07-08-2012, 11:43
Ben konuyu "iletmek istedikleriniz" bölümüne yazdığımda, II. kademe antrenör kursu ile ilgili forumda herhangi bir haber yoktu. Katılmak isteyen arkadaşlar olursa ivedilikle haberleri olsun diye "iletmek istediğim" bir haberdi... 4 Ağustos günü kursun açılmayacağı kesinleşti, ancak ben foruma girme fırsatı bulamadım. Kurs açıldıktan ya da açılmayacağı kesinleştikten sonra haberin "iletmek istediklerimiz" bölümünde kalmasına gerek de yoktu.
Bu konuda daha önce "forum yapısı" ile igili bir tartışma yapmıştık. Hepimiz kabul edelim ki, "iletmek istedikleriniz" bölümü forumun ilk bakılan bölümüdür ve bu haber orada yer almalıydı. Diğer bölümlere çok arkadaş bakmıyor bile. Bu bir tür kolaycılık ve beyin tembelliğidir belki ama ben kursun kaderi açısından, "iletmek istedikleriniz" bölümünün "cazibesinden" yararlanmak istedim. Haberden sonra da yalnızca bir kişi daha kayıt yapmıştı ama kurs yine açılamadı.
Burada tartışılması gereken belki de şudur:
Kursun açılması konusuna ticari bir yaklaşım ile bakan zihniyet!...
Yani kursun neden açılmadığı konusu sorulduğunda "yeterli katılım olmayışı" gerekçesi vardır. II. Kademe antrenör kursu, I. Kademe antrenör kursu gibi rağbet görecek bir kurs değildir. Dikey bir gelişmedir. Bu belgeye sahip olan antrenörlerin kulüp kurma ve yönetme konusunda olanakları artmaktadır. Bu yüzden bir kaç kişi de olsa, federasyon bu kurs için göndereceği eğitici masrafını cebinden ödemiş bile olsa, bu kurs açılmalıydı. Ancak federasyonun anlayışına göre, kursa göndereceği eğitici masraflarını kurstan elde edilecek gelirler karşılamalıdır. Karşıladığı gibi, biraz da federasyonun kasasına kazanç kalmalıdır. Oysa sizlere dikey gelişme sağlayacak girişimler (yatırımlar) konusunda bazen "cepten" harcamayı göze almalısınız.
Eğer ille de II. kademe kurstan gelir bekliyorsanız, o halde "sebil" gibi dağıttığınız I. Kademe Antrenör kurslarının yetkilerini daraltarak, ya da okullarda öğretmenlerin "egzersiz" yapabilmeleri için I. Kademe antrenör belgesi yeterliliğini, II. Kademe Antrenör belgesine yüklemelisiniz. Ya da I. Kademe Antrenör belgesi alanların en geç iki yılda bu belgeyi II. kademe seviyesine yükseltmesini koşul koymalısınız. Çünkü özensiz olarak verilen I. Kademe antrenörlük belgesi sayesinde okullarda satranç dersine girerek belgeyi gelir arttırma aracı olarak gören öğretmenler çoğunluktadır. Bunların çoğu "yeteneği mundar(murdar)"etmektedir. Alacakları üç beş kuruş uğruna satrançtan soğuyan bir çok çocuk tanıyorum. Örneğin "X" İlk Öğretim Okulunda bir ara satranç derslerine girdim. İş Bankasının desteği ile okulda bir satranç sınıfı da kurulmuştu. Ancak iki yıldan sonra okulda bana yer kalmadı. Çünkü artık satranç derslerine okuldaki "I. kademe antrenör belgesi"(kapı gibi!!) olan öğretmenler giriyordu ve o aşamadan sonra o okulda bir kaç yeteneğin göz göre göre kaybolduğunu da biliyorum. Aynı okulun müdürü bir zaman sonra bir Cumhuriyet Bayramı kutlamasında birincilik kürsüsüne çıkan öğrencimle kucaklaşırken, yanıma kadar gelip, "Hocam nerelerdesiniz, görüşemiyoruz, niye gelmiyorsunuz?" demekten de kendini alamıyordu. Görüşemeyiz tabi, senin üç beş kuruş için benim çalışma alanıma göz diken öğretmenlerine sözün geçmezse ben seninle nasıl görüşeyim?!...
