Satrançta Şike
Bana da geçen ay hukuk kuruluna almak istediklerini yazılı olarak ilettiler ve ben de satranca faydalı olabilmek için, federasyona özellikle spor hukuku alanında yardımın gerekli olduğunu gözlemlediğim için ve en önemlisi GEÇEN DÖNEMDENİN YANLIŞLARINI DEVAM ETTİRMEDİĞİNDEN BU YÖNETİME İNANDIĞIM İÇİN kabul ettim. Tabii muhtemelen bu konudaki yorumlarım sonrası teklifi geri çekerler Smile Bu yönetime inancımı devam ettirebilmek adına şike konusunu çok önemsiyorum. Bu yönetimin profesyonel satranççıların daha çok ve daha aktif olduğu kadrolarla uzun süre devam etmesini diliyorum. Ama benim için şuan sırat köprüsündeler!
Ara
Cevapla
Kulüpler şampiyonası devam ederken o stresin altında ÖSF’yi ihmal etmedim. Bu başlığın altında yorum yapılacağını da tahmin ediyordum.
2012 Yılında açtığım bu başlıkta sorduğum soruların bana sorulması, bundan sonra yazacağım şeyleri biraz daha düşündükten sonra yazmam gerektiğini anlatıyor bana.
Ben Tatvan Satranç Kulübünün sadece bir sporcusuyum. Yöneticisi veya kaptanı değildim. 4-4 Kalan her iki maçta da şahsım adına önceden yapılmış bir beraberlik anlaşması olmadı. Ben notasyon kağıdına ½ yazıp imzalayana kadar önceden belirlenmiş bir skor olmamıştı. Ayrıca bu başlığı açarken herhangi bir sporcu veya kulübü kastetmemiştim. Satranç sporunun genel bir sorununu dillendirmeye çalışmıştım.
Eğer teknik toplantıda başhakem, birinci hamleden sonra berabere teklif etme hakkınız var diyorsa sporcuların algısı şu oluyor: Demek ki yapacağımız anlaşmalı beraberliğe bir kılıf uydurmamıza gerek yok.
Ayrıca bu beraberlikleri her sporcu veya kulüp yapabiliyor. Ve sadece üstteki takımlar/sporcular değil alttakiler de yapabiliyor. Sonuçta ister üstte ister altta, verilen-alınan her puanın turnuvanın kaderini değiştireceğini unutmayalım.
Daha önce Bachana olayında da söylemiştim http://forum.satranc.biz/showthread.php?...5#pid18075
Olaylar, kişiler hedef alınarak veya cezalarla çözülmeye çalışılırsa hiçbir sonuç alınamaz.
Satranç sporunun değeri arttıkça ve olgunlaştıkça bu sorunun çok kolay bir şekilde çözülebileceğini düşünüyorum.
Son olarak Tatvan Satranç Kulübünün bir parçası olarak şunu söylemek istiyorum. Kulübümüz için son derece temiz bir turnuva oldu ve tertemiz emeğimizle üst lige çıktık. Satrançla ilgili kirli hesapları olanlar, ahlaktan, emeğe saygıdan en son bahsetmesi gereken sözümona satranççıların (Bu başlıkta yazanları kastetmiyorum.) kirletemeyeceği kadar temiz bir başarı oldu. Saygılarımla…
MUŞ
Ara
Cevapla
Bu kadar tecrübeli satrançseverin olduğu bir yerde çok fazla detaya girmeden kısaca şunu söylemek yeterli olacaktır. Tamam üst masalarda 7 hamlelik beraberlikleri çözmüşüz çok güzel... Peki ya alt masalar? Sıralamada 19. sırada olan sporcu 22. sıradaki sporcuyu yenmiş... Kimin umrunda?

Bucholz ihtiyaçtır Smile)
Ara
Cevapla
Arkadaşlar,Evvelce söylediğim görüşü tekrarlamak zorundayım.Anlaşma sonucu ortaya çıkan galibiyet ile anlaşma sonucu yapılan beraberlikleri aynı başlık altında değerlendirmek ve sözü edilen sorunlara çözüm aramak zordur.Satrancın kuralları nedeniyle bu ikisini birbirinden ayırmak zorundayız.Mutlaka beraberliklerden yakınanları da sonuna kadar dinleyeceğiz.Anlaşmalı beraberliklerin sayısının artmaması için çaba göstereceğiz.Ama FIDE kuralları biz ne kadar memnun olmasak da anlaşmalı beraberliklere izin vermektedir!Benzer bir durum bir başka Spor dalında var mıdır?Şike ile anlaşmalı beraberlik deyimlerini,bu 2 kavram arasında genetik yakınlık olsa bile farklı alanlarda tartışmamız gerekiyor.Aynı başlık altında tartışırsak kafalar karışacaktır.Şikeye asla izin verilmemesi ve mutlaka cezalandırılması gerekir.Anlaşmalı beraberliklerin ise sayısı olabildiğince azaltılmalı ve beraberliklerin artmasını önleyecek yaptırımlar uygulanmalıdır.Burada okuduğumuz mesajlar bize şikenin önlenemeyeceğini gösteriyor.Kanımca bunun bir nedeni yabancılara karşı gösterilen hoşgörü, diğer nedeni ise anlaşmalı beraberlik ile şikeyi aynı terazide değerlendirmektir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
Merhaba Ateş Bey,

Sizin de dediğiniz üzere, siz kendi görüşünüzü belirttiniz ve tekrarladınız. Satranç geçmişinize ve tecrübenize sadece benim değil, kuvvetle muhtemel buradaki herkes saygı duymaktadır. "Anlaşmalı beraberlik"ten kastınızın bu başlıkta konuşulan "müsabakadan önce anlaşılan beraberlikler" olduğunu kabul ediyorum. Çünkü müsabaka sırasında anlaşılan beraberliklerle ilgili zaten bir sorun bulunmamaktadır.

Satrancın doğası gereği diğer sporların aksine beraberlik daha çok tercih edilen, hatta bir çok sporda bulunmayan bir sonuç olduğu için ve satranç bireysel spor olduğu için beraberlikler daha fazla karşımıza çıkmaktadır. Basketbol, tenis, voleybol gibi sporlarda zaten beraberlik üzerine anlaşamazsınız. Futbolda ise beraberlik "kaybetmekten iyidir" diyerek razı olunabilecek bir sonuç olsa da, tercih edilen bir sonuç değildir. Dolayısıyla anlaşmalı beraberlikler satrançta daha sık görüldüğü için bize doğal gelmeye başlamıştır ama hiç de doğal değildir, olmamalıdır.

Diğer bir sorun ise, şikenin bazı kişilerce yanlış bir bilgiyle "maç satmak" olarak bilinmesidir. Ancak şike maç satmak değil, müsabakanın sonucunu menfaat karşılığında saha dışında belirlemektir. Dolayısıyla sizin görüşünüze göre anlaşmalı galibiyet ve anlaşmalı beraberlik ayrılsa da, uluslararası ve ulusal doktrinler böyle bir ayrıma gitmemektedir. Ne konuda anlaşıldığına bakılmaksızın herhangi bir anlaşma olması istenmemekte ve böylece adil mücadele, sportmenlik gibi kavramlar başta olmak üzere bu anlaşmalar sonucu anlaşan takım(lar) menfaat elde ederken, diğer takımların uğradığı zararın oluşmaması istenmektedir.

