05-01-2012, 18:34
Nurettin REİSin kızı olmak...
Sevgili babaannem Miyaser ( Allah şifa versin ), henüz babam doğduğunda bile ona verdiği değeri, onun ismini Dinin Nuru anlamına gelen Nurettin koymakla göstermiş.. Dinimize son derece bağlı, Alzheimer rahatsızlığı olan babanneme şu an En çok okuyan evladın kim? diye sorulduğunda bile tereddütsüz Nurettin cevabını veriyor.
1950de başlayan hayat yolculuğunda çocukluk ve gençlik yılları zorlu şartlar altında geçen Babacığım her zaman mücadeleyi sevdi. Çalışkanlığı ve zekası daha o yıllarda gözden kaçmadı. Çalışmak için okudu, okumak için çalıştı. Öğrencilik yıllarında ders verdi, fotoğraf çekti hatta kan verdi kanını satıp kitaplara yatırım yaptı.
Güzel gözlü Nerimanla 1977 de evlendiler. Ümitle benim hikayemiz de Bafrada bu iki harika insanın evlatları olarak başladı.
Farklı sektörlerde çalışmasına rağmen emek verdiği her şirkette mühendisliğini en üst seviyede kullandı, iş disiplini ve ahlakı henüz tanındığı ilk dakikalarda bile fark edilirdi tıpkı neşesi ve hayata bağlılığı fark edildiği gibi... Tunçbilek termik santrali, Suudi Arabistan, Libya ve Altınkaya hidroelektrik santralinde iş hayatının ilk yıllarını geçirdi.
Ve 1992.. Ereğli ERDEMİR macerası. Teknik Emniyet Baş Mühendisi Nurettin Reis. Senin o derece seviliyor olmandan, hakkında hep güzel, övgü dolu sözler duymaktan, senden bahsedilmesinden, senin yanında olmaktan her zaman öyle gurur duydum ki; insanların gözlerinin içi gülerek sana bakışlarından, zevkle seni dinlemelerinden, hayranlıkla izlemelerinden öyle mutluluk duydum ki anlatamam.
Sadece büyüklerin değil küçük ve genç öğrencilerinin de sevgisini kazandın. Ereğlide SATRANÇ deyince Nurettin Reis akla geldi. 42 yaşında merak saldın, her işinde olduğu gibi değer verip özen gösterdin ve tutkunu oldun. Mücadeleyi ve rekabeti, zeka ve çalışmayla birleştiren bu spor tam senin harcındı. Ereğli ile sınırlı kalmadın, satranç hakemliği, eğitmenliği, Zonguldak İl Temsilciliği derken takımını 1. Lige yükselttin. Şehir dışı turnuvalarda otobüste öğrencilerinin I love you REİS! I love you REİS! diye tezahüratları hala kulaklarımda çınlıyor.
2004te emekliiğinin ardından Ereğli TAT Metalde, İstanbulda da Meyer A.ş. ve Avrasya Teknolojide çalışma hayatına devam ettin. Zaten sen hiç emekli olmadın ki. Çalışmak ve satranç sana hayat veriyordu.
Ve 2007.. İstanbulda toplanma kararı aldık. Ben işe girdim, sen benim on katım sevindin. Dilinde kızarıklık çıktığında, geçtiğimiz 4 senede yaşadıklarımızı tahmin bile edemezdik. Ama sen hiçbir zaman yıkılmadın ki, bir günden bir güne isyan ettiğini duymadık. Sen gerçek anlamda bir savaş verdin. Kılıcın; esprilerin ve hayata olan sevgindi. O gür kahkahanı duyanlar unuttu mu sanıyorsun? Hayır, onların hep kulaklarında...
İlk ameliyat sonrası sesin yavaş yavaş kısılmaya başladı. Şen kahkahaların zamanla duyulmaz oldu. En çok canını sıkan İş Güvenliği eğitimlerini o canlı ses tonunla verememek oldu. Önce iş derdin hep, bir hafta dinlenmeden işine geri döndün, aksatmadan, hakkıyla sahip çıktın. A sınıfı iş güvenliği uzmanı olmuştun; yetmedi Kalite ve Çevre Uzmanlığını da aldın.
