel ve eğitime dönük birşey olacağından devlet buna kaynak verebilir, en kötüsü hibe şeklinde kredi imkanı bulabilir.

Kaldı ki TSF atıl kaldığı zamanlarda bu yerleri kiraya verebilir ve gelir sağlayabilir. Kolaylıkla toplantı salonuna dönüşebilecek bu tür alanların 3 büyükşehirde her zaman alıcısı vardır.

3) Eğer taşınmaz almak TSF için nakit çıkışı açısından sorun olursa, uzun süreli kiralama ile aynı sonuca ulaşabilir.

Sonuç: 

Satranç sahasına velilerin veya antrenörlerin girmesi sorunu esasen, satranç alanlarının düzgün alanlar olmaması sorunu. Bu da bizim satrancın değerli bir spor olduğunu bilmememizden ileri geliyor. 

Silah  atmak için poligona, at yarışı seyretmek için hipodroma, kapalı salonda bisiklet yarışı için velodroma gidersiniz. Satranç sporu için, bu sporun kişiliğine özgü spor sahalarına ihtiyaç var. Basketbol salonuna, çadıra, düğün salonuna veya Ahmet Cömert Güreş Tesislerine değil. 

Satranca özel alanları kurarsanız, bu başlıkta sorunu kökünden çözersiniz. Hakem de rahat eder, seyirci de oyuncu da.

Valla öneri benden, bunun için 23.kurulu oluşturmak sizden  Cool
Ara
Cevapla
#6
(24-11-2015, 14:41)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ...


Satranç için yukarıda saydığım şartları sağlayacak özel salonlar yapılmalı. Bu da aslında zor değil. 3 veya 5  büyük şehir için TSF yer satın almalı. Bu yerler satranç oyunun kişiliğine göre tasarlanmalı (sesi emen duvar, kapalı devre dış yayın, sahadan uzak seyirci mekanı, kahve vs içilecek alan gibi).

1) TSF bundan zarar etmez. Zira kredi ile alacağı 3 taşınmazı bilançosunun aktifine yazacağından bilanço tekniği açısından zarar oluşmaz.

2) TSF bunun için kaynaklarını kullanabilir, gerekirse devletten destek alabilir. Satranç salonu almak ucunda sportif, kitlesel ve eğitime dönük birşey olacağından devlet buna kaynak verebilir, en kötüsü hibe şeklinde kredi imkanı bulabilir.

Kaldı ki TSF atıl kaldığı zamanlarda bu yerleri kiraya verebilir ve gelir sağlayabilir. Kolaylıkla toplantı salonuna dönüşebilecek bu tür alanların 3 büyükşehirde her zaman alıcısı vardır.

3) Eğer taşınmaz almak TSF için nakit çıkışı açısından sorun olursa, uzun süreli kiralama ile aynı sonuca ulaşabilir.

[color=#002060][font=Segoe Print]Önerilere katılıyorum.
Benzer şekilde TSF ye kalıcı gelir getirecek "Gelir Kalemleri" konulu önerilerim de olmuştu. Buradan sağlanacak kalıcı-hasılat ile çok daha temel sorunlara çözüm için kalıcı-kaynak oluşacaktır.

[/font][/color]

[color=#002060][font=Segoe Print]Bunun tek başına TSF tarafından yapılıp yapılamayacağı konusunda o kadar iyimser değilim. Ama başarılabilir belki de…
[/font][/color]

[color=#002060][font=Segoe Print]Önemli ve taraftar bulacak bir projenin devlet desteğine ihtiyacı olacaktır diye düşünürüm. Ancak bu konuda da önemli ve güçlü aracılar gerekecektir.[/font][/color]
[color=#002060][font=Segoe Print]Bunu da bir niyet ve kararlılık meselesi olarak görüyorum.[/font][/color]
[color=#002060][font=Segoe Print]Bu konuda atılacak adımlar satranç için değer! [/font][/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#7
(24-11-2015, 14:41)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Antrenörün ise sadece oyun başladıktan ilk 5 dakika içinde içeride olması ve tıpkı fotoğraf çekilmesindeki süre kısıtlaması gibi bir kısıtlamaya tabi olması gerektiğini düşünüyorum. Satranç gibi ciddi ego ve efor savaşı yapan kişilerin, mücadele sertlikleri olduğunu varsaymak gerekir. Antrenörü tüm oyun süresince yanında görerek motive olmak çok sağlıklı değil, tersine, oyuncuyu maçtan koparacak bir bağımlılık haline dönüşür.

Diğer yandan Türkiye'deyiz. Bizim birçok yetersiz hoca, oyuncusunun değil salt kendi istatistiklerinin peşinde olduğundan maalesef hamle de fısıldıyor, kaş göz de oynatıyor. Dahası 9 yaşındaki oyuncusuna tokat atan hoca ve ebeveyn gördüm ben. Burası bir sınav ortamı gibi, her turnuva bir öğrenim sahasıdır, nasıl ki çocukları sınavlarda soruları ve kağıtları ile başbaşa bırakmak sistemin gerçeği ise, satranç oyunlarında da fiziksel alanı onlara terk etmek hem saygı gereği olmak gerekir hem konsantrasyona faydalıdır.

