Değerlendirme
#1
Satranç Camiamıza,

27 Kasım 2010 tarihli mali genel kurulu geride bıraktık. 162 delegenin 140’ı hazır bulundu ve 67’sinin oylarıyla yönetim ibra edilmiş oldu. Oy sayımı hakkındaki itirazlarsa dikkate alınmadı. Umarız sayım doğru yapılmıştır.

Sayın Yazıcı’nın bir iki kişi dediği sonradan 20 -25 kişi dediği sayı 52 çıktı. O da doğru sayılabildiyse eğer. Tamamı satranççı olan kişilerdi bunlar. Bu camiadan satranca emek veren isimler.

Genel Kurulda 24.01.2010 tarihli teftiş kurulu raporunda yer alan hususlar yanıtlanmadı. Bazıları gündeme alınmadı ve görüşülmedi.
Denetleme kurulu raporunda yer alan yurt dışı için yapılan harcama kalemlerine ise, “ben harcadım, oldu” denildi.

Gazete sütunlarında yer alan ve yurt dışında dahi haber olan Denetleme Kurulu raporunda yer alan hususlarla ilgili olarak da, Ali Nihat Yazıcı, haberlerin arkasında Kuvay Sanlı var diyebildi ancak. Yazıcı’ya göre elim, Türk basınının neredeyse tamamına ve New York Times’a kadar uzandı yani. Haberlerin arakasında Kuvay Sanlı değil: Gerçekler var. Teftiş Kurulu ve Denetleme Kurulu raporları var.

Denetleme Kurulu’nda yer alan ve GSGM Teftiş Kurulu raporunda yer alan hususlarla ilgili hukuki süreç başlattığım bilgisini sizlerle paylaşırım. Bakalım bu konularda hukuk’a da yanıt vermeden yapabilecekler mi?

Satranç Life dergisi, Ağustos ve Ekim sayılarında düşüncelerimi yayınlamıştı. Neyi ortaya koyduğum tüm açıklığıyla o satırlarda bulunuyor. Nasıl ortaya koyduğum da. İşlerimizi yaparken; sonuç kadar, o sonuca nasıl ulaşıldığı da önemlidir. Herkes yapabileceğini yapar.

Ali Nihat Yazıcı, Genel Kurul’da sıkıntılı konulara yanıt vermektense, şahsıma yönelik bir sunum yapmayı tercih etti. ”Delikanlıyı yere çalmak ve bir miktar’ı münasip elden almak istedi.” Kendi retorik zenginliği ve niteleme tercihleriyle yaptı bu sunumu. Işıkları hafif kararttırdı. Ekrana ikimiz arasındaki eposta iletişimlerini yansıttı. Tamamını mı? Bir kısmını. Bir kısmının da sadece kimi paragraf ve satırlarını. Zihinlerde bir anlam oluşturmaya çalıştı.

Arkadaşlarım bana sordular, “sende yok mu epostalar?” diye. Olmaz mı? 13- 15 ay yoğun çalışma süresinde yüzlerce eposta iletişimimiz olmuştur. Günlük dilde ve argo nice kelimeler kaleme alınmıştır. Zaman zaman birbirimize sataşmış, zaman zaman metaforlar kullanmışızdır. Şimdi ben de çıkıp Ali Nihat Yazıcı’nın yaptığını yapacak olsam; kimi yönetim kurulu üyeleri, kimi isimler incinirler. O günkü yazı bütünlüğünden uzak cımbızla çekip çıkartsam bir çok anlamı doğru ya da yanlış aktarabilirim. Elbette yapmayacağım. Gerek de duymuyorum.

