21-11-2011, 22:21
Bu konuyu medeni bir şekilde tartışabilmemiz çok güzel. Cevap veren arkadaşlara teşekkür ederim.
Anlaşılmadığını düğündüğüm bazı konulara tekrar değineyim, belki ilk mesajımda kendimi iyi ifade edememiş olabilirim:
Sporculara yönelik en ufak bir eleştirim yok.
Kadroyu seçenlerin yanlış yaptığını ifade ettim sadece.
Bu yanlıştaki uyanıklık teşebbüsüne dikkat çektim, ayrıca.
2000 UKD'li bir satranç oyuncusuyum.
Milyonda bir ihtimal, beni A Milli Takım'a çağırsalar tüylerim adrenalinden diken diken olur, gider oynarım.
2000'lik bir oyuncunun oynayabileceği sınırlarda iyi ya da kötü oynarım.
Bunun çok çok altında ya da üstünde bir performans sergileyemem.
Satranç böyle bir spor değil.
Mesele Hüseyin Abi'nin değindiği üzere, formayı hak edene giydirmektir.
Futbolda bile sübjektif seçim daha fazladır. Örneğin, "Hakan Balta formsuz" dersiniz, yerine başka bir sol bek koyarsınız, atıyorum, "İsmail Köybaşı". Bu kabul edilebilir bir davranıştır.
Satranç böyle bir spor değil ki! Elinizde (biri 2600 üzeri) 3 tane GM var, (GM adayı) 3 tane IM var, hiçbirine forma şansı vermeyeceksiniz. Onların boşluğunu 2270'lik gençlerle dolduracaksınız, öyle mi? Tekrar söylüyorum, satrançta böyle bir lüksünüz yok.
Akla kasıt gelir, bunun normal bir açıklaması yok.
O gençlere iyilik mi yapıldı?
12-18 yaş grubuyla 9 senedir çalışmış bir pedagog kimliğimle söylüyorum, iyilik bu değildir.
Kolay anlaşılır bir örnek vermek gerekirse, güreşte - boksta her sporcunun belli bir sıkleti vardır. 60 kg sporcusunu 75 kg kategorisinde oynatmanız kimseye fayda sağlamaz. Hem de elinizde o kategorinin sporcuları varken...
O formayı terleten sporculara söz yok. Kazansa da, kaybetse de, vezir bile uyusa, çıkıp temsil etmiştir.
2200'lük adam çağırırsınız, o kadarlık "iyi" ya da kötü oynar. "2600"lük adamı çağırırsınız, o da kendi derecesinde, klasında oynar.
Bu ikisi arasında (muhtemelen hiçbir zaman kapanmayacak) kısa vadede asla eşitlenemeyecek bir klas farkı vardır, siklet farkı vardır. Kabul etseniz de, etmeseniz de gerçek budur.
Zamanlama meselesine gelince, bu kötü performans değildi beni yazmaya iten.
Kadroyu gördüğümde olacakları az-çok tahmin etmiştim.
Benim yazma sebebim, bu performansın savunulması, yanlışlara destek verilmesidir.
Sevgi ve saygılarımla,
OKTAY.
Anlaşılmadığını düğündüğüm bazı konulara tekrar değineyim, belki ilk mesajımda kendimi iyi ifade edememiş olabilirim:
Sporculara yönelik en ufak bir eleştirim yok.
Kadroyu seçenlerin yanlış yaptığını ifade ettim sadece.
Bu yanlıştaki uyanıklık teşebbüsüne dikkat çektim, ayrıca.
2000 UKD'li bir satranç oyuncusuyum.
Milyonda bir ihtimal, beni A Milli Takım'a çağırsalar tüylerim adrenalinden diken diken olur, gider oynarım.
2000'lik bir oyuncunun oynayabileceği sınırlarda iyi ya da kötü oynarım.
Bunun çok çok altında ya da üstünde bir performans sergileyemem.
Satranç böyle bir spor değil.
Mesele Hüseyin Abi'nin değindiği üzere, formayı hak edene giydirmektir.
Futbolda bile sübjektif seçim daha fazladır. Örneğin, "Hakan Balta formsuz" dersiniz, yerine başka bir sol bek koyarsınız, atıyorum, "İsmail Köybaşı". Bu kabul edilebilir bir davranıştır.
Satranç böyle bir spor değil ki! Elinizde (biri 2600 üzeri) 3 tane GM var, (GM adayı) 3 tane IM var, hiçbirine forma şansı vermeyeceksiniz. Onların boşluğunu 2270'lik gençlerle dolduracaksınız, öyle mi? Tekrar söylüyorum, satrançta böyle bir lüksünüz yok.
Akla kasıt gelir, bunun normal bir açıklaması yok.
O gençlere iyilik mi yapıldı?
12-18 yaş grubuyla 9 senedir çalışmış bir pedagog kimliğimle söylüyorum, iyilik bu değildir.
Kolay anlaşılır bir örnek vermek gerekirse, güreşte - boksta her sporcunun belli bir sıkleti vardır. 60 kg sporcusunu 75 kg kategorisinde oynatmanız kimseye fayda sağlamaz. Hem de elinizde o kategorinin sporcuları varken...
O formayı terleten sporculara söz yok. Kazansa da, kaybetse de, vezir bile uyusa, çıkıp temsil etmiştir.
2200'lük adam çağırırsınız, o kadarlık "iyi" ya da kötü oynar. "2600"lük adamı çağırırsınız, o da kendi derecesinde, klasında oynar.
Bu ikisi arasında (muhtemelen hiçbir zaman kapanmayacak) kısa vadede asla eşitlenemeyecek bir klas farkı vardır, siklet farkı vardır. Kabul etseniz de, etmeseniz de gerçek budur.
Zamanlama meselesine gelince, bu kötü performans değildi beni yazmaya iten.
Kadroyu gördüğümde olacakları az-çok tahmin etmiştim.
Benim yazma sebebim, bu performansın savunulması, yanlışlara destek verilmesidir.
Sevgi ve saygılarımla,
OKTAY.