Hocalar, ebeveynler, seyirciler ve oyunu biten oyuncular, fiziksel temasın olmayacağı ama sahayı görebilecek bir yere çekilerek bu alanı görebilmeli ama iletişim kuramamalılar.

Antrenörlerin içeride olması gerektiğini belirtirken "çalışmalarının sonucunu" görmeye girmeleri gerektiğinden kastediyorum. Yani "oyuncu oyunu ile" "antrenör oyuncusu ile" ilgilenmelidir, tabi ki tamamen sportif bir yaklaşımla olmalıdır. Oyuncunun taşları tutuşundaki durumu bile incelenmelidir.
Ben aynı turnuvada beraber oynadığımız öğrencilerimi onların arka çaprazında durur, öyle incelerim. Böylece öğrencimin rakibine de bir fırsat vermemiş olurum, zira benim tüm mimik ve bakışlarımı rakibi görür, öğrencim görmez!
[font=Trebuchet MS]ZESDER Balıkesir Zekâ ve Zihin Sporları Kulübü[/font]
Cevapla
#8
[color=#0070c0][font=Segoe Print]E tabi,[/font][/color]
[color=#0070c0][font=Segoe Print]Ülkemizde satranç sporuna toplumsal bakış açısı ortadadır.
Bu da aslında eğitimin konusu ve sonucudur.

 Spor sosyolojisi ve spor psikolojisi hatta satranç fizyolojisiyle ilgili durumlar vardır elbette. Müdahil olmak söz konusu değildir. Ben bunu söz konusu dahi yapmıyorum.
[/font][/color]

[color=#0070c0][font=Segoe Print]Böyle bir ortamda hakemlerin iş yükü artar mı, azalır mı o da ayrı bir konudur belki.[/font][/color]
[color=#0070c0][font=Segoe Print]Sırf artacak düşüncesiyle gündeme de alınmama söz konusudur.
[/font][/color]

[color=#0070c0][font=Segoe Print]Ancak öneri satrancın gelişmesi amaçlıdır. Tüm olumsuzlukların ortadan kaldırılması için düzenleme gerekliliği ortadadır.[/font][/color]
[color=#0070c0][font=Segoe Print] [/font][/color][color=#0070c0][font=Segoe Print]Ben makul ve kabul edilebilir şartlar oluşturulabileceği inancı ve umuduyla görüş belirttim ve önerimi sundum.[/font][/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#9
Antrenörlerin, sporcularının ve sporcularının muhtemel rakiplerinin oyunlarını izlemesi gerekli ve bu gereklilikten taviz verilmemesi gereken bir durumdur. Ancak, gerek salonların fiziksel şartları, gerekse o anki diğer şartlara göre gerekli düzenlemeler "antrenörün oyunu izlemesin engellenmeyeceği şekilde" yapılabilir. Örneğin, masanın başından değil de, belli bir şeridin arkasından yada tahtayı net görebiliyorsa tribünden izlettirilebilir. 

 Tabii burada asıl önemli olan antrenörün nitelikleridir. Ülkemizde beş günlük kurslarda 1. kademe antrenör yapılan ve bir kısmı hayatında turnuva oynamayı bırakın, turnuva ortamı dahi görmemiş ve turnuva kurallarından habersiz kişilerin sayısı hiç de az değildir. 

 Bu sebeplerle, bu konunun tüm Türkiye'de ortak bir şekilde çözümlenmesi ve bu çözümün TSF tarafından yapılacak bir mevzuat düzenlemesi ile netleştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim önerim;

- 2. kademe ve üstü antrenörlerin salona girebilmesi ve kuralları ihlal etmediği sürece istediği kadar kalabilmesi,
- 1. kademe antrenörlerin ELO puanına sahip olması yada belli bir UKD barajını aşmış olması
gibi tüm Türkiye'de geçerli olacak kıstaslardır. 

ELO'lu demek, belli bir sayıda ELO'lu sporcuyla oynamış, yeterince turnuva tecrübesi yaşamış demektir. UKD barajı için de 1500-1800 arası bir baraj belirlenebilir. Bu baraj da belirli bir satranç turnuvası kültürü olan kişi anlamına gelecektir. Yoksa "Benim öğrenci saate basmayı unutmuş, onu söyleyip gelicem." diye salona girmek isteyen, turnuva kültürü hakkında bilgi sahibi olmayan antrenörlerle bu iş yürümez.

Ek olarak, TSF mevzuatında net olarak belirtilmesi durumunda bu kriterler hakemlerin insiyatif alarak (Bu antrenör arkadaş bizim okulda çalışıyor, onu ben salona sokayım vb.) değiştiremeyeceği şekilde akreditasyon sistemi ile yapılmalı, turnuvadan önce yada turnuvaya geldiğinde kendisinin bu şartları taşıdığını belgeleyen (TSF lisans ve UKD sistemleri ile FIDE rating sayfası) antrenöre kendi ismini taşıyan bir yaka kartı verilmelidir. Bu yaka kartını başkasına kullandıran antrenörün yaka kartı o turnuvada geri alınmalı, başka bir turnuvada tekrarı halinde belli süre salona girişine izin verilmemelidir.