Dün şike davası iddianamesinde kitabından yararlanıldığı söylenen Prof. Dr. Süheyl Donay'ın, TFF Eski Başdanışmanı Prof. Dr. Erdener Yurtcan'ın ve Doç. Dr. Mustafa Özen'in kitaplarınıdan ilgili bölümleri okudum. Süheyl Donay haricindeki iki yazar da kitaplarındaki yorumlarıyla bu durumun 6222 Sayılı Kanun ile düzenlenen ceza hukuku anlamında şike olacağı konusunda hemfikir iken, Donay ise bu durumun hatır şikesi olacağını dile getiriyor ama hemen ardından normal şike gibi cezalandırılması gerektiğini dile getiriyor. Ayrıca, ceza hukukuna ek olarak spor hukuku açısından yani işin federasyon ayağında da bir disiplin ihlali olduğuna değiniliyor. Ceza Hukuku profesörleri dahi bu konuda hemfikir. Zaten hemfikir olunmayacak gibi de değil! Kitapları incelemedeki tek amacım, bu konuda yazmayı düşündüğüm hukuki makalede atıf yapabileceğim güzel cümleler olup olmadığına bakmaktı. Yoksa bu konu hukuki açıdan çok ama çok net bir konudur.

Kasım Bey, Kulüpler Şampiyonası'nda 8. tur ilk masada kısa beraberlikler yapıldı. Ardından son turda ilk 2 masa yine kısa beraberlikler yaparak bir üst lige çıktı. Son turda berabere yapan 4 takımdan 2'si, 8. turda berabere yapan takımlardı. Bu beraberlikler satranç camiasına şüpheli gelmiş ve bir açıklamayı hakketmişti. Siz de kendiniz ve takımınız adına bir açıklamada bulundunuz.

Ancak, 1. Lig'de yapılan beraberlik ise sıradan bir şüpheli beraberlikten çok daha fazla şüphe uyandırmaktadır. Takım yöneticileri yada kaptanlarının bir açıklama yapabileceklerini sanmıyorum. Akla, mantığa uygun bir açıklama bulabilirlerse kendilerini tebrik ederim. Sporcular durumdan habersiz olabilir ama yönetici, kaptan yada başka birisinin anlaşma yaptığı karine olarak kabul edilmelidir.

Bachana ise şuan Aşkın Bey'in şehri Kocaeli'de Süper Lig'de ilk turda oynuyor. Eltaj'a güzel de bir feda yapmıştı. İster misiniz masa derecesi yapıp bir de ödül alsın!
Ara
Cevapla
Müsabakadan önce beraberlik anlaşması yapılması ile müsabaka sırasında beraberlik anlaşması yapılması arasında ne fark olduğunu okuyucuya anlatmamız uygun olur.Kanımca ikisi arasında fark yoktur.Genel olarak ve özellikle takım yarışmalarında tur başlamadan önce puan hesaplamaları yapılmakta ve anlaşmalar da haliyle müsabaka başlamadan önce kaptanlar arasında yapılmış olmaktadır."Anlaşmalı beraberlikler hiç olmasın"diyebilmek için ilgili FIDE maddesini tartışılır duruma getirmek gerekir.FIDE'nin ilgili kuralının(beraberlik çeşitleri ile ilgili maddenin)değişmesini sağlamak çok zordur.Biz kendi Federasyonumuzun icad ettiği maddeleri bile uzun yıllar değiştiremiyoruz.Bu icadların en çarpıcıları "Masa puanları toplamını hiçe sayıp Bucholz puanı ile şampiyonu belirlemek,Federasyonun takım sıralamasına müdahele etmesi,21 nci yüzyılın büyük keşfi maksimum rating uygulaması"gibi icadlardır.Bunlar değişmezken FIDE nin beraberlik kuralları nasıl değişir?Anlaşmalı beraberliğin cezalandırılması için CAS'a gitmek mümkün değildir.CAS,ilgili kurallar nedeniyle görevsizlik kararı verir.Ancak şikenin yargılanabileceği birçok mahkeme vardır.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
Kuralların bize tanıdığı hak, oyun sırasında bir oyuncunun diğerine beraberlik önermesi ve diğerinin de dilerse bunu kabul edebilmesi değil mi? Şimdi bu durumla, oyundan bir gece evvel elde kağıt kalem oturup, 'sen benimle berabere yap ben sana şu kadar para vereyim' demek aynı şey olabilir mi?

Bir başka durumda, bir takım dilerse bir maça yedek kadrosuyla çıkabilir. Kimse niye yedek kadroyla çıkıyorsunuz diye karışma hakkına sahip değildir. Ancak bir gece önce iki takım arasında ''yarın bizim karşımıza yedek oyuncularla çıkın biz de size şu kadar para, oyuncu vs verelim'' şeklinde bir konuşma geçerse elbette iki durum arasında gece ile gündüz kadar fark vardır.

Tutku Dinçer 2-3 defa yazdı, 'bir oyunun, maçın sonucunun önceden kararlaştırılması, bazı durumlarda bundan menfaat elde edilmese bile şike olarak tanımlanmaktadır.

Gürcü oyuncunun örneğini biraz değiştirelim. İki oyuncu son tura rakiplerinden 1 puan önde giriyorlar. Elbette bu iki oyuncu beraberlik yaparak kendilerini garantiye almak isteyebilirler. Fakat oyunculardan biri kazanmak istiyorsa ve diğeri 'ya ne olur oynamayalım, toplam ödülün yüzde 60'ını sen al ama berabere yapalım' diyorsa o zaman karanlık sulara girdiniz demektir.

Tüm bu örneklerde ortaya çıkan fark, sonucun önceden kararlaştırılması, bir pazarlık yapılması, çoğunlukla da bir çıkar elde edilmesidir. Elbette tüm beraberlikleri, hükmen galibiyetleri mercek altına yatırıp soruşturmak mümkün değil. İki arkadaşın ilk tur kısa berabere yapmasının peşinden gitmeye gerek yok ama başka sporcuların sonuçlarını etkileyecek, özellikle son turlarda bariz bir biçimde yapılan hadi onu da geçtim, oyuncu tarafından itiraf edilmiş durumlar karşısında bir şeyler yapılması gerekmez mi?

1) Beraberlikler için 40 hamle kuralı,
2) Hükmen yenilgilere ve turnuva terk etmelere yaptırım uygulanması
3) Şüpheli sonuçlar ve itiraflar (!) hakkında en azından oyuncudan savunma istenmesi ve bir soruşturulma yapılması.

Sadece şu 3 adımı uygulasanız sorunun tamamını değilse bile büyük bir kısmını halledebilirsiniz. Geri kalanı ancak eğitim, kültür ve sizin kurumlar olarak kararlı duruşunuzla giderilebilir.

Elbette ümitli olmaya gerek yok. Bir günde tartışılıp, karara varılabilecek, kısa sürede eğitimi verilip uygulamaya gidilebilecek bu tip konular yerine, madalya dağıtarak çocuklara emzik vermek, 5 yaşında çocuklar birbirlerinin kafasını kırsın diye bahçe satrancı dağıtmak, bir şehirde 100 bin takım dağıtıp, onlara lisans çıkartmak gibi daha önemli işler var.
Ara
Cevapla
(03-08-2015, 09:39)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(03-08-2015, 09:11)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [color=#0000CD]Sayın Attorney at Law
Neden benim dışımda ikinci bir kişiden TSF ye, ilgili kurullara,bilgi edinmeye bir sayfalık itiraz, şikayet, ya da suç duyurusu yok?
Bunun açıklanması gerek!

