11 nci maddeyi okudunuz mu?
#17
Öncelikle bir delegenin iki başkana imza veremeyişini de demokratik bulmadığımı söylemeliyim.

Tüm başkan adaylarına eşit mesafede bulunan, bir başka deyişle tüm başkan adaylarına karşı tarafsız olan bir delegenin, hatta delegasyonun, yine demokratik tavır içerisinde, tüm başkan adaylarının "yarışabilme hakkına olan saygısından dolayı" birden fazla adaya yarışması için "destek imzası" verebilmesi gerekirdi.

Sanırım burada Voltaire anılmalıdır: "Söylediklerinizin hiç birine katılmıyorum ama onları söyleme hakkınızı ölesiye savunmaya hazırım!"

Tarafsız bir delegenin, taraflı da olsa bir başkan adayının "yarışabilme hakkını destekleyebilmesi gerekirdi...

Ben başlangıç düzey antrenörüyüm ve her yıl ilköğretim 1. ya da 2. sınıflardan öğrencilerime lisans çıkartarak onları 23 Nisan ile turnuvalara başlatır, ilerleyen yıllarda aralarından bir kaçını da "milli takım havuzuna" kadar götürür, havuza atar dönerim... Bu çocukların TSF Genel kurulunda oy kullanması çocukça olur! Kabul. Ancak aranırsa bu çocukların da bir temsil yolu bulunur. Çocuk adına velisi seçimlere katılabilir örneğin...

Bir örgütlenme içerisindeki en üst organ olan bir genel kurul, o genel kurulun oluşma sürecinde, örgütü oluşturan alt üye örgütlerin ve tüm örgütlerin yapı taşları olan, en alttaki üyeye değin, kendi altında "alt bölge kurullarını" gerektirir. Tabanın temsil edilmediği, yukarıdan aşağıya atamaların hakim olduğu bir genel kurul, aldatmacadan başka bir şey olmaz ve orada demokrasinin D'sinden söz etmek olası değildir.

Bu nedenle her seçim döneminde altını çizdiğim ve her başkan adayının seçim propagandalarında söz verip de, "Ankara'yı mesken tutunca güzelleri görüp unuttuğu"; her il ve ilçedeki "satranç merkezleri" son derece önemlidir! Bu satranç merkezlerinden kasıt, TSF il ve ilçe temsilciliklerinin faaliyet gösterdiği, tüm klüplere eşit mesafede(hakve ödevler bakımından) bir yerdir. Satranç merkezleri aynı zamanda ildeki ve ilçedeki "klüplerin çatısı" durumunda olmalıdır. (Bir çok il temsilcisinin temsilcilik binası kendi oturduğu ev iken ve temsilciler tüm masrafları kendi cebinden karşılarken, FİDE'ye direk olmaya çalışanların ve il temsilcileri de dahil bu anlayışa çanak tutanların bunu anlamasını beklemiyorum.)

İl ve ilçe temsilciliklerinin de "tek bir kişiden" değil en az üç kişiden oluşan "organel" bir niteliği olmalıdır.

Bu organlar kendi bölgesindeki "genel kurul delegelerini" oluşturacak olan alt bölge kurullarını düzenlemelidir.

İşte bu kurullarda sınırları ya da sınırlamaları da tartışılarak ortaya konacak olan "her sporcunun seçimlere katıldığı bir formasyon" üretilebilir.

"Aile içi" demokrasi yoksa, parti içi demokrasi de yoktur. Parti içi demokrasi yoksa, hükümet içi demokrasi de yoktur. Bu anlamda demokrasi kulüpler içerisindeki kulüp üyelerinden başlamalıdır. Bir kulübün aktif sporcu ve üyeleri, kulübün temsilcilerini seçmelidir. Bu kulüp temsilcileri de il konferansını ("il genel kurulu" da denebilir.) oluşturmalı ve her il kendi temsilcilerine karar vermelidir. Böylelikle Ankara'ya yürünmeli ve en üst genel kurul oluşturulmalıdır.

Yılardır "spora siyaset bulaştırmayalım" diyenler, sporu siyasete kurban edenlerin ta kendisidir ve bu yüzden her satranççı hiç olmazsa "yarınki turnuvadaki maçına yaptığı ev hazırlığı" kadar olsun, siyaset de çalışmalıdır.

Arapçadan dilimize gelen "siyaset" sözcüğü "at bakıcılığı" anlamında bir sözcüktür ve siyaset yapana da "seyis" denir. Ancak bu sözcüğün italyanca'dan dilimize geçen karşılığı olan "politika" sözcüğünün Latince kökenine baktığınız zaman, "devlet yönetme sanatı" anlamı ile karşılaşırsınız. Sözcüğü biraz daha araştırdığınızda iki sözcükten evrildiğini ve "poli" sözcüğünün "çok", "tika" sözcüğünün "yön, taraf, yüz" anlamları olduğunu ve bu nedenle "politika"sözcüğünün asıl olarak "çok yüzlü, çok yönlü, çok taraflı tartışma, bakabilme, görme sanatı" anlamında olduğunu görürsünüz.

Ancak bizim ülkemizde "politika" "çok yönlü, çok taraflı, çok yüzlü" değildir, yalnızca İKİYÜZLÜDÜR!

Bizim ülkemizde politikacılar size, bir yüzünü bir de sırtını dönmeyi bilirler. Sizden "yeterli desteği alana değin" yüzleri size dönüktür. Hatta çok romantik bir biçimde eliniz bile tutarlar ve sizlere "pembe panjurlu evlerden" bahsedebilirler. Ancak sizinle işi bitince sırtını dönerler.
Bu yüzden satranççılar, kirletilmiş olan politika sözcüğünü de temizleyerek, aklayarak sahiplenmek zorundadırlar!

Yoksa satranççılar, "spora siyaset bulaştırmayalım" diyenlerin, siyaset adına çevirdikleri ayak oyunlarına kurban olmaya devam edeceklerdir!...

Mojo Jojo, geç kaldım kardeşim sana yanıt vermekte. Ancak seni bulmakta ve anlamakta da geç kalanlar var, bu "handikap" nedeniyle sana yetişmem de zor oldu...
Yok, bu sefer "Vivaldi'den Mevsimler" dinlemeye gideceğim...Smile
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
11 nci maddeyi okudunuz mu? - Yazar: Ateş Ülker - 13-10-2012, 10:34
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ateş Ülker - 13-10-2012, 12:52
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: orheen - 13-10-2012, 13:18
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mojo Jojo - 13-10-2012, 13:54
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 13-10-2012, 17:19
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: abdulkadirbener - 13-10-2012, 18:45
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: abdulkadirbener - 13-10-2012, 19:06
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ateş Ülker - 14-10-2012, 11:44
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mojo Jojo - 14-10-2012, 12:04
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ateş Ülker - 14-10-2012, 12:54
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mojo Jojo - 14-10-2012, 13:26
Oy Hakkı - Yazar: Cengiz Keleş - 15-10-2012, 08:39
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Günay Özgür - 15-10-2012, 12:42
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: orheen - 15-10-2012, 15:59
Re: Oy Hakkı - Yazar: Mojo Jojo - 15-10-2012, 18:32
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 18-10-2012, 11:12
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Oktay ERTAN - 21-10-2012, 18:33
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 21-10-2012, 20:52



Konuyu Okuyanlar: 4 Ziyaretçi