12-10-2012, 09:57
Sayın arkadaşlar, yukarıda linkini verdiğim adreste Türk Telif Hukuku hakkında bilmek isteyebileceğiniz tüm detaylar mevcut.
Siteden aldığım bir maddeyi Mojo'ya yanıt vermiş olmak için yazmıyorum, ama bilinsin diye yazıyorum :
Mojo'nun benim yazdıklarımı çürütmek için yazdığı her cümlenin cevabı bu sitede mevcuttur.
Şunu ifade etmeliyim, birisinin kitap yazıp üzerine "Tüm Hakları Saklıdır" vs yazması o kitabın içeriğini korumaz, bunu Mojo da kabul etmiş zaten.
Klasik müzik ustalarının eserleri ile ilgili Mojo'nun yazdıklarını okuyunca Mojo'nun hukuk bilmediğine emin oldum. Bu konuya cevabım "evet" Örneğin Mozart'ın olduğunu düşündüğümüz bir senfoninin Mozart'tan daha önce kayıt altına alındığı ispat edilirse gayet doğal olarak Mozart "hırsızlık yapmış" sayılır. Tüm dünyada belli sayıda notadan oluşan benzersiz bir dizinin "eser" sayıldığını unutmayınız. Berlin Kaplanı filminin senaryosu konusunda Ferdi Tayfur'un açtığı dava tam olarak bu durumun resmidir.
Bir sanatçı müzik eseri yazdığında notaların çalıntı olmadığını iddia etmek ya da ispat etmek zorunda değildir. Konuyu bariz şekilde çarpıtıyor bu cümleniz. Bir yerlerde çalındıysa, bir müsamerede söylendiyse (ki gayet mümkündür) iddiada bulunması gereken kişiler asıl hak sahipleridir. Ama biri eser hakkında "bu benimdir" diye iddiada bulunmuyorsa neyi ve niye iddia edeceksiniz? Bu hukuk usulüne aykırıdır.
Tekrar yazıyorum, ben yazımı iki kısıma ayırdım; ilk kısım mevcut hukuksal durumu ifade etmek içindir, benim fikirlerim ya da istediklerim değildir. Malesef hukukumuz kanun maddeleri açısından koruyor görünse de uygulamada hala "fikir" eserlerini yeterince koruyamamaktadır. Bunda hakimlerimizin konuya yeterince vakıf olmamalarının etkisi olduğunu düşünüyorum. "Sanat" eserlerinin korunmasında da ciddi aksaklıklar vardır, buna rağmen sanatçıların profesyonel avukatları olmasa onların da yeterince korunamayacağına kaniyim. Bunu anlatmaya çalıştım. Ama nafile.
İkinci kısımda ne olması gerektiğini, ya da istediğimi yazdım ve bu konularda Mojo ile aynı fikirdeymişiz şaşırdım.
Özetleyeyim:
Bir eser'in kanunla korunması için tesciline gerek yoktur. Tarih belgesi ancak bir eser üzerinde birden fazla kişi hak iddia ediyorsa belgelemek için gerekli olabilir. Tarih belgesi yoksa şahitler de bunun için yeterlidir.
Hakimlerimiz bir şeyi eser saymak için yukarıdaki kanunun 4 fıkrasının tamamına uygunluğuna bakıyorlar. Rakamlarla/harflerle hazırlanmış bulmacaların "Sahibinin hususiyetini taşıması" fıkrasına uymadığı gerekçesiyle eser kapsamında sayılamayacağına hükmediyorlar. Durum budur. Büyük ölçüde de mantıklı bir hükümdür. Kanunda değişiklik yapılarak bu durum ileride giderilebilir, bunu bilemem.
Dört yıllık lisans eğitimim sırasında her dönem en az dört farklı hukuk dersi almış biriyim. Bir cümle kuruyorsam size sataşmak ya da birilerini yanıltmak ya da "acayip bir önermek yapmış olmak" için yapmıyorum. Anlatamadıysam açıklama isteyin. Lütfen bu şekilde bana sataşmayı bırakın.
Bu arada burası hukuk forumuna döndü. Okuyucular özürlerimi kabul etsinler lütfen.
Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Telif konusu eserler, tarihle sabitlenirse telife konu olurlar. Bilinen yöntem, eseri notere tasdik ettirmek, kendine taahhütlü mektup göndermek veya bakanlığa telif için başvurmak falan. Eğer telifin ispatı için şahit sunulduysa, eserin tarihlemesi yapılmadı demektir.