Bir şikayet dilekçesi, bir itiraf, belgelere dayalı bir suç duyurusu gelmedikçe harekete geçebilirler mi bu kurullar, ya da yönetim?
[/color]
TSF'ye bir dilekçe yazmak kolay. Bu hafta yazıp gönderirim

Gerekli dilekçeyi yazıp TSF'ye vereceğim. Gerçi Eğitim Kurulu Başkanı'nın 1. elden işin içinde olduğu süreçte kendi kurul başkanının başvurularını dikkate almayan federasyon benim dilekçemi ne yapsın ama ben yine de duyarlı bir satranç sever olarak üzerime düşeni yapmış olayım.
Aşkın Bey, isteğiniz üzerine TSF'ye yazılı başvuruyu aciliyet dolayısıyla [email protected] adresi ve Gülkız Hanım'ın şahsi elektronik posta adresine e-mail ile gönderdim. Bu yazının ıslak imzalı hali de posta yolu ile TSF'ye ulaşacaktır. Gönderdiğim e-mailin içeriğini aynen kopyalıyorum:


Türkiye Satranç Federasyonu Başkanlığı'na,

18-23 Ağustos 2014 tarihlerinde düzenlenen 12. Uluslararası Keşan Kültür ve Turizm Festivali Satranç Turnuvası'nın 23 Ağustos 2015 tarihli son turunda 13602535 FIDE numaralı sporcu IM Bachana Morchiashvili ile
14000091 FIDE numaralı GM Handszar Odeev arasında oynanması gereken
müsabaka, IM Bachana Morchiashvili'nin son tur müsabakasına katılmaması sonucu GM Handszar Odeev lehine hükmen galibiyet ile sonuçlanmıştır ve bu sonuçla GM Odeev turnuvada dereceye girerek nakdî ödül almaya hak kazanmıştır.

Aynı sporcunun, söz konusu turnuvadan hemen önce 11-16 Ağustos 2015 tarihlerinde düzenlenen 22. Uluslararası Troya Açık Satranç Turnuvası'nın 16.08.2014 tarihli son turunda IM Kamal Aghasiyev ile olan müsabakaya katılmamış olması ve bu müsabakanın da rakibinin lehine hükmen galibiyet ile sonuçlanması neticesinde rakibinin nakdî ödül almaya hak kazanmış
olması satranç camiasının dikkatini ve tepkisini çekmiştir.

Bu tepkiler üzerine Federasyonumuz Eğitim Kurulu Başkanı Sayın M. Aşkın Taşan, kendisine ait olduğu bilinen ve kendi adını taşıyan Özgür Satranç Forum isimli web sayfasındaki kullanıcı hesabından, IM Morchiashvili ile gerçekleştirdiğini beyan ettiği konuşmayı yazılı olarak yayınlamıştır.
(http://forum.satranc.biz/showthread.php?...6#pid18116)

Söz konusu konuşmada Türkiye Satranç Federasyonu Eğitim Kurulu Başkanı
Sayın Aşkın Taşan, söz konusu sporcunun aynen şu sözleri sarfettiğini yazılı olarak belirtmiştir: "Ben kendi adıma söylemek isterim ki, KEŞAN turnuvasındaki kararım bana ait. Suç unsuru varsa da bana yazılmalı. Ancak bu konuda H. ODEEV' in benim son tura katılmayacağımdan haberi olmadığı gibi, hiç bir suçu da yoktur. Ceza hak etmedi. Ben, O'nun maddi durumunu düşündüm, yetersizdi. Suç olarak tanımlanabilecek bir davranışım varsa kabulümdür. Bunu aynen
bildirebilirsiniz. Tekrar söylerim ki H. ODEEV suçsuzdur, davranışımın sorumlusu benim."

IM Bachana Morchiashvili'nin son tur müsabakasına çıkmayarak rakibinin
müsabakayı hükmen kazanarak nakdî ödüle hak kazanmasını sağlama gerekçesini "Ben, O'nun maddi durumunu düşündüm, yetersizdi." sözleriyle gerekçelendirmesi satranç camiasını oldukça rahatsız etmiştir. Rakibinin menfaati için bir Müsabakanın sonucunu etkilemek 6259 Sayılı Kanun ile
değiştirilen 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un 11. maddesi uyarınca "Şike" suçudur. Adı geçen sporcu, Türkiye Satranç Federasyonu Eğitim Kurulu Başkanı'nın kendi adı ile yazdığı bu yazıya göre şike suçunu işlediğini ve TSF Disiplin Talimatı'na aykırı
hareket ettiğini itiraf etmiştir. İlgili kanun maddesi ve yapılan değişiklik şu şekildedir:

6222 Sayılı Kanun'un 11. maddesi
"Şike ve teşvik primi
MADDE 11 – (1) Belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kendisine menfaat temin edilen kişi de bu suçtan dolayı müşterek fail olarak cezalandırılır. Kazanç veya sair menfaat temini hususunda anlaşmaya varılmış olması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(2) Şike anlaşmasının varlığını bilerek spor müsabakasının anlaşma doğrultusunda sonuçlanmasına katkıda bulunan kişiler de birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Kazanç veya sair menfaat vaat veya teklifinde bulunulması halinde, anlaşmaya varılamadığı takdirde, suçun teşebbüs aşamasında kalmış olması dolayısıyla cezaya hükmolunur.
(4) Suçun;
a) Kamu görevinin sağladığı güven veya nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle,
b) Spor kulübünün yönetim kurulu başkan veya üyeleri tarafından,
c) Suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde,
ç) Bahis oyunlarının sonuçlarını etkilemek amacıyla, işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Suçun bir müsabakada bir takımın başarılı olmasını sağlamak amacıyla teşvik primi verilmesi veya vaat edilmesi suretiyle işlenmesi halinde bu madde hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir.
(6) Bu madde hükümleri;
a) Milli takımlara veya milli sporculara başarılı olmalarını sağlamak amacıyla,
b) Spor kulüpleri tarafından kendi takım oyuncularına veya teknik heyetine
müsabakada başarılı olabilmelerini sağlamak amacıyla, prim verilmesi veya vaadinde bulunulması halinde uygulanmaz.
(7) Suçun spor kulüplerinin veya sair bir tüzel kişinin yararına işlenmesi halinde, ayrıca bunlara, şike veya teşvik primi miktarı kadar idari para cezası verilir. Ancak, verilecek idari para cezasının miktarı yüzbin Türk Lirasından az olamaz.
(8) Müsabaka yapılmadan önce suçun ortaya çıkmasını sağlayan kişiye ceza
verilmez."