Hatta bir adım daha ileriye gideyim, turnuva salonlarına antrenör girişi antrenör kimliği ile sağlansın, Çok kısa sürede yapılabilecek bu mevzuat düzenlemesi ile bu kimliklere sahip olmayan antrenörlerin turnuva alanına giremeyeceği düzenlemesi yapılsın ve "Akredite Antrenör Kartı" adını alabilecek bu fotoğraflı kimlikler 5 yada 10 liraya satılsın. (Satılsın dememdeki amaç TSF'nin dikkatini çekmek. Yoksa yıllardır 30 lira için 1. Kademe antrenör belgesi dağıtan TSF bu işin ucunda az da olsa bir gelir görmezse aynı tas, aynı hamam gider bence bu iş.) 2016-2017 sezonuna kadar geçiş dönemi olup, yaklaşık 9-10 ay sonra yeni sezon başlangıcında bu kimlikler olmadan hiç bir antrenör salona alınmasın.
Ara
Cevapla
#10
(24-11-2015, 16:58)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Antrenörlerin, sporcularının ve sporcularının muhtemel rakiplerinin oyunlarını izlemesi gerekli ve bu gereklilikten taviz verilmemesi gereken bir durumdur. Ancak, gerek salonların fiziksel şartları, gerekse o anki diğer şartlara göre gerekli düzenlemeler "antrenörün oyunu izlemesin engellenmeyeceği şekilde" yapılabilir. Örneğin, masanın başından değil de, belli bir şeridin arkasından yada tahtayı net görebiliyorsa tribünden izlettirilebilir. 

 Tabii burada asıl önemli olan antrenörün nitelikleridir. Ülkemizde beş günlük kurslarda 1. kademe antrenör yapılan ve bir kısmı hayatında turnuva oynamayı bırakın, turnuva ortamı dahi görmemiş ve turnuva kurallarından habersiz kişilerin sayısı hiç de az değildir. 

 Bu sebeplerle, bu konunun tüm Türkiye'de ortak bir şekilde çözümlenmesi ve bu çözümün TSF tarafından yapılacak bir mevzuat düzenlemesi ile netleştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim önerim;

- 2. kademe ve üstü antrenörlerin salona girebilmesi ve kuralları ihlal etmediği sürece istediği kadar kalabilmesi,
- 1. kademe antrenörlerin ELO puanına sahip olması yada belli bir UKD barajını aşmış olması
gibi tüm Türkiye'de geçerli olacak kıstaslardır. 

ELO'lu demek, belli bir sayıda ELO'lu sporcuyla oynamış, yeterince turnuva tecrübesi yaşamış demektir. UKD barajı için de 1500-1800 arası bir baraj belirlenebilir. Bu baraj da belirli bir satranç turnuvası kültürü olan kişi anlamına gelecektir. Yoksa "Benim öğrenci saate basmayı unutmuş, onu söyleyip gelicem." diye salona girmek isteyen, turnuva kültürü hakkında bilgi sahibi olmayan antrenörlerle bu iş yürümez.

Ek olarak, TSF mevzuatında net olarak belirtilmesi durumunda bu kriterler hakemlerin insiyatif alarak (Bu antrenör arkadaş bizim okulda çalışıyor, onu ben salona sokayım vb.) değiştiremeyeceği şekilde akreditasyon sistemi ile yapılmalı, turnuvadan önce yada turnuvaya geldiğinde kendisinin bu şartları taşıdığını belgeleyen (TSF lisans ve UKD sistemleri ile FIDE rating sayfası) antrenöre kendi ismini taşıyan bir yaka kartı verilmelidir. Bu yaka kartını başkasına kullandıran antrenörün yaka kartı o turnuvada geri alınmalı, başka bir turnuvada tekrarı halinde belli süre salona girişine izin verilmemelidir.

Hatta bir adım daha ileriye gideyim, turnuva salonlarına antrenör girişi antrenör kimliği ile sağlansın, Çok kısa sürede yapılabilecek bu mevzuat düzenlemesi ile bu kimliklere sahip olmayan antrenörlerin turnuva alanına giremeyeceği düzenlemesi yapılsın ve "Akredite Antrenör Kartı" adını alabilecek bu fotoğraflı kimlikler 5 yada 10 liraya satılsın. (Satılsın dememdeki amaç TSF'nin dikkatini çekmek. Yoksa yıllardır 30 lira için 1. Kademe antrenör belgesi dağıtan TSF bu işin ucunda az da olsa bir gelir görmezse aynı tas, aynı hamam gider bence bu iş.) 2016-2017 sezonuna kadar geçiş dönemi olup, yaklaşık 9-10 ay sonra yeni sezon başlangıcında bu kimlikler olmadan hiç bir antrenör salona alınmasın.