Yazıcı’nın bu süreci nasıl geçtiğini hep birlikte yaşadık: Gece 01.00’da uyandırılan delegeleri… cep telefonuma yolladığı kodlu mesajları… Mızrakları, okları…

Çalışma dönemimizde kendilerine yolladığım ve köşemde paylaştığım övgüler de sıklıkla gündeme getirildi. Çalışma arkadaşlığı içerisinde yaptığım eleştirileri de buradan yayınlamayacağım. Ancak camiamız emin olabilir ki, onlarca eleştirim eposta kutumda bulunmaktadır. Durmaktadır. Nitekim, bazı konularda eleştiri ve yaklaşımlarımın kabul görmemesi, bakış açılarımızdaki farklılık bizi ayırmıştır. Ama sen misin Ali Nihat Yazıcı’yı eleştiren… Gelinen nokta ortadadır. Ne eleştirmekten ne de yanlışlara karşı durmaktan vaz geçmeyeceğimiz kesin.

Bursa dünya Takımlarla ilgili imzaladığım konaklama sözleşmesine nice eleştiriler getirdi Yazıcı. Kendisi o dönemde neredeymiş acaba? Turnuva direktörü ve federasyon Asbaşkanı olarak elbette konaklamayı garanti altına almak için bilgisi dahilinde imza attım. Bursa il Temsilcisi de ulaşım için sözleşme imzaladı. Bu sözleşmeler hizmet alımlarıdır.

Görev süremde, sözlü ve yazılı bir çok taahhüdün altına imza atmış bulunmaktayım. Akdeniz Şampiyonası’na sponsor bulduğumda da evrak imzaladım. BiSSE sponsorluğu için de ön bir belge imzaladım. Yazıcı’nın verdiği temsil görevlerinde ve sunumlarda gerekli sözleri federasyon adına verdim. Bir çalışma ortamında bundan daha doğal ne olabilir?

Bursa Dünya Şampiyonası’nın ne denli başarılı bir organizasyon olduğunu Yazıcı da ifade etmiştir. Bu başarının arkasında kim vardır acaba? Şampiyona için en az bir ay yaşadığım Bursa’dan acaba federasyona bir çay faturası, bir ulaşım, bir konaklama faturası yansımış mı? Benim ne denli özveri ile bu çalışmaları yürüttüğümü bilenler bilir. Utanması gereken bugün bu çalışmaları masaya yatırıp, acaba ne açık bulabiliriz şeklinde yaklaşanlardır.

Belediye ile imzalanan sözleşme asla ve asla forumda sevgili Ataman’ın belirttiği gibi değildir. Sözleşme o şekilde olsa, aradan bir yıl geçmiş hiç mi bir tarafa Hukuk’a baş vurmaz? Sözleşmenin bir de şahidi vardır. Bursa il Temsilcisi, Ona da sorun bakalım ne diyor? Belediye taahhütlerinin büyük bir kısmını yerine getirmiş başarılı bir organizasyon gerçekleşmiştir. Federasyon ise, Yazıcı’nın bana birkaç kere ifade ettiği en az bir 250.000 – 300.000 TL yükten bu sayede kurtulmuştur.

Bu konularda ithamda bulunabilecek olan buyursun dava yoluna gitsin, bakalım süreç ne getirecek? Nitekim Yazıcı’da konuşmasında dikkatli bir üslupla hukuki sonuç doğurmayacak, bir takım olumsuzluk hissiyatı oluşturacak bir konuşma yapmıştır. Oysa Bursa’da gazete ve televizyonlara verdiği memnuniyet beyanları kayıtlarda mevcuttur. Bursa’da delegelere ECU başkanlık yarışı öncesi bu amaçla yaptığı ağırlamalar, ikramlar, 80 odanın nasıl 120 odaya çıktığı gibi konular, böylelikle artan maliyetler, tüm bu konulara girmem mi gerekiyor? Ben Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne minnetarım. Üslendikleri masrafları tek tek buradan dökmeyeceğim.

Bursa Dünya Takımlar’da sadece sözleşme imzalamadık, masa da taşıdık, sunuculuk, rehberlik, getir götür işlerine kadar her konuya el attık. Detayda aktarabileceğim çok konu olmakla birlikte, süreç içerisinde gelişen bu konuları buradan aktarmayı doğru bulmadığımı belirtmeliyim.

