Atatürk satranç biliyormuydu?
#2
Harun Bey, siz eş dostla oynarken notasyon tutar mısınız? Yada örneğin, çok iyi bir satranççı olduğunu bildiğimiz Timur’un herhangi bir oyununun notasyonunu bulabilir misiniz? Ben bir türlü ulaşamadım da...

Atatürk fotoğraflarından oluşan çok önemli bazı koleksiyonlar yanmıştır. Bugüne ulaşan birçok fotoğrafı da saklıdır. Örneğin, Atatürk’ün fotoğraflarından bazılarının “Bu fotoğraflar, Genelkurmay Başkanlığı’nın izniyle yayınlanmıştır” denerek yayınlandığını belki okumuşsunuzdur. Çeşit çeşit arşivlerde, çok sayıda, hiç bilinmeyen Atatürk fotoğrafı olduğuna kuşku yok.

“Kabaplankalar’ı çağırıp turnuvalar düzenleyebilirdi” demişsiniz. Acaba olabilir miydi? O günlerin Türkiyesi'ni bir inceleyin bakalım. Ben pek emin olamıyorum. Dahası, “gerekliydi” bile diyemiyorum. Şunu da söyleyeyim, Anandlar’ı, Karlsenler’i Türkiye’ye her yıl değil her ay getirseniz bile, bugünkü Federasyon’un kafayapısı ile Türk satrancı bir gıdım bile ilerleyemez. Birkaç kişi belki özenip biraz başarı kazansa bile bu başarının devamı gelmez, süreklilikten yoksun olur. Bunu da Türk satrancının ilerlemesi olarak adlandıramayız herhalde. Atatürk gibi bir sistemli plân ve çalışma örneğinin ilk aşamada yapacağı, bu tür yüzeysel ve gösterişli çalışmalar elbette olamaz. Kaldı ki Atatürk’ü, bugünkü yabancı hayranı ve budalası yöneticilerle karıştırmayın. Atatürk, hiçbir zekayı Türk zekasından üstün görmemiştir, Türk zekasının üstünlüğünü ise sayısız kez hem görmüş hem de göstermiştir.

Birgün, ne tür fotoğrafların neler anlattığından sözeden bir fotoğrafçının sunumunu izlemiştim. Atatürk’ün tavla oynarken çekilmiş bir fotoğrafını gösterip şöyle demişti: “Bu fotoğraf benim çok hoşuma gider. Çevrenizdeki çoğu kişinin, yoğun işlerinin arasında eğlenmeye, dinlenmeye, spor yapmaya, kitap okumaya, eşe dosta zaman ayıramamaktan yakındığına tanık olmuşsunuzdur. Bu fotoğraftaki kişi, işi başından aşkın bir cumhurbaşkanıdır ve oyun oynamaya zaman ayırabilmektedir”.

“Ömrü daha çok savaşlar , inkilaplar ve yurt gezileri gibi vatan meseleleriyle geçmiş bir lider için ‘çok iyi satranç biliyordu, strateji oyunlarında çok başarılıydı’ gibi yazmak bana uydurma geldi” demişsiniz. Eğer birgün Atatürk’ü incelersiniz, bugün “uydurma” dediklerinize inananlara nasıl bakıyorsanız, o gün o gözle, inanmayanlara bakacaksınız. En iyisi işe şuradan başlamak: Atatürk’ün 7 yaşında okumayı öğrendiğini varsaysak, yaşamını yitirdiği 57 yaşına kadar okumayı bildiği 50 yıllık bir süre var. Atatürk’ün okuyup bitirildiğinden emin olunan kitaplarının sayısını bu süreye vurursanız, her ay 8 kitap okuduğunu görürsünüz. 7. yaşının "ilk" ayından başlayarak “50 yıl boyunca” her ay 8 kitap!.. Bilinen bu kitapların dışında, örneğin Sofya’daki görevi sırasında okuduğu kitaplar yok. Şam’daki görevi sırasında didik didik ettiği Şam Kütüphanesi’ndeki kitaplar da yok. Atatürk'ün okuduğu türden kitapları okumanın ne olduğunu bilen herkesin kabul edeceği gibi, bazı kitapları tekrar okumuş olsa gerek; ayda 8 kitaba bu da dahil değil. Tabi bismillah, 7 yaşında okumayı öğrenir öğrenmez sözkonusu ağır kitapları okumaya başladığını varsayıyoruz. Tüm bunlar hesaba katıldığında ayda kaç kitap edeceğini hesaplarsınız. Ve bütün bunları savaşlar, sürgünler, yurtgezileri, cumhurbaşkanlığı, çeşitli ve sık temasların yoğunluğu altında okumuştur. Harun Bey... Kafkas Cephesi’ndeki çarpışma aralarında diğer tüm komutanlar dinlenmeye çekilirken, çadırına döner dönmez kitaplarının başına oturup Volter’le Gazali’yi karşılaştıran bir kişiden sözediyoruz. Kimin hakkında söylenenlere “uydurma” dediğinizi biliniz. Ve yine bilin ki hiçbirşey anlatmış değilim. Ama başka birşey anlatmaya gerek de duymadan gönül rahatlığıyla soruyorum: Şimdi bir daha düşünün bakalım: Ömrü daha çok savaşlar , inkilaplar ve yurt gezileri gibi vatan meseleleriyle geçmiş böyle bir lidere ilişkin "çok iyi satranç biliyordu, strateji oyunlarında çok başarılıydı" diye bir yazı okumak, çok mu şaşırtıcıdır? Atatürk gibi bir strateji uzmanının satranç oynadığına ve çok başarılı bir satranççı olduğuna inanmak, hele ki askeriyelerde subaylara satranç öğretildiği gözönünde bulundurulduğunda çok mu güç?

Sıradışı insanları sıradan insanlara bakıp da değerlendirmeye kalkanlar herzaman yanılmıştır. Bu yanılgı nedeniyledir ki sıradışı insanların davranışları, onları sıradan insanmış gibi değerlendirenlere herzaman inandırıcılıktan uzak ve anlamsız gelir.

Yaşam, sıradışı insanların sınırlarını zorlar; sıradışı insanlar da yaşamın sınırlarını... Kartal ruhlu iki sevgili gibi...
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Atatürk satranç biliyormuydu? - Yazar: harun unalan - 17-03-2011, 19:20
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 19-03-2011, 04:33
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Cagatay07 - 20-03-2011, 01:28
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ayhan Mansız - 20-03-2011, 02:53
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: hsdalkiran - 24-03-2011, 12:08
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: hsdalkiran - 24-03-2011, 12:14



Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi