12-01-2011, 08:37
İskender Bey bu konu hakkında uzun bir açıklama yazmış. Ellerine ve fikrine sağlık.
Öte taraftan, yorum getirdiği üçüncü kişilerle ilgili açıklık getirmek ve mümkünse, bu forumun konusu olmadığı için bu tartışmayı kapatmak isterim. Çok ilgilendiğim bir konu ve isterdim ki herkes bu konularla ilgilensin, en azından fikir sahibi olsun; heyhat!
Böylece kişilerle ilgili kısmına bizim tarafımızdan bir ekleme yapıp uzamaması dileğimi iletirim ve bu yazıyı da normal şartlarda yazmayacağımı, yalnız İskender Bey'in yazdığı yazıya harcadığı emeği karşılıksız bırakmamak adına yazdığımı söylemek isterim.
- "Haç'ın bir Türk simgesi" olduğuna ve sair noktalara dair fikrimi bu forum özelinde ve konuyu uzatmamak için saklı tutuyorum.
- Konuyla ilgili söyleyeceklerimizi zaten söyledik. Cengiz Bey'in benim çocukluğumu ve benim de onun gençliğini bildiğimiz doğrudur. Kendiyle yirmi yıldan fazla vakitten mukaddem bir tanışıklığımız, arkadaşlığımız vardır. Bu süre boyunca elbette çeşitli fikir alış-verişlerinde de bulunduk; çok normaldir. Hiç bir zaman da "aynı fikirde olmalıyız" diye düşündüğümüzü anımsamıyorum. (evet, "-ki böyle düşünsek zaten aynı fikirde olmuş olurduk", değil mi?)
Bu konu bir örnek olmak üzere, benim gibi bu forumu ilgi ve zevkle takip eden tüm arkadaşlardan ricam, söylenenin ötesinde bir fikir aramamalarıdır. Benim ağzım-dilim-elim çok şükür sağlamdır. Herhangi bir şeyi aleni şekilde söylemek istersem, kalem gücüm de buna yetecektir. Bu sözlediklerim Cengiz Bey için de iki kere geçerlidir.
Tekrarlamak isterim: Bu tür tartışmaları her zaman severiz. Herhalde Cengiz Bey de bu "sevgime" katılacaktır. Ancak, neresinden baksanız, biz de artık genç sayılmıyoruz ve böyle tartışmaları, en azından kişisel olarak eski usül "yüz yüze" yapmayı daha doğru görüyorum zira konu oldukça hassas olduğundan, genellikle söyleyeceğim herhangi bir sözün, istemeden inciterek, tartışmanın düzeyini aşağı çekeceğinden korkuyorum.
En azından bu hususta herkes benim yarım kadar korkak olsa çok daha kaliteli tartışmalar çıkaracağımızı da biliyorum.
Öte taraftan, yorum getirdiği üçüncü kişilerle ilgili açıklık getirmek ve mümkünse, bu forumun konusu olmadığı için bu tartışmayı kapatmak isterim. Çok ilgilendiğim bir konu ve isterdim ki herkes bu konularla ilgilensin, en azından fikir sahibi olsun; heyhat!
Böylece kişilerle ilgili kısmına bizim tarafımızdan bir ekleme yapıp uzamaması dileğimi iletirim ve bu yazıyı da normal şartlarda yazmayacağımı, yalnız İskender Bey'in yazdığı yazıya harcadığı emeği karşılıksız bırakmamak adına yazdığımı söylemek isterim.
- "Haç'ın bir Türk simgesi" olduğuna ve sair noktalara dair fikrimi bu forum özelinde ve konuyu uzatmamak için saklı tutuyorum.
- Konuyla ilgili söyleyeceklerimizi zaten söyledik. Cengiz Bey'in benim çocukluğumu ve benim de onun gençliğini bildiğimiz doğrudur. Kendiyle yirmi yıldan fazla vakitten mukaddem bir tanışıklığımız, arkadaşlığımız vardır. Bu süre boyunca elbette çeşitli fikir alış-verişlerinde de bulunduk; çok normaldir. Hiç bir zaman da "aynı fikirde olmalıyız" diye düşündüğümüzü anımsamıyorum. (evet, "-ki böyle düşünsek zaten aynı fikirde olmuş olurduk", değil mi?)
Bu konu bir örnek olmak üzere, benim gibi bu forumu ilgi ve zevkle takip eden tüm arkadaşlardan ricam, söylenenin ötesinde bir fikir aramamalarıdır. Benim ağzım-dilim-elim çok şükür sağlamdır. Herhangi bir şeyi aleni şekilde söylemek istersem, kalem gücüm de buna yetecektir. Bu sözlediklerim Cengiz Bey için de iki kere geçerlidir.
Tekrarlamak isterim: Bu tür tartışmaları her zaman severiz. Herhalde Cengiz Bey de bu "sevgime" katılacaktır. Ancak, neresinden baksanız, biz de artık genç sayılmıyoruz ve böyle tartışmaları, en azından kişisel olarak eski usül "yüz yüze" yapmayı daha doğru görüyorum zira konu oldukça hassas olduğundan, genellikle söyleyeceğim herhangi bir sözün, istemeden inciterek, tartışmanın düzeyini aşağı çekeceğinden korkuyorum.
En azından bu hususta herkes benim yarım kadar korkak olsa çok daha kaliteli tartışmalar çıkaracağımızı da biliyorum.