Benim açımdan üzücü olan tek şey: Bunca emek verdiğiniz bir konunun bu noktalara gelebilmesidir. Hukuk yüksek lisans eğitimi almış birisi olarak, evrakta sahteciliğe sebebiyet vermeyecek kadar bilgi sahibiyim. kimse merak etmesin. Böyle bir iddia bulunan varsa iddiasını ispatlar. İspatlayabilirse tabii. Hoş açıktan nbu da söylenmedi. Hep inceden inceden bir takım olumsuzluklar yansıltılmaya çalışıldı.

Diğer konulara girmeye bile gerek duymuyorum. Mal varlığımı ağzına alabilecek kadar küçülen bir üsluba, yalan yanlış değerlendirmelere yanıt vermeyeceğim. Kişilerin iş aktinin feshi vb. gibi taleplerim olmadığı gibi; Yazıcı’nın kendisi haksız fesihten dolayı iki adet dava kaybetmiştir. Psikolojide derler ya; Ayna kişilik.

Evet, sözleşmeleri imzaladım. Bu imzalar karşılığında hizmet alımları gerçekleşti ve bir organizasyon büyük bir başarıyla tamamlandı. Bir yıl sonra yaklaşık, hizmet alımlarından duyulan memnuniyet defalarca ifade edilmişken, federasyon yetkilisi ve turnuva organizatörü olarak attığım imzalar Başkan Yazıcı’nın bilgisi ve bizzat isteği dahilinde gerçekleşmiştir. Kendileri de tüm turnuva boyunca bu hizmetlerden ve konaklamadan yararlanarak Bursa’da bulunmuştur.

Ali Nihat Yazıcı, oylamanın hemen öncesinde; delegeleri adeta tehdit ederek açıkça “aklamayanları dava edeceğim” diye seslenmiştir. Bu kadar cüretkar bir kişiden ben her şeyi beklerim. Bu kişinin olur olmadık beyanlarını ciddiye alan arkadaşlar acaba bu sözü de kabullenebiliyorlar mı?

Şimdi benim asıl gündemimi aşağıdaki başlıklar altında hukuki süreci başlattığım konular oluşturmaktadır:

1. 24. 01. 2010 tarihli GSGM teftiş kurulu raporunda yer alan; 3289 sayılı yasanın ek 9. Maddesi uyarınca federasyonu zarara uğratmak suçu hakkında
2. Aynı teftiş kurulu raporunda, Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulması gerekliliğinin belirtildiği diğer konular hakkında
3. Kişilik haklarıma yönelik yapılan çirkin saldırı hakkında
4. Genel Kurul’daki olumsuzluklar hakkında
5. Forumda belirtilen oylamaya ilişkin aklanmama durumu hakkında
6. Genel kurul sırasında verdiğimiz önergelere ilişkin
7. ECU harcama kalemlerinde özellikle yabancı isimlere yapılan harcamalar hakkında

Bakalım hukuk bu konulara ne diyecek? Yanıt verilmesi gereken, çalışma arkadaşlığında herkesin bilgisi dahilinde yürütülmüş konular değil, bu yukarıdaki konulardır. Hukuki sürecin ne getireceğini hep birlikte yaşayacağız.

Soru sormak bilgeliğe giden yolun başlangıcıdır derler. Günün getirdiği asıl ve doğru sorular, sanırım bu yukarıdakilerdir.

Tekrar ifade ederek bitiriyorum: Çalışma dönemimde ne denli özverili olduğum ve ortaya koyduğum maddi manevi emek hemen herkesin bilgisi dahilindedir. Yazıcı'nın da e-posta kutumda 3- 5 ay öncesine kadar teşekkür mesajları durmaktadır. Hal böyleyken, Türkiye Dünya sıralamasında 45. dediğiniz anda, işte bu yaşananlar oluyor. Bu noktalara kadar konular çekilebiliyor. Yaşadığım pratik budur.