6259 Sayılı Kanun ile maddede yapılan değişiklik:
"MADDE 1 – 31/3/2011 tarihli ve 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “beş
yıldan oniki yıla kadar” ibaresi “bir yıldan üç yıla kadar” şeklinde, dördüncü fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“b) Federasyon veya spor kulüpleri ile spor alanında faaliyet gösteren tüzel kişilerin, genel kurul ve yönetim kurulu başkan veya üyeleri, teknik veya idari yöneticiler ile kulüplerin ve sporcuların menajerleri veya
temsilciliğini yapan kişiler tarafından,”
“(9) Bu madde kapsamına giren suçlarla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez; verilen hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilemez ve ertelenemez.
(10) Bu maddede tanımlanan suçların bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi halinde, bunlardan en ağır cezayı gerektiren fiilden dolayı verilecek ceza dörtte birinden
dörtte üçüne kadar artırılarak tek cezaya hükmolunur.
(11) Bu maddede tanımlanan suçlardan dolayı cezaya mahkûmiyet halinde, kişi hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesi hükümlerine göre, spor kulüplerinin, federasyonların, bünyesinde sportif faaliyetler icra edilen tüzel kişilerin yönetim ve denetim organlarında görev yapmaktan yasaklanmasına hükmolunur.”

Ayrıca, TSF Disiplin Talimatı'nın bu olay ile ilgili düzenlemeleri de mevcuttur. Şöyle ki:

Türkiye Satranç Federasyonu'nun 12.04.2014 Tarihli Disiplin Talimatı'nın
Ek-1 4. maddesi uyarınca "Onur kırıcı, spor ahlakına ve centilmenliğe aykırı harekette bulunmak. 6 aydan 1 yıla kadar yarışmalardan men veya o kadar süre ile hak mahrumiyeti." sonucunu doğurmaktadır. Yine aynı Talimat'ın aynı ekinin 29. maddesine göre "Bu talimatta belirtilmeyen TCK
da suç olarak Belirtilmiş bir olayın vukuu. TCK da belirtilen ceza oranında hak mahrumiyeti veya yarışmalardan men cezası verilir." ifadeleri yer almaktadır.

Ayrıca TSF Disiplin Talimatı'nın "Soruşturmanın açılması" Başlıklı 18.
maddesi uyarınca soruşturma açılması için Disiplin Kuruluna sevk yetkisi Federasyon Başkanlığına verilmiştir:

(Soruşturmanın açılması
Madde 18 – (1) Soruşturma işleminde;

Kişi ve/veya kuruluşların spor ahlakına ve disiplinine aykırı olay ve eylemlerine ilişkin konuların, Federasyon Başkanlığınca kurula sevk işleminin gerçekleşmesi durumunda,
kurul tarafından işlem başlatılır.

(2) Disiplin Kuruluna sevk yazılarında; olayın özeti, tarihi, yarışmanın çeşidi, cezalandırılması istenen kişi veya kulüplerin isimleri, gerekçeler, tanıklar, belge ve diğer bilgiler belirtilir.)

Son olarak, Disiplin Talimatı'nın "İdari tedbir" başlıklı 8. maddesinde soruşturma sonuçlanıncaya kadar tedbir uygulama imkanı tanınmıştır:

İdari tedbir

Madde 8- (1) Disiplin soruşturması sonuçlanana kadar kulübe satranç
etkinliklerinde yer vermemek, kişiye hak mahrumiyeti vermek ve/veya kişiyi her türlü satranç etkinliklerine katılmaktan ve/veya yarışmaları yönetmekten yasaklamaktır.

Gecikmesinde sakınca olan ve soruşturma sonucunda kişiye disiplin yaptırımı uygulanacağı yönünde kanaat olan hallerde, ki bu olayda söz konusu sporcu şu anda devam etmekte olan Türkiye İş Bankası Süper Ligi'nde mücadele etmektedir ve soruşturma neticelendirilene kadar bu turnuva sona erecektir ve sporcunun itirafı mevcuttur, idari tedbir uygulanmasının
gerekliliğini ilgili ve yetkili makamların görüşlerine sunarım.

Ek olarak, Disiplin Talimatı uyarınca soruşturma zaman aşımı 1 yıl olduğu ve söz konusu şüpheli disiplin ihlali 23 Ağustos 2014 tarihinde meydana geldiği için soruşturmanın başlatılabilmesi için yaklaşık 2 haftalık bir süre kaldığına dikkatinizi çekerim.

Ayrıca, 24-31 Temmuz 2015 tarihlerinde Konya'da oynanan 2015 Türkiye Satranç 1. Ligi'nin 28.07.2015 tarihli 6. turunda ilk masada oynanan müsabaka, takım adına yarışan sporcuların tüm oyunları en uzunu 10 hamle ve 10 dakika sürmüş bir şekilde 8 beraberlik ile 4-4 sona ermiştir. Ayrıca
bu takımların kadrosunda 2 yabancı GM ve 1 yabancı IM olması ve bu sporcuların diğer turlarda oynamasına rağmen bu sporcuları söz konusu turda oynatmamışlardır. Kişi başına 90 dakika ve her hamlede 30 saniye
ekleme olan bir zaman temposunda oynanan turnuvada bir masadaki müsabakaların en uzununun (notasyonların sporcular ve hakem tarafından imzalanıp sonuçların İnternet'e girilmesi dahil) 10 dakika sürdüğü ve
zaman temposu hesaplanırken ortalama bir satranç oyununun 60 hamle olarak
kabul edilmesine rağmen bu maçtaki en uzun oyunun 10 hamle sürmesi ile, son turlarda mücadele dozunun artması ve her masa puanın dahi çok önem taşıdığı bir maçta 3 ünvanla yabancı sporcunun oynatılmaması sonucu alınan riskin hayatın olağan akışına aykırı olması ile birlikte düşünülünce bu
takımların birbiriyle bir üst lige terfi hedefinden uzaklaşmama menfaati
karşılığında beraberlik sonucu konusunda müsabaka öncesi anlaştıkları yönünde satranç camiasında kuvvetli bir şüphe oluşmuştur ve bu müsabaka hakkında da TSF Disiplin Talimatı'nın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca disiplin soruşturması açılması gerektiği yönünde çoğunluk
tarafından görüş birliği oluşmuştur.

Duyarlı bir satranç sporcusu olarak satranç sporunun adının şike ile anılmaması, eğer şike yaptığına kanaat getirilen kişiler olursa bu kişiler hakkında gerekli disiplin yaptırımlarının uygulanması, aksi yönde bir
kanaat oluşması durumunda hem ilgili kulüplerin bu şüpheden aklanması, hem
de satranç sporunun şike ile anılmasının önüne geçilmesini katkıda bulunulması ümidiyle gereğini saygılarımla arz ederim.
Ara
Cevapla
Dün Hanjar bana mail atıp hakkında suçlayıcı birşey yazılıp yazılmadığını sormuş. Demek ki konu kendisinin kulağına gitmiş ve bir rahatsızlık duymuş. Bu sebeple tekrar ve açıkça belirtelim ki kimse zan altında kalmasın, boşuna rahatsızlık duymasın:

Odeev ve Aghasiyev her ne kadar son turlarda Bachana'nın rakipleri olsa da, Bachana sadece Odeev ile olan oyununda ve rakibinin bilgisi dışında tura çıkmayarak müsabakanın sonucunu önceden belirlediğini itiraf etmiş ve zaten tüm sorumluluğu da üzerine almıştır. Diğer isimlerin bu konuyla, tartışılan oyunlarda tartışılan kişinin rakibi olmak dışında bir ilgilerinin olmadığını tekrardan açıkça hatırlatalım.
Ara
Cevapla
(18-08-2015, 14:20)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Dün Hanjar bana mail atıp hakkında suçlayıcı birşey yazılıp yazılmadığını sormuş. Demek ki konu kendisinin kulağına gitmiş ve bir rahatsızlık duymuş. Bu sebeple tekrar ve açıkça belirtelim ki kimse zan altında kalmasın, boşuna rahatsızlık duymasın:

Odeev ve Aghasiyev her ne kadar son turlarda Bachana'nın rakipleri olsa da, Bachana sadece Odeev ile olan oyununda ve rakibinin bilgisi dışında tura çıkmayarak müsabakanın sonucunu önceden belirlediğini itiraf etmiş ve zaten tüm sorumluluğu da üzerine almıştır. Diğer isimlerin bu konuyla, tartışılan oyunlarda tartışılan kişinin rakibi olmak dışında bir ilgilerinin olmadığını tekrardan açıkça hatırlatalım.

