26-07-2012, 23:28
Bu güzel analiz için Feti Bey'e teşekkür ediyorum.
Başlığı görünce aklıma ilk gelen şey, son Avrupa Şampiyonasında aldığımız kötü sonuçtu.
Genç oyuncuların reytingindeki yükseliş, gerçekten kayda değer. Son yıllarda ismini bir çırpıda sayamayacağımız kadar çok flaş oyuncu yetiştirdik. Mevcut federasyon yönetiminin büyük destekleri ve finansmanı, çıtayı yükseltmiştir. Bu oyuncular desteğin eseridir.
Ne var ki bunların önüne doğru hedefler konmadı. Satranç öncelikle bir spordur ve sporda haddinden büyük hedefler koymak, oyuncularda daimi başarısızlık duygusuna neden olabilir.
Daha makul, daha gerçekçi çıtalar konursa bu hedeflere ulaşılması kolaylaşır.
Kuvay Bey'in başka bir başlıkta belirttiği gibi, 1500'lük bir çocuğa "hadi bakalım 2500'lük adamı yen." demek tecrübeyle değil, yıkıcı bir mağlubiyet hissiyle sonuçlanır.
Vizyon olarak olimpiyat şampiyonluğu hedefi koymak doğrudur, ama bunun çizgisini yıl olarak belirlemek (2012, 2016 veya 2023 gibi) sporcunun haddinden fazla strese girmesine neden olur. Spor psikolojisi ile ilgilenmiş bir kişi ve 10 yıllık bir antrenör olarak burada size sayısız örnekler verebilirim, gerek yok.
Yıl çizgisini çektiğinizde ve oyuncular o çizginin altında kaldığında transfere yöneliyorsunuz. Oysa buna gerek yok. Oyuncular yavaş yavaş gelişiyor. Moral-motivasyonla ve fazla germeden atıyorum, 50. sırada başladığınız bir turnuvayı 20. sırada bitirebilirsiniz. Ama aşırı hırs yaparsanız sonuçlar yıkıcı olur, bunu son Avrupa Şampiyonasında gördük, maalesef.
Esas soru şu: Ya transferler de beklentinin altında kalırsa? O zaman kadrodan kesilen oyuncuları sonraki etkinlikler için nasıl motive edeceksiniz? Bir başka pencereden bakarsak, kısa bir süre sonra ilişiğinizi keseceğiniz transfer oyuncuya ne diyeceksiniz?
Başa dönersek, 10-15 yıl önceki kabuğumuzu kırmış bulunuyoruz, aynı destekle 10-15 yıl sonra çok daha iyi bir sıralamada olacağız. Yeter ki sabırlı davranalım ve zor yetişen genç yeteneklere karşı anlayışlı ve hoşgörülü olalım.
Başlığı görünce aklıma ilk gelen şey, son Avrupa Şampiyonasında aldığımız kötü sonuçtu.
Genç oyuncuların reytingindeki yükseliş, gerçekten kayda değer. Son yıllarda ismini bir çırpıda sayamayacağımız kadar çok flaş oyuncu yetiştirdik. Mevcut federasyon yönetiminin büyük destekleri ve finansmanı, çıtayı yükseltmiştir. Bu oyuncular desteğin eseridir.
Ne var ki bunların önüne doğru hedefler konmadı. Satranç öncelikle bir spordur ve sporda haddinden büyük hedefler koymak, oyuncularda daimi başarısızlık duygusuna neden olabilir.
Daha makul, daha gerçekçi çıtalar konursa bu hedeflere ulaşılması kolaylaşır.
Kuvay Bey'in başka bir başlıkta belirttiği gibi, 1500'lük bir çocuğa "hadi bakalım 2500'lük adamı yen." demek tecrübeyle değil, yıkıcı bir mağlubiyet hissiyle sonuçlanır.
Vizyon olarak olimpiyat şampiyonluğu hedefi koymak doğrudur, ama bunun çizgisini yıl olarak belirlemek (2012, 2016 veya 2023 gibi) sporcunun haddinden fazla strese girmesine neden olur. Spor psikolojisi ile ilgilenmiş bir kişi ve 10 yıllık bir antrenör olarak burada size sayısız örnekler verebilirim, gerek yok.
Yıl çizgisini çektiğinizde ve oyuncular o çizginin altında kaldığında transfere yöneliyorsunuz. Oysa buna gerek yok. Oyuncular yavaş yavaş gelişiyor. Moral-motivasyonla ve fazla germeden atıyorum, 50. sırada başladığınız bir turnuvayı 20. sırada bitirebilirsiniz. Ama aşırı hırs yaparsanız sonuçlar yıkıcı olur, bunu son Avrupa Şampiyonasında gördük, maalesef.
Esas soru şu: Ya transferler de beklentinin altında kalırsa? O zaman kadrodan kesilen oyuncuları sonraki etkinlikler için nasıl motive edeceksiniz? Bir başka pencereden bakarsak, kısa bir süre sonra ilişiğinizi keseceğiniz transfer oyuncuya ne diyeceksiniz?
Başa dönersek, 10-15 yıl önceki kabuğumuzu kırmış bulunuyoruz, aynı destekle 10-15 yıl sonra çok daha iyi bir sıralamada olacağız. Yeter ki sabırlı davranalım ve zor yetişen genç yeteneklere karşı anlayışlı ve hoşgörülü olalım.