18-11-2012, 13:08
Ateş beyin bu konudaki yaklaşımları öteden beri haklı. Bir konuya hevesle girmek o konunun geleneklerini ve disiplinini paramparça etmek anlamına gelmiyor. Çok küçük çocuklara satrancı sevdirmek için satrancın ve spor biliminin gerçeklerini de bilmek gerekli.
4-5 yaş grubuna satranç elbette sevdirilerek öğretilebilir. Öğretme ve öğretirken zorlamama konusunda bu başlık altına yazılan herşey haklı ve doğru.
Ama 5 yaş çocuklarının Gülkız hanımla yapılan röportajda önerildiği gibi turnuvalara sokulması, bunlar için ayrı yaş grubu açılması katliam olur. Şaşırtıcı olan, bu soruyu soran deneyimli satranç oyuncusunun bu konuda aşırı heveskar olmasına karşılık Gülkız hanımın soğukkanlı cevap verebilmesi olmuş.
5 yaşındaki oyuncunun turnuva disiplinine uymaması, notasyon tutamaması, hamleleri kaçırması ve oynadığı oyundan bir süre sonra kopması gerçekleri bir yana, fizik ve mental açıdan TURNUVA KAVRAMI bu oyuncular için ağırdır (turnuvaların bölünmesi kavramı da o yüzden yine haklı bir kavramdır, sanırım bunun patenti Ateş beye ait, 9 yaşındaki çocuklar kendi gruplarında oynamalıdır).
9 yaşın altındaki çocuklara sevinmeyi ve üzülmeyi (kaybetmeyi) birlikte sindirecekleri takım oyunları önerilir. Bireysel olarak önerilenler ise skor içermeyen, ucunda mağlubiyet hissi olmayan yarışmacı olmayan sporlardır; jimnastik, yüzme gibi.
İşin diğer boyutu bu ülkede ciddi bir eğitimci problemi olmasıdır. Birçok turnuvada oyuncularını herkesin içinde azarlayan, neredeyse tokat atacak konuma gelen eğitimci hatta bilinçsiz veliler cirit atıyor.
Çünkü bu ülkede satrançtan gelmeyen, onun zorluklarını ve niteliklerini bilmeyen palavradan eğitimciler için 6-7 yaşındaki ufak çocuğun aldığı herşey skordur. Bilinçsiz anneleri ve satranca santraç diyen babaları için de.
5 yaşındaki çocuğun iç dünyası, kaybettiğinde yaşadığı kırılganlık, hatta mağlubiyet sonrası bir akıl oyunu olan satrancı beceremediği, akıllı olmadığı gibi iç duygulanmaları bilinmeden, sırf yeni Emreler, Suat'lar yaratacağız fetişizmi ile işe girişilmemelidir.
Eğer ciddi yetenekler varsa ve bunların işlenmesi istenirse, Suat Soylu'dan Can Yurtseven'e, Ateş Ülker'den, Fatih Atakişi'ye kadar satranç yeteneklerini sınayabilecek, onunla iletişim kurabilecek ve onu bir plan dahilinde yetiştirebilecek onlarca deneyimli, kendisi ile barışık hoca bulunabilir.
O yüzden asıl havuz sistemi çocuklar için değil, eğitimciler için kurulmalı. Mevcut eğitimci havuzu da acilen yıkılmalı; içinde yüksek miktarda koli basili var çünkü.
Bu ülkede çok turnuva deneyimi olan ve satrancı ilmen yutmuş insanlardan faydalanmak varken, şu "2600'lük oyuncuyu ben bulacağım" fetişizmi ve kompleksi artık saçmalaya başladı.
Ve 5-6 yaşındaki çocuklara satrancı sevdirmek uğruna, satrançtan soğuyacak yüzlerce çocuğu düşünmek lazım. Bu oyunda birileri kazanırken birileri kaybediyor çünkü..
4-5 yaş grubuna satranç elbette sevdirilerek öğretilebilir. Öğretme ve öğretirken zorlamama konusunda bu başlık altına yazılan herşey haklı ve doğru.
Ama 5 yaş çocuklarının Gülkız hanımla yapılan röportajda önerildiği gibi turnuvalara sokulması, bunlar için ayrı yaş grubu açılması katliam olur. Şaşırtıcı olan, bu soruyu soran deneyimli satranç oyuncusunun bu konuda aşırı heveskar olmasına karşılık Gülkız hanımın soğukkanlı cevap verebilmesi olmuş.
5 yaşındaki oyuncunun turnuva disiplinine uymaması, notasyon tutamaması, hamleleri kaçırması ve oynadığı oyundan bir süre sonra kopması gerçekleri bir yana, fizik ve mental açıdan TURNUVA KAVRAMI bu oyuncular için ağırdır (turnuvaların bölünmesi kavramı da o yüzden yine haklı bir kavramdır, sanırım bunun patenti Ateş beye ait, 9 yaşındaki çocuklar kendi gruplarında oynamalıdır).
9 yaşın altındaki çocuklara sevinmeyi ve üzülmeyi (kaybetmeyi) birlikte sindirecekleri takım oyunları önerilir. Bireysel olarak önerilenler ise skor içermeyen, ucunda mağlubiyet hissi olmayan yarışmacı olmayan sporlardır; jimnastik, yüzme gibi.
İşin diğer boyutu bu ülkede ciddi bir eğitimci problemi olmasıdır. Birçok turnuvada oyuncularını herkesin içinde azarlayan, neredeyse tokat atacak konuma gelen eğitimci hatta bilinçsiz veliler cirit atıyor.
Çünkü bu ülkede satrançtan gelmeyen, onun zorluklarını ve niteliklerini bilmeyen palavradan eğitimciler için 6-7 yaşındaki ufak çocuğun aldığı herşey skordur. Bilinçsiz anneleri ve satranca santraç diyen babaları için de.
5 yaşındaki çocuğun iç dünyası, kaybettiğinde yaşadığı kırılganlık, hatta mağlubiyet sonrası bir akıl oyunu olan satrancı beceremediği, akıllı olmadığı gibi iç duygulanmaları bilinmeden, sırf yeni Emreler, Suat'lar yaratacağız fetişizmi ile işe girişilmemelidir.
Eğer ciddi yetenekler varsa ve bunların işlenmesi istenirse, Suat Soylu'dan Can Yurtseven'e, Ateş Ülker'den, Fatih Atakişi'ye kadar satranç yeteneklerini sınayabilecek, onunla iletişim kurabilecek ve onu bir plan dahilinde yetiştirebilecek onlarca deneyimli, kendisi ile barışık hoca bulunabilir.
O yüzden asıl havuz sistemi çocuklar için değil, eğitimciler için kurulmalı. Mevcut eğitimci havuzu da acilen yıkılmalı; içinde yüksek miktarda koli basili var çünkü.
Bu ülkede çok turnuva deneyimi olan ve satrancı ilmen yutmuş insanlardan faydalanmak varken, şu "2600'lük oyuncuyu ben bulacağım" fetişizmi ve kompleksi artık saçmalaya başladı.
Ve 5-6 yaşındaki çocuklara satrancı sevdirmek uğruna, satrançtan soğuyacak yüzlerce çocuğu düşünmek lazım. Bu oyunda birileri kazanırken birileri kaybediyor çünkü..