Sayın Dinçer açıklama için teşekkür ederiz. Olayda hiç kusuru olmayan birinin rahatsızlık duymasını istemeyiz elbette. Sayın Odeev ile tekrar konuşursanız 2013 Keşan Açık Satranç Turnuvasında (yani diğer olaydan tam bir yıl önce) son tur hangi nedenle oyuna gelmeyerek hükmen kaybetmiş onu da sorar mısınız? Dişi falan mı ağrıyormuş, mutlaka bir açıklaması vardır ama bilelim en azından...


(25-08-2014, 18:24)İlker SARITEKİN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Edirne satrancını yöneten kişiler olarak biz son iki yıldır bu davranışlara tanık olduk.Geçen yılki 2013 kesanopen da ODEEV HANDSZAR son tur maça çıkmamış ve bu durumda 2650 ELO civarındaki bulgar Delcev ikinci olmuş,birincilik te Odeev tarfından Gürcülere hediye edilmiştir.Son tura çıkmayan Odeev bir kaç saat sonra gerçekleştirilen ödül törenine elini kolunu sallayarak gelmiştir.Peki organizasyon olarak biz ne kazandık ne kaybettik onuda hemen söyleyeyim Delcev gibi elit ve örnek bir sporcu küsmüş,bu yıl turnuvamıza başvuru dahi yapmamıştır.Gelişmekte olan sporcularımız da bu ahlaksızlığa tanık olma tecrübesini yaşamışlardır.2014 kesanopen turnuvasına mail ile başvuru yapan Odeev'e,turnuvaya kabul edildiğine dair bir yanıt vermedim.Ancak kendisi,istenmediğini anlayacak inceliğe sahip olmadığını ilan edercesine çıkıp turnuvamıza yine gelmiştir.Yönergede ilgili bir madde oluşturmadığımız ve başvuru yapmadan gelen diğer sporcularımızı da kabul ettiğimiz için kendisine de istemeden de olsa eyvallah dedik turnuvaya aldık.Peki aldık aldık ta elimize ne geçti? Bu kez Bacana kendisinin karşısına çıkmayarak birinciliği Odeev'e hediye etti.Peki maça çıkmayanın,galip gelme şansını ve bireysel olarak daha fazla ödül kazanma şansını teperek bunu rakibine hediye eden bir sporcu hakkında ne düşünebiliriz.Eğer zeka sorunumuz yok ve üç maymunu da oynamaya niyetimiz yoksa,diyebiliriz ki bu açık açık Şİ KE DİRRRR.
Aksini iddia eden gitsin kendine zeka ve kişilik testi yaptırsın.
Peki ben ve çalışma arkadaşlarım önümüzdeki 2015 kesanopen için ne düşünüyor.Bacana ve ortağı Odeev'i kesinlikle turnuvamızda görmek istemiyoruz.Kendilerini turnuvamıza kabul etmeyeceğiz,diğer organizatörlerden de aynı yaklaşımı bekliyoruz.Tavrımız TSF ve FIDE nezdinde bir krize yol açar mı bilmiyorum ama açsa bile biz amacımıza kendi belirlediğimiz yöntemle ulaşamasak bile bu kurumları bize yardımcı olmaya yönelik adımlar atmaya yöneltmiş olacağımıza inanıyorum.Ayrıca ben yönergeme,turnuva da herhangi bir tura çıkmayan sporcunun o tur saatlerinde sağlık problemi yaşadığını belirtir bir sağlık raporu yoksa,final sıralamada hak ettiği maddi ödülün kendisine ödenmeyeceği maddesini koyacağım.Ortağına büyük ödülü kazandırsa bile en azından kendisinin kazanacağı küçük ödülü yok ederek şike ile elde edilecek kazancı azaltmaya yarayacaktır.
Ayrıca yıllardır inanç ve kararlılıkla uyguladığımız konaklama ve yemek promosyonlarının objektif kriterlere göre dağıtılması uygulamasını kesanopen da kaldırıyorum.Promosyonları objektif ve subjektif kriterler açısından değerlendirmek üzere organizasyonun insiyatifine alıyorum.Alıyorum diyorum da beni aşan makamlardan ve ilgili kurullardan bir engellenme ile karşılaşmazsam tabi.Engelleyen de zaten doğru bir çıkar yol göstermek zorunda kalacaktır,bu sorumluluktan kimse kaçamaz.İş artık bu noktaya geldi.Herkese hayırlı uğurlu olası dileğiyle duyurulur.İlker SARITEKİN / EDİRNE SATRANÇ İL TEMSİLCİSİ
Ara
Cevapla
http://tsf.org.tr/kurullar/disiplin-kurulu
Alıntı:Bachana Morchiashvili (Sporcu ) Başkanlık Makamının 19.08.2015 tarihli sevk yazısı ile 'İdari Tedbirli' olarak Disiplin Kurulu'na sevk edilmiştir.
Ara
Cevapla
(18-08-2015, 15:29)Erşan Gökerman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sayın Dinçer açıklama için teşekkür ederiz. Olayda hiç kusuru olmayan birinin rahatsızlık duymasını istemeyiz elbette. Sayın Odeev ile tekrar konuşursanız 2013 Keşan Açık Satranç Turnuvasında (yani diğer olaydan tam bir yıl önce) son tur hangi nedenle oyuna gelmeyerek hükmen kaybetmiş onu da sorar mısınız? Dişi falan mı ağrıyormuş, mutlaka bir açıklaması vardır ama bilelim en azından...
Erşan Bey, kendisi rahatsızlanmış ve uyanamamış. "Olamaz mı?" diye soruyor. Zaten kaybettiği kişi 5. olmuş, şampiyon olamamış. 5.ye ödül yoktu sanırım. Kendisi de oynayıp kazansa daha fazla alacakmış.

Bize sayın sporcuya geçmiş olsun demek düşer. TSF'ye ise bundan sonraki turnuvalarda hasta olanlara geçmiş olsun dileklerini sunduktan sonra, son tura çıkmadığı halde ödülünü alabilmesi için doktor raporunu istemek düşer. Malumunuz artık yönergelere son tura çıkmayanın ödül alamayacağı maddesi düzenli olarak koyuluyor.
Ara
Cevapla
Epey bir aramama rağmen 2013 Keşan Turnuvasının sonuç tablosunu bulamadım ancak il temsilcisi İlker Bey'in yazdığına göre bu oyun nedeniyle Bulgar GM Delchev 1.liği kaçırmış. O nedenle rakibinin 5. olduğu konusunda şüphelerim var. Belki sayın Sarıtekin bu konuda bizi aydınlatır.

