21-12-2012, 09:18
Feti Bey,
Bu konuyu istediğiniz uluslararası hakemle tartışabilirim. Hatta benim yazılarıma karşı yanıtları Geurt Gijssen’e yazdırabilirseniz onunla çok daha rahat tartışabilirim. Bilgili ve deneyimli insanlarla tartışmak benim için çok daha kolay ve yararlı olur. Onun pek çok önemli turnuvada başhakemlik yaptığını biliyorum. Madem ona sorma kanallarını keşfettiniz ve bundan da çok memnun oldunuz, ona sorun bakalım, bir başhakemliği sırasında salona girdiğinde başhakem yardımcılarından birinin insiyatif kullanarak saatleri beyazın sağına koyduğunu farketse, “neyse böyle koymuş oluversin” mi der, yoksa düzeni değiştirir mi?
Hakemlik biraz da hakimlik gerektirir. Kuralları ezberlersiniz ama özünü bilmezseniz, muhakeme yapamazsanız doğruyu kavramayazsınız ve uygulayamazsınız. Bir de işin içinden gelmenin büyük önem taşıdığını vurgulamalıyım. Önemli turnuvalar oynamamış, önemli ve iddialı maçlara çıkmamış, zaman baskısı ile tanışmamış hakem ve oyuncuların bu kuralı kavraması kolay olmayabilir.
Geurt Gijssen’e keşke neden bir kere de saati Karpov-Kasparov maçında ters tarafa koymadınız diye de sorsaydınız? Madem kural değilmiş değişiklik olurdu. Maça renk gelirdi, gerekçeye de gerek yok. Nasıl olsa bütün yetki hakemde (!) Zaten önemli bir şey de değil (!)
Madem kural değil niye ısrarla uyuluyor acaba? Ne güçlü bir alışkanlıkmış!
Aslında farkederseniz 2. yanıtta kuralın temelini işaret ediyor ama çok üzerinde durmuyor.
Hikayeye gelince, tartışanları ikna etmek için bir hakem uygulaması anlatıyorsunuz sonra gerçek değildi yanıt veremezdim diyorsunuz. Madem bunu sorularım üzerine ilk seferde söyleseydiniz. Kaldı ki senaryo üzerinde de tartışılabilir. Zaten kurallar üzerinde çalışılırken böyle yapılıyor, senaryolar üretiliyor. Ortaya çıkan sorunlar tartışılıyor. Çözüm yolları aranıyor.
Bakın önceki yazılarımdan birinde belirtmiştim, kuralların gerekçesini bileceksiniz. Kurallar mücadelede adil koşulları sağlamak içindir. Oyunda dört seçimlik konu vardır. Beyaz ya da Siyah olmak, ilk hamleyi yapmak , saatin yeri, oturulacak yer ve taraf.
Bunların hepsi de az ya da çok oyuna etkendir. Size etki etmeyebilir ama başkasına edebilir. Bunlar kural gerektirir, keyfe bırakılamaz. Her kuralın yazılı olması gerekmez. Zaten bilinen ve ayrıntılandırılamayacak bir kural hakeme insiyatif bırakılarak noktalanır. Hakemin bunu gözeterek karar vereceği varsayılır.
Beyaz ve Siyah olurken biliyorsunuz taş (kura) çekilir. Burada bu şunla oynasın şu bunla oynasın diye bir kural koyma şansınız yoktur. İlk hamleye başlarken ise Beyaz denmiş. Çünkü karışık başlansa kimi şanslı oyunculara hep ilk hamle yapma fırsatı da gelebilir, karmaşa olur. Burada özel bir durum hiçbir koşulda olmadığından kural kitabına net olarak oyuna beyaz başlar yazabilirsiniz. Saatin nerede duracağına gelince, ilk hamleyi beyaz yaptığına göre önemli bir avantaj kazanıyor. Saatin oyuncunun elini kullandığı tarafta olması küçük de olsa bir avantaj. Bu özelllikle zeitnot (zaman sıkışması) anlarında önem taşır. Saat, oynadığınız elin ters tarafındaysa saate ulaşırken salise ölçüsünde daha fazla zaman harcarsınız. Sürenizin dolmasına saniyelerinizin kaldığı o baskılı anlarda elinizi saate götürürken bir an için bile olsa tahta ile göz bağlantısı kesilir. Bu da önemlidir. Dolayısı ile saatin yeri seçim hakkının da siyahta olması üzerinde herkes doğal olarak anlaşmıştır. Mantık da bunu gösterir zaten.
Ancak bunu kural kitabına saat siyahın sağında durur diye yazamazsınız. Takım maçları, solak oyuncular bunun kurallaşmasına izin vermez. Siyah saati istediği tarafa alır da yazamazsınız. Bu sefer sabit tahtalar, takım maçları izin vermez. Yazılı kural olmamasının nedeni bunlardır. Burada hakeme yetki vermek zorundasınız çünkü sabit koşullar yok. Bu yetki asla hakem canının istediğini yapar anlamında değildir. Benim iddiam budur. Hakem saatin salondaki konumunu belirler, özel durumlarda yetki kullanır o kadar!
Mojo jojo’nun da tartışmaya getirdiği hukuki boyut önemlidir ve açıklayıcı olmuştur. Katkısı için teşekkür ederim.
