16-01-2011, 13:09
Sayın Canince,
Sorun gerçek adla üyelik değil. Bunu Hüseyin Aktaşın sorununda ampul gibi görüyoruz. Sorun, gerçek kişilerin gerçekleri özgürce yazabilmelerine konan keyfi engellerdir.
Şu sizce mantıklı mıdır?
- Aktaş hakkında şikayetiniz olup olmadığının sorulması.
Kullanıcıların adlarını "boşverinnn" Peki ÖSF Yönetimi adıyla alınan karara imza atanlar neden adlarını gizlemektedirler. Sadece gizili operasyon timleri veya cellatlar maske takarlar. Kimlikleri gizli tutulur. Forum yönetimi sıfatlı kararı alanlar, gerine gerine niye kararı nasıl aldıklarını kimlikleriyle açıklamıyorlar.
Kimliği, kararı gizli ve tartışılmaz olan, temyiz edilemeyen ağır ceza reisi savunmasız mahkeme var mıdır?
14 gündür muhataplarınca yanıtlanmasını beklediğim temel soru budur? Sizin duyarlı olduğunuz bu başlığı açmanızla ve yazdıklarınızla tescillenmiştir.
Bu forumdaki en büyük emektarlardan biri ve pek çok konuda özgün yazılar üreten Aktaşın muhalefetii muhalefet adına liderliğe soyunan kişilerden daha yoğun ve niteliklidir. Bu konuda sessizliklerine vurgu yapılan diğer muhataplar da onlardır.
Teknik anlamda forum açmanın kolaylığını bildiğinize göre bu işlerden anlıyorsunuz. Doğrudur. Forum açmak kolay olduğu için "bilgisayarcı çocuklar" bile açabilir.
Forum yönetmek, hakkıyla, saygın, samimi ve üyelerle iyi diyalog halinde yönetmek ise oldukça iyi bir kültürel birikim, önemli başka nitelikler de gerektirir. Bu forumda en büyük handikap yöneticilerin bir kısmının TSF yönetiminde yer almaları ve desteklemeleri, bir kısmının da sadece iyi mevzuat hakemi olmayı ve bilgisayar bilgisini hakim takdir hakkıyla eşdeğer görüyor olmalarıdır.
Yöntem olarak juri gibi düşünebileceğimiz. "Akil adamlardan" bahsetmişsiniz. Eminim bu 90 günlük kararda imzaları olmasa bile, kuralları kağıda bakarak düz mantıkla yorumlayan, empatiden yoksun, mizah yeteneğinden yoksun, duygusuz pek çok yönetici, hakem, öğretmen, hakim, doktor her meslekten hasbelkader makam mevki yetki sahibi olmuş kişiler, kararları ve davranışlarıyla insanları, özellikle çocukları, bayanları uğraşlarından, hobilerinden, hatta satrançtan soğutmuştur.
Bana kalsa; askerlik yapmamış, aşık olup şiir yazmamış, evlenmemiş, çoluk çocuğa karışmamış, gün saymamış, hasret çekmemiş, kuş, kedi, köpek, hayvan beslememiş, çiçek yetiştirmemiş bir adamı hakem olarak da hakim olarak da görevlendirmeden önce uzun ve özel bir hayat bilgisi ve pedagojik formasyon eğitimine alır öyle göreve başlatırım.
1. Bölüm.
Sorun gerçek adla üyelik değil. Bunu Hüseyin Aktaşın sorununda ampul gibi görüyoruz. Sorun, gerçek kişilerin gerçekleri özgürce yazabilmelerine konan keyfi engellerdir.
Şu sizce mantıklı mıdır?
- Aktaş hakkında şikayetiniz olup olmadığının sorulması.
Kullanıcıların adlarını "boşverinnn" Peki ÖSF Yönetimi adıyla alınan karara imza atanlar neden adlarını gizlemektedirler. Sadece gizili operasyon timleri veya cellatlar maske takarlar. Kimlikleri gizli tutulur. Forum yönetimi sıfatlı kararı alanlar, gerine gerine niye kararı nasıl aldıklarını kimlikleriyle açıklamıyorlar.
Kimliği, kararı gizli ve tartışılmaz olan, temyiz edilemeyen ağır ceza reisi savunmasız mahkeme var mıdır?
14 gündür muhataplarınca yanıtlanmasını beklediğim temel soru budur? Sizin duyarlı olduğunuz bu başlığı açmanızla ve yazdıklarınızla tescillenmiştir.
Bu forumdaki en büyük emektarlardan biri ve pek çok konuda özgün yazılar üreten Aktaşın muhalefetii muhalefet adına liderliğe soyunan kişilerden daha yoğun ve niteliklidir. Bu konuda sessizliklerine vurgu yapılan diğer muhataplar da onlardır.
Teknik anlamda forum açmanın kolaylığını bildiğinize göre bu işlerden anlıyorsunuz. Doğrudur. Forum açmak kolay olduğu için "bilgisayarcı çocuklar" bile açabilir.
Forum yönetmek, hakkıyla, saygın, samimi ve üyelerle iyi diyalog halinde yönetmek ise oldukça iyi bir kültürel birikim, önemli başka nitelikler de gerektirir. Bu forumda en büyük handikap yöneticilerin bir kısmının TSF yönetiminde yer almaları ve desteklemeleri, bir kısmının da sadece iyi mevzuat hakemi olmayı ve bilgisayar bilgisini hakim takdir hakkıyla eşdeğer görüyor olmalarıdır.
Yöntem olarak juri gibi düşünebileceğimiz. "Akil adamlardan" bahsetmişsiniz. Eminim bu 90 günlük kararda imzaları olmasa bile, kuralları kağıda bakarak düz mantıkla yorumlayan, empatiden yoksun, mizah yeteneğinden yoksun, duygusuz pek çok yönetici, hakem, öğretmen, hakim, doktor her meslekten hasbelkader makam mevki yetki sahibi olmuş kişiler, kararları ve davranışlarıyla insanları, özellikle çocukları, bayanları uğraşlarından, hobilerinden, hatta satrançtan soğutmuştur.
Bana kalsa; askerlik yapmamış, aşık olup şiir yazmamış, evlenmemiş, çoluk çocuğa karışmamış, gün saymamış, hasret çekmemiş, kuş, kedi, köpek, hayvan beslememiş, çiçek yetiştirmemiş bir adamı hakem olarak da hakim olarak da görevlendirmeden önce uzun ve özel bir hayat bilgisi ve pedagojik formasyon eğitimine alır öyle göreve başlatırım.
1. Bölüm.