Sizin bu tavrınızın şikeyi önleyeceği konusunda ciddi şüphelerim var. Her hükmen kaybedene empati kurarak yaklaşıp, suçunu konuşma arasında söyleyenin peşinden sonuna kadar gitmek sadece itirafı zorlaştırır. Aynı turnuvada, 2013 yılında son tur hükmen kaybedip dereceyi etkileyen sporcunun, 2014 yılının son turunda da hükmen kazanarak 1. olması ve bu iki olayda da hiç bir kabahatinin olmaması bana mantıklı gelmiyor. Ayrıca il temsilcisinin de belirttiği gibi her iki olayda da hükmen kaybeden kişilerin ödül törenine ellerini kollarını sallayarak gelmeleri şüpheli geliyor. Şike tek başına çalışan bir sistem değil. Tanıdıklarımızı kollayarak önüne geçebileceğimiz bir şey de.

Ne yazık ki bu tip uygulamalar ülkemizde de dünyanın geri kalanında da çok yaygın ve üstelik yakın gelecekte azalacağını sanmıyorum.

Belki bir başka başlıkta diğer spor dallarında pek kullanılmayan, pek çok sağlıksız yönü olan hatta zaman zaman 1. ve 2.nin bile birbiriyle oynamadığı İsviçre sistemi üzerinden de konuyu tartışmak gerekli.
Eleme sistemi ile oynanan turnuvalarda iki oyuncunun birbirleriyle yapacakları hiç bir şike diğer kişilerin sonuç ve ödüllerini etkilemiyor. Lig usulü turnuvalar da şüphesiz gerçek sonucu alabilmek için çok daha uygun bir yöntem. İsviçre sistemiyle son tura lider girdiğiniz bir turnuvada, eşitlik bozma sistemlerinin de zayıflıkları nedeniyle, kazansanız bile, 2. hatta 3. sıraları almanız, ödül dışı kalmanız bile mümkün. İki eş puanlı sporcunun oynadığı rakipler arasında ciddi farklılıklar olabiliyor ve özellikle son tur skorun ayarlanmasına ciddi anlamda olanak sağlıyor.Olimpik hiçbir sporun bu sistem ile yarışma yapacağını sanmıyorum.

Sorunun pek çok yönü var. Hayatım boyunca, sadece 1 defa, geçirdiğim bir kaza sebebiyle tura yetişemedim. Bu tip 'talihsizlikler' in sık sık başına geldiği oyuncular konusunda en azından bir soru sorma hakkımız olmalı diye düşünüyorum.
Ara
Cevapla
İsviçre yöntemi açık turnuvaların sakıncalarını en aza indirmek ve A grubunda kaliteyi yükseltmek için Avrupa'daki pek çok turnuva gruplara bölünerek oynanıyor.Eğer 3 gruba bölünecekse A grubu 2100 üstü,B grubu 1800 ile 2099 arası,C grubu 1799 ve altı şeklinde olabiliyor.Bizimkiler nasıl yapıyor?A grubunun alt sınırını 1300 olarak belirliyor.Böylece esas itibariyla turnuvayı bölmemiş oldukları halde sorulduğu zaman "böldük işte!"diyorlar.Yurtdışından verdiğim örnekde A grubunda çekişmeli oyun görme ihtimali çok yüksek oluyor.Alt gruplara da daha çok kişiyi katılmaya teşvik ediyor.Puanı düşük olduğu halde kendine güvenen ve A grubunda oynamak isteyen oyuncudan ekstra giriş ücreti alınabiliyor.Bizim örneğimizde Birinci ile İkincinin,Birinci ile Beşincinin oynama şansı düşüktür.Bizim örneğimizde sürükleyici mücadele görme şansı düşüktür.Bizim örneğimiz Piramidin zirvesindeki genç ustalar için de zararlıdır.Çünkü 7 turlu turnuvada 3 veya 4 tur 2000 altındakiler oynamak ustalar için zaman kaybıdır.Bizim örneğimizde salon beraberliği de, şike de ortaya çıkabilir.(Salon beraberliği deyimi ile sadece FİDE kurallarına uygun olarak yapılmış beraberlikler anlaşılmalıdır.Menfaat karşılığı gizli anlaşmalarla yapılacak beraberlik,şike kavramı içinde değerlendirilir)Biz neden bu yanlışları düzeltemiyoruz?Çünkü öncelikli amacımız daha çok yabancı ustanın katılmasını sağlamaktır.Yabancılara çok önem verince yanlışlarımızı da düzeltmek ikinci plana itiliyor.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
İsviçre Sisteminin olmazsa olmazı oyuncu sayısı / tur sayısı denkleminin iyi kurulmasında yatıyor. Gruplara bölmek, söylediğiniz gibi en üst kategorideki kaliteyi artıracak ve özellikle kalabalık turnuvalarda tur sayısının artırılmasına olanak yoksa doğru sonucu bulmak için uygun bir yöntem. Ancak yine de olumsuzlukların tamamını ortadan kaldıramıyor.

Günümüz şartlarında İsviçre sisteminin tam alternatifi bir çözümümüz yok ama en azından doğru uygulanmalı. Bu yıl İstanbul Yöresel Ligi 9 takım 5 tur, İstanbul Çocuk ve Yıldızlar ligleri de yine bazı gruplarda 9-10'ar en çok 13 takım ile 5 tur İsviçre sistemi ile oynatıldı. Bu o kadar komik bir uygulama ki, son tura 2. sırada girip tur atlatılan ve tur atladığı için 2 yerine 1 puan alıp dereceye giremeyen takımlara şahit olduk. 5 turlu turnuvada 2 takım turnuvayı terk ettiği için 2 defa hükmen kazanıp bir de üstüne tur atlayarak sadece 2 maç yapan takımlar oldu. Böyle bir sistemde kim niye takım kurup lige katılsın? İstanbul gibi bir şehirde 9 takımın 9 tur döner sistem ile oynatılması imkansız mıdır? Çocuk ligi için 10-11 takımlı gruplar oluşturulup 5 tur İsviçre gibi bir garabet uygulanacağına,gruplar 8'er takımlı oluşturulup lig formatında oynatılamaz mı?

Biz işimizi kendi elimizle zorlaştırıyoruz. Çünkü aslında bu uygulamaları yapan kişiler olayın özünden uzak. Ateş Ülker'in başka bir başlıkta belirttiği gibi 10-15 yıldır değişmeyen ve kendilerini yenileyemeyen bu kadroların değişmesi gerekiyor.