[size=large][color=#3333ff]Ben önerilerinizi gayet yerinde buldum. Destekliyorum.[/color][/size]



[size=large][color=#3333ff]Ancak salona giriş yapabilecek antrenörlerin tespiti konusunda hem merkezi hem de yerelde uygulanışı için ön görüşmelerin, fikir bildirimlerinin ve tartışmaların yeterince olgunlaşması ve nitelik kazanması esastır.[/color][/size]



[size=large][color=#3333ff]Verdiğiniz örnek olaylar tasvip edilemez, ancak ülkemizde olan şeylerdir. Doğrudur ve çok yerde de bu olumsuzluklar ne yazık ki yaşanmaktadır.[/color][/size]

[size=large][color=#3333ff]Bu satrancın suçu değil, yetiştirilme tarzımızın içinde bulunduğu sistemden kaynaklan bir olumsuzluktur.[/color][/size]

[size=large][color=#3333ff]Bu sistemler, başka gelişmiş ülkelerle kıyaslanınca daha da gün yüzüne çıkar.[/color][/size]



[size=large][color=#3333ff]İlave edeceğim tek konu 5 günlük kurslar konusudur.[/color][/size]



[size=large][color=#3333ff]Beş günde ve toplam 30 saatte ancak 1. kademe yardımcı antrenör olunmaktadır. Hemen antrenör olamıyorsunuz. Öncelikle bunu hatırlatmalıyım. Onun için 48 saat daha eğitim almanız gereklidir. Burada bu düzenlemenin içinde bulunduğumuz şartlarda her hangi bir olumsuz yanı pek yoktur. Pekala bu gün sayısı ve ders saati süresi yeterlidir.[/color][/size]



[size=large][color=#3333ff]Ancak temel sorun bu kurslara talepte bulunan adayların niteliğindedir![/color][/size]



[size=large][color=#3333ff]1600 UKD ve üstü sporcuların, Başlangıç Düzeyi Satranç Okulu nu takip ederek katılacakları kursu ( ki bu konuda sn. Yakup Bayram'ın geçmişteki önerisine katılıyor ve tamamen destekliyorum) ben yeterli görmekteyim. Sporculuktan gelmiş olması temel ilke olmalıdır.[/color][/size]



[size=large][color=#3333ff]Ama kurslara talep ne yazık ki bu seviye çıtasının çok çok altında gelmektedir. O zaman da hazırlanan program sekteye uğramakta, en temel başlangıç konularına dönüş yapılmaktadır.[/color][/size]

[size=large][color=#3333ff]Tabi 5 günün ve 30 satin nasıl doldurulduğu da önemlidir![/color][/size]

[size=large][color=#3333ff]Halk Eğitim merkezlerinde aynı seviye dersleri 96-156 saat arasında değişmektedir. Tabi bu o etkinliğin öğretilmesi amaçlı bir kurstur.[/color][/size]



[size=large][color=#3333ff]Söz konusu kurslarda ben en öncelikli kaynak olarak verdiğim kaynak dijital materyaldir. Kurslarımın tamamını bu kaynaktan vererek kursiyerlere internetten de indirmelerini öneririm.[/color][/size]



[size=large][color=#3333ff]Bu şartları sağlayan yardımcı antrenörlerin de zaman içinde salonlara girişi düşünülebilir.[/color][/size]

[size=large][color=#3333ff] Ben 2.kademe antrenörlerin bu haktan faydalanması görüşünü kesinlikle destekliyor ve savunuyorum.[/color][/size]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#11
Küçük bir satranççının velisi olarak görüşlerimi yazayım. Özellikle çocukların karşılaşmalarında antrenör veya velinin satranç yapılan salona girişine kesinlikle izin verilmemelidir. Çocuk tam hamle yapacağı sırada antrenörü veya velisi öksürse veya elini burnuna götürse ve çocuk o taşla oynamaktan vazgeçse... Ortalığın nasıl karışacağını siz düşünün. Geçenlerde yaşadığımız bir olaydan örnek. Hem baba hem de antrenör olduğunu iddia eden kişi oyuncusunun masasına doğru eğilir ve bunu diğer baba görür. Ortalık bir anda karışır. Antrenör olan veli sadece masa saatine bakıp kaç dakika kaldığını görmek istediğini beyan etmekteyse de diğer baba sen hamle söyledin demektedir. Bir başka örneği ise bizzat hakem arkadaşım söylemiştir. Antrenör küçük oyuncusunun maçını izler ve öksürerek dışarıya çıkar. Küçük oyuncu da hamle yapmadan 1 dakika bekleyerek tuvalete gider. Bizim hakem arkadaş şüphelendiği için çocuğu takip eder ve antrenörün tuvalette çocuğa taktik verdiğini duyar ve hemen müdahale eder. Bu sebepledir ki küçük çocukların karşılaşmalarına ne veli ne antrenör alınmalıdır.
Ara
Cevapla
#12
(01-12-2015, 14:52)engo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Küçük bir satranççının velisi olarak görüşlerimi yazayım. Özellikle çocukların karşılaşmalarında antrenör veya velinin satranç yapılan salona girişine kesinlikle izin verilmemelidir. Çocuk tam hamle yapacağı sırada antrenörü veya velisi öksürse veya elini burnuna götürse ve çocuk o taşla oynamaktan vazgeçse... Ortalığın nasıl karışacağını siz düşünün. Geçenlerde yaşadığımız bir olaydan örnek. Hem baba hem de antrenör olduğunu iddia eden kişi oyuncusunun masasına doğru eğilir ve bunu diğer baba görür. Ortalık bir anda karışır. Antrenör olan veli sadece masa saatine bakıp kaç dakika kaldığını görmek istediğini beyan etmekteyse de diğer baba sen hamle söyledin demektedir. Bir başka örneği ise bizzat hakem arkadaşım söylemiştir. Antrenör küçük oyuncusunun maçını izler ve öksürerek dışarıya çıkar. Küçük oyuncu da hamle yapmadan 1 dakika bekleyerek tuvalete gider. Bizim hakem arkadaş şüphelendiği için çocuğu takip eder ve antrenörün tuvalette çocuğa taktik verdiğini duyar ve hemen müdahale eder. Bu sebepledir ki küçük çocukların karşılaşmalarına ne veli ne antrenör alınmalıdır.