Diyeceğim, ilk öğretim öğretmenlerinin I. Kademe Antrenör belgesi alarak okulda satranç derslerine girmesi, "yatay bir gelişme olarak" kayda değer bir gelişmedir. Bu göz ardı edilemez. Ancak okulda satrancın dikey olarak da gelişmesi isteniyorsa, bu "öğretmen-antrenörlerin" dikey gelişimleri de gözetilmeli ve onların hemen olmasa bile zaman içerisinde II. kademe eğitim almaları sağlanmalıdır.
Bu "çatışmayı" olumlu yönde çözmenin bir yolu da kendisini kanıtlamış antrenörlere ya da II. Kademe antrenörlere MEB bünyesinde biraz daha rahat hareket etme olanakları sağlayan bir anlaşmayı Federasyon ve MEB yetkilileri görüşüp anlaşmaya bağlamalıdır. Yani II. Kademe antrenörlerin "resmen MEB" öğretmenliği yapabilmeleri sağlanırsa, II. kademe antrenörün okullarda kendisine yer açması daha kolay olacaktır. Buna karşılık I. Kademe Antrenör belgesi alan öğretmenlerin de belirili bir sürede ikinci kademeyi almaları zorunlu hale getirilerek onların alanını kısıtlamak da "okulda satrancın" sağlığı açısından yararlı olabilecektir.
Gerek I. Kademe gerekse II. kademe antrenörlük belgesi veren kurslara ticari olarak bakılmadığında, öğretmenlere I. kademe antrenör belgesinin verilmesi ile neler amaçlanmıştı sorusu düşünüldüğünde, bu alanda sağlanması gereken bir takım gelişmeler vardır. Ancak salt ticari açıdan bakılırsa bu alanda gelişme değil, CURCUNA süregidecektir...
Benim "sahadan" gördüklerim bunlardır!...
Bu konuda daha önce "forum yapısı" ile igili bir tartışma yapmıştık. Hepimiz kabul edelim ki, "iletmek istedikleriniz" bölümü forumun ilk bakılan bölümüdür ve bu haber orada yer almalıydı. Diğer bölümlere çok arkadaş bakmıyor bile. Bu bir tür kolaycılık ve beyin tembelliğidir belki ama ben kursun kaderi açısından, "iletmek istedikleriniz" bölümünün "cazibesinden" yararlanmak istedim. Haberden sonra da yalnızca bir kişi daha kayıt yapmıştı ama kurs yine açılamadı.
Burada tartışılması gereken belki de şudur:
Kursun açılması konusuna ticari bir yaklaşım ile bakan zihniyet!...
Yani kursun neden açılmadığı konusu sorulduğunda "yeterli katılım olmayışı" gerekçesi vardır. II. Kademe antrenör kursu, I. Kademe antrenör kursu gibi rağbet görecek bir kurs değildir. Dikey bir gelişmedir. Bu belgeye sahip olan antrenörlerin kulüp kurma ve yönetme konusunda olanakları artmaktadır. Bu yüzden bir kaç kişi de olsa, federasyon bu kurs için göndereceği eğitici masrafını cebinden ödemiş bile olsa, bu kurs açılmalıydı. Ancak federasyonun anlayışına göre, kursa göndereceği eğitici masraflarını kurstan elde edilecek gelirler karşılamalıdır. Karşıladığı gibi, biraz da federasyonun kasasına kazanç kalmalıdır. Oysa sizlere dikey gelişme sağlayacak girişimler (yatırımlar) konusunda bazen "cepten" harcamayı göze almalısınız.