Tutku Dinçer'in başvurusu ile olayın üstünden 1 yıl geçtikten sonra oyuncunun disiplin kuruluna sevki gerçekten bir utanç vesikasıdır. Yurtdışına belge imzalamadan çıkan oyuncuları disiplin kuruluna sevk edebilmek için aramızdan birinin yazılı başvurusu mu gerekiyordu? Turnuva bitiminde İl temsilcisi ve turnuvanın birinci elden sorumlusu olan kişi ''bu bir şikedir, biz bu oyuncuları turnuvalarımızda istemiyoruz'' diyor. Eğitim kurulu başkanı Taşan, oyuncudan itiraf alıyor ve direkt olarak federasyonda yetkili kişilere durumu bildiriyor. Bizler burada 100 den fazla mesaj atıyoruz, Tutku Dinçer mail yoluyla bildiriyor, Enis Bilyap, başka bir turnuvada oynamaması için kendi inisiyatifini kullanıyor. Tüm bunlar olurken TSF'den tık yok. Oyuncunun lisansı yenileniyor, bir kulübümüze transfer oluyor, dünyanın en ünlü isimleriyle en üst düzey organizasyonda oynamasına ses çıkarılmıyor ve turnuva bitiminde, Sayın Dinçer'in posta yoluyla gelen şikayeti üzerine sözüm ona harekete geçiliyor. Bizim de bunu ehveni şer kabul etmemiz bekleniyor. Bu durumun vahametini anlayan, rahatsız olan, bir daha olmaması için kendini sorumlu hisseden ya da en azından bilmiyorsa, anlamıyorsa bile bu işten anlayan birilerine danışacak tek bir kişi yok mudur federasyonda?

Ateş Ülker yazdı, takım turnuvalarında saçma averaj uygulamaları mı istersiniz, turnuvayı tam puanla kazanan sporcuyu dereceye almamayı mı, yoksa yaş gruplarına göre turnuva yapıp 'ama 1300 üzeri bu kategoride oynayamaz' yazan tüzükleri mi, reyting hesaplarına gönderilmeyen takım şampiyonalarını mı, 7 takımla sona eren 5 tur İsviçre turnuvaları mı? İstediğinizi seçip beğenip alın.

Ondan sonra satranççılar yönetmeyi bilmez, biz profesyoneller yönetelim siz satrancınızı oynayın diye mülakat verip, defalarca Türkiye Şampiyonu olmuş kişiye bunu yayınlatın. Daha dağıtılacak milyonlarca satranç takımı var ne de olsa...
Ara
Cevapla
Erşan Bey, sürecin başlatılması konusunda geç kalındığı açıkça ortada. Bakalım Disiplin Kurulu ne karar verecek. Her karara hazırlıklı olmak lazım! Malumunuz, 2014 itibariyle birçok şey değişti.

Sürecin geç başlatılması konusuna dönersek, daha önce bu konuda bir başvuru yapıldıysa, ki Aşkın Bey'in eski yazılarında bu durumu federasyona ilettiğini belirttiğini hatırlıyorum, bu sürecin bu başvuru üzerine başlaması gerekirdi. Ancak, TSF resmi bir kurum olduğu için resmi (ıslak imzalı) bir başvuru olmadan harekete geçemedi. Bence geçmesi gerekirdi ama hukuki açıdan tartışmaya da açık bir konudur. Ben olaya iyi yönünden bakmak istiyorum, o da bu konuda bir başlangıcın yapıldığıdır.

Bundan sonra n'olacak konusuna gelince, bir müsibet bin nasihattan iyidir ve bu örnek şüphesiz ki bundan sonrasını olumlu yönde etkileyecektir. Ancak, tabii ki bu işin kökünü kazıyamayacaktır. Suçlar böyledir, önce yeni metodlar bulunur ve bu işin doğası gereği sonradan tedbir alınır. Tıpkı bu olayın ciddi bir şekilde tartışılmasından sonra yönergelerde yapılan bu konuya ilişkin yenilikler gibi.

Satranç camiası bu konuda kararlı olduktan sonra gerekli mekanizmalar bu örnek olayı da görerek bundan sonra birilerinin başvurusuyla değil, kendiliğinden de harekete geçecektir. Hatta belki de hakemler, gözlemciler raporlarında bu ve benzeri durumları belirtecektir.

Konu dışı parantez açayım. Takım turnuvalarındaki eşitlik bozma sistemini saçma bulmuyorum. Özetin özeti şu şekildedir:
Eskiden eş puanlı iki takımdan rakiplerinden daha fazla masa puanı alan üste çıkıyordu. Şimdi ise daha zor rakiplerle oynayan üste çıkıyor. Sonuncu olan takımı 4-0 yenmiş olan ile, örneğin 4. takımı 2,5-1,5 yenen arasındaki eşitlik bozmada sonuncu takımı 4-0 yenendense, zorlu takımı yenen avantaj sağlıyor. Bence doğru bir uygulama ancak, yıllardır eski uygulamaya alışık olduğumuz için alışkanlıklardan vazgeçip yeniliklere adapte olmak zor oluyor. Mesela ben de halen (benim lehime olmasına rağmen) maksimum ratingi kabul edemiyorum.
Ara
Cevapla
Konu dışı parantezi herkesin anlayacağı dille açıklayalım: Maç puanı yüksek olan takım Birinci oluyor.Başka deyişle eskiden olduğu gibi masa puanı toplamına değil maç puanı toplamına bakılıyor.(takımın galibiyeti 2 puan,beraberlik 1 puan)Yarışma sonunda Dördüncü olmuş takımı 2.5-1.5 yenmiş olan takımın,sonuncuyu 4-0 yenmiş olan göre üstünlük sağlaması mümkün oluyor.Ancak bizim sorunumuz Maç puanına bakılarak Birincinin belirlenmesi değildir.Herkesin çok kolay anlayabileceği bir basit örnek yaşadık.A ve B takımları yarışmayı aynı maç puanı (10'ar puan)ile bitirdiler.Kendi aralarındaki maç da 2-2 bitmişti.Şimdi eşitliği nasıl bozmak gerekir?Böyle bir durumda başka ülkelerde eşitlik nasıl bozulur?Tabii masa puanları toplamına bakılır!Bu örnekde hiçbir yerde Bucholz puanlarına bakılmaz.Buchholz puanı bir takımın oynamış olduğu rakiplerinin yarışma bitimindeki puanlarının (düzeltme ile hesaplanan)toplamıdır.Rakiplerin başarısını ölçer.Satrancın 1 numaralı averajıdır.Ama masa puanları toplamının yerini alamaz!Çünkü masa puanı sizin başarınızın ölçüsüdür.Bunu bu şekilde küçümsemek doğru değildir.Bunu küçümserseniz 4 masa üzerinden oynanan maçlarda 2.5 puanı garanti eden takım son masadaki maça gereken önemi vermez.Sizin istemediğiniz anlaşmaların ortaya çıkma ihtimali artar.Eğer 6 masa üzerinden oynuyorsanız "4 masa önemlidir,diğer 2 masada kaybetmenin önemi yoktur"dememeniz gerekir.Bizim örneğimiz bunu söylemektedir.B takımının masa puanları 18 ve A takımının masa puanları toplamı 17 iken bu verdiğim örnekde 17 puan alan takım Birinci ilan edilmiştir.Bunu artık hatırlamak ve hatırlatmak istemiyorum.Bugün Tahkim Kuruluna gitsem adıgeçen yarışmanın sonucu iptal edilir.Attorney savunduğu için neler olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Bu bölümdeki esas meseleye dönersek çeşitli sorunlara kafa yoranlar belli görüşler üzerinde fikir birliği yapmalıdır:Yabancılara hep hoşgörü ile baktık ve birtakım imkanlar sağladık.Sıra yerlilere geldiğinde hep tereddüt ettik.Bu nedenle yöneticilerimiz "önce yerlilerin çıkarlarını düşünmeliyim,sonra yabancıları "demelidir.Merkezdeki yöneticiler ve yerel yönetciler eski alışkanlıkları bırakmazsa bunun zararlarını hep birlikte göreceğiz.Bir soruşturmanın 1 sene gecikme ile yapılabilmesi çok düşündürücüdür.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
Ateş Bey, aynı örnekten bahsediyoruz. Bakırköy Ada Cafe'de düzenlenen ve sizin yer aldığınız Tabipler Takımı ile Antrenörler Takımı'nın eş puanda bitirdiği turnuvayı konuşuyoruz. Antrenörler ve Tabipler takımlarının 6 turda 5 galibiyet 1 beraberlik ile 11'er eş puanla bitirdiği turnuvada sizin takımınız 18, Antrenörler takımı ise 17 masa puanı almış. Averaj (eşitlik bozma) hesabı ise eskiden süregeldiği gibi daha çok masa puanına göre değil, o adını hiç bir zaman söyleyemediğim Kansi-Mansi mi ne, o Olimpiyatta uygulanmaya başlayan ve dünyaya yayılan eşitlik bozma sistemine göre yapılmaktaydı. Bu eşitlik bozma sistemi diyor ki, Tabipler de Antrenörler de 11 puan almış ama Antrenörler daha zor rakiplerle oynayarak bu 11 puana ulaşmış. Dolayısıyla daha zor şartlarda o puanı alan takım daha üstte yer alır.