Saygı ve Sevgilerimle
Ara
Cevapla
#2
Kuvay Bey,

ilk cümleniz ''
Alıntı:27 Kasım 2010 tarihli mali genel kurulu geride bıraktık. 162 delegenin 140’ı hazır bulundu ve 67’sinin oylarıyla yönetim ibra edilmiş oldu.
''şeklindedir.
Forumu takip edenlerin malumudur ki,yönetimin 67 oy ile ibra edildiği tartışmalıdır.Kaanatim odur ki;67 oy yönetimin ibra edilmesine yeterli miktar değildir.

Ayrıca,Hesap vermesi gereken federasyondur.Genel Kurul'da ki hiç bir delegenin hesap vermesi gerekli değildir.Federasyon Başkan'ı genel kurul üyelerinden hesap soracağına ,yaptıklarının hesabını vermelidir.Bu bağlamda federasyon başkanının delegelerden hesap sorma şeklinde gelişen konuşmasına yanıt vermek gerekli olmadığı gibi doğruda değildir.Bu tartışmalar hedef saptırmaktan öteye bir sonuç vermez.Genel Kurul '' Mali Genel Kurul'' dur.Seçim e ait bir genel kurul olsaydı bu konularda tartışılabilirdi.
Unutulmamalı ki Bursa 'da ki turnuva zamanında da Federasyon ve Başkan görevlerinin başında idi. Hatası ile de sevabı ile de Bursa'da olanların sorumlusu Federasyon ve Başkan'dır.
Ara
Cevapla
#3
Deniz Bey,

"Sosyal afyon" metaforunu dahi anlayamayan ve kendi anladığı düzeyde yorumlayan bir anlayış var karşımızda. Belki ve gerektiğinde daha açık yazmak doğru olabilir:

Elbette, ne hukuken ne de ahlaken federasyonun ibra edilmediğini düşünüyorum. Rakamları verirken belirtmek istediğim buydu.

Saygılarımla
Ara
Cevapla
#4
Merhabalar Kuvay bey,

Öncelikle beni yanlış anladığınızı belirtmek isterim. Bunda benim de hatam olmuş olabilir kendimi doğru ifade edememiş olabilirim, doğrudur. Fakat tek amacımın doğruları öğrenmek olduğunun takdir edersiniz ki siz de farkındasınız.

Yazımda belgenin içeriğini ‘’Başkanın söylemi’’ şeklinde belirttim ve aynen aktardım. Herhangi bir şekilde suçlama gibi bir amacım olmadı olamaz da. Ben, tartışılarak ve konuşularak doğruya ulaşılabilineceğine yürekten inanırım. Bu sebeple muallakta kalmış olan konularda tartışma zeminleri yaratmaya çalışırım.

Yazımın son cümlesinde şöyle bir bölüm var ‘’Sn. Kuvay Sanlı evet doğrudur veya hayır şu şu sebeplerden ötürü yalandır şeklinde bir açıklama yaparsa çok sevinirim. ’’

Peki neden bu yazıyı yazdım?

Kendimi Sn. Kuvay Sanlı’nın yerine koydum. Benim hakkımda bu tarz iddialar ortaya atılmış olsa o ortamda karşılığını vermek isterdim. Buna bir örnek vermek istiyorum.

‘’Sayın Tayfun Türker, Deniz Gençlik Spor Kulübü’ne 17.000 TL’lık yardım yapıldığı iddiaları karşılığında ‘divan başkanı söz vermemesine rağmen’ Genel kurulda kendisine insanın doğası gereği verilmiş olan özelliğini kullanmıştır ve haklı bir şekilde bağırarak (Bazen bağırmak da doğrudur) bunun yalan olduğunu taraflı tarafsız herkese anlatmıştır.’’

Sn. Kuvay Sanlı o ortamda başkan kendisine öyle mi Kuvay bey? dediğinde ben Kuvay bey'in ayağa kalkıp HAYIR! Demesini beklerken EVET demişti. Bu belki bir protestoydu bilemiyorum.