Bu verilen örnekten yola çıkarsanız sağlıklı bir sonuca ulaşamazsınız.
 Burada yanlış olan şey antrenörün yaptığıdır. Eğer salonda diğe antrenörler de olsaydı bu durumu siz nasıl fark ettiyseniz elbette onlarda fark edebilirlerdi. Zaten bu konuda onlar da daha tecrübelidirler. Başka profesyonelce durumlar daha var. Velilerin farkında olmadığı...
Benim önerim bu sakat anlayıştaki antrenörler (bu davranışı sergileyenlere antrenör diyemem, olsa olsa sahtekar olurlar) için değil.
Ben sağlıklı bir düzenleme ortamındaki antrenörlerin spora kazandıracağı sportif kazanımlardan bahsediyorum.
Uyarınız anlıyor ve teşekkür ediyorum. Ama verdiğiniz örneğe göre vardığınız sonucu ise sağlıklı bulmadığımı söylemeliyim.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#13
(01-12-2015, 15:43)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(01-12-2015, 14:52)engo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Küçük bir satranççının velisi olarak görüşlerimi yazayım. Özellikle çocukların karşılaşmalarında antrenör veya velinin satranç yapılan salona girişine kesinlikle izin verilmemelidir. Çocuk tam hamle yapacağı sırada antrenörü veya velisi öksürse veya elini burnuna götürse ve çocuk o taşla oynamaktan vazgeçse... Ortalığın nasıl karışacağını siz düşünün. Geçenlerde yaşadığımız bir olaydan örnek. Hem baba hem de antrenör olduğunu iddia eden kişi oyuncusunun masasına doğru eğilir ve bunu diğer baba görür. Ortalık bir anda karışır. Antrenör olan veli sadece masa saatine bakıp kaç dakika kaldığını görmek istediğini beyan etmekteyse de diğer baba sen hamle söyledin demektedir. Bir başka örneği ise bizzat hakem arkadaşım söylemiştir. Antrenör küçük oyuncusunun maçını izler ve öksürerek dışarıya çıkar. Küçük oyuncu da hamle yapmadan 1 dakika bekleyerek tuvalete gider. Bizim hakem arkadaş şüphelendiği için çocuğu takip eder ve antrenörün tuvalette çocuğa taktik verdiğini duyar ve hemen müdahale eder. Bu sebepledir ki küçük çocukların karşılaşmalarına ne veli ne antrenör alınmalıdır.

Bu verilen örnekten yola çıkarsanız sağlıklı bir sonuca ulaşamazsınız.
 Burada yanlış olan şey antrenörün yaptığıdır. Eğer salonda diğe antrenörler de olsaydı bu durumu siz nasıl fark ettiyseniz elbette onlarda fark edebilirlerdi. Zaten bu konuda onlar da daha tecrübelidirler. Başka profesyonelce durumlar daha var. Velilerin farkında olmadığı...
Benim önerim bu sakat anlayıştaki antrenörler (bu davranışı sergileyenlere antrenör diyemem, olsa olsa sahtekar olurlar) için değil.
Ben sağlıklı bir düzenleme ortamındaki antrenörlerin spora kazandıracağı sportif kazanımlardan bahsediyorum.
Uyarınız anlıyor ve teşekkür ediyorum. Ama verdiğiniz örneğe göre vardığınız sonucu ise sağlıklı bulmadığımı söylemeliyim.
İyi de Aşkın hocam olacak olanlar kesinlikle bunlar yok kötü örnek örnek olmaz diyebilirsiniz ama, bir velinin içeride antrenör olmasın demesi bile özellikle çocuk maçlarında yeterli. Biraz büyük oyuncular veya gençler stresi kaldırabilir ama, 7-8 yaş gibi gruplarda çocuk ne olursa olsun içeri kim varsa ona bir bakar, kim geldi kim gitti bakar. Sunu tekrar ve kesinlikle belirtmeliyim, içeriye seyirci alınmayacak iken antrenör alırsanız sorunlar olacaktır.
Ara
Cevapla
#14
(01-12-2015, 16:45)H Mustafa Demir Nickli Kullanıcıdan Alıntı: İyi de Aşkın hocam olacak olanlar kesinlikle bunlar yok kötü örnek örnek olmaz diyebilirsiniz ama, bir velinin içeride antrenör olmasın demesi bile özellikle çocuk maçlarında yeterli. Biraz büyük oyuncular veya gençler stresi kaldırabilir ama, 7-8 yaş gibi gruplarda çocuk ne olursa olsun içeri kim varsa ona bir bakar, kim geldi kim gitti bakar. Sunu tekrar ve kesinlikle belirtmeliyim, içeriye seyirci alınmayacak iken antrenör alırsanız sorunlar olacaktır.

