Küçük çocukların oyun stili
#8
SATRANÇ EĞİTİMİNİN OKULLARIMIZDAKİ YERİ

Bu konuda ayrı bir başlık açmak istedim, ama konuyu açan sn. Halil ÖZMEN ’e haksızlık olacaktı.

Forumda tartışılan eğitim içerikli konuların içinde en öncelikli konunun bu olması gerekir. Bu benim fikrim. Bu konu daha önce de çok tartışılmıştır.

Ne yazık ki bir takım altyapı ve üst yapı dengelerini kuramadığımız, hayatın içinde adımlar atamadığımız sürece, sadece tartışılmaya devam edecektir.

Ama bunun böyle sürmemesi elimizdedir. Her kesimden her insanımızın olumlu fikirleri, katkıları, toplumsal ortak akıl, doğru planlama ve destek programlar bizi amacımıza ulaştıracaktır.

Burada unutulmaması gereken en önemli sonuç getirecek etmen, yapılması gerekenler konusunda hazırlanacak programların hayata geçirilmesi konusunda politik desteğin ve tabi ki onayın da alınabilmesidir.

Aksi bir durum nasıl hayata geçebilir ?

Ancak saygı (!) duymamız gereken başka bir görüşler de var.

Satrancı, satranççıların dışında eğitimci, memur, satranç sever insanların yönetmesinin yanlışlığı,

eğitimci kafasının satranç eğitimi veremeyeceği,

“parayı amaç edinen zavallı öğretmenlerin” fakülte mezunu olduktan sonra satranç öğrenirlerse bu işin kotarılacağı,

öğretmenlerin bu işi sadece para için yaptıkları, vb…


Bazen bazı insanlarla detaylarda bile aynı şeyi söylersiniz de, yine de anlaşamazsınız. Bu konuyu bir türlü anlayamıyorum. Bakın ne tespitlerde bulunmuştum.

Yazılarımda çok kısa özet olarak;

1- Okullarda satranç dersinin seçilmesinin önündeki engel olarak keyfi uygulamaları,
2- Ders dışı çalışmalarının ücret engeline takıldığını,
3- Bakanlık müfettişlerinin bile çoğu kez satranç dersinin seçilmesini eleştirdiklerini,
4- Okullaşma sürecinin tarihsel gelişimini, yıllara göre satranç dersinin geçtiği farklı kategorileri,
5- Günümüzün 6-9 yaş gurubu çocukların, sosyal yaşamdan, aile içi paylaşımdan, görev ve sorumluluk eğitiminden çok az nasiplenmiş olmalarını, bunun da onların davranışlarına ve oyunalrına yansıdığını,
6- Bilgisayarları nasıl keyfi ve sadece eğlence amaçlı kullandıklarını,
7- Satranç eğitiminin uzun vadeli ve kalıcı eğitiminin ancak ve ancak, Eğitim Fakültelerinin öncelikle Sınıf Öğretmenliği bölümlerinde verilmesi gerektiğini, bu anlamda ülkemiz okullarının hazır bir alt yapı teşkil ettiğini,
8- Satranç antrenörlük kurslarının satranç alt yapısı olan sporcular öncelikli olarak verilmesi gerektiğini, 30 saatin yetersizliğini,vb…

…açıklamışım,

Anlaşılmaz olanı anlayamadım !

Ben , satranç kültürünün ve satranç temel eğitiminin ülkemiz okullarında verilebileceğini söylüyorum. Başka yerde değil! Buralarda öncelikli hedefimiz yarışmacı yada şampiyon yetiştirmek değildir !

Bunu anlatamıyoruz.

Satranç eğitimi, okullarımızda, çocuklarımızın öncelikle satrançla tanışmalarını, sevmelerini, anne-babalarına satranç temel eğitiminin onlara hangi kapıları açacaklarını, çocuk gelişimine ve olumlu kişilik kazanmalarına katkılarını anlatmak için verilme hedefine yöneliktir.Ve beraberinde nice kazanımlara…
Üst yapıdaki, satranç geliştirme, antrenman, şampiyon yetiştirme ya da adını siz koyun, bu çalışmalar UZMAN KİŞİ YA DA KURUMLARIN GÖREV ALANIDIR.
Yani yeterli antrenörlerin, yani yeterli satranç eğitim merkezlerinin, kulüplerin, bünyesinde yeterli antrenör, öğretmen, eğitmene ve yeterli donanıma sahip okulların kurum ve kuruluşların…
****** ******
SAYGI DUYDUĞUM AMA ASLA KATILMADIĞIM KONULAR.

**** Ülkemizde her insan, her kurum, her öğretmen emeğinin karşılığı olanı amaç edinir. Çoğu kez bu paradır.Ama bu bir zavallılık değildir. Zavallılık, bir şeyi öğrenme ve uygulama amacıyla o kursa gidip, asıl niyetini gizleyip, emek harcamadan belge sahibi olmaya çalışmaktır. Bu insanlar zaten ilk çalışmalarında bıçkın öğrenci karşısında o yetersiz konuma düşebiliyor ne yazık ki. Zaten, içine düştüğü umutsuz konum da dersi ya da çalışmayı bırakmasına neden oluyor.