4 sene içerisinde 4 ameliyat geçirdin. İlkinden 9 ay sonra metastaz söz konusu oldu. Senin de dediğin gibi bu sefer yaman bir yere kafayı takmıştı. Boğazına tam da şahdamarının çevresine nüksetmişti. Sonraki iki ameliyatta şahdamarı bacaktan alınan damarla by-pass edildi. En son ameliyatında riskli olacağından sadece belirli yerler temizlendi. Sen son ameliyatından sonra bile esprili bir dille eğlence yüklü anlatıyorsun yaşadıklarını. Keşke ben de senin gibi olabilseydim Baba. Bu durum öyle soğuk ki satırlara nasıl yansımasın? Evimiz sensiz çok soğudu Baba.
Bu 4 senede biz değil, sen bize moral, güç verdin. Hayata asılmayı sen gösterdin. Kemoterapiler, radyoterapiler gördün. O hallerinde bile çalıştın, yurtdışına turnuvalara gittin. Sesin bozuldu yılmadın, zamanla yiyemez oldun yılmadın. Mamalarla torbalardan beslenmeye başladın...Gene yılmadın.
Geçtiğimiz 6 ay...Hayatmın en değerli ayları. Sen her an yanımdaydın Babam. Boğazındaki o yara açılmaya başladı, 4-5 ayda hızla büyüdü. Görenler o yarayla nasıl yaşıyordu dediler. Doktorun duyduğunda son iki seneyi moraliyle, gücüyle, hayata bağlılığıyla uzattı dedi. İlk ameliyattan sonra 6 ay demişler, bunu şu an öğreniyorum. Bize 3.5 seneyi sen hediye ettin. Hele de geçtiğimiz 6 ayı bana bahşettin sen. Beni herkesin yanında övdün, yücelttin. Hemşirem, şoförüm, asistanım... diye onlarca kere yazdın. Ne kanamalar atlattık biz senle Baba, ne tehlikeler atlattık. Gene de yıldın mı? Asla.
Tuzla ADİK Tersanesi ve Teksan Jeneratörde çalışma hayatına devam ettin. Canla başla gittin, benim ilacım çalışmak dedin. Ne zaman ki gücünü toparlayıp da gidemedin, biz o zaman anladık çalışamamanın sana verdiği üzüntüyü.
İki ay önce memleketine gitmek istedin, köyüne kadar gittin. Babannemin elini tuttun sıkıca kavradın. Hislerin acaba neydi Babacığım, biz seni anlayabildik mi?
Hiçbir işini ihmal etmedin, listeler yaptın, gittik aldık hasta karyolasına sandalyesine kadar sen düşündün. Sen güçlüsün, çok güçlüsün hem de!
Eylül Ekim aylarında turnuvalara katıldın. Beylerbeyi Katibim Festivali ve İstanbul Satranç Festivali. O Beylerbeyi günlerini ne çok sevdin. Son kelimesini kullanmak istemiyorum, asla sana yakışmıyor ama diğer bir turnuva da Gebze Kurtuluş Hamlesi Turnuvasıydı. Ereğliden satranç dostları geldi. Turnuva başında seni onore edecek konuşmalar yapıldığında yüreğim nasıl gururla doldu bir bilsen...
Sen beni hiçbir zaman üzmedin Babam. Henüz Nisan ayında beni zamansız yalnız bırakmak istemedin, kanlar içinde de olsan hayata tutundun. Memleketten dönünce giderek gücün azaldı. Geçtiğimiz aydan itibaren yatak seni kucakladı.. Ama sen beni gene üzmek istemedin, şahdamarı yarılabilir dediklerinde o anı düşünmek bile istemedik. Ama Allaha şükür ki Allah seni tertemiz, sakince yanına aldı. Güzel yüzün, güzel gülümsemelerin hiç gözümün önünden gitmeyecek.