[size=large][font=Segoe Print]Antrenör tüm spor dallarında olduğu gibi kendisine ayrılan bölümde olmalıdır. Satrançta saha olmadığı için aklımıza sporcular ve masalarla iç içe seyirciler geliyor değil mi?

[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Hayır, elbette böyle bir görüntüden bahsetmiyorum.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Benim bahsettiğim, takım karşılaşmalarında olimpiyat modelidir. Yani masaların başında antrenörlerin yan yana oturduğu bir bölüm. O düzenin bir mantığı var.[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Oyuna müdahale hakkı kesinlikle yok. Varlık sebebi çok sınırlı gerekçelere dayalı...
Benzer düzenleme bireysel turnuvalarda da olmalıdır. Yaka kartı uygulamasını başlatırsınız. İleri düzey antrenörlerde bu tip sahtekarca olumsuzluklar olmaz demiyorum. İleri düzey oyuncularda bir takım sahtekarlıkların olması, tüm oyuncuların nasıl ki salondan çıkmasını gerektirmiyorsa, aynı mantık antrenör ve diğer personel için de uygulanır, değil mi?

[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Böyle bir ortamda her antrenör rakip takım tarafından da doğal bir şekilde denetlendiği için işleyiş planlandığı gibi gider. Hakemlerin de işi kolaylaşıyor.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Ama ne yazık ki böyle standart bir düzenleme yok.[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Çünkü SATRANCIN ÜLKEMİZDE DAHA SAHALARI YOK!
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]...[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Velinin gördüğü kötü örnekler, salon düzenlemesinin çok iyi yapılmadığı, bir hakeme 50-60 sporcunun düştüğü, izleyicilerin kurallardan habersiz ve duyarsız bir biçimde aşırı serbest davrandığı kalabalık turnuvalarda oldu. Burada tabi antrenör derken ben gerçek satranç antrenörünü kast ediyorum. Kademesine göre bir ayrım yapmak istemem ama bence en az 2. kademe ve üstü olursa çok daha verimli olacaktır.Bu antrenörlük açısından da çok yararlı ve teşvikleri canlandıracaktır. Bu arada bu spor dalının gerektirdiği davranışları benimseyen ve uygulayan tüm antrenör belgesi olmayanları ve 1. kademe yardımcı antrenörleri tenzih ederim.[/font][/size]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#15
Somut örneklerden gidilecekse ben de birkaç örnek vereyim:
Bir turnuvada küçük yaştaki sporcu ilk turda favori olduğu oyununu kaybetmiştir. İkinci turda antrenör de salona girip oyunu izlemeye başladığında o bölüme güneş geldiğini tespit etmiş ve sporcusunu bu durumun da etkisiyle oyununu kaybettiğini tespit etmiştir ve sorunun çözümünü sağlamıştır.
Diğer bir örnekte ise oyunu izleyen antrenör rakip oyuncunun itirazı üzerine masaya gelen hakemin taşa dokunulup dokunulmadığını anlamaya çalışıp işin içinden çıkamadığı durumda kendi sporcusunun taşa dokunduğunu söylemiş ve ihtilafın çözümünü sağlamıştır. Benzer örnekler çoğaltılabilir.

Olumsuz örneklerden kurtulmanın yolu antrenörlerin salona girişini yasaklamak değil, belirli bir süzgeçten geçmiş, satranç kültürüne sahip antrenörlerin salona girmesini sağlamaktır.

Geçen gün izlediğim bir basketbol maçında antrenör sahanın içine uzanmış, adeta savunma yapıyordu. Basketbolda antrenörlerin sahaya yaklaşması yasaklansın mı? Yada forumda bir kişi diğerine hakaret etti diye foruma üye alımı yapılmasın mı? Antrenörler bu sporun bir parçasıdır ve sporcusunun oyununu takip etmek antrenörün "işidir". Hamle söylediği "iddia edilen" antrenör var diye antrenörlerin salona girişinin yasaklanması doğru bir çözüm değildir.

Salona cep telefonu ile girilmesi yasak. Peki salona cep telefonuyla giren herkes hile mi yapıyor? Bir antrenör hamle söyledi diye bütün antrenörler hamle söyleyebilecek kişiler olarak mı görülmelidir? Antrenörümle benim arama isterseniz 10 metre mesafe ve ses geçirmez cam koyun, ben eğer hile yapmak istersem yine hile yapacak bir yöntem bulabilirim. Şüpheye ve yasaklamaya dayalı zihniyetler hiç bir zaman çözüm olamaz.
Ara
Cevapla
#16
Deneyimlerime dayanarak kısaca fikrimi belirtiyorum:
13-14 yaş grubuna kadar antrenörler ve sporcular bir arada bulunmamalı,birbirlerini görmemeliler,belki antrenör oyuncuyu görebilmeli, fakat bu da hakemlerin işini oldukça zorlaştırmaktadır.
Antrenörler, bu yaş grubuna kadar olan yarışma sahasında, hemen ulaşılabilir konumda nöbette bulunmalıdır.
Uluslararası müsabakalarda, biz antrenörler, hemen hemen hep bu konumda bulunduk, anında ulaşılabilir ama gözden uzak.
Sizlere burada, küçük yaş grubunda, ulusal veya uluslararası müsabakalarda, antrenörün sahada bulunmasının bir sürü olumsuz örneğini verebilirim, hepsi de oyuncunun kendi gelişimini olumsuz etkileyecek örneklerdir.