Buradaki çözüm, öğretmen olduktan sonra satranç eğitmenliği verme yanlışlığını düzeltmektir. Daha temelde bu eğitimi vermektir. İşte o zaman fakültelerde yeterli bir süre içinde satranç eğitimi almış --sınıf öğretmenleri-- satranç temel eğitimini yeterli düzeyde verebileceklerdir. Belki de daha ileri aşamaları… O zaman ancak, çıtanın yükselmesini bekleyebiliriz.

**** T.S.F.’ nun eleştiriye kapalı olmasını bu forumda iletişim imkanı bulduğumuz sürece sizin takdirinize bırakıyorum. Gerçek eleştiriye kapalı olmak, ne kendi forumunda ne de adında SATRANÇ kelimesi geçen resmi bir kuruluş ya da yayın organında, yazı, fikir tartışması, düzeyi ve ağırlığı çok farklı, haklı-haksız eleştirilere izin verip vermemekle ölçülebilir sanırım. Oysa burada da okunuyoruz ve yazabiliyoruz. Öyle değil mi ?
En azından ben kendi adıma söyleyeyim, bu forumu ben, bir okul ve bir köprü olarak görüyorum. Fikir ve görüşlerim M. Aşkın TAŞAN olarak sadece ve sadece beni bağlar. Sorumlusu benimdir, kurumum değil. Ancak kurumun tüzel kişiliğine sahip bir üyesi olarak eylemlerimden de sonuna kadar hesap verebilirim.

**** Evet! Denetim. Bu o kadar kolay değil. MEB sistemini kastetmiyorum. Çünkü o yaygın sisteme sahip değiliz henüz. Ama bu konuda da düşüncelerimiz var. Yakında paylaşabilirim. Ancak şu kadarıyla, etkisiz ve pasif çalıştırıcılık ve belgeler gözden geçirilebilir. Yetersiz, plansız, programsız satranç eğitim merkezleri belirlenip gerekli düzenlemeler yapılabilir. Bunlar, programlarımızda önceliklidir. Sanki eğitim merkezlerimizi kendi hitap ettikleri kitlelere denetletmek fikri de düşünülebilir. Eğitim merkezlerinin ürün dosyalarını hayatın içinden de toplayabiliriz.

BU DOĞAL BİR DENETİMDİR !

**** “ Kendi çalar, kendi oynar.” Kimin böyle bir niyeti varsa söylemek lazımdır. Kastedilen, tüm federasyon ve tüm çalışanları oluyor böylelikle. Federasyonumuzun çalışma sistemi, organları ve alt kurulları, bu kuruluşlarda maddi çıkar peşinden koşmadan çalışanları, maaşlı çalışanları, yetkileri ve gelir kaynakları, harcamaları… Hepsini bir kalemde çizmişsiniz! Çok kolay olmuş...

**** T.S.F. forumunu yeniden açmak benim yetkim dışında, ama mücadele alanım içindedir. Düzeyli, emek ve zaman harcanabilir, geleceğe ışık tutan bir forum ortak aklın talebidir. Ancak geçmiş uygulama örnekleri, insanların konu dışı bireysel çekişmelerini foruma taşıyıp ilginin dağılmasını sağlaması (ki bunu fark edene kadar ben de yapmıştım) ,forumun gerçek işlevini kaybettiriyor. Elbette düzey düşünce fikir insanları yazmayı düşünmüyorlar. Hatta forum çalışanlarının çalışma misyonu değişiyor, şevkleri de kırılabiliyor. Böyle bir forumdan sonuç çıkmaz herhalde.

Ne demiş F.HALICI - “Bilenlerle olmayınca bir forum, boşa her düşünce, boşa her yorum.”

Son sözü belli bir kişi ya da kişileri kastederek yazmadım. Bazen bu düşünce beni de tanımlıyor olabilir.

Sevgi ve saygılarımla…
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Küçük çocukların oyun stili - Yazar: Halil_Ozmen - 24-12-2012, 21:55
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 25-12-2012, 09:41
SATRANÇ VE ÇOCUKLARIMIZ - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 25-12-2012, 14:21
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 25-12-2012, 22:18
çocukların oyun sitili - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 26-12-2012, 13:20
Ayrıca... - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 26-12-2012, 14:17
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 27-12-2012, 08:56
SATRANÇ EĞİTİMİNİN OKULLARIMIZDAKİ YERİ - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 27-12-2012, 12:20
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 27-12-2012, 14:25
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hakan Aktaş - 27-12-2012, 22:51
öĞRETMENİM - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 28-12-2012, 00:26
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 29-12-2012, 08:13
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 29-12-2012, 21:32
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 30-12-2012, 17:47
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 30-12-2012, 20:50
SATRANÇÇI . - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 30-12-2012, 23:20
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 31-12-2012, 12:11
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 05-01-2013, 00:47
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 07-01-2013, 08:50



Konuyu Okuyanlar: 5 Ziyaretçi