05-12-2012, 08:13
bir müddetten beri konuyu tamamlamak adına yukardaki yazıma ek birşeyler yazmak istiyordum .kısmet bu güne imiş . sayın başkanımız diyor ki; '' bunu söyleyenler FİDE nin ilk 100 listesindemi yer alıyor''... işte bu lafa kafayı taktım .
her şeyden önce şunun bilinmesi lazım. FİDEnin ilk yüz listesine girmeyi hele orada 5 yıl kadar kalmayı başaranlar o ülkenin kahramanlarıdır . yanlış anlaşılmasın satranç kahramanları değil , düpedüz kahramanlardır . onlar artık bütün türkiyenin kahramanlarıdır . bir ülkenin satrancı o kişilerin adı ile anılır artık dünyada. marriotti italya, hübner almanya, fine fransa, miles ingiltere ile anılmış ülkelerini en yüksek düzeyde temsil etmişlerdir. böyle kişiler satranç federasyonu veya onun başkanı ile muhatap olmak gibi basit şeylerle ilgilenmezler bile .zaten FİDE nin ilk 100 listesine oyuncu sokan bir ülkenin federasyon diye bir problemi bile yoktur . türkiye bu yapılanma ile sittiiin sene ilk yüze oyuncu sokamayacağı ise bizlerin kesin inancıdır .türk satranççıları olarak bu nedenle bu federasyonla mücadele ediyoruz zaten .
yukarda bir netice çıkıyor. türkiye nin satranç federasyonu başkanı henüz bir satranççı ile satrançseverin tarifini bilmiyor daha .satranççı ile satrançseverin bütün dünyada açık ve kabul edilmiş bir tarifi vardır elbette. aynen sanatçı ve sanatsever, sporcu ve sporsever gibi . bunu açarsak ressam- resimsever , müzisyen- müziksever , futbolcu ve futbolsever gibi .bir şair vardır birde şiirsever .
bunlardan mesela bizim ibrahim tatlıses bir çok film çevirmiş, rejisörlük aktörlük yapmış ,seneryo yazmış hatta seslendirme yapmış ama hiç bir zaman ben sinemacıyım , rejisörüm dememiştir . yani haddini daima bilmiştir. hiç kimse kusura bakmasın ama benim iş satranç olunca biraz sert bir uslubum vardır , türkiye satranç federasyonu başkanı daha seçilir seçilmez türk satranççılarına ''siz ne anlarsınız satrancı yönetmekten'' diyerek bir hezeyan içinde bulunmaktadır . halbuki işin doğrusu;
türk satrancının kurmayları türk satranççıları olmalıdır
bu türkiye satranç federasyonu yönetimindede her yerde böyle olmalıdır .ama malesef federasyon zamanında yanlış kurulmuş ve satranç kurmayları eğitimcilerden seçilmiştir .türk satrancına şimdi eğitimci , öğretmen zihniyeti hakimdir . bunun tipik örneği bütün satranççıların eleştirdiği şu meşhur havuz sistemidir .derece alamayan kişiler havuza dahil edilmemekte , turnuvalarda en ufak puan ve eşitlik bozma ile elenen nice satranççıların yükselmesi engellenmektedir . turnuvalara ÖSS, LGS, sınavı gibi yaklaşılmaktadır .
bir defa şunun öğrenilmesi icap etmektedir . bir satranççı sınavla ortaya çıkmaz . o keşfedilir . onu keşfedecek kişide bir satranççıdır .aynen ibrahim tatlıses gibi .adana pavyonlarında keşfedilir elinden tutulur ve istanbul'a götürülür .
buradan şu neticeye varmak istiyorum . türk satranççıları çalışma ile yapılanma ile, uğraşma ile türkiye satranç federasyonu yönetimini alamazlar . önce bu bilinmesi lazımdır . çünkü bölgelerinde dahi öğretmenlere karşı azınlıkta kalmaktadır . bölgelerinde bile etkin görevlere seçilememektedir. peki ne yapmalıdır?...
etkin bir mücadele başlatmalıdırlar, ama nasıl???
türk satranççıları bunun biçimini belirleyip çalışmalara başlamalıdır. ama bir an önce. satranççı olanlar ve satrançseverler kendilerinin ne olduğunu anlayıncaya kadar bu mücadele sürmelidir . çünkü öncelikli mesele budur . saranççı ile satrançsever arasındaki farkı gülkız tülay bile öğrenememiş ...