Esas hassas nokta antrenörün sahada bulunması değildir, hakemlerin yeterli satranç ve pedagojik donanıma sahip olabilmeleridir.

Selamlar
Ara
Cevapla
#17
Aşağıdaki yorumum yanlışlıkla taafımdan "Ustalarımıza Öneri" konu başlığında yer almıştır.

[color=#ff3333]ÖSF YÖNETİMİ BU YAZIMI ORADAN SİLEBİLİR.[/color]
...

[color=#17375e][size=medium][font=Segoe Print]Öncelikle belirtmeliyim ki benim bu konudaki önerim şu an mevcut olan işleyiş için değil, bu konuda makul düzenlemeler yapıldıktan sonrası içindir. Makul düzenlemeler yapılmadıkça da bu önerilerimin gerçekleşebilir olduğunu düşünmüyorum.[/font][/size][/color][size=medium][font=Segoe Print]
[color=#17375e]…[/color]
[color=#17375e]Küçük yaş gruplarında özel önlemler alınabilir. Çalıştırıcıların hakemlerin işini zorlaştıracağını sanmıyorum. [/color]
[color=#17375e]Örneğin aynı kulübe mensup çalıştırıcılardan en kıdemli olanı sahada yer alabilir. Çalıştırıcı yaka kartını belli kurallara uyduğu sürece takmalıdır. Sporcusuna müdahaleyi hiçbir zaman söz konusu yapmadım. Kurallar izin verdiği ölçüde, örneğin takım maçlarında sporcu beraberlik önerisinde çalıştırıcısına danışmasına kurallar izin veriyorsa sadece bu durumda belli yanıtlardan birini verebilir. Onun dışında oyuna teknik bir müdahalesi söz konusu değildir.
[/color]
[color=#17375e]Sporcusunun çalıştırıcısını görmesine gelince, bu durum değişkenlik gösterir. Şu anki sporcu eğitimlerimizin psikolojik yönü tam anlamıyla yeterli değildir. Antrenörler için de aynı şeyi söyleyebilirim. Bu konuda biçimlenme açısından yeterliliğe sahip çalıştırıcıları tenzih ediyorum. Özellikle sn. Yakup BAYRAM’IN değindiği konu yerinde ve doğrudur. Çünkü yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. Aynı konuda ben de birçok örnek verebilirim. Zaten bu olumsuzlukların bir kısmı da bu konunun düzenlenmemesinden kaynaklıdır.
[/color]
[color=#17375e]Ama satrancın gelişmesine yönelik olarak çalıştırıcıların  ( en az 2. Kademe) yarışma alanından dışarıda kalmasını sportif açıdan da etik açıdan da kabul edemem. Antrenör her konuda sporcusuyla sportif süreci ortak yaşamalıdır.
[/color]
[color=#17375e]Verilen olumsuz örnekler, olumlu ve gerekli düzenlemelerin önüne geçmemelidir! Aksi takdirde bu olumsuzluklara, çalıştırıcıların saha dışında kalma sebeplerinden kaynaklı yenileri eklenmektedir.[/color]
[color=#17375e] Çalıştırıcı sporcusunun nasıl bir psikolojik etkileşim içinde olduğuna tanıklık yapamayacağı süre içinde bu sporcuya teknik desteği kim verecektir? Anne veya babası mı, yoksa psikolog mu? Her sporcunun psikoloğu var mıdır?
[/color]
[color=#17375e]Sporcu saha içindeki tüm etkenlere karşı da dirençli olmalıdır. Özellikle küçük yaşlarda bu sorun en devasa boyutlarda karşımıza çıkmaktadır. Tam bu yaşlarda yapılacak düzenlemelerin gerekliliği de ortadadır. Sporcunun geleceği ve karşılaştığı sorunlara karşı yerinde tespitlere dayalı doğru eğitimi söz konusudur. Bu sürece tanıklık yapamayan çalıştırıcılardan bu sorunların çözümünü beklemek hayaldir.
[/color]
[color=#17375e]Sn. BAYRAM diyor ki:
“Esas hassas nokta antrenörün sahada bulunması değildir, hakemlerin yeterli satranç ve pedagojik donanıma sahip olabilmeleridir.”
[/color]
[color=#17375e]Bu konu esastan doğru olmakla birlikte çalıştırıcıların yapılacak düzenlemeler sonrası saha içinde olmasıyla ilgili bir konu değildir. Çalıştırıcısı tarafından doğru bir satranç eğitimi alan sporcular için bu bir durum testi niteliğindedir. Kurallara uymak, yapılan teknik çalışmaların maç esnasında sahaya yansımasına tanıklık yapmak, çalıştırıcısının gözetiminde olmak çocuklar için yeni bir şey değildir. Tüm bunları okul eğitim sürecinde çocuklarımız zaten öğretmenlerinden almaktalar. Öğretmenlerinin ve arkadaşlarının tanıklığında her bir çocuk zaten bu süreci yaşıyor. Yetenek ve sportif çalışmalarını sergileyen her alandaki sınıf içi, okul içi ve okullar arası yarışmalarda buna alışıklar. Her türlü testi, sınavı yine öğretmenlerinin gözetiminde olmuyorlar mı? Çocuk okul sürecinde ve doğal rekabet ortamında kendisini bir şekilde ortaya koymaktadır. Buna doğal olarak alışıktır.
[/color]
[color=#17375e]Tek yapılması gereken bunların çalıştırıcı tarafından satranç sporuna doğru bir şekilde adapte edilerek uygulanmasıdır. Ama tabi şunu kabul edemeyiz: Eşlendirmesine çalıştırıcısı baksın, masaya o oturtsun, suyunu kalemini o taşısın… Bunlar belki ilk amanlar için evet ama belli zaman sonra kazandırılması gereken alışkanlıklardır.
[/color]
[color=#17375e]Ben sonuç olarak çalıştırıcıyla aynı ortamı belli düzenlemeler sonrasında paylaşan sporcuların kazanım açısından daha çok şeylere sahip olabileceklerini düşünmekteyim. Bu zaten sportif açıdan da gereken bir durumdur[/color][/font][/size].

