01-11-2012, 10:08
Bakıyorum da, ne zaman "Satrancı, satranç bilenler yönetmelidir." desem satranççı olmayan arkadaşlardan itiraz sesleri yükseliyor. Burada da, başka başlıklarda da. Bir arkadaş çıkmış, kime satranççı denir diye sayfalarca lakırdıda bulunmuş. O kadar kasılmaya gerek yok, ben söyleyeyim: Satranç oynayana satranççı denir. Oynamayan satranç gönüllüsü, sevdalısı, antrenörü, hakemi, tüccarı ya da yöneticisidir. Bunların dışında bir sınıf yoktur. Bu sınıflardan hangisi satrancı yönetsin diye sorulduğunda, mantıklı cevap tek ve nettir: SATRANÇÇI!
İster kabul edin, ister etmeyin.
Nasıl ki Sivaslılar Derneği'nin yönetimine Tekirdağ'dan kalkıp aday olamıyorsanız, nasıl ki Şöförler Konfederasyonu başkanlığına bir öğretmen olarak aday olamıyorsanız, nasıl ki Voleybol Federasyonu başkanlığına bir simitçi olarak aday olamıyorsanız, satrançta da durum böyle olmalıdır arkadaşlar. Nedeni ortada, malumunuz...
Abdülkadir Bey, aşağıdaki satırlarınız beni şaşırttı. Demişsiniz ki:
Ayrıca, biraz olsun çevrenize bakarsanız Türkiye'de sigortalı hastalardan bile "muayene ücreti" ve "ek ilaç bedeli" kalemleri altında para alındığını ve sağlık hizmetlerinin bu kişiler için bile tamamen ücretsiz olmadığını kolayca göreceksiniz.
Onu da geçtim, birilerinin her söylediği şeyin mantıklı ve doğru olduğunu nereden çıkarıyorsunuz? Dünyada kaç ülkenin sağlık sistemini incelemişler? Taraftarı olsanız bile, kişilerin açıklamalarına bodoslama inanmayınız efendim. Objektif bakışınızı kaybetmeyiniz.
Feti Bey'e katılmıyorum:
Satranççı olması, bir adayın doğal tercih nedeni olmalı. Bir seçimde iki ya da üç satranççı yarışır, o zaman başka konuları da konuşuruz. Bu aday şöyle, öbürü böyle deriz.
Ama bir adayın satranççı olduğu, öbürünün olmadığı bir ortamda adaylar arasında daha fazla karşılaştırmaya girmek, lüzümsuz bir iştir, abesle iştigaldir efendim.
İster kabul edin, ister etmeyin.
Nasıl ki Sivaslılar Derneği'nin yönetimine Tekirdağ'dan kalkıp aday olamıyorsanız, nasıl ki Şöförler Konfederasyonu başkanlığına bir öğretmen olarak aday olamıyorsanız, nasıl ki Voleybol Federasyonu başkanlığına bir simitçi olarak aday olamıyorsanız, satrançta da durum böyle olmalıdır arkadaşlar. Nedeni ortada, malumunuz...
Abdülkadir Bey, aşağıdaki satırlarınız beni şaşırttı. Demişsiniz ki:
abdulkadirbener Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Sağlık bakanlığı artık hastane yöneticilerinin doktor olmamalarına karar verdi. Şöyle dedi: "Doktorlar doktorluk yapsınlar. Hastaneyi yönetmek profesyonel yöneticilerin işidir.Siyaset kitapları okuduğunuzu ifade etmiştiniz, daha önce. Açıkçası bundan şüphe duyuyorum. Siyaset kitaplarının kapağını açmış herkes bilir ki Sağlık Bakanlığı, kar ettirilecek bir holding değildir. Sağlık Bakanlığı'nın varlığı ve hizmeti, sosyal devlet olmanın ANAYASAL gerekliliğidir.
Ayrıca, biraz olsun çevrenize bakarsanız Türkiye'de sigortalı hastalardan bile "muayene ücreti" ve "ek ilaç bedeli" kalemleri altında para alındığını ve sağlık hizmetlerinin bu kişiler için bile tamamen ücretsiz olmadığını kolayca göreceksiniz.
Onu da geçtim, birilerinin her söylediği şeyin mantıklı ve doğru olduğunu nereden çıkarıyorsunuz? Dünyada kaç ülkenin sağlık sistemini incelemişler? Taraftarı olsanız bile, kişilerin açıklamalarına bodoslama inanmayınız efendim. Objektif bakışınızı kaybetmeyiniz.
Feti Bey'e katılmıyorum:
Satranççı olması, bir adayın doğal tercih nedeni olmalı. Bir seçimde iki ya da üç satranççı yarışır, o zaman başka konuları da konuşuruz. Bu aday şöyle, öbürü böyle deriz.
Ama bir adayın satranççı olduğu, öbürünün olmadığı bir ortamda adaylar arasında daha fazla karşılaştırmaya girmek, lüzümsuz bir iştir, abesle iştigaldir efendim.