05-01-2011, 01:27
Öncelikle belirteyim ki, tıpkı İbrahim Ethem Ay gibi ben de bu forumun özgürlük açısından hiç de fena olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki sınırsız bir özgürlük olmaz ve bazen bazılarının sesini kesmek gerekir. Ancak, konuştuğumuz kişi olan Hüseyin Aktaş, sivri dilinden dolayı, isteyen bir takım kişiler tarafından bu sınıfa en kolaylıkla sokulabilecek türden bir kişi olmasına rağmen, bu sınıfın adamı değildir.
Hüseyin Aktaş’ın Forum’dan uzaklaştırılmasının ardında başka nedenler yattığı daha en başından hissediliyordu zaten. Yukarıda gösterilen gerekçeler, Hüseyin Aktaş’ın içinde bulunduğu duruma bundan sonra da düşürülmeye olanak bırakmaması için, belki kendince bir iki ders çıkarması gereken alıntılardır. Öte yandan bu gerekçelerin gerçekte, Hüseyin Aktaş’ın uzaklaştırılma nedeni değil, bahanesi olduğu da çok açık.
Bir tartışmada, kişilere kendini savunma olanağı tanınmalı, gerekirse kendini savunmaya zorlanmalıdır. Bunun için de o kişiyi bazen yalnız bırakmak, hiç karışmamak gerekir. Konu hoş olmayan bir yere doğru gidiyor gibi gözükebilir. Bu durumda bile taraflara konuyu tatlıya bağlama fırsatı tanınmalıdır. Bu fırsatı tanımak, yazı yazan kişilere güven duyulduğunu göstermektir, yazarlara sorumluluk yüklemektir. Bu ikisi, yani yazan kişinin güven duyulduğunu hissetmesi ve forum ortamında olmanın sorumluluğunu yüklenmesi de, çoğu zaman o tartışılan konudan daha önemlidir.
Herkesin son derece duyarlı olduğu bir veya birkaç konu vardır. O duyarlı olduğu konulara dokunulduğunda gözü dönmeyen bir tek kişi bile dünyaya gelmemiştir, bundan sonra da gelmeyecek. Hüseyin Bey’in, Türkçe konusundaki duyarlılığını veya Türkiye’deki satranç ortamına ilişkin kaygılarını ve rahatsızlıklarını herkes o oranda paylaşmayabilir. Ama kimse de kendi duyarsızlığını ölçüt alarak “Hüseyin Bey şu şu konuda asabidir, hırçındır” demesin. Hüseyin Aktaş’ı Forum’dan uzaklaştıran kişilerin hemen hepsinin, Hüseyin Aktaş’ın bu konulardaki duyarlılığı ölçüsünde duyarlı oldukları kendi özel konularında, Hüseyin Aktaş kadar kibar olmadıklarından da hiç kuşkum yok.
Türk satrancının durumu böylesine içleracısı olmasaydı, acaba Hüseyin Aktaş böylesine gergin olacak mıydı, bunu bir düşünmek gerek. Konfüçyüs’ün çok sevdiğim bir sözü vardır: “Eğitimli insanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar adaletin olmadığı yerde cesaret sahibi olunca asi olur. Küçük insanlar ise adaletin olmadığı yerde cesaret sahibi olunca haydut olur”. Forum yöneticisi olsun, forum okuru olsun, Türk satrancına az yada çok bir biçimde önem veren herkesin kendisine şunu sorması gerek: “Türk satrancında adalet var mıdır? ‘Asi’, adaletli bir ortamda mı asidir, yoksa adaletsiz bir ortamda mı? Adaletsiz bir ortam sözkonusuysa, ‘haydut’ kimdir? Ve ben kimin yanındayım yada kime çalışıyorum?” Hüseyin Bey’in uzaklaştırılmasına da o gözle bakmak gerek: Böyle bir karar neye veya kime hizmet eder?
Bir de şu açıdan bakmak gerek: Türkiye’de hemen herkesin üzerinde bulunan genel öfke şundandır: Önemsenmediğimizi, yok sayıldığımızı düşünüyoruz. Bu da üzerimizde bir öfke yaratıyor. Ben, Meclis’teki kavgaları da genel olarak buna bağlarım. Kaygılandığı konuda söylediği sözlerin hakettiği değeri görmediği, gerekli etkide bulunmadığı düşüncesi herkeste öfke yaratır. Böyle bir durumdaki hemen herkes, gösterdiği tepkilerde gereksiz aşırılıklara kaçar. O kişinin o sözlerine o değer verilmeli, verilmemeli; orasını geçtim. Peki o kişiye, kaygı duyduğu konuda etkisiz kaldığını sandığı o sözlerinden dolayı yasak koymanın, uzaklaştırmanın, o kişiyi dinginleştirmesini mi beklemek gerek, yoksa daha da öfkelenmesini mi? Artniyeti olmayan yöneticiler, bunu bir kez düşünecektir. Tabi başkalarının gözünde daha itici gözüksün diye o kişiyi bilerek yasaklamak gibi ayakoyunları da var. Bu forumda herhalde böyle bir niyet yoktur, ama Hüseyin Bey’in böyle bir olasılığı gözardı etmemesi, belki yararlı olur.