100 metre koşusunda birisi don-atlet 10 saniyede koşarken, diğeri sırtında çantayla 10 saniyede koşmuşsa, ikisi de 10 saniyede koşan bu iki kişiden sırtında çanta ile koşan daha fazla zorluk çekmesine rağmen diğeriyle aynı sürede koşmuştur ve bu yüzden daha başarılıdır diyor bu sistem kısaca. Ve olimpiyatlardan bu yana tüm dünyadaki takım turnuvalarında giderek yaygınlaşarak uygulanmaya devam ediyor.

Yani zayıf takımı 4-0 yenip 2 puan almaktansa, güçlü takımı 2,5-1,5 yenip 2 puan almak daha önemli bu sistemde. Galatasaray, Barcelona, Juventus, Manchester'ın olduğu grupta 9 gol atmış 8 gol yemiş ve +1 averajla 11 puan toplamışken, Fenerbahçe, Pendikspor, Bucaspor, Sivasspor'un olduğu grupta 10 gol atıp 5 gol yiyip +5 averajla 11 puan topladıysa 2 takım da 11 puan toplamasına ve Fenerbahçe'nin daha çok averajı olmasına rağmen Galatasaray daha başarılı değil midir?
Ara
Cevapla
(03-08-2015, 10:06)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Yazıda doğrudan TSF başkanına yönelik ithamlar var, kendisine yakın kulüplerin menfaat sağlaması amacıyla transfer döneminin keyfi olarak uzatılmasını anlatıyor. Yazıdan öğreniyoruz ki İstanbul Teknik Üniversitesi konuyu yargıya taşımış. Belki Teknik Üniversite yetkilileri buradan bir açıklama yaparlar. Ama bu gerçekse, takımlar arası şikeden daha önce kurumsal bir başka şike veya imtiyaz ile karşı karşıyayız demektir.

(03-08-2015, 11:01)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Transfer döneminin uzatılmasına gelince, o takım ile ilgilenen kişiye bakın, TSF'deki eski görevine bakın, onun görev süresi içerisinde transfer yada sözleşmeşeri federasyona bildirme sürelerinin uzatılıp uzatılmadığına bakın. O zaman anlarsınız nereden ve ne için çıkartıldığını bu haberlerin. Hani İngilizce bilmeyen, satranççı olmayan bir başkan diye eleştiriliyorya Gülkız Hanım, ama bizzat sen onu başkan adayı yaparken ingilizce biliyordu da unuttu mu, satranççıydı da bıraktı mı gibi sorular karşısında sadece "hata yapmışım" gibi yuvarlak bir cevap verilebiliyorya, bu da aynı durum. Eski dönemde transfer vb. süreler uzatılırken sorun yoktu da, şimdi mi oldu diye düşünüyor insan.

(03-08-2015, 11:56)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Eğer transfer dönemi bir takıma veya takımlara imtiyaz sağlamak üzere uzatılmışsa, soruşturulsun kötü msal emsal değildir. Neticede soruşturma da korkunç bir şey değil, çünkü öbür tarafıyla aklanana çok ciddi prestij sağlar. O sebeple eski başkanın ne dediği ne yaptığı hiç sorun değil, eski yönetim ve yeni yönetim aynı zihniyetin ürünü ve değneğin 2 tarafı kanımca ve eski başkanın ne olduğunu bilen biliyor

Bu başlıkta her ne kadar konu başlığıyla alakasız da olsa transfer döneminin uzatılması ve bu kararın SGM Tahkim Kurulu'na taşınması üzerine yazışmalar olmuştu. Gülkız Hanım'ın köşe yazısında bu konuya da değinilmiş ve kararın TSF lehine, İTÜ aleyhine çıktığı bilgisi verilmiş:

Alıntı:Bildiğiniz gibi Süper Satranç Ligimizde mücadele edecek takımlarımızın transfer tarihlerini uzatma kararımızı sizlere duyurmuştuk. Bu karar kulüplerimizden gelen yoğun istek üzerine ve Federasyon ana statüsüne ters düşmeyecek biçimde Yönetim Kurulu kararıyla alındı. Transfer tarihlerini uzatma kararı daha önceki yıllarda da alınmış olmasına rağmen maalesef İstanbul Teknik Üniversitesi Spor Kulübü, Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu'na başvuruda bulunarak bu karara itiraz etti. Yapılan inceleme neticesinde Kurul, yöneltilen suçlamaları yerinde bulmayarak bu itirazı reddetti. Göreve geldiğimizden beri camiamıza ve Türk satrancına ihanet edecek, zarar verecek hatalı ya da yanlış hiçbir kararın altına imzamızı atmadık, bundan sonra da asla atmayız. Bu yönde yapılan hiçbir çalışmaya da asla izin vermeyiz. Bu sebeple Tahkim Kurulu'nun verdiği kararın; camiamızın birlik ve beraberliğine gölge düşürme, gereksiz spekülasyonlarla iç huzurumuzu bozma çabalarına karşı güzel bir cevap olduğunu düşünüyorum.

Mojo Jojo'nun da dediği gibi bu süreç sonucunda aklanma ve prestij sağlandı. Benim yazıda ilgimi en çok çeken cümle şu oldu: ... Transfer tarihlerini uzatma kararı daha önceki yıllarda da alınmış olmasına rağmen ...
Ara
Cevapla
Bugün federasyondan beni arayarak Disiplin Kurulu'nun söz konusu sporcu hakkında bir karar verdiğini, başvuruyu yapan taraf olarak kararın bana da tebliğ edileceğini söylediler ve bu sebeple güncel posta adresimi istediler. Söylenene göre kendisi ceza almış. Detaylarını federasyon internet sitesinde yayınlandıktan sonra hepimiz öğreneceğiz yada tarafıma tebliğ edildikten sonra ben sizlerle de paylaşacağım. Bu gelişmeyi olumlu bir adım olarak niteliyor, Süper Lig'de hiç bir takımın kısa beraberlik yapmamasını da bu forumdaki yazışmalarla az yada çok ilişkilendiriyor ve bundan sonra benzer olayların olmamasını diliyorum.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 8 Ziyaretçi