09-09-2012, 10:48
"Kara Mizah ve Kara Fatma" başlığını yazdığımda, "Kara Mizah" ile teselli olmayı seçip. Kara Fatma'yı ve kahramanlık nedir'i bu güne bırakmıştım. O üzgün günlerde yazmak istemedim. Bu gün 9 Eylül ve İzmir'liler için anlamlı bir gün. Yazıma "Hasan Furkan Çavuş ve Kara Fatma" başlığını koydum, neden?
Bir "büyük" gazete Foçadaki askerlerimizi taşıyan otobüsü kullanan ve yaralı haldeyken, soğukkanlılıkla otobüsü ikinci bombadan önce durdurup daha büyük kayıpları önleyen Mehmetçiğimizi Süpermane benzetip, Süpermen Çavuş diye haber yapmış. Bir de yetinmemiş, süperman kostümlü bir resmini patlamadan zarar görmüş otobüse fotomontaj yapıp öyle yayınlamıştı. Bu resim bilinçsizce pek çok yayın organında kullanıldı. Ayıp, yazık, günahtır.
Bizim gurur duyulacak öyle çok ve gerçek üstü gerçek kahramanlarımız var ki. Süpermana, Spidermana, Ramboya, hayali, yabancı kahramanlara öykünmemize asla gerek yok...
O askerimizin adı Uzman Çavuş Hasan Furkan Özmen. Kısaca bu ülke için canını feda eden binlerce Mehmetçikden biri, gerçek kahraman İzmir'li kanını, canını ortaya koyan Mehmetçik için kan vermeye koştu, verdi de. O Mehmetçiğimizi ne yazık ki kaybettik. Şehit oldu Mersinliydi ama o artık İzmirin, Türkiyenin bir şehid evladı.
Bazı erkeklerin sus pus, pısırık, silik, ilkesiz, işbirlikçi olduğu bir dönemde, yabancı bir kahramana asla ihtiyaç duyulmayacak, her bir ferdi bir kahraman olan bu topraklarda kimdir Kara Fatma?
Benim yazımın devamı Kara Fatma hakkında övgü ve ibret dolu bir derlemeydi, şimdi o bölümleri eklemeye gerek yok. Çünkü, bu kadar güzelini anca yine bir İzmir'li Yılmaz Özdil yazabilirdi, yazdı da.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21416957.asp
Bana kalan sadece şu sonuç bölümünü kaleme almak.
9 Eylül 1922-9 Eylül 2012 İzmire bir daha inmemek üzere Türk Bayrağı Dikilişinin 90. Yıldönümü.
-
İZMİRLİ OLMAK demek, İzmirde doğmuş olmak değil, dünyanın neresinde doğmuş olursan ol bu şehirle tanışıp, insanının hoşgörüsüne, neşesine, kardeşliğine, fedakârlığına, cesaretine, yaratıcılığına, ekmeğine, suyuna, denizine havasına, bereketine hayran kalıp, ayrı düştüğünde hasret duymak demek.
-
İzmirli olmak, düşmana ilk kurşun demek, kederde ve tasada kenetlenmek demek, en son düşmanı İzmirden kovup, özgürlüğü, bağımsızlığı İzmirde taçlandırmak, Türkiye'yi bayram yerine çevirmek demek, düğünde dernekte dansa ilk kalkan olmak, zeybeğe, halaya, horona teklifsiz katılan, iyide, doğruda, güzelde başı çeken, güçlüden yana değil, daima haklıdan yana taraf olandır, İzmirli olmak.
-
İzmirli olmak. Zübeyde Ana demek, Üsteğmen Kara Fatma demek, bu şehirde kadının adı, emeği, izi, eseri de var demek, duyguların, gönüllerin, gönüllülerin diyarından bahsetmek demek. İzmir'in simgesi Atatürk anıtında,herkesten öne, en başa kahraman kadınını koyup onu onurlandırmaktır İzmir'li olmak. İzmirde sonuna ister satranç ekle istersen başka güzel bir sıfat. Başına İzmir geldiyse, İzmirde yaşandıysa, denizden esen imbat değmişse yüzlere, gönüllere, gerçekten güzel yaşanmıştır hayat.