Başkanın konuşmasından sonra Kuvay bey söz istemişti, divan başkanı söz vermeyince sonrasında herhangi bir açıklamada bulunmamıştı.

1 haftadır Sn. Kuvay Sanlı’nın açıklama yapmasını bekliyordum çünkü kendisine de mali genel kurul sonrasında belirttiğim gibi federasyonumuzun bir asbaşkanı hakkında bunları duymaktan dolayı üzgünüm. Ve sonuna kadar bunun bir açıklaması olduğuna inandım, inanıyorum.

Bu yazıyı yazmak zorunda kaldım çünkü Sn. Kuvay Sanlı’dan bir haftadır beklediğim değerlendirmeyi alamamıştım. Bugün aldım kendisine teşekkür ediyorum.

Not: Beni tanımayanlara kendimi tanıtmak isterim 19 yaşındayım ODTÜ makina mühendisliği'nde okuyorum ve 14 yıllık bir satranççıyım. Hepiniz gibi ben de bir satranç aşığıyım. Kimseden hiç bir beklentim yok tek gayem Türk satrancına hizmet etmek.

Sevgiler...
Ara
Cevapla
#5
Evet dediğim sözleşmeyi imzalamış olduğumdur. Anlaşılmamış sanırım. Elbette kurgusu yalan ve hayır!

Buradan isimleri; yarım yamalak bilgi ve yanlış ithamları ciddiye alarak anmak büyük bir yanlış.

Sayın Türker'in takımı bir lira dahi para herhangi bir yerden yardım almamıştır. Canlı şahidiyim. Tayfun Türker, öğretmen geliriyle ve tüm özverisiyle Deniz Gençlik Spor'u yaşatmaktadır. İnsanların emekleri böyle kolayca foruma taşınarak, yanlış yorumlanmamalıdır.

Sevgili Ataman, her işittiğini buraya taşıyarak, biraz aklamış ve asıl sen öne çıkartmış olmuyor musun? Eğer doğruyu öğrenmek istiyorsan, önce sor, bilgilen. Herkesin ismini bu kadar kolay anma hakkının olduğunu düşünmüyor ve Tayfun Türker'i bu şekilde andığın için özür dilemen gerektiği görüşümü aktarıyorum.

Saygılarımla

Kuvay Sanlı
Ara
Cevapla
#6
Kuvay bey sanırım yazımı yanlış okudunuz.

Tayfun bey'in bir 'yalanı' genel kurulda ortaya çıkarttığını belirttim. Ve kendisini takdir ettim. Kendisi de bir kuruş para almadığını açıkça ifade etmiş ve bunun yalan olduğunu ortaya koymuştur dedim.

Yazım hemen yukarıda.

Sn. Türker'in bu yazıdan alınacağını düşünmüyorum. Aksine kendisinin onurlu davranışını takdir ettim.

Bilgilerinize...
Ara
Cevapla
#7
http://www.satranctv.org/index.php?eylem=izle&no=313 Yanlış yapıp yapmadığımı kontrol etmek için mali genel kurulun ilgili bölümünü bir kez daha izledim. Linkin 64.dakikasında yukarıdaki tartışmayla ilgili bölüm yer alıyor.

Tayfun Türker beyi onurlu davranışı sebebiyle takdir etmek amacıyla bir örnek vermiştim. Tek maksadım buydu konunun faklı yerlere gitmesini asla istemem. Yukarıda da söylediğim gibi Tayfun bey söz konusu iddiayı linkten de izleyebileceğiniz gibi açık yüreklilikle konuşuyorum tek kuruş para almadım şeklinde reddetmiştir.

Fakat bu verdiğim örnekteki miktarın yanlış olmasını gerektirmez. Bir kez daha izlediğimde söz konusu belgede; Ramazan savaş+Deniz gençlik 3.500 şeklinde duydum.

Yazdığım yanlış rakam için özür diler, böyle bir örnek vereceğimde daha dikkatli olacağımı belirtir, saygılarımı sunarım...
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 3 Ziyaretçi