Bu konuyu istediğiniz uluslararası hakemle tartışabilirim. Hatta benim yazılarıma karşı yanıtları Geurt Gijssen’e yazdırabilirseniz onunla çok daha rahat tartışabilirim. Bilgili ve deneyimli insanlarla tartışmak benim için çok daha kolay ve yararlı olur. Onun pek çok önemli turnuvada başhakemlik yaptığını biliyorum. Madem ona sorma kanallarını keşfettiniz ve bundan da çok memnun oldunuz, ona sorun bakalım, bir başhakemliği sırasında salona girdiğinde başhakem yardımcılarından birinin insiyatif kullanarak saatleri beyazın sağına koyduğunu farketse, “neyse böyle koymuş oluversin” mi der, yoksa düzeni değiştirir mi?
Hakemlik biraz da hakimlik gerektirir. Kuralları ezberlersiniz ama özünü bilmezseniz, muhakeme yapamazsanız doğruyu kavramayazsınız ve uygulayamazsınız. Bir de işin içinden gelmenin büyük önem taşıdığını vurgulamalıyım. Önemli turnuvalar oynamamış, önemli ve iddialı maçlara çıkmamış, zaman baskısı ile tanışmamış hakem ve oyuncuların bu kuralı kavraması kolay olmayabilir.
Geurt Gijssen’e keşke neden bir kere de saati Karpov-Kasparov maçında ters tarafa koymadınız diye de sorsaydınız? Madem kural değilmiş değişiklik olurdu. Maça renk gelirdi, gerekçeye de gerek yok. Nasıl olsa bütün yetki hakemde (!) Zaten önemli bir şey de değil (!)
Madem kural değil niye ısrarla uyuluyor acaba? Ne güçlü bir alışkanlıkmış!
Aslında farkederseniz 2. yanıtta kuralın temelini işaret ediyor ama çok üzerinde durmuyor.
Hikayeye gelince, tartışanları ikna etmek için bir hakem uygulaması anlatıyorsunuz sonra gerçek değildi yanıt veremezdim diyorsunuz. Madem bunu sorularım üzerine ilk seferde söyleseydiniz. Kaldı ki senaryo üzerinde de tartışılabilir. Zaten kurallar üzerinde çalışılırken böyle yapılıyor, senaryolar üretiliyor. Ortaya çıkan sorunlar tartışılıyor. Çözüm yolları aranıyor.
Bakın önceki yazılarımdan birinde belirtmiştim, kuralların gerekçesini bileceksiniz. Kurallar mücadelede adil koşulları sağlamak içindir. Oyunda dört seçimlik konu vardır. Beyaz ya da Siyah olmak, ilk hamleyi yapmak , saatin yeri, oturulacak yer ve taraf.
Bunların hepsi de az ya da çok oyuna etkendir. Size etki etmeyebilir ama başkasına edebilir. Bunlar kural gerektirir, keyfe bırakılamaz. Her kuralın yazılı olması gerekmez. Zaten bilinen ve ayrıntılandırılamayacak bir kural hakeme insiyatif bırakılarak noktalanır. Hakemin bunu gözeterek karar vereceği varsayılır.
Beyaz ve Siyah olurken biliyorsunuz taş (kura) çekilir. Burada bu şunla oynasın şu bunla oynasın diye bir kural koyma şansınız yoktur. İlk hamleye başlarken ise Beyaz denmiş. Çünkü karışık başlansa kimi şanslı oyunculara hep ilk hamle yapma fırsatı da gelebilir, karmaşa olur. Burada özel bir durum hiçbir koşulda olmadığından kural kitabına net olarak oyuna beyaz başlar yazabilirsiniz. Saatin nerede duracağına gelince, ilk hamleyi beyaz yaptığına göre önemli bir avantaj kazanıyor. Saatin oyuncunun elini kullandığı tarafta olması küçük de olsa bir avantaj. Bu özelllikle zeitnot (zaman sıkışması) anlarında önem taşır. Saat, oynadığınız elin ters tarafındaysa saate ulaşırken salise ölçüsünde daha fazla zaman harcarsınız. Sürenizin dolmasına saniyelerinizin kaldığı o baskılı anlarda elinizi saate götürürken bir an için bile olsa tahta ile göz bağlantısı kesilir. Bu da önemlidir. Dolayısı ile saatin yeri seçim hakkının da siyahta olması üzerinde herkes doğal olarak anlaşmıştır. Mantık da bunu gösterir zaten.
Ancak bunu kural kitabına saat siyahın sağında durur diye yazamazsınız. Takım maçları, solak oyuncular bunun kurallaşmasına izin vermez. Siyah saati istediği tarafa alır da yazamazsınız. Bu sefer sabit tahtalar, takım maçları izin vermez. Yazılı kural olmamasının nedeni bunlardır. Burada hakeme yetki vermek zorundasınız çünkü sabit koşullar yok. Bu yetki asla hakem canının istediğini yapar anlamında değildir. Benim iddiam budur. Hakem saatin salondaki konumunu belirler, özel durumlarda yetki kullanır o kadar!
Mojo jojo’nun da tartışmaya getirdiği hukuki boyut önemlidir ve açıklayıcı olmuştur. Katkısı için teşekkür ederim.