Bir forum sayfası, bir camia, bir toplum ya da bir ülke çoğunluğu oluşturan ve yönetilenlerin içindeki tek tek insanların emekleriyle var olur, üretebiliyorsa, gelişir. Bu forumda ya da başka ortamlarda önemli günlerin, önemli insanların kayıplarının, önemli yıldönümlerinin unutulduğu, bir iki mesajla geçiştirildiği çok olmuştur. O tek tek insanlar “bu kez de bir başkası yapsın” demiştir. “Bunca emek akıl yürütme boşa gidiyor başkaları yazsın bir kez de ben seyredeyim” demişlerdir. Onlara da kızamayız... Ya da hiçbir iş yapmayanlar yine “nasıl olsa birisi yapar” deyip yapmamışlardır.
Emek neden değerlidir ve kutlanmalıdır konusunu düşünürken forumda bunu kutlayan kişilerin az olmasına üzülmekle birlikte çokta umutsuz bakmadım. Vatan elden giderken Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı bir satır vatanı vatan yapan değerleri yaşatmak için kaç kişinin yeterli olduğunu anlatması açısından çok anlamlıdır. “Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak”. Vatanı kurtarmak için de insanlarını daima mutlu yaşatabilmek için de o “tüten ocak” çok güzel bir simgedir. İyi değerleri yaşatmak için tüten bir tek ocak bile olsa o değerler yaşayacaktır. O ocaklarda pişen aş için harcanan emeğin, insanca koşullarda çalışıp üretmenin, insanca koşullarda yaşayarak çocuklarına bir şeyler verebilmenin özlemidir 1 Mayıs.
İnsanların emek vermeyi, üretmeyi bayram etmesi kadar onurlu bir davranış olabilir mi? Yıllar önce "biz üretiyoruz onun getirisiyle siz zalimce yönetiyorsunuz biz insanca yaşamak ve yönetilmek istiyoruz" diyenlerin yaşam haklarını bile zorla yok etmişler. Amerika'da da, dünyanın bir başka köşesinde de, Taksim' de de.
Öncelikle işimiz, aşımız, yuvamız her şeyimiz olan, üzerinde yaşadığımız bu yurdu, canlarıyla bize kazandıranların haklarını hiç bir zaman unutmamalı. Bugün bizim olan değerler uğruna, vatan uğruna ne canlar ne emekler harcanmış yüzyıllarca. Atalarımızı da bugün bu topraklarda emek harcayanlara da saygı duymalı.
Birileri elbet yönetmeli ama insanca, adil, yönettiklerinin mutluluğunu en büyük kazanç ve onur sayarak yönetmeli. Güçle, yetkiyle, ben yaptım olduyla, bir iyi iş yapıyor görünüp birçok işi berbat edenler, kendi çıkarını toplumun zararına tercih edenler, “ sözde “zafer” ” biriktirenler ya hiç anılmayacaklar, ya da şükranla değil başka türlü anılacaklar.
Ahhh şu yönetilenler!!!, yönetenlerin bugüne kadar elde ettikleri gücün kendi emeklerinden, insafsızca, haksızca aşırılanlardan kaynaklandığını ve sıfırdan başlanılsa bile alın terinin her otoriteden, saltanattan güçlü olduğunu inanıp direnecek gücü bulsalar. İyi yönetilmenin mutluluğunu bir yaşayabilseler, halkı mutlu ve arkasında olan bir yönetimin dünyaya bedel olduğunu görecekler. Bizim gibi ülkelerin ortak kaderi ne yazık ki bu; her kademedeki yönetenlerde yönetilenlerde bu mutluluğa Atatürk'ten bu yana hasret. İlk vazgeçenler ve kolay yolu seçenler de önce yönetenler oluyor.
Başlarını kaldırıp yukarılara yeter demek zor. Yürek ister, inanç ister, özveri ister, candan canandan vazgeçmeyi göze almak ister. Hepimize zordur. Hiç değilse doğru söyleyip dokuz köyden kovulanların, adı "asi'ye" çıkanların sevdalarını anladık diyenler olursa... Bu bile "bir şey yapmış" olmaktır.
Bazen bir tek insanın onurlu özverisi bile insanlık adına, erdemlerin yaşatılması adına topluma umut verebilir. Yönetenlerin işi daha zor zaten toplumun çoğunluğuyla karşılaştırınca bir elin parmakları kadarlar. Bir tane çok özel insan aralarına yüzyılda bir ya gelir ya gelmez. Yönetilenler öyle mi ya? Her zaman bağrından çıkaracağı binlerce "iyi" birileri vardır. Çoğu zaman yönetme makamına gelemezler olsun... Adı "Asi'ye çıkanlarda asiller de (güzel insanlar) halkın içinden çıkar.