-
İZMİRliyim Her şeyden önce ve özenle, Atatürke, bu yurdu kanları, canları pahasına bize vermiş tüm şehitlerimize, kahramanlarımıza, Cumhuriyete vatana, çocuklarına, sevgide, saygıda kusur etmeyenlerin, sevdiklerine aşkla bağlananlar, ne mutlu Türküm dedikçe gururu kabaranlardan sadece biriyim, Ne mutlu ki İzmirliyim
Kutlu Olsun...
Sonsuza dek bu bayrak orada dalgalanacak ve her 9 Eylül'de törenle göndere çekilecek. O bayrağı göndere çeken Yüzbaşı Şerafettin Bey'i ve şu sözlerini de kimse unutmayacak " Balkona çıktığında göğsündeki kanın bulaştığı bayrağı gözyaşları içinde göndere çeken Yüzbaşı Şerafettin, o dakikaları, ''Yaraları kim düşünür, ölsem ne gam. İzmir'i kurtarmıştık ya. Bu şerefin öncüleri biz olmuştuk ya'' diye anlattı."
Bir de 9 Eylü'ün satrançla ilgisine değinmeden geçmeyeceğim :
Bundan tam üç yıl önce, 9 Eylül 2009 günü İzmir'de, meşhur 5 yıldızlı oteldeki Kızılay çadırı mağduru hanımlar, Özlem Göktoğan başkanlığında bir satranç derneği kurdu. Bence bugüne kadar satrancı yönetmeye soyunmuş hiçbir erkeğin bu güzellikte kaleme alamayacağı kadar güzel bir kuruluş bildirgesiyle yola çıktılar ve engeller karşısında bazen yorulsalar, üzülseler de ilkelerinden ve duygularından taviz vermeden bir şekilde yollarına devam ediyorlar. Bu gün onlarında 3. kuruluş yıl dönümü. O arkadaşlarımı da yürekten kutluyorum. Açıkçası memlekette bozulan pek çok şeyin düzelmesi, satrancın da iyiye, güzele gitmesi adına erkeklerden pek bir umut yok. Zaten işlerine karışılmayan, akıl, sır ermeyen ve herşeyi berbat eden, yönetilecek her makama yapışan hep biz erkekler değil miyiz? Anca işleri berbat ettiğimizde akla gelir. "Ne varsa kadınlarda var."
Üç yıl önce ne düşünmüş, ne hissedip yazmışsak yine aynı.. İzmir'li olmak onurdur.
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=1795
-
Bir "büyük" gazete Foçadaki askerlerimizi taşıyan otobüsü kullanan ve yaralı haldeyken, soğukkanlılıkla otobüsü ikinci bombadan önce durdurup daha büyük kayıpları önleyen Mehmetçiğimizi Süpermane benzetip, Süpermen Çavuş diye haber yapmış. Bir de yetinmemiş, süperman kostümlü bir resmini patlamadan zarar görmüş otobüse fotomontaj yapıp öyle yayınlamıştı. Bu resim bilinçsizce pek çok yayın organında kullanıldı. Ayıp, yazık, günahtır.
Bizim gurur duyulacak öyle çok ve gerçek üstü gerçek kahramanlarımız var ki. Süpermana, Spidermana, Ramboya, hayali, yabancı kahramanlara öykünmemize asla gerek yok...
O askerimizin adı Uzman Çavuş Hasan Furkan Özmen. Kısaca bu ülke için canını feda eden binlerce Mehmetçikden biri, gerçek kahraman İzmir'li kanını, canını ortaya koyan Mehmetçik için kan vermeye koştu, verdi de. O Mehmetçiğimizi ne yazık ki kaybettik. Şehit oldu Mersinliydi ama o artık İzmirin, Türkiyenin bir şehid evladı.
Bazı erkeklerin sus pus, pısırık, silik, ilkesiz, işbirlikçi olduğu bir dönemde, yabancı bir kahramana asla ihtiyaç duyulmayacak, her bir ferdi bir kahraman olan bu topraklarda kimdir Kara Fatma?
Benim yazımın devamı Kara Fatma hakkında övgü ve ibret dolu bir derlemeydi, şimdi o bölümleri eklemeye gerek yok. Çünkü, bu kadar güzelini anca yine bir İzmir'li Yılmaz Özdil yazabilirdi, yazdı da.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21416957.asp
Bana kalan sadece şu sonuç bölümünü kaleme almak.
