10-02-2016, 10:08
Bu yazacaklarımı satranctv başlığı altına yazacaktım ama orası çok kişiselleşti, seviye düştü, gereksiz ve özensiz yazılar ve uzun alıntılar yüzünden takip edilmesi zorlaştı. Bu yüzden yeni bir başlıkta düşüncelerimi açıklayacağım.
Ben satranctv adının bir baska firma tarafından satın alınmasında, Aşkın Taşan’ın dilekçe vermesinde, Aşkın Taşan oynarken anlık gürültü çıkmasında büyütülecek, tartışılacak, gazete sayfalarında konu edilecek ne var anlamıyorum.
Turnuva esnasında mutlak sessizliği korumak her zaman mümkün olmayabilir. Oyuncu buna da hazır olmalıdır. Sessizliğin bozulduğu an sizin için çok kritik bir an da olabilir. Bu da şans meselesi. Sessizliği de yalnızca kazara bir seyircinin çalan telefonu bozmayabilir. Hemen yanınızdaki oyuncu yüksek sesle hapşırabilir hem de bunu art arda yapabilir. Bardağı, şişeyi devirebilir, hatta bu yüzden sizin üstünüze de bir miktar su vs dökülebilir, yanlışlıkla sizin saatinize basabilir (bu bakımdan zamanında Hüseyin Saltık bey ile yan yana oynamak bir kabustu o bunu sıklıkla yapıyordu), içeriye giren bir çocuk yüksek sesle bir şey sorabilir, turnuva cadde üstünde bir salonda yapılıyorsa hemen yakında bir arabanın acı acı kornası çalabilir (bunu da İsmail Doğantuğ ile Antalya’da yaşamıştık), ambülans geçebilir, salonda biri bayılabilir, yakın masada oyuncular arasında tartışma çıkabilir vs. Bunlar nadiren olan şeylerdir ve şanssızlık deyip geçmelisiniz. Hatta bizim uluslararası emektar turnuvalarında da bakıyorum maçı biten kimi oyuncular başlıyor sesini alçaltma ihtiyacı bile duymadan konuşmaya. Hatta hemen bir örnek burada verebilirim. Son dünya emektarlar şampiyonasında [color=black][font=sans-serif,Calibri]Zhelesny[/font][/color] ile Vasiukov yanyana oynuyorlardı. Zhelesny’in oyunu bitti. Bu esnada Vasiukov kritik bir konumdaydı ve süre çok azalmıştı. Zhelesny ile rakibi arasında taşları diz-dizme tartışması çıktı. Zhelesny’in rakibi taşları ısrarla dizmek istiyor ve Zhelesny de elektronik board olduğu için ona engel olmak istiyordu. Vasiukov hemen yanıbaşında gelişen bu tartışmaya sinirlendi, o analiz yapıyorlar sanmıştı ve Zhelesny’ye çıkıştı. Aralarında kısa bir atışma oldu. Sonra Zhelesny arkasını döndü ve gitti. O giderken Vasiukov bana baktı ve “nasıl kızdırdım” gibisinden gülümsedi. Diğer oyunu devam eden masalardan da pek azı dönüp baktı. Kimse durumu büyütmedi!
Oyuncu sese çok duyarlı ise kulak tıkacı kullanmak iyi bir önlem olabilir. Birçok oyuncunun bunu yaptığını biliyorum.
Aşkın Taşan dilekçe vermiş. Ne olmuş vermişse? Birden moralini sıfırladı ve düşüncesini ve hareketlerini kontrol edemedi. Bu sadece onun başına mı geliyor. Keşke anlık sinire kapılıp hareketini kontrol edemeyen herkesin yaptığı dilekçe vermekle sınırlı kalsa. Normale dönünce de zaten sorun kendiliğinden ortadan kalktı. Bunda konu edilecek ne var?
Satranctv meselesi. Alan adları kullanıcının amacına uygun olmalıdır. Alanların isminde küçük değişiklikler yaparak zaten seçenekleri çoğaltmak mümkündür. Burada sorun TSF sitesinde bu alan adına bağlantı olmasıdır. Eğer unutulmuşsa söylenir bu bağlantılar taranıp ortadan kaldırılır. Bu videolara hala ihtiyaç duyuluyorsa bağlantı adı değiştirilir. Tuhaflık ve haber niteliği ilaç firmasının bu alan adını almış olmasındadır.
Aşkın Taşan ve kimi kullanıcılardan da bir istekle bitireyim. Yapılan alıntılar hele de uzunsa okumayı zorlaştırıyor, kişiye aynı mesajı birden çok okumayı dayatıyor ve kirlilik yaratıyor. Konuyu izlenler kimin kime cevap yazdığını zaten biliyor, hatırlatmanıza tekrar okutmanıza gerek yok. Hatta forum yönetimi bu alıntı özelliğini kaldırsa çok iyi olur.
Düşündüklerinizi denetime, ayıklamaya ve özetlemeye tabi tutmadan olduğu gibi yazıya dökmek, deyim yerindeyse sözcükleri boca etmek okuyucuyu yeterince ciddiye almamak anlamına geliyor. Kısa ve öz yazmak fikirlerimizden yararlanmayı kolaylaştırcaktır. Uzun yazmak marifet değil, düzgün ve dolu yazmak marifet. Sözcüklerin önemi kendisinde olmalıdır. Yazıyı mavi kırmızı yapmakla, büyük koyu yazmakla yalnızca görsel kirlilik yaratılabilir.
