09-01-2013, 21:42
Sevgili Ateş Bey,
Yazılarınızın tamamını okuyor ve okunmaya değer buluyorum. Çünkü yıllardır devam eden fikir paylaşımlarınızın çizgisi tutarlı ve anlaşılır olmanın yanı sıra, hayatın içindeki sorunları işaret edip ayakları yere basan mantıklı, uygulanabilir önerileriniz var.
Forumdaki her üye elbette eleştiri hakkını kullanacak. Ama gerçekçi tespitlerin devamındaki uygulanabilir öneri getirenler çok çok az.
Son yazınızdaki önerilerinizin de kendi içinde bir mantığı ve gerekçeleri olduğunu sanıyorum, ama aklımın yatması için sizden öğrenmek istedim.
*** Amatörleri teşvik etmek için tatil günleri tur oynatmamak, bunu anlayamadım. Gerçi birkaç sebepten dolayı tahmin edebiliyorum ama , sebebini sizden duymak isterim. Hangi tip turnuvalarda tatil günleri oynatılmamalı?
*** B,C,D milli takımlar önerilerinizi çok geçmişten hatırlıyorum. Çok yapıcı buluyorum, üzerinde çalışmaya ve zaman harcamaya değer bir proje olacaktır. Tamamen destekliyorum. Benim de benzer fikirlerim vardı ve 20 yaş altını kapsıyordu. Üzerinde çalışacağım.
Yerli dinamiklerden kastınız oyuncuları tamamen yerli oyuncular mı olmalı, çalıştırıcıları antrenörleri mi tamamen yerli olmalı? Yoksa her iki unsurda tamamen yerli olmalı? Açıklarsanız sevinirim.
*** BESYO ‘ lardaki öneriniz mantıklı ama, emekli bir beden eğitimi öğretmeni olarak belirtmek isterim ki bir beden eğitimi öğretmeninin asli görevi içinde satranca yer verebilmesi çok zor. Kendi istese de zamanı olmuyor. Okul yönetimi ve öğrenci talepleri başka branşlarda ağırlıklı taleplerde bulunuyorlar. Haliyle öğretmen de futbol, basketbol, atletizm vb. alanlarda çalışma yapıyor. Gerçi bunun tersinin de örnekleri mevcut ama çok az. Ders dışı çalışmalarının içinde satranca yer verebilmesi için bir çok çalışma alanını es geçmesi gerekecek, bu da kendi okul yönetimiyle çatışma ya da anlaşma gerektirecek. Gerçek ve öncelikli çözümü 5-8 yaş grubu öğrenciyi evindeki anne ve babasından daha çok gören ve daha çok “nitelikli zaman birlikte olan” sınıf öğretmenini yetiştiren, Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümlerinde görüyorum.
Her şeye rağmen BESYO satrancını destekliyorum. Bu konuda “Kemer’ deki TSF KURULLARININ ve EĞİTİM KURULU ‘nun İlk BÜYÜK BULUŞMASINDA “ alınacak kararlar ve çizilecek yol haritası konusunda sizi aydınlatacağım.
*** Türk Satranç Tarihi önerinizi notlarım arasına alıyorum. Kesinlikle son derece aydınlatıcı olacak. Bu önerinizin kararlı bir takipçisi olacağım.
*** Yerli antrenörlerin durumlarının yeniden ele alınması, durumlarının değerlendirilmesi TSF EĞİTİM KURULUNUN yeni dönem önceliklerindendir. Aktif olanlarının gelişim planlamaları yapılacaktır.
Diğer önerileriniz de notlarımın arasında. Gerçi diğer kurulları ilgilendirmesine rağmen kurullar arası işbirliği çerçevesinde değerlendirilebilir. Sanırım yeni dönem yeniliklerinin bazıları arasında bu işbirliğini de aktif bir biçimde göreceğiz.
TSF nin yeni dönemde yapacağı ve başarmak zorunda olduğu gerçekten önemli çok iş var. Bunları önümüzdeki süre içinde çalışarak halletmek zorundayız. Toplumumuzun bu yönde çok beklentileri var.
Tamamen de haklı olduklarını düşünüyorum!
Önerileriniz için teşekkür eder saygılarımı sunarım Ateş Bey…
******* ******** ********
Buradan itibaren kendi kendime düşünüyorum da madem biz satranççı değiliz, ne işimiz var burada?