9 Eylül 1922-9 Eylül 2012 İzmire bir daha inmemek üzere Türk Bayrağı Dikilişinin 90. Yıldönümü.
-
İZMİRLİ OLMAK demek, İzmirde doğmuş olmak değil, dünyanın neresinde doğmuş olursan ol bu şehirle tanışıp, insanının hoşgörüsüne, neşesine, kardeşliğine, fedakârlığına, cesaretine, yaratıcılığına, ekmeğine, suyuna, denizine havasına, bereketine hayran kalıp, ayrı düştüğünde hasret duymak demek.
-
İzmirli olmak, düşmana ilk kurşun demek, kederde ve tasada kenetlenmek demek, en son düşmanı İzmirden kovup, özgürlüğü, bağımsızlığı İzmirde taçlandırmak, Türkiye'yi bayram yerine çevirmek demek, düğünde dernekte dansa ilk kalkan olmak, zeybeğe, halaya, horona teklifsiz katılan, iyide, doğruda, güzelde başı çeken, güçlüden yana değil, daima haklıdan yana taraf olandır, İzmirli olmak.
-
İzmirli olmak. Zübeyde Ana demek, Üsteğmen Kara Fatma demek, bu şehirde kadının adı, emeği, izi, eseri de var demek, duyguların, gönüllerin, gönüllülerin diyarından bahsetmek demek. İzmir'in simgesi Atatürk anıtında,herkesten öne, en başa kahraman kadınını koyup onu onurlandırmaktır İzmir'li olmak. İzmirde sonuna ister satranç ekle istersen başka güzel bir sıfat. Başına İzmir geldiyse, İzmirde yaşandıysa, denizden esen imbat değmişse yüzlere, gönüllere, gerçekten güzel yaşanmıştır hayat.
-
İZMİRliyim Her şeyden önce ve özenle, Atatürke, bu yurdu kanları, canları pahasına bize vermiş tüm şehitlerimize, kahramanlarımıza, Cumhuriyete vatana, çocuklarına, sevgide, saygıda kusur etmeyenlerin, sevdiklerine aşkla bağlananlar, ne mutlu Türküm dedikçe gururu kabaranlardan sadece biriyim, Ne mutlu ki İzmirliyim
Kutlu Olsun...
Sonsuza dek bu bayrak orada dalgalanacak ve her 9 Eylül'de törenle göndere çekilecek. O bayrağı göndere çeken Yüzbaşı Şerafettin Bey'i ve şu sözlerini de kimse unutmayacak " Balkona çıktığında göğsündeki kanın bulaştığı bayrağı gözyaşları içinde göndere çeken Yüzbaşı Şerafettin, o dakikaları, ''Yaraları kim düşünür, ölsem ne gam. İzmir'i kurtarmıştık ya. Bu şerefin öncüleri biz olmuştuk ya'' diye anlattı."
Bir de 9 Eylü'ün satrançla ilgisine değinmeden geçmeyeceğim :
Bundan tam üç yıl önce, 9 Eylül 2009 günü İzmir'de, meşhur 5 yıldızlı oteldeki Kızılay çadırı mağduru hanımlar, Özlem Göktoğan başkanlığında bir satranç derneği kurdu. Bence bugüne kadar satrancı yönetmeye soyunmuş hiçbir erkeğin bu güzellikte kaleme alamayacağı kadar güzel bir kuruluş bildirgesiyle yola çıktılar ve engeller karşısında bazen yorulsalar, üzülseler de ilkelerinden ve duygularından taviz vermeden bir şekilde yollarına devam ediyorlar. Bu gün onlarında 3. kuruluş yıl dönümü. O arkadaşlarımı da yürekten kutluyorum. Açıkçası memlekette bozulan pek çok şeyin düzelmesi, satrancın da iyiye, güzele gitmesi adına erkeklerden pek bir umut yok. Zaten işlerine karışılmayan, akıl, sır ermeyen ve herşeyi berbat eden, yönetilecek her makama yapışan hep biz erkekler değil miyiz? Anca işleri berbat ettiğimizde akla gelir. "Ne varsa kadınlarda var."
Üç yıl önce ne düşünmüş, ne hissedip yazmışsak yine aynı.. İzmir'li olmak onurdur.
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=1795
-