Gelişmeler
#1
Satranç Camiamıza,

Son birkaç ay içerisinde yaşanmış olan gelişmelere ilişkin bir değerlendirme ve bazı bilgilendirmelerde bulunmak istiyorum. Sanki “zaman en iyi turnusol kağıdıdır” sözünü doğrular nitelikte gelişmeler yaşamaktayız.

1. Öncelikle çok kısa olarak milli takımlar konusunda bir iki düşüncemi açıklamak istiyorum. Bildiğiniz gibi milli takımlardan sorumlu asbaşkan olarak, şu an görevde bulunan ekibin içerisinde bir dönem yer almıştım. O dönemde Federasyon başkanı ısrarla takımın gençleştirilmesi görüşündeydi. Hatta "altın çocuklar" dediğimiz sporcularımızın dışında hemen hiçbir isme sıcak bakmıyordu. Bu bir bakış açısıdır. Bu konuları genel olarak sizler de biliyorsunuz. Bir iki sene öncesine kadar bu düşüncede olan bir başkanın; son zamanlarda yaşanan yabancıları kazandırma uygulamasının içerisinde olmasını tutarlı bulmuyorum.

O tarihlerde de katı çizgilerle oluşturulmaya çalışılan kurguları ilke olarak onaylamıyordum.

Milli Takımlarla ilgili olarak objektif kriterler getirilmeli ve uygulanmalıdır. Nesnel yaklaşımlar benimsenmeli ve açıklıkla ifade edilmelidir. Elbette bir miktar öyledir ancak bu konuda ne kadar ileride olunursa o denli iyidir.

Milli Takımlarda ilke olarak kapı herkese açık olmalıdır. Pozitif ayrımcılık başlığına sığdırılmaya çalışılan uygulamalar dahi yapılmamalıdır. Satranç 7’den 70’e diyoruz. Yaş konusu milli takımlar için bir kriter olmamalıdır görüşündeyim.

2. Sportif olarak alınan sonuçlar başarısızdır. Emre Can ve Barış Esen’in son başarıları olmasa; durum neredeyse vahimdir. Ülkemizde düzenlenen son Avrupa Kadınlar Şampiyonasına gelen Gürcistan takımının 11 sporcusunun 11’i de sıralamada, bizim en başarılı sporcumuzun üzerinde yer almıştır. Bu sonuç bize bir şey anlatmalıdır. Sevgili Betül ve Kübra’nın kazandıkları unvanlar elbette değerlidir. Ancak tüm Türkiye için bu iki sporcu yeterli midir diye kendimize sorabilmeliyiz. Bu soruları sormak; onların başarılarını önemsememek anlamını içermez.

GM ünvanı alan erkek sporcularımızın grafiğine bakın: Çoğu 2500 barajının altındalar. İlerlemiyor, geriliyorlar. GM olması beklenen sporcularımız, nice zamandır bu unvanı elde edememişlerdir. İlk yüzde bir tek sporcumuz dahi bulunmamaktadır.

Değerli arkadaşlar, hakikati nezakete feda edemeyiz. Sportif olarak Türkiye maalesef gerilerdedir. Sporcularımız için yeterli motivasyonun sağlanamadığı görüşümü paylaşırım.

3. Türk satranç kamuoyuyla, uluslararası platformda yaşanan kimi gelişmeler paylaşılmamaktadır. Aşağıdaki habere federasyon sitesinde rastlayabiliyor muyuz?

Türkiye, Avrupa Satranç Birliği’ne karşı açtığı davayı kaybetmiştir. CAS, masrafların da Türkiye tarafından karşılanmasını öngörmektedir. Hukuka başvuru hakkı kutsaldır ancak Türkiye, son dönemlerde uluslararası organizasyonlarla sanki biraz fazla kavga eder bir haldedir. Bu haberlerin paylaşılmaması bir yana, durum sizlerce olumlu mudur?

http://europechess.net/index.php?option=...d=2:slides

Kaybedilen bu dava için; yapılan ulaşım – konaklama masraflar, avukatlık ve benzeri masraflar ve davanın aleyhimize olan kararından gelen hukuki masrafların toplamı acaba bir bilgi olarak camiamızla paylaşılabilir mi? Bunu bir yorum olarak soruyor değilim; "bilgi" olarak öğrenebilir miyiz?

Ali Nihat Yazıcı bir yazısında: “EUROPE BELONGS US! IT IS OURS! YOU SHOULD REACT AS WELL!” diyor. “Avrupa bize aittir! Bizimdir! Siz de reaksiyon vermelisiniz!” şeklinde sesleniyor. Bu seslenişe bir yorumumuz olmaz. Kendi çağrısıdır. Ancak camiamız, bilgilendirilme konusunda "Türkiye olarak" aynı aktivite enerjisini beklemekte haklıdır. Onun Avrupa'ya sahip çıktığı kadar biz de ülkemizdeki konulara sahip çıkabiliriz değil mi?