Ben satranctv adının bir baska firma tarafından satın alınmasında, Aşkın Taşan’ın dilekçe vermesinde, Aşkın Taşan oynarken anlık gürültü çıkmasında büyütülecek, tartışılacak, gazete sayfalarında konu edilecek ne var anlamıyorum.
Turnuva esnasında mutlak sessizliği korumak her zaman mümkün olmayabilir. Oyuncu buna da hazır olmalıdır. Sessizliğin bozulduğu an sizin için çok kritik bir an da olabilir. Bu da şans meselesi. Sessizliği de yalnızca kazara bir seyircinin çalan telefonu bozmayabilir. Hemen yanınızdaki oyuncu yüksek sesle hapşırabilir hem de bunu art arda yapabilir. Bardağı, şişeyi devirebilir, hatta bu yüzden sizin üstünüze de bir miktar su vs dökülebilir, yanlışlıkla sizin saatinize basabilir (bu bakımdan zamanında Hüseyin Saltık bey ile yan yana oynamak bir kabustu o bunu sıklıkla yapıyordu), içeriye giren bir çocuk yüksek sesle bir şey sorabilir, turnuva cadde üstünde bir salonda yapılıyorsa hemen yakında bir arabanın acı acı kornası çalabilir (bunu da İsmail Doğantuğ ile Antalya’da yaşamıştık), ambülans geçebilir, salonda biri bayılabilir, yakın masada oyuncular arasında tartışma çıkabilir vs. Bunlar nadiren olan şeylerdir ve şanssızlık deyip geçmelisiniz. Hatta bizim uluslararası emektar turnuvalarında da bakıyorum maçı biten kimi oyuncular başlıyor sesini alçaltma ihtiyacı bile duymadan konuşmaya. Hatta hemen bir örnek burada verebilirim. Son dünya emektarlar şampiyonasında [color=black][font=sans-serif,Calibri]Zhelesny[/font][/color] ile Vasiukov yanyana oynuyorlardı. Zhelesny’in oyunu bitti. Bu esnada Vasiukov kritik bir konumdaydı ve süre çok azalmıştı. Zhelesny ile rakibi arasında taşları diz-dizme tartışması çıktı. Zhelesny’in rakibi taşları ısrarla dizmek istiyor ve Zhelesny de elektronik board olduğu için ona engel olmak istiyordu. Vasiukov hemen yanıbaşında gelişen bu tartışmaya sinirlendi, o analiz yapıyorlar sanmıştı ve Zhelesny’ye çıkıştı. Aralarında kısa bir atışma oldu. Sonra Zhelesny arkasını döndü ve gitti. O giderken Vasiukov bana baktı ve “nasıl kızdırdım” gibisinden gülümsedi. Diğer oyunu devam eden masalardan da pek azı dönüp baktı. Kimse durumu büyütmedi!
Oyuncu sese çok duyarlı ise kulak tıkacı kullanmak iyi bir önlem olabilir. Birçok oyuncunun bunu yaptığını biliyorum.
Aşkın Taşan dilekçe vermiş. Ne olmuş vermişse? Birden moralini sıfırladı ve düşüncesini ve hareketlerini kontrol edemedi. Bu sadece onun başına mı geliyor. Keşke anlık sinire kapılıp hareketini kontrol edemeyen herkesin yaptığı dilekçe vermekle sınırlı kalsa. Normale dönünce de zaten sorun kendiliğinden ortadan kalktı. Bunda konu edilecek ne var?
Satranctv meselesi. Alan adları kullanıcının amacına uygun olmalıdır. Alanların isminde küçük değişiklikler yaparak zaten seçenekleri çoğaltmak mümkündür. Burada sorun TSF sitesinde bu alan adına bağlantı olmasıdır. Eğer unutulmuşsa söylenir bu bağlantılar taranıp ortadan kaldırılır. Bu videolara hala ihtiyaç duyuluyorsa bağlantı adı değiştirilir. Tuhaflık ve haber niteliği ilaç firmasının bu alan adını almış olmasındadır.
Aşkın Taşan ve kimi kullanıcılardan da bir istekle bitireyim. Yapılan alıntılar hele de uzunsa okumayı zorlaştırıyor, kişiye aynı mesajı birden çok okumayı dayatıyor ve kirlilik yaratıyor. Konuyu izlenler kimin kime cevap yazdığını zaten biliyor, hatırlatmanıza tekrar okutmanıza gerek yok. Hatta forum yönetimi bu alıntı özelliğini kaldırsa çok iyi olur.
Düşündüklerinizi denetime, ayıklamaya ve özetlemeye tabi tutmadan olduğu gibi yazıya dökmek, deyim yerindeyse sözcükleri boca etmek okuyucuyu yeterince ciddiye almamak anlamına geliyor. Kısa ve öz yazmak fikirlerimizden yararlanmayı kolaylaştırcaktır. Uzun yazmak marifet değil, düzgün ve dolu yazmak marifet. Sözcüklerin önemi kendisinde olmalıdır. Yazıyı mavi kırmızı yapmakla, büyük koyu yazmakla yalnızca görsel kirlilik yaratılabilir.