hepinize saygılar.. m. şekerli. ADANA
her şeyden önce şunun bilinmesi lazım. FİDEnin ilk yüz listesine girmeyi hele orada 5 yıl kadar kalmayı başaranlar o ülkenin kahramanlarıdır . yanlış anlaşılmasın satranç kahramanları değil , düpedüz kahramanlardır . onlar artık bütün türkiyenin kahramanlarıdır . bir ülkenin satrancı o kişilerin adı ile anılır artık dünyada. marriotti italya, hübner almanya, fine fransa, miles ingiltere ile anılmış ülkelerini en yüksek düzeyde temsil etmişlerdir. böyle kişiler satranç federasyonu veya onun başkanı ile muhatap olmak gibi basit şeylerle ilgilenmezler bile .zaten FİDE nin ilk 100 listesine oyuncu sokan bir ülkenin federasyon diye bir problemi bile yoktur . türkiye bu yapılanma ile sittiiin sene ilk yüze oyuncu sokamayacağı ise bizlerin kesin inancıdır .türk satranççıları olarak bu nedenle bu federasyonla mücadele ediyoruz zaten .
yukarda bir netice çıkıyor. türkiye nin satranç federasyonu başkanı henüz bir satranççı ile satrançseverin tarifini bilmiyor daha .satranççı ile satrançseverin bütün dünyada açık ve kabul edilmiş bir tarifi vardır elbette. aynen sanatçı ve sanatsever, sporcu ve sporsever gibi . bunu açarsak ressam- resimsever , müzisyen- müziksever , futbolcu ve futbolsever gibi .bir şair vardır birde şiirsever .
bunlardan mesela bizim ibrahim tatlıses bir çok film çevirmiş, rejisörlük aktörlük yapmış ,seneryo yazmış hatta seslendirme yapmış ama hiç bir zaman ben sinemacıyım , rejisörüm dememiştir . yani haddini daima bilmiştir. hiç kimse kusura bakmasın ama benim iş satranç olunca biraz sert bir uslubum vardır , türkiye satranç federasyonu başkanı daha seçilir seçilmez türk satranççılarına ''siz ne anlarsınız satrancı yönetmekten'' diyerek bir hezeyan içinde bulunmaktadır . halbuki işin doğrusu;
türk satrancının kurmayları türk satranççıları olmalıdır
bu türkiye satranç federasyonu yönetimindede her yerde böyle olmalıdır .ama malesef federasyon zamanında yanlış kurulmuş ve satranç kurmayları eğitimcilerden seçilmiştir .türk satrancına şimdi eğitimci , öğretmen zihniyeti hakimdir . bunun tipik örneği bütün satranççıların eleştirdiği şu meşhur havuz sistemidir .derece alamayan kişiler havuza dahil edilmemekte , turnuvalarda en ufak puan ve eşitlik bozma ile elenen nice satranççıların yükselmesi engellenmektedir . turnuvalara ÖSS, LGS, sınavı gibi yaklaşılmaktadır .
bir defa şunun öğrenilmesi icap etmektedir . bir satranççı sınavla ortaya çıkmaz . o keşfedilir . onu keşfedecek kişide bir satranççıdır .aynen ibrahim tatlıses gibi .adana pavyonlarında keşfedilir elinden tutulur ve istanbul'a götürülür .
buradan şu neticeye varmak istiyorum . türk satranççıları çalışma ile yapılanma ile, uğraşma ile türkiye satranç federasyonu yönetimini alamazlar . önce bu bilinmesi lazımdır . çünkü bölgelerinde dahi öğretmenlere karşı azınlıkta kalmaktadır . bölgelerinde bile etkin görevlere seçilememektedir. peki ne yapmalıdır?...
etkin bir mücadele başlatmalıdırlar, ama nasıl???
türk satranççıları bunun biçimini belirleyip çalışmalara başlamalıdır. ama bir an önce. satranççı olanlar ve satrançseverler kendilerinin ne olduğunu anlayıncaya kadar bu mücadele sürmelidir . çünkü öncelikli mesele budur . saranççı ile satrançsever arasındaki farkı gülkız tülay bile öğrenememiş ...
hepinize saygılar.. m. şekerli. ADANA