4. Zaman en iyi turnusol kağıdıdır. Şimdi gelin bir iftiranın nasıl çürüdüğüne bakalım. Bursa’da Dünya Takımlar oynanmazdan evvel, 2009 yılı başlarında, federasyon başkanı “Aman Kuvay, 350 – 400 bin TL gider olur. Bir sponsor bulabilir misin?”diye bana müracaat etmişti. Biz de çalışmış çabalamış, başta Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni ve diğerlerini bulabilmiştik. Bu konudaki çabalarımı, özverimi arkadaşlarımız iyi biliyorlar. Bir şey açıklamama gerek olmadığı düşüncesindeyim. Sonuçta, zor bir sınav aşıldı ve başarılı bir organizasyon gerçekleştirildi. Benden bu işi üstlenmemi rica eden federasyon başkanı; televizyonlara çıktı, memnuniyetini dile getirdi. Övgüler yağdırdı: Bursa Dünya Şampiyonası’na.

Aradan zaman geçti, muhterem başkan, federasyon asbaşkanı olarak ve ayrıca resmi şekilde turnuva organizatörü olarak atanmış olduğum bu organizasyondan ötürü, beni savcılığa şikayet etti. “Suç” işlediğimi iddia etti. Hangi konuda mı? Bursa Dünya Şampiyonası’nı düzenlemem konusunda: Yetkisiz yapmışım işleri ve federasyonu zarara uğratmışım. Şaka değil, gerçek. Nereden nereye… İftirası ne mi oldu? Sonuçsuz kaldı elbette. Takipsizlik aldı. Bununla da yetinmedi; Ağır Ceza’ya gitti. Ne mi oldu? Haksız bulundu. “Suç yoktur” denildi. Ali Nihat Yazıcı artık, savcılık ve mahkemenin bu kararıyla baş başadır.

Hani şu mali genel kurulda, bu konunun kulaklarına fısıldandığı kimi genç arkadaşlarım, umarım bu satırları okuyorlardır ve bu sonuç doğrultusunda konuları kendi terazilerinde tartıyorlardır.

5. Mali genel kurul sürecinde açmış olduğumuz davalar ve şikayetlerle ilgili olarak gelişmeler yaşanmaktadır. Federasyonun bu yönetiminin ibra edilmediği savımızı biliyorsunuz. Bilirkişi raporu Mahkemeye ulaşmıştır. Sonuç elde edildiğinde sizlerle “bilgi” paylaşabileceğim.

6. Yakın bir zaman sonra, Türk satrancı için yeniden bir seçim zamanıdır. Organizasyonlarda elde edilenlerin dışında, sportif olarak, çok ağır ilerlemeler elde edilmiştir ve yetersizdir. Bu açıdan yeterli bir vizyon ortaya konulamadığı düşüncesindeyim. 12 yıl, bu değerlendirme için sanırım yeterli bir süredir. Mali açıdan federasyon, ülkedeki diğer gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda kafi büyümeyi gerçekleştirememiştir. Tüm Türkiye’de satranç aktivitesi için yaratılan değer yeterli değildir.

Okulda satranç konusunda Avrupa Parlamentosu’nda yaşanan gelişmeleri biliyor musunuz? Bu temel konuda artık ülkemizde 2005 yılında imzalanmış bir protokol ileri sürülerek, süreç tamamlanmıştır gibi düşünülemez. Asıl iş o protokol imzalandıktan sonraki gelişmelerdedir.

Dünya yerinde durmuyor. Vietnam, Hindistan ve uzak doğudan, Asya’dan nice ülkeler, Rusya ve eski Sovyet bloğunda olan ülkelerdeki satrancın gelişimini yakalama aşamasındalar. Avrupa’da her ülkede önemli adımlar atılıyor. Artık bir turnuvayı ülkemizde düzenledik diye memnun olabilecek durumlar geride kalmıştır. FIDE sıralamasındaki durumumuz, sporcu transfer edilerek iyileştirilebilecek bir halde değildir.

Daha ileri bakmamızın zamanı gelmiştir. Türk satrancının değişime ve yenilenmeye ihtiyacı olduğu açıktır. Sponsorluk, okulda satranç, sportif başarı, organizasyonel yapı gibi temel konularda atılım ihtiyacı açıktır. Mali, İdari ve de sportif konularda vizyon sahibi, yeni bir ekibin, genç bir takımın, görevi devralması bir gerekliliktir. Seçime kadar olan 6 – 7 aylık sürede, bu değişimin sinyallerini ve bu değişimi gerçekleştirebilecek olan ekibi gözlemleyebileceğimiz düşüncesindeyim.

Saygılarımı sunarım.
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Gelişmeler - Yazar: Kuvay Sanlı1 - 24-03-2012, 22:35
Mahkeme Kararı - Yazar: Kuvay Sanlı1 - 05-04-2012, 16:21
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 05-04-2012, 16:39
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: bahtiyar - 05-04-2012, 17:09
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: unsegila - 08-04-2012, 00:19
Neler Oluyor, Olacak... - Yazar: Cengiz Keleş - 10-04-2012, 11:09
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Kuvay Sanlı1 - 10-04-2012, 12:41
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: bahtiyar - 10-04-2012, 16:22
Cezaların Affı - Yazar: Cengiz Keleş - 10-04-2012, 17:07
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 10-04-2012, 21:42
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Feti - 11-04-2012, 19:09
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 12-04-2012, 10:39
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Cengiz Keleş - 19-04-2012, 11:11
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: firatsalepci - 20-04-2012, 15:59



Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi