11-09-2012, 15:28
Merhabalar,
Çok güzel bir tartışma yapılıyor, okumaktan büyük keyif aldım. Satır aralarında somut, ciddi ve çok güzel öneriler var.
Ben de ucundan, kıyısından konuya dahil olmak istiyorum.
Ateş Ağabey önceden eleştiri yapılmadığını söylüyor ama bu başlık altında yazılanları sanırım gözden kaçırmış:
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=3050
Tartışmayı sadece "yeni yetenek keşfi" ile sınırlandırmamız doğru olmaz. Bu konuda oldum olası yanlışlarımız, eksiklerimiz var. Bir adım ileriye gitmek istiyorum: Mevcut yetenekleri nasıl değerlendiriyoruz? Onlara ne gibi artılar sunuyoruz? Biraz da bunları düşünmemiz gerek.
Turnuva performansımız eskisi gibidir. Hani, eskiden sürekli ilk 20'de yer alıyormuşuz da bu sefer 42. olmuşuz gibi bir düşünce içerisinde olmamamız gerek. Yerimiz burası, nereden bakarsak bakalım değişmeyen gerçek budur.
Eskiye göre fark nedir? Aylar öncesinden çok ciddi hazırlık kampları yapıldı, kondisyoner tutuldu. Pahalı transferler yapıldı ki, bu konu satrançseverlerin haklı tepkisiyle karşılaştı. Tüm bunlara rağmen eski dereceleri tekrarlıyorsak ortada ciddi bir sorun var demektir. Ayrıca milli takımdan üst düzeyde beklenti yaratıldı. Başta yönetim olmak üzere bizzat oyuncuların ağzından "ilk 20" hedeflendiği söylendi. Konulan bu çıtaya göre aldığımız sonuç başarısızdır.
2023 takımı ile ilgili olarak çok sağlam bir kaynaktan aldığım bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum: Aralarında bu çocukların bizzat çalıştırıcılığını yapan AYCEG antrenörlerinin de bulunduğu bir grup uzman, başkanın kapısını çalmışlar. "Başkanım, bu iş böyle olmaz. Hem çocuklar, hem de ülkemizin ismi çok yıpranır. Bu kararınızı yeniden gözden geçirin." demişler. Aldıkları yanıt olumsuz olmuş. Bir işi bilmemek ayıp değildir. Ama işin uzmanlarına kulak tıkamak, açıklaması olmayan yanlış bir tutumdur. Bu kadar ısrarcı davranmak, sonuçta kimseye yarar sağlamamıştır.
2023 takımımız final sıralamasında hala gözükmüyor:
http://results.chessolympiadistanbul.com/
Eğer teknik bir arızaysa acilen giderilmeli.
Eğer kasten yapılan bir gizleme işlemiyse kamuyonun bilgi alma hakkına saygısızlık edilmektedir.
Son yıllarda gözlemlediğim bir gerçek var: Takım turnuvalarında başarının yolu, masalardan birinde karizmatik ve güçlü bir kaptanın yer almasıdır. Masa dışındaki kaptanları, idarecileri kastetmiyorum. Oynayanlardan biri olmalı, mutlaka. ELO kuvveti önemli değil, söz geçirebilmesi ve kıdemi esastır. A takımımızda böyle bir kaptan yoktu. Yerli oyuncularımızdan yaşça en büyük olan ve ELO'su en yüksek olan Barış Esen arkadaşımız, mizacı itibarıyla kendisiyle ve çevresiyle barışık bir insandır. Sakindir, insanları kırmaz. Bahsettiğim ideal kaptan, gerektiğinde ayar verebilecek, Suat Atalık karakterinde birisi olmalıydı.
Bu tezimi örneklendirmek istiyorum:
1. Filipinler bu olimpiyatın bence flaş takımıydı. Gençlerin arasında deneyimli Torre, kaptanlık işini mükemmel bir şekilde yürüttü.
2. Birinci gelen Ermenistan takımında Aronian, belki sert bir mizaca sahip değil ama ELO kuvveti olarak diğer masalara hakim olabilecek kalibrede bir liderdi.
3. Rusya takımında Kramnik, neredeyse kendi maçlarından çok arkadaşlarının maçlarını seyretti. Onlar üzerinde pozitif bir psikolojik baskı uyguladı ve bunun olumlu sonuçları her turnuvada görülüyor.
4. Ukrayna takımında Ivanchuk hem kıdem, hem deneyim, hem de oyun gücü olarak tartışmasız bir liderdi. Takımının madalya kazanmasında bu deneyiminin payı büyüktü.
5. Kulüpler şampiyonalarında ve Süper Lig'de başarıya ulaşan takımların hemen hepsini inceleyin, benzer birçok örneği kendiniz göreceksiniz.
5 takımla katılma hakkımız varsa ve 3 takımla katıldıysak bu kabul edilemez bir durumdur. 42.'likten daha iyi derece yapabilecek iki takımı bu satırları okuyan herkes sıralayabilir.