Selam ve saygılarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#18
[color=#ff9966]Taşan: Ama satrancın gelişmesine yönelik olarak çalıştırıcıların  ( en az 2. Kademe) yarışma alanından dışarıda kalmasını sportif açıdan da etik açıdan da kabul edemem. Antrenör her konuda sporcusuyla sportif süreci ortak yaşamalıdır.[/color]

Fide Trainer ve daha üst seviye antrenörler dahil, 13 yaş grubu ve altındaki sporcuların, çalıştırıcılarını görmemeleri gerektiğini, tüm uluslararası yarışmalar dahil uygun bulmuyorum.
Bunu yurt dışındaki meslektaşlarım da onaylamaktadırlar.

Selamlar.
Ara
Cevapla
#19
(02-12-2015, 14:19)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [color=#ff9966]Taşan: Ama satrancın gelişmesine yönelik olarak çalıştırıcıların  ( en az 2. Kademe) yarışma alanından dışarıda kalmasını sportif açıdan da etik açıdan da kabul edemem. Antrenör her konuda sporcusuyla sportif süreci ortak yaşamalıdır.[/color]

Fide Trainer ve daha üst seviye antrenörler dahil, 13 yaş grubu ve altındaki sporcuların, çalıştırıcılarını görmemeleri gerektiğini, tüm uluslararası yarışmalar dahil uygun bulmuyorum.
Bunu yurt dışındaki meslektaşlarım da onaylamaktadırlar.

Selamlar.

Bunu anlayamadım.
Yazınızın aslı buysa eğer aynı şeyi savunmuyor muyuz?
...
Çalıştırıcıların sporcularını görmesi gerektiğini mi, görmemesi gerektiğini mi uygun bulmuyorsunuz?
Yoksa şunu mu anlatmak istediniz?
"
Fide Trainer ve daha üst seviye antrenörler dahil, 13 yaş grubu ve altındaki sporcuların, çalıştırıcılarını görmemeleri gerektiğini, tüm uluslararası yarışmalar dahil uygun buluyorum."

Yani sporcular çalıştırıcılarını görmeliler, öyle mi?
Tüm diğer meslektaşlarınız da hangi görüşteler ? Tam anlaşılır bulamadım.

Ama şu çok açık;
Yanlış algılanmasın!

Ben çalıştırıcıların belli düzenlemeler sonrasında sporcusunu izleyebilmelerini konuşuyor ve düşünüyorum. Gerekçelerini de açıkladım.


SPORCULARIN ÇALIŞTIRICILARINI GÖRMELERİ GEREK ŞEKLİNDE BİR ŞEYİN PEŞİNDE DEĞİLİM.

[color=#ff3333]Sporcu çalıştırıcıyı değil, çalıştırıcı sporcusunu uygun bir şekilde izleyecek.[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#20
(02-12-2015, 14:19)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [color=#ff9966]Taşan: Ama satrancın gelişmesine yönelik olarak çalıştırıcıların  ( en az 2. Kademe) yarışma alanından dışarıda kalmasını sportif açıdan da etik açıdan da kabul edemem. Antrenör her konuda sporcusuyla sportif süreci ortak yaşamalıdır.[/color]

Fide Trainer ve daha üst seviye antrenörler dahil, 13 yaş grubu ve altındaki sporcuların, çalıştırıcılarını görmemeleri gerektiğini, tüm uluslararası yarışmalar dahil uygun bulmuyorum.
Bunu yurt dışındaki meslektaşlarım da onaylamaktadırlar.

Selamlar.

Evet haklısınız cümlenin sonu :  uygun buluyorum.

olmalıydı.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi