05-01-2011, 09:59
Abdullah Bey teknik ve Cengiz Bey de tarihi gelişim açısından çok doyurucu yanıtlar vermişler.
Öte taraftan soru hakikaten hassas ve üstünde hem sorulmadan, hem de yanıtlanmadan iyi düşünülmesi gereken bir doğa arz ediyor.
Cengiz Bey yazısında şunları söylemiş:
"
TSF dış ülkelere malzeme yardımı yapıyor. Eğer bu yardım ECU ve FIDE seçimleri ile sınırlı değilse ve devam edecekse, bir zahmet bu takımlar toplansın ve hristiyan ülkelere hediye edilsin. Yerine eskisi gibi FIDE şartlarına uygun ve "haçsız" takımlar konulsun."
Cengiz Bey eski ve değer verdiğim bir arkadaşımdır. Öte taraftan, bu konudaki görüşlerinin biraz "aceleye gelmiş" bulduğumu söylemeliyim.
- "Müslüman ülke", "Hrıstiyan ülke" gibi tanımlar olmasın diye seküler rejimle idare ediliyoruz. Bana göre ülkeler değil, bireyler inanç sahibi olabilirler.
- Cengiz Bey ile birlikte hem aynı turnuvanın oyuncuları olarak, hem de o hakem ben oyuncu iken bir çok vaktimiz beraber geçmiştir, turnuvalarda oda arkadaşlığı yaptığımız olmuştur.
Cengiz Bey, görünen o ki "inançlı bir kişi" gözlüğüyle bu yazıyı yazmıştır ve bu yalnız onun fikridir ve bu fikri benimkiyle yüzseksen derece ters olmasına rağmen, bu durum kendi ile benim entelektüel bir tartışma konusu olarak kalmıştır; birbirimizi kırmamışızdır. (Ben istemeden kırdı isem de buradan vesile ile özürlerimi lleteyim)
Bu durumda inançsız bir adam olarak ben "başsız bir şah" ile oynamak ya da Hristiyan bir arkadaş mutlaka "haçlı bir şah" ile oynamak isterse Cengiz Bey bu sorunu nasıl çözmeyi öngörür?
Cengiz Bey çok deneyimli bir hakemdir. Turnuvada esas kıstaslardan birinin de, genel bir ifadeyle "oyuncuların olanak çerçevesince konforlu tutulması ve satranç performanslarının dış etmenlerden bağımsız kılınması"dır (ya da Cengiz Bey daha doğru bir ifadeyle düzeltebilir bunu ama sanırım anlaşılmıştır)
Bu şartlarda her oyuncunun "kafasına göre" şahlarla oynamasına müsaade mi edilecek, yoksa standartlar mı uygulanacaktır?
Öte taraftan soru hakikaten hassas ve üstünde hem sorulmadan, hem de yanıtlanmadan iyi düşünülmesi gereken bir doğa arz ediyor.
Cengiz Bey yazısında şunları söylemiş:
"
TSF dış ülkelere malzeme yardımı yapıyor. Eğer bu yardım ECU ve FIDE seçimleri ile sınırlı değilse ve devam edecekse, bir zahmet bu takımlar toplansın ve hristiyan ülkelere hediye edilsin. Yerine eskisi gibi FIDE şartlarına uygun ve "haçsız" takımlar konulsun."
Cengiz Bey eski ve değer verdiğim bir arkadaşımdır. Öte taraftan, bu konudaki görüşlerinin biraz "aceleye gelmiş" bulduğumu söylemeliyim.
- "Müslüman ülke", "Hrıstiyan ülke" gibi tanımlar olmasın diye seküler rejimle idare ediliyoruz. Bana göre ülkeler değil, bireyler inanç sahibi olabilirler.
- Cengiz Bey ile birlikte hem aynı turnuvanın oyuncuları olarak, hem de o hakem ben oyuncu iken bir çok vaktimiz beraber geçmiştir, turnuvalarda oda arkadaşlığı yaptığımız olmuştur.
Cengiz Bey, görünen o ki "inançlı bir kişi" gözlüğüyle bu yazıyı yazmıştır ve bu yalnız onun fikridir ve bu fikri benimkiyle yüzseksen derece ters olmasına rağmen, bu durum kendi ile benim entelektüel bir tartışma konusu olarak kalmıştır; birbirimizi kırmamışızdır. (Ben istemeden kırdı isem de buradan vesile ile özürlerimi lleteyim)
Bu durumda inançsız bir adam olarak ben "başsız bir şah" ile oynamak ya da Hristiyan bir arkadaş mutlaka "haçlı bir şah" ile oynamak isterse Cengiz Bey bu sorunu nasıl çözmeyi öngörür?
Cengiz Bey çok deneyimli bir hakemdir. Turnuvada esas kıstaslardan birinin de, genel bir ifadeyle "oyuncuların olanak çerçevesince konforlu tutulması ve satranç performanslarının dış etmenlerden bağımsız kılınması"dır (ya da Cengiz Bey daha doğru bir ifadeyle düzeltebilir bunu ama sanırım anlaşılmıştır)
Bu şartlarda her oyuncunun "kafasına göre" şahlarla oynamasına müsaade mi edilecek, yoksa standartlar mı uygulanacaktır?