Çok güzel bir tartışma yapılıyor, okumaktan büyük keyif aldım. Satır aralarında somut, ciddi ve çok güzel öneriler var.
Ben de ucundan, kıyısından konuya dahil olmak istiyorum.
Ateş Ağabey önceden eleştiri yapılmadığını söylüyor ama bu başlık altında yazılanları sanırım gözden kaçırmış:
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=3050
Tartışmayı sadece "yeni yetenek keşfi" ile sınırlandırmamız doğru olmaz. Bu konuda oldum olası yanlışlarımız, eksiklerimiz var. Bir adım ileriye gitmek istiyorum: Mevcut yetenekleri nasıl değerlendiriyoruz? Onlara ne gibi artılar sunuyoruz? Biraz da bunları düşünmemiz gerek.
Turnuva performansımız eskisi gibidir. Hani, eskiden sürekli ilk 20'de yer alıyormuşuz da bu sefer 42. olmuşuz gibi bir düşünce içerisinde olmamamız gerek. Yerimiz burası, nereden bakarsak bakalım değişmeyen gerçek budur.
Eskiye göre fark nedir? Aylar öncesinden çok ciddi hazırlık kampları yapıldı, kondisyoner tutuldu. Pahalı transferler yapıldı ki, bu konu satrançseverlerin haklı tepkisiyle karşılaştı. Tüm bunlara rağmen eski dereceleri tekrarlıyorsak ortada ciddi bir sorun var demektir. Ayrıca milli takımdan üst düzeyde beklenti yaratıldı. Başta yönetim olmak üzere bizzat oyuncuların ağzından "ilk 20" hedeflendiği söylendi. Konulan bu çıtaya göre aldığımız sonuç başarısızdır.
2023 takımı ile ilgili olarak çok sağlam bir kaynaktan aldığım bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum: Aralarında bu çocukların bizzat çalıştırıcılığını yapan AYCEG antrenörlerinin de bulunduğu bir grup uzman, başkanın kapısını çalmışlar. "Başkanım, bu iş böyle olmaz. Hem çocuklar, hem de ülkemizin ismi çok yıpranır. Bu kararınızı yeniden gözden geçirin." demişler. Aldıkları yanıt olumsuz olmuş. Bir işi bilmemek ayıp değildir. Ama işin uzmanlarına kulak tıkamak, açıklaması olmayan yanlış bir tutumdur. Bu kadar ısrarcı davranmak, sonuçta kimseye yarar sağlamamıştır.
2023 takımımız final sıralamasında hala gözükmüyor:
http://results.chessolympiadistanbul.com/
Eğer teknik bir arızaysa acilen giderilmeli.
Eğer kasten yapılan bir gizleme işlemiyse kamuyonun bilgi alma hakkına saygısızlık edilmektedir.
Son yıllarda gözlemlediğim bir gerçek var: Takım turnuvalarında başarının yolu, masalardan birinde karizmatik ve güçlü bir kaptanın yer almasıdır. Masa dışındaki kaptanları, idarecileri kastetmiyorum. Oynayanlardan biri olmalı, mutlaka. ELO kuvveti önemli değil, söz geçirebilmesi ve kıdemi esastır. A takımımızda böyle bir kaptan yoktu. Yerli oyuncularımızdan yaşça en büyük olan ve ELO'su en yüksek olan Barış Esen arkadaşımız, mizacı itibarıyla kendisiyle ve çevresiyle barışık bir insandır. Sakindir, insanları kırmaz. Bahsettiğim ideal kaptan, gerektiğinde ayar verebilecek, Suat Atalık karakterinde birisi olmalıydı.
Bu tezimi örneklendirmek istiyorum:
1. Filipinler bu olimpiyatın bence flaş takımıydı. Gençlerin arasında deneyimli Torre, kaptanlık işini mükemmel bir şekilde yürüttü.
2. Birinci gelen Ermenistan takımında Aronian, belki sert bir mizaca sahip değil ama ELO kuvveti olarak diğer masalara hakim olabilecek kalibrede bir liderdi.
3. Rusya takımında Kramnik, neredeyse kendi maçlarından çok arkadaşlarının maçlarını seyretti. Onlar üzerinde pozitif bir psikolojik baskı uyguladı ve bunun olumlu sonuçları her turnuvada görülüyor.
4. Ukrayna takımında Ivanchuk hem kıdem, hem deneyim, hem de oyun gücü olarak tartışmasız bir liderdi. Takımının madalya kazanmasında bu deneyiminin payı büyüktü.
5. Kulüpler şampiyonalarında ve Süper Lig'de başarıya ulaşan takımların hemen hepsini inceleyin, benzer birçok örneği kendiniz göreceksiniz.
5 takımla katılma hakkımız varsa ve 3 takımla katıldıysak bu kabul edilemez bir durumdur. 42.'likten daha iyi derece yapabilecek iki takımı bu satırları okuyan herkes sıralayabilir.