22-09-2011, 16:40
Alıntı:Başarısız yöneticiler diye genellerken şüphesiz ilde tek bir adamın gücü veya yanlışlarına sessiz kalarak, ortak olarak yönetim gücünü ve fırsatlarını kullananlar, o ne derse o olur beni aşar ben yapmadım o yaptı demeyi ilke edinen bir grup kişi kastedilmekte.
Lider, vizyon sahibi, ekiplerini doğru kişilerden seçebilen, ortak akıla değer veren, onların eleştiri ve önerilerinden yararlanabilen il temsilcileri de unvanları açısından elbette tek adam. Harika projeler üreten, sonuçlandıran, tüm kesimlerin desteğini kazanan, federasyonun yüz akı böyle başarılı bir çok il temsilcisi, il kurullarında, turnuvalarda, eğitim faaliyetlerinde büyük bir fedakârlıkla, enerjiyle çalışan saygın görevliler her ilde olduğu gibi elbette İzmirde de çoğunlukla var. Bu kişiler takım çalışmasına inanan, başarıları BEN yerine BİZ diyerek sunmayı başarısızlıkları BENim hatam, yanılmışım demeyi prensip edinenler.
Bu belirsizlikte ve sahipsizlikte ilginç olan Halkapınarda hiç olmadığı kadar çok turnuva patlaması yaşanıyor olması. İl web sitesi kapalı olduğu için bir yayın organı olmayan İzmir yöneticisi kendisiyle ne yazık ki dalga geçilen feysbuk sayfalarından ve forum köşelerinden unvanını kullanmaktan özenle kaçınarak sürekli il, ilçe ne olursa turnuva duyurmakta veya düzenlemekte. Ne iyi değil mi? Turnuva kategorileri bazen 10, 11, 14 bazen 11, 13, 16 olmakta. Ne garip değil mi?
Katılımcı yoğunluğundan falan değil amaç satrancı düşük bedellerle ama bol ödüllü, güzel organizasyonlarla yaygınlaştırmayı amaç edinmiş gönüllü kulüp, dernek ve sponsorlar ola ki çıkarsa onların güzel turnuvalar yapma heveslerini içlerinde bırakmak olmalı.
Ödül olarak madalya sayıları dışarıdaki aynı tarihli turnuvalara göre 3 ila 10 arasında değişiyor. Etkinlikleri parçalara ayırıp hiç değilse bir bölümünü Halkapınarda göz ve el altında tutabilmek. Planlı ve bol katılımlı turnuvalarda aslolan sporcu ve velileri birleştirmek olmalıyken bu kasıtlı değilse bile hatalı bir uygulama. Açık turnuva için yaş üst limiti koyma garabeti de düpedüz kasıtlı ve kınanması gereken bir uygulamaydı.
Bir dönem çok olsun çoğu benim olsun anlayışıyla çok şey kaybedildi. Sonra az olsun benim olsun anlayışına gelindi. Peki birkaç yıl öncesinde büyük umutlarla açılan satranç merkezlerini hatırlasak. Şimdi ne durumdalar?
Önceki İzmir tsf yönetimine yön veren, şimdiki temsilcinin temsilcisi unvanlı (Kendisi için bu sıfat kullanılan sayfaların etkin bir üyesidir bir rahatsızlıkta belirtmediğine göre hoşlanmaktadır.) kişi başta satrançtaki gerilemeye paralel kendi merkezi de dâhil bu kapanışların tesadüf olmadığını görmüş olması umulur. Daha iyilerine ulaşılabilecekken, alt yapıdan, mevcutlardan sürekli kan kaybederek gelinen bu noktada eserleridir.
Adil olunsa, planlı olunsa, külfet ve paylaşımda denge gözetilse, farklı kesimlerden sporcular ve onların satrançsever velileri bu düzensiz, tatsız ortamdan uzaklaşmak zorunda kalmasalar, mevcutlar korunurken yeni yetenekler eklense, huzur olsa Türkiyeye satrancına büyük ivme kazandırabilecekti.
Belki de eğitim tekniklerinde, web-medya, yayıncılıkta, malzeme üretiminde vs. federasyonu da daha büyük hedeflere yönlendirebilecek çok büyük bir birikimdir, deryadır İzmir.
Sporcu sayısına göre abartılı sayıda hakem görevlendirmeleri, birden fazla yerde görevliymiş gibi görünüp ödenek almak, Halkapınar dışındaki özel turnuvalar için il ve/veya federasyonun yani toplumun mülkiyetinde olan ve satrancın emrine sunulan saat, takım, vs malzemenin kirası olarak bedel istendiği de dillendirilen ayrı bir iddia. Bazı şeylerin söylenir olması en az gerçekleşmiş olması kadar kötü.
İl temsilcisinin veya bilgilendirme açısından ne yazık ki yine camianın duyarlılıklarının gerisinde kalan federasyonun eksikliğini gideren İzmir Satranç camiasının sosyal paylaşım-iletişim ortamlarında kaynakları ve belgeleriyle paylaşılan bilgilere göre yeni adıyla federasyon temsilcisi İzmir için henüz yok.
Federasyon temsilcisi satranca gönül ve emek veren yerel kulüpler, sporcular, veliler eğiticiler ile hakemlerin, özetle satranç toplumunu oluşturan yayıncıdan, malzemeciye, kırtasiyeciye, çaycıya kadar herkesin güvenini kazanmış birisi olmalı.
İldeki ekip, kurul, alt temsilcilikler gibi işletilmeyen kurulları işletmeli. İçi boşaltılmış gönüllülük kavramına yeniden gerçek anlamını kazandırmaya inanmış, bizzat özümsemiş, konuşma davranış ve uygulamalarıyla satranca olan ilgi ve heyecanı yeniden uyandırabilecek biri olmalı. İldeki ekibin sadece ili değil, federasyonun misyonunu, vizyonunu prestijini de temsil eden saygın üyelerinden biri olmalı.
Bu amaçla yeni yapılanma amacıyla illerde seçilen il hakem komitesi başkanı ve kulüp temsilcilerinin görüşleri alınmalı. Önerileri, projeleri, talepleri ve varsa temsilci adayları sorulmalı, atamalarda dikkate alınmalı.
Camiasıyla bütünleşmiş adaletli, şeffaf, çalışkan, yenilikçi, katılımcı, paylaşımcı, birleştirici, gençlere ve kadınlara yönetimde yer veren il yönetimleri, kurulları, birimleri oluşturmadıkça biz sistemli, kalıcı bir gelişme sürecine giremez, BİZ BÜYÜK BİR AİLE olamayız.