Son olarak, bir kişi, Forum’dan uzaklaştırılmasına gerekçe gösterilen tüm o sözlerine rağmen, hiçbir çıkar ilişkisi olmadan bunca destek görüyorsa, bunu da ayrıca biraz düşünmek gerek.
Hüseyin Aktaş’ın Forum’dan uzaklaştırılmasının ardında başka nedenler yattığı daha en başından hissediliyordu zaten. Yukarıda gösterilen gerekçeler, Hüseyin Aktaş’ın içinde bulunduğu duruma bundan sonra da düşürülmeye olanak bırakmaması için, belki kendince bir iki ders çıkarması gereken alıntılardır. Öte yandan bu gerekçelerin gerçekte, Hüseyin Aktaş’ın uzaklaştırılma nedeni değil, bahanesi olduğu da çok açık.
Bir tartışmada, kişilere kendini savunma olanağı tanınmalı, gerekirse kendini savunmaya zorlanmalıdır. Bunun için de o kişiyi bazen yalnız bırakmak, hiç karışmamak gerekir. Konu hoş olmayan bir yere doğru gidiyor gibi gözükebilir. Bu durumda bile taraflara konuyu tatlıya bağlama fırsatı tanınmalıdır. Bu fırsatı tanımak, yazı yazan kişilere güven duyulduğunu göstermektir, yazarlara sorumluluk yüklemektir. Bu ikisi, yani yazan kişinin güven duyulduğunu hissetmesi ve forum ortamında olmanın sorumluluğunu yüklenmesi de, çoğu zaman o tartışılan konudan daha önemlidir.
Herkesin son derece duyarlı olduğu bir veya birkaç konu vardır. O duyarlı olduğu konulara dokunulduğunda gözü dönmeyen bir tek kişi bile dünyaya gelmemiştir, bundan sonra da gelmeyecek. Hüseyin Bey’in, Türkçe konusundaki duyarlılığını veya Türkiye’deki satranç ortamına ilişkin kaygılarını ve rahatsızlıklarını herkes o oranda paylaşmayabilir. Ama kimse de kendi duyarsızlığını ölçüt alarak “Hüseyin Bey şu şu konuda asabidir, hırçındır” demesin. Hüseyin Aktaş’ı Forum’dan uzaklaştıran kişilerin hemen hepsinin, Hüseyin Aktaş’ın bu konulardaki duyarlılığı ölçüsünde duyarlı oldukları kendi özel konularında, Hüseyin Aktaş kadar kibar olmadıklarından da hiç kuşkum yok.
Türk satrancının durumu böylesine içleracısı olmasaydı, acaba Hüseyin Aktaş böylesine gergin olacak mıydı, bunu bir düşünmek gerek. Konfüçyüs’ün çok sevdiğim bir sözü vardır: “Eğitimli insanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar adaletin olmadığı yerde cesaret sahibi olunca asi olur. Küçük insanlar ise adaletin olmadığı yerde cesaret sahibi olunca haydut olur”. Forum yöneticisi olsun, forum okuru olsun, Türk satrancına az yada çok bir biçimde önem veren herkesin kendisine şunu sorması gerek: “Türk satrancında adalet var mıdır? ‘Asi’, adaletli bir ortamda mı asidir, yoksa adaletsiz bir ortamda mı? Adaletsiz bir ortam sözkonusuysa, ‘haydut’ kimdir? Ve ben kimin yanındayım yada kime çalışıyorum?” Hüseyin Bey’in uzaklaştırılmasına da o gözle bakmak gerek: Böyle bir karar neye veya kime hizmet eder?
Bir de şu açıdan bakmak gerek: Türkiye’de hemen herkesin üzerinde bulunan genel öfke şundandır: Önemsenmediğimizi, yok sayıldığımızı düşünüyoruz. Bu da üzerimizde bir öfke yaratıyor. Ben, Meclis’teki kavgaları da genel olarak buna bağlarım. Kaygılandığı konuda söylediği sözlerin hakettiği değeri görmediği, gerekli etkide bulunmadığı düşüncesi herkeste öfke yaratır. Böyle bir durumdaki hemen herkes, gösterdiği tepkilerde gereksiz aşırılıklara kaçar. O kişinin o sözlerine o değer verilmeli, verilmemeli; orasını geçtim. Peki o kişiye, kaygı duyduğu konuda etkisiz kaldığını sandığı o sözlerinden dolayı yasak koymanın, uzaklaştırmanın, o kişiyi dinginleştirmesini mi beklemek gerek, yoksa daha da öfkelenmesini mi? Artniyeti olmayan yöneticiler, bunu bir kez düşünecektir. Tabi başkalarının gözünde daha itici gözüksün diye o kişiyi bilerek yasaklamak gibi ayakoyunları da var. Bu forumda herhalde böyle bir niyet yoktur, ama Hüseyin Bey’in böyle bir olasılığı gözardı etmemesi, belki yararlı olur.
Son olarak, bir kişi, Forum’dan uzaklaştırılmasına gerekçe gösterilen tüm o sözlerine rağmen, hiçbir çıkar ilişkisi olmadan bunca destek görüyorsa, bunu da ayrıca biraz düşünmek gerek.