Siteden aldığım bir maddeyi Mojo'ya yanıt vermiş olmak için yazmıyorum, ama bilinsin diye yazıyorum :
telifhaklari.gov.tr Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Telif Hakkının doğması için tescile gerek yoktur. Fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar eserin üretilmesiyle birlikte doğar.
Mojo'nun benim yazdıklarımı çürütmek için yazdığı her cümlenin cevabı bu sitede mevcuttur.
Şunu ifade etmeliyim, birisinin kitap yazıp üzerine "Tüm Hakları Saklıdır" vs yazması o kitabın içeriğini korumaz, bunu Mojo da kabul etmiş zaten.
Klasik müzik ustalarının eserleri ile ilgili Mojo'nun yazdıklarını okuyunca Mojo'nun hukuk bilmediğine emin oldum. Bu konuya cevabım "evet" Örneğin Mozart'ın olduğunu düşündüğümüz bir senfoninin Mozart'tan daha önce kayıt altına alındığı ispat edilirse gayet doğal olarak Mozart "hırsızlık yapmış" sayılır. Tüm dünyada belli sayıda notadan oluşan benzersiz bir dizinin "eser" sayıldığını unutmayınız. Berlin Kaplanı filminin senaryosu konusunda Ferdi Tayfur'un açtığı dava tam olarak bu durumun resmidir.
Bir sanatçı müzik eseri yazdığında notaların çalıntı olmadığını iddia etmek ya da ispat etmek zorunda değildir. Konuyu bariz şekilde çarpıtıyor bu cümleniz. Bir yerlerde çalındıysa, bir müsamerede söylendiyse (ki gayet mümkündür) iddiada bulunması gereken kişiler asıl hak sahipleridir. Ama biri eser hakkında "bu benimdir" diye iddiada bulunmuyorsa neyi ve niye iddia edeceksiniz? Bu hukuk usulüne aykırıdır.
Tekrar yazıyorum, ben yazımı iki kısıma ayırdım; ilk kısım mevcut hukuksal durumu ifade etmek içindir, benim fikirlerim ya da istediklerim değildir. Malesef hukukumuz kanun maddeleri açısından koruyor görünse de uygulamada hala "fikir" eserlerini yeterince koruyamamaktadır. Bunda hakimlerimizin konuya yeterince vakıf olmamalarının etkisi olduğunu düşünüyorum. "Sanat" eserlerinin korunmasında da ciddi aksaklıklar vardır, buna rağmen sanatçıların profesyonel avukatları olmasa onların da yeterince korunamayacağına kaniyim. Bunu anlatmaya çalıştım. Ama nafile.
İkinci kısımda ne olması gerektiğini, ya da istediğimi yazdım ve bu konularda Mojo ile aynı fikirdeymişiz şaşırdım.
Özetleyeyim:
Bir eser'in kanunla korunması için tesciline gerek yoktur. Tarih belgesi ancak bir eser üzerinde birden fazla kişi hak iddia ediyorsa belgelemek için gerekli olabilir. Tarih belgesi yoksa şahitler de bunun için yeterlidir.
telifhaklari.gov.tr Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Kanunumuza göre bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilip koruma altına alınabilmesi için;
· Fikri bir çabanın ürünü olması,
· Sahibinin hususiyetini taşıması,
· Şekillenmiş olması,
· Kanunda sayılan eser türlerinden birine girmesi, gerekmektedir.
Hakimlerimiz bir şeyi eser saymak için yukarıdaki kanunun 4 fıkrasının tamamına uygunluğuna bakıyorlar. Rakamlarla/harflerle hazırlanmış bulmacaların "Sahibinin hususiyetini taşıması" fıkrasına uymadığı gerekçesiyle eser kapsamında sayılamayacağına hükmediyorlar. Durum budur. Büyük ölçüde de mantıklı bir hükümdür. Kanunda değişiklik yapılarak bu durum ileride giderilebilir, bunu bilemem.
Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı:totolojik mi diyeyim, atipik mi, çok acayip bir önerme
Dört yıllık lisans eğitimim sırasında her dönem en az dört farklı hukuk dersi almış biriyim. Bir cümle kuruyorsam size sataşmak ya da birilerini yanıltmak ya da "acayip bir önermek yapmış olmak" için yapmıyorum. Anlatamadıysam açıklama isteyin. Lütfen bu şekilde bana sataşmayı bırakın.
Bu arada burası hukuk forumuna döndü. Okuyucular özürlerimi kabul etsinler lütfen.
Abdulkadir Bener