Evet..Nurettin Reisin kızı olmak böyle birşey...Gurur kaynağı o. İdol, örnek insan. Seni öyle sevdik ki, bizi üzmeye kıyamadın. Bu büyük acıyı 4 seneye yaydın sen, sen de biliyordun senin yokluğunun acısı ancak alıştıra alıştıra hafifletilebilirdi. Sen burda da matematik hesabı yaptın Baba belki ama, senin yokluğun anlatılmayacak derecede çok hissediliyor. Sen güçlüsün, zekisin, kararlısın, azimlisin, sevecensin,...ve saymakla bitiremem. Ben diyorum ki İyi Ki Nurettin Reisin kızıyım. Ondan bir nebze olsun birşeyler alabildiysek ne mutlu bizlere...
Teşekkür
28.12.2011 gece saat 01:00 dan itibaren yanımızda olan, olmayıp da acımızı paylaşan, cenazemize katılan, dualarımıza Amin diyen, uzaklardan dualarını esirgemeyen, her ne şekilde olsun başsağlığı dileyen, irtibat kuramasa da aklından geçirmiş olan herkese çok teşekkür ederim.
Ve;
En büyük desteğim anneme;
Rahatsızlık sürecinde desteğini, tıbbi becerisini eksik etmeyen sayın doktorumuz Ender İnci ( Cerrahpaşa T.F. KBB ) ve tüm emeği geçen asistan doktor ve hastane çalışanlarına;
Emeklerini ve sevgisini esirgemeyen babamın teyzesinin oğlu sayın Süleyman Soyluya;
Tüm REİS ailesi fertlerine; hastalığıyla boğuşma esnasında ona güç veren Sevim-Cengiz Tul, geçtiğimiz ay yanımızda olan Hayriye Nalbant ve Aysel Aslana;
Tüm YETKİNER ailesi fertlerine; başta anneannem, teyzem, eniştem ve dayıma;
Çiçek gönderen ve saygıyla bahseden Türkiye Satranç Federasyonuna ve Erdemir İş Güvenliği Müdürlüğüne;
Tuzla Adik Tersanesinde vefatı üzerine en büyük kule vince Nurettin Reis olarak isim veren, plaket hazırlayan ve anma töreni yapan sayın Emre Baştuğ, tüm yönetici ve çalışanlara;
Hastalığı esnasında kan da vermiş olan Teksan Jeneratör yönetici ve çalışanlarına;
Eski Erdemirlilere;
İTÜ Makine Fakültesi ve diğer bölümlerden sınıf, okul arkadaşlarına;
Satranç dostlarına;
Satranç öğrencilerine ve velilerine;
Çalışma arkadaşlarına;
Desteğini esirgemeyen komşularımıza;
Kendi arkadaşlarıma; özellikle cenazeye katılan sevgili Mübeccel Demirhan ve oğlu Emreye;
Ayrıca;
Amcaları için gözyaşları döken Emel Gençoğlu ve Nisa İrem Reise..
Aynı şekilde dayıları için dualarını eksik etmeyen Sibel ve Serap Nalbant, Barış Bilal Aslana..
Rahatsız olduğu zamanlarda hastane ve diğer işlerine koşturan Faruk Reis ve Yakup Yılmaza..
Geçtiğimiz yedi gün boyunca yiyecek getiren, hazırlanmasında emeği olan herkese..
Yurtdışından arayan tüm akrabalarımıza..
Hanife Akıncıya..
Sevgi dolu yaklaşımıyla Gülümser Rıza Öneye..
Ve son olarak:
Hiçbir zaman bizi yalnız bırakmayan can dostumuz çok değer verdiği Tarık KOCABAŞa..
Değerli büyüğümüz, babamın sevgili dostu Hayri ÖZBİLENe..
Sevdiği dostlarından Olgun Altıntaş ve Osman Çınara..
Ve adını sayamadığım ama üzüntümüzü paylaşan herkese,
SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM.. Gönüllerinizden sevgi eksik olmasın...