Eğer ille de II. kademe kurstan gelir bekliyorsanız, o halde "sebil" gibi dağıttığınız I. Kademe Antrenör kurslarının yetkilerini daraltarak, ya da okullarda öğretmenlerin "egzersiz" yapabilmeleri için I. Kademe antrenör belgesi yeterliliğini, II. Kademe Antrenör belgesine yüklemelisiniz. Ya da I. Kademe Antrenör belgesi alanların en geç iki yılda bu belgeyi II. kademe seviyesine yükseltmesini koşul koymalısınız. Çünkü özensiz olarak verilen I. Kademe antrenörlük belgesi sayesinde okullarda satranç dersine girerek belgeyi gelir arttırma aracı olarak gören öğretmenler çoğunluktadır. Bunların çoğu "yeteneği mundar(murdar)"etmektedir. Alacakları üç beş kuruş uğruna satrançtan soğuyan bir çok çocuk tanıyorum. Örneğin "X" İlk Öğretim Okulunda bir ara satranç derslerine girdim. İş Bankasının desteği ile okulda bir satranç sınıfı da kurulmuştu. Ancak iki yıldan sonra okulda bana yer kalmadı. Çünkü artık satranç derslerine okuldaki "I. kademe antrenör belgesi"(kapı gibi!!) olan öğretmenler giriyordu ve o aşamadan sonra o okulda bir kaç yeteneğin göz göre göre kaybolduğunu da biliyorum. Aynı okulun müdürü bir zaman sonra bir Cumhuriyet Bayramı kutlamasında birincilik kürsüsüne çıkan öğrencimle kucaklaşırken, yanıma kadar gelip, "Hocam nerelerdesiniz, görüşemiyoruz, niye gelmiyorsunuz?" demekten de kendini alamıyordu. Görüşemeyiz tabi, senin üç beş kuruş için benim çalışma alanıma göz diken öğretmenlerine sözün geçmezse ben seninle nasıl görüşeyim?!...
Diyeceğim, ilk öğretim öğretmenlerinin I. Kademe Antrenör belgesi alarak okulda satranç derslerine girmesi, "yatay bir gelişme olarak" kayda değer bir gelişmedir. Bu göz ardı edilemez. Ancak okulda satrancın dikey olarak da gelişmesi isteniyorsa, bu "öğretmen-antrenörlerin" dikey gelişimleri de gözetilmeli ve onların hemen olmasa bile zaman içerisinde II. kademe eğitim almaları sağlanmalıdır.
Bu "çatışmayı" olumlu yönde çözmenin bir yolu da kendisini kanıtlamış antrenörlere ya da II. Kademe antrenörlere MEB bünyesinde biraz daha rahat hareket etme olanakları sağlayan bir anlaşmayı Federasyon ve MEB yetkilileri görüşüp anlaşmaya bağlamalıdır. Yani II. Kademe antrenörlerin "resmen MEB" öğretmenliği yapabilmeleri sağlanırsa, II. kademe antrenörün okullarda kendisine yer açması daha kolay olacaktır. Buna karşılık I. Kademe Antrenör belgesi alan öğretmenlerin de belirili bir sürede ikinci kademeyi almaları zorunlu hale getirilerek onların alanını kısıtlamak da "okulda satrancın" sağlığı açısından yararlı olabilecektir.
Gerek I. Kademe gerekse II. kademe antrenörlük belgesi veren kurslara ticari olarak bakılmadığında, öğretmenlere I. kademe antrenör belgesinin verilmesi ile neler amaçlanmıştı sorusu düşünüldüğünde, bu alanda sağlanması gereken bir takım gelişmeler vardır. Ancak salt ticari açıdan bakılırsa bu alanda gelişme değil, CURCUNA süregidecektir...
Benim "sahadan" gördüklerim bunlardır!...