Bu sorunların altında… Evimizde oturup niye hiçbir sorumluluk almadan, koşuşturmadan, sorunların çözümlerinde kafa patlatmadan tiyatro seyreder gibi, sadece ilham perilerinin ziyaretinden ziyaretine ÖZGÜR SATRANÇ FORUMU’ nda yazmak da varken…
GÖREVİNE YENİ BAŞLAYANLARIN ŞEVKİNİ KIRABİLECEKLERİNİ SANIYOR DA OLABİLİRLER !
Hiçbir rant ve nakit peşinde olmadan çalışacak 18 kurul ve onlarca üyesi… %80 ‘inden fazlası SATRANÇÇI olan bu üyelerin tamamı ÜLKE SATRANCIMIZIN MOTORUNU oluşturacaklarken.
Diğer üyelerin görevleri de ,iletişimde, doğru adreslere ulaşılmasında, aracı görevi kurmada hayati derecede önemlidirler!!
Bir –satranççı- bunu nasıl fark edemez?
Tamamen satranççılardan oluşan bir federasyon tanımı, tam olarak tanımlanmamış ve biraz uçuk bir kavram?! Bana öyle geliyor.
BİR SATRANÇÇI ENERJİSİNİ KENDİ AKTİF OYUNCULUĞUNA, YA DA EĞİTİMCİLİĞİNE SAKLAMALIDIR!
“Onlar oynasın biz yönetelim” lafındaki yüklü anlamlardan biri de bu bence. Sadece satranç dışı insanlardan oluşan bir yönetim karşısında oluşan saflarda elbette ben de olurdum kuşkusuz.
Ama öyle bir durum yok ki söylendiği gibi. İçlerinde kendi satranç merkezini açmış, yıllarca yöneticilik yapmış iyiyi-kötüyü görmüş deneyimli insanlar da varken. Küçümsemiyorum ama dernek kurmaktan farklı biraz. Kapsamı, sorumlulukları, vaatleri, projeleri, kitlelere ulaşımı ve denetimleri açılarından çok farklı, çok…
“-Biz satranççılar yönetimi kendi elimizle satranççı olmayanlara hediye ettik” sözü kendi içinde çelişkiler taşıyor. Demek ki satranççılar boşluğu dolduramamış, ya da görevlerini devretmişler,kaptırmışlar..
Tutup da şimdi bu anlamı mı çıkarmalıyız ?!
Bir –satranççının- bunu görebilmesi gerekirdi. Aslında bunu görmek için –satranççı- olmaya da gerek yok!
Neden o zaman içini doldurmadınız?
Hayatın içinde ne gibi adımlar atınızda bizim haberimiz olmadı?
Ne gibi projeleriniz vardı da, bu “satranççı “olmayan insanlardan geride kaldınız.
Sisteme itirazınız vardı, tamam. Peki sistem değişikliği için ne gayretleriniz oldu?
Neden ÖZGÜR SATRANÇ FORUMU dışındaki mücadele alanlarında göremiyoruz sizi.
Taşın değil, kayanın altındaki eliniz, nerede, gö-re-mi-yo-rum !!
*** *** **** ***
EVET! Delegelerin tamamı satrancın içinden ve hak eden kesimlerden olmalı. Bunu desteklerim. Bu konuda fikirlerimi ve projemi açıkladım.
Daha nitelikli ve kapsamcı il örgütleri, fikirlerimin özünü açıklar…
Tüm yönetimi, kurulları, merkez personeliyle 160 ları aşan bir görevli kitlenin tamamı “satranççı ”olsa bile (ki bu deyim tam tanımlanmamıştır) o kitle bile bazı konulardaki projeleri ve hayati çalışmaları ilgili noktalara ulaştırmada, devletçe sahiplenilmesinde, hayata geçirilmesinde bu günkü yönetimi oluşturan bir çeşit köprü işlevinde yapılanma anlayışına ihtiyaç duyacaktır.
Aksi halde birçok çalışma, daha proje aşamasında tıkanıp kalma riski altında kalacaktır.
Sanki tüm federasyonlar ve yönetimleri ait oldukları branşların içinden gelenlerce mi yönetiliyorlar?
Günümüzde böyle bir kural mı var da bilmiyoruz. Bir TFF nu mutlaka bir futbolcu mu (-“