Hayata Bağlı Biri Nurettin Reisin Kızı
Nilüfer REİS[/size]
Sevgili babaannem Miyaser ( Allah şifa versin ), henüz babam doğduğunda bile ona verdiği değeri, onun ismini Dinin Nuru anlamına gelen Nurettin koymakla göstermiş.. Dinimize son derece bağlı, Alzheimer rahatsızlığı olan babanneme şu an En çok okuyan evladın kim? diye sorulduğunda bile tereddütsüz Nurettin cevabını veriyor.
1950de başlayan hayat yolculuğunda çocukluk ve gençlik yılları zorlu şartlar altında geçen Babacığım her zaman mücadeleyi sevdi. Çalışkanlığı ve zekası daha o yıllarda gözden kaçmadı. Çalışmak için okudu, okumak için çalıştı. Öğrencilik yıllarında ders verdi, fotoğraf çekti hatta kan verdi kanını satıp kitaplara yatırım yaptı.
Güzel gözlü Nerimanla 1977 de evlendiler. Ümitle benim hikayemiz de Bafrada bu iki harika insanın evlatları olarak başladı.
Farklı sektörlerde çalışmasına rağmen emek verdiği her şirkette mühendisliğini en üst seviyede kullandı, iş disiplini ve ahlakı henüz tanındığı ilk dakikalarda bile fark edilirdi tıpkı neşesi ve hayata bağlılığı fark edildiği gibi... Tunçbilek termik santrali, Suudi Arabistan, Libya ve Altınkaya hidroelektrik santralinde iş hayatının ilk yıllarını geçirdi.
Ve 1992.. Ereğli ERDEMİR macerası. Teknik Emniyet Baş Mühendisi Nurettin Reis. Senin o derece seviliyor olmandan, hakkında hep güzel, övgü dolu sözler duymaktan, senden bahsedilmesinden, senin yanında olmaktan her zaman öyle gurur duydum ki; insanların gözlerinin içi gülerek sana bakışlarından, zevkle seni dinlemelerinden, hayranlıkla izlemelerinden öyle mutluluk duydum ki anlatamam.
Sadece büyüklerin değil küçük ve genç öğrencilerinin de sevgisini kazandın. Ereğlide SATRANÇ deyince Nurettin Reis akla geldi. 42 yaşında merak saldın, her işinde olduğu gibi değer verip özen gösterdin ve tutkunu oldun. Mücadeleyi ve rekabeti, zeka ve çalışmayla birleştiren bu spor tam senin harcındı. Ereğli ile sınırlı kalmadın, satranç hakemliği, eğitmenliği, Zonguldak İl Temsilciliği derken takımını 1. Lige yükselttin. Şehir dışı turnuvalarda otobüste öğrencilerinin I love you REİS! I love you REİS! diye tezahüratları hala kulaklarımda çınlıyor.
2004te emekliiğinin ardından Ereğli TAT Metalde, İstanbulda da Meyer A.ş. ve Avrasya Teknolojide çalışma hayatına devam ettin. Zaten sen hiç emekli olmadın ki. Çalışmak ve satranç sana hayat veriyordu.
Ve 2007.. İstanbulda toplanma kararı aldık. Ben işe girdim, sen benim on katım sevindin. Dilinde kızarıklık çıktığında, geçtiğimiz 4 senede yaşadıklarımızı tahmin bile edemezdik. Ama sen hiçbir zaman yıkılmadın ki, bir günden bir güne isyan ettiğini duymadık. Sen gerçek anlamda bir savaş verdin. Kılıcın; esprilerin ve hayata olan sevgindi. O gür kahkahanı duyanlar unuttu mu sanıyorsun? Hayır, onların hep kulaklarında...
İlk ameliyat sonrası sesin yavaş yavaş kısılmaya başladı. Şen kahkahaların zamanla duyulmaz oldu. En çok canını sıkan İş Güvenliği eğitimlerini o canlı ses tonunla verememek oldu. Önce iş derdin hep, bir hafta dinlenmeden işine geri döndün, aksatmadan, hakkıyla sahip çıktın. A sınıfı iş güvenliği uzmanı olmuştun; yetmedi Kalite ve Çevre Uzmanlığını da aldın.