Az kişi görünseler de bir şey yapanlar aslında çoğunluktan. Halktan, bizden birileridir. İnsanlık adına bir şey yapan, üreten, kafa yoran, emek veren, ter döken, dirsek çürütenlerin, evimizden, yurdumuzdan dünyadan isimsiz nice insana saygının anma ve kutlanma günüdür 1 Mayıs. Annelerimizin, babalarımızın bize ve ülkeye harcadıkları emeğin farkına varılacağı, tüketmenin değil üretmenin kutsanacağı gündür 1 Mayıs. Artık kutlanmayan yerli malı haftalarında kalan duygunun, herkesin elinde fazla olanı başkalarıyla paylaşarak gerçek zenginliği, mutluluğu yaşadığı gün olmalıdır. Kiraz bayramı gibi, üzüm festivali gibi, öğretmenler günü gibi, tıb bayramı gibi, tiyatrolar günü gibi Anneler günü, babalar günü gibi, ulusal ve dini bayramlarımız gibi emeğin ve üretmenin İNSANA, İNSANLIĞA HİZMET ETMENİN bayram edildiği, tüm toplumca kutlanmaya değer bir bayram olmalıdır 1 Mayıs.
Bu kutlamaya ideolojik kaygılarla yaklaşılması, yönetenlerin görmemezlikten gelmesi, bugünü unutturmak, geçiştirmek istemeleri, farklı ve kötü yansımalarla akıllarda tutmak istemeleri doğal. Onlara ve olaya bu gözle bakanlara söylenecek bir şey yok. Yok çünkü: üreten insan gücünü, hele birlik olursa neler yapabileceğini fark eder. Her ülkede, her sistemde sistemi asıl ayakta tutan, asıl kutsal olan insan ve onun emeğidir. Ne var ki sistemler üretimden sonraki aşamada üretenlere emeğini unutturur ve sonuçta benimseyip razı olacağı paylaşım sistemlerinin birbirinden farklı olmayan ama farklı görünen alternatifleriyle kendi aralarında saflara ayırır. Yönetmek de pastadan en büyük payı almakta kolaylaşır.
Bizim düğünlerimiz, bayramlarımız, ananelerimiz, halk oyunlarımız, türkülerimiz bile üretmenin çilesini, hasadın sevincini, emeğin kutsallığını hatırlatır. Yâr buğday saçlı, zeytin gözlüdür, nar ağaçları, incir ağaçları olmadan güller açmadan aşk, aşk olmaz. Bereket olsun diye sevenlerin başlarına pirinç, buğday serpilir. Bizim insanımız çok alçak gönüllü ve kanaatkârdır. Erkeklerimiz için kazanılan para ekmek parasıdır. Ailenin karnı doymalıdır önce. Ocak tütmelidir. Evlerine yuva derler. Alpay’ın da şarkısında söylediği gibi işçilerimiz, hele kadınlarımız… “Fabrikalarda tütün sararlar sanki kendileri içecek gibi. Bir evleri olsun isterler bir de içmeyen kocaları.” İstedikleri huzur olsun, Çocukları olsun, çocukları okusun, sonra işleri olsun, ailesini doyurabilsin yeter. En büyük dilekleri de çocuklarının Vatana millete faydalı olmalarıdır. Vatan sevgisiyle yetişecek bir çocuk için bile önce emek gerekir. Emeğe saygı gerekir. Bu emeklerle, bu dileklerle büyüyen çocuklara saygı duyulmaz mı? Onların bayramı kutlanmaz mı?
Cenazede işçilerin bayramı kutlanır. emeğe saygı ifade edilir mi? Edilir. Bugün Yalçın Bayer’in Hürriyetteki köşesinin altında kısa bir not vardı. “UKRAYNA’dan THY uçağı ile getirilen Cengiz Yükselen’in (By Cengo) cenazesinin siyasi parti temsilcileri yanında GS, BJK ve FB taraftarlarınca kaldırıldığını, bu arada cenaze namazını kıldıran Belediye imamı Orhan Sağlam’ın konuşmasında çalışanların 1 Mayıs Emek Bayramı’nı kutladığını...
Bu ülkede emeklerine sağlık, eline sağlık, diline sağlık diyeceğimiz işadamı, yazar, sporcu, yönetici, taraftar, imam, hoca, vatandaş; saygıdeğer nice güzel insanlar hep vardır.
Sözün kısası: İnsan, insanım diyorsa “bir şey yapanların” bayramını kutlamalı.
Sözü daha fazla uzatmadan günün anlamına uygun bir şarkıyla bitirmeli. Yapacak bir işi olmayanlar, işlerine ara verenler için sözler anlamlı… müzik olarak da aşağıdaki linkte mevcut.
İnsanlığa hizmet edenleri, "bir şey yapanları" saygıyla anıyorum...
http://video.google.com/videoplay?docid=...778124433#
Moğollar- Bir şey yapmalı
derin uykudaydım
sesine uyandım
ter içinde kaldım
uyku tutmadı
yolun ortasında
henüz onaltısında
vuruyorlar oysa
bişey yapmadı
sanki onlar hancı
halkına yabancı
biz ise kiracıyız da
evden atmalı
birisi oy peşinde
öteki rant işinde
kıyamet değilse bile
bişey kopmalı
bişey yapmalı
hey bişey yapmalı
hey bişey yapmalı
hey
herkesin fikrince
farkımız çok ince
yutmaya gelince
demir lokmayı
hileli terazi
han hamam arazi
konuşanı asi
deyip içeri tıkmalı
faili meçhuller
çöple beslenenler
çalıp duran ziller
uyandırmalı
yolun ortasında
henüz onaltısında
insan insanım diyorsa
bişey yapmalı
bişey yapmalı
hey bişey yapmalı
hey bişey yapmalı
hey