4 sene içerisinde 4 ameliyat geçirdin. İlkinden 9 ay sonra metastaz söz konusu oldu. Senin de dediğin gibi bu sefer yaman bir yere kafayı takmıştı. Boğazına tam da şahdamarının çevresine nüksetmişti. Sonraki iki ameliyatta şahdamarı bacaktan alınan damarla by-pass edildi. En son ameliyatında riskli olacağından sadece belirli yerler temizlendi. Sen son ameliyatından sonra bile esprili bir dille eğlence yüklü anlatıyorsun yaşadıklarını. Keşke ben de senin gibi olabilseydim Baba. Bu durum öyle soğuk ki satırlara nasıl yansımasın? Evimiz sensiz çok soğudu Baba.
Bu 4 senede biz değil, sen bize moral, güç verdin. Hayata asılmayı sen gösterdin. Kemoterapiler, radyoterapiler gördün. O hallerinde bile çalıştın, yurtdışına turnuvalara gittin. Sesin bozuldu yılmadın, zamanla yiyemez oldun yılmadın. Mamalarla torbalardan beslenmeye başladın...Gene yılmadın.
Geçtiğimiz 6 ay...Hayatmın en değerli ayları. Sen her an yanımdaydın Babam. Boğazındaki o yara açılmaya başladı, 4-5 ayda hızla büyüdü. Görenler o yarayla nasıl yaşıyordu dediler. Doktorun duyduğunda son iki seneyi moraliyle, gücüyle, hayata bağlılığıyla uzattı dedi. İlk ameliyattan sonra 6 ay demişler, bunu şu an öğreniyorum. Bize 3.5 seneyi sen hediye ettin. Hele de geçtiğimiz 6 ayı bana bahşettin sen. Beni herkesin yanında övdün, yücelttin. Hemşirem, şoförüm, asistanım... diye onlarca kere yazdın. Ne kanamalar atlattık biz senle Baba, ne tehlikeler atlattık. Gene de yıldın mı? Asla.
Tuzla ADİK Tersanesi ve Teksan Jeneratörde çalışma hayatına devam ettin. Canla başla gittin, benim ilacım çalışmak dedin. Ne zaman ki gücünü toparlayıp da gidemedin, biz o zaman anladık çalışamamanın sana verdiği üzüntüyü.
İki ay önce memleketine gitmek istedin, köyüne kadar gittin. Babannemin elini tuttun sıkıca kavradın. Hislerin acaba neydi Babacığım, biz seni anlayabildik mi?
Hiçbir işini ihmal etmedin, listeler yaptın, gittik aldık hasta karyolasına sandalyesine kadar sen düşündün. Sen güçlüsün, çok güçlüsün hem de!
Eylül Ekim aylarında turnuvalara katıldın. Beylerbeyi Katibim Festivali ve İstanbul Satranç Festivali. O Beylerbeyi günlerini ne çok sevdin. Son kelimesini kullanmak istemiyorum, asla sana yakışmıyor ama diğer bir turnuva da Gebze Kurtuluş Hamlesi Turnuvasıydı. Ereğliden satranç dostları geldi. Turnuva başında seni onore edecek konuşmalar yapıldığında yüreğim nasıl gururla doldu bir bilsen...
Sen beni hiçbir zaman üzmedin Babam. Henüz Nisan ayında beni zamansız yalnız bırakmak istemedin, kanlar içinde de olsan hayata tutundun. Memleketten dönünce giderek gücün azaldı. Geçtiğimiz aydan itibaren yatak seni kucakladı.. Ama sen beni gene üzmek istemedin, şahdamarı yarılabilir dediklerinde o anı düşünmek bile istemedik. Ama Allaha şükür ki Allah seni tertemiz, sakince yanına aldı. Güzel yüzün, güzel gülümsemelerin hiç gözümün önünden gitmeyecek.
Evet..Nurettin Reisin kızı olmak böyle birşey...Gurur kaynağı o. İdol, örnek insan. Seni öyle sevdik ki, bizi üzmeye kıyamadın. Bu büyük acıyı 4 seneye yaydın sen, sen de biliyordun senin yokluğunun acısı ancak alıştıra alıştıra hafifletilebilirdi. Sen burda da matematik hesabı yaptın Baba belki ama, senin yokluğun anlatılmayacak derecede çok hissediliyor. Sen güçlüsün, zekisin, kararlısın, azimlisin, sevecensin,...ve saymakla bitiremem. Ben diyorum ki İyi Ki Nurettin Reisin kızıyım. Ondan bir nebze olsun birşeyler alabildiysek ne mutlu bizlere...
Teşekkür
28.12.2011 gece saat 01:00 dan itibaren yanımızda olan, olmayıp da acımızı paylaşan, cenazemize katılan, dualarımıza Amin diyen, uzaklardan dualarını esirgemeyen, her ne şekilde olsun başsağlığı dileyen, irtibat kuramasa da aklından geçirmiş olan herkese çok teşekkür ederim.
Ve;
En büyük desteğim anneme;
Rahatsızlık sürecinde desteğini, tıbbi becerisini eksik etmeyen sayın doktorumuz Ender İnci ( Cerrahpaşa T.F. KBB ) ve tüm emeği geçen asistan doktor ve hastane çalışanlarına;
Emeklerini ve sevgisini esirgemeyen babamın teyzesinin oğlu sayın Süleyman Soyluya;
Tüm REİS ailesi fertlerine; hastalığıyla boğuşma esnasında ona güç veren Sevim-Cengiz Tul, geçtiğimiz ay yanımızda olan Hayriye Nalbant ve Aysel Aslana;
Tüm YETKİNER ailesi fertlerine; başta anneannem, teyzem, eniştem ve dayıma;
Çiçek gönderen ve saygıyla bahseden Türkiye Satranç Federasyonuna ve Erdemir İş Güvenliği Müdürlüğüne;
Tuzla Adik Tersanesinde vefatı üzerine en büyük kule vince Nurettin Reis olarak isim veren, plaket hazırlayan ve anma töreni yapan sayın Emre Baştuğ, tüm yönetici ve çalışanlara;
Hastalığı esnasında kan da vermiş olan Teksan Jeneratör yönetici ve çalışanlarına;
Eski Erdemirlilere;
İTÜ Makine Fakültesi ve diğer bölümlerden sınıf, okul arkadaşlarına;
Satranç dostlarına;
Satranç öğrencilerine ve velilerine;
Çalışma arkadaşlarına;
Desteğini esirgemeyen komşularımıza;
Kendi arkadaşlarıma; özellikle cenazeye katılan sevgili Mübeccel Demirhan ve oğlu Emreye;
Ayrıca;
Amcaları için gözyaşları döken Emel Gençoğlu ve Nisa İrem Reise..
Aynı şekilde dayıları için dualarını eksik etmeyen Sibel ve Serap Nalbant, Barış Bilal Aslana..
Rahatsız olduğu zamanlarda hastane ve diğer işlerine koşturan Faruk Reis ve Yakup Yılmaza..
Geçtiğimiz yedi gün boyunca yiyecek getiren, hazırlanmasında emeği olan herkese..
Yurtdışından arayan tüm akrabalarımıza..
Hanife Akıncıya..
Sevgi dolu yaklaşımıyla Gülümser Rıza Öneye..
Ve son olarak:
Hiçbir zaman bizi yalnız bırakmayan can dostumuz çok değer verdiği Tarık KOCABAŞa..
Değerli büyüğümüz, babamın sevgili dostu Hayri ÖZBİLENe..
Sevdiği dostlarından Olgun Altıntaş ve Osman Çınara..
Ve adını sayamadığım ama üzüntümüzü paylaşan herkese,
SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM.. Gönüllerinizden sevgi eksik olmasın...
Hayata Bağlı Biri Nurettin Reisin Kızı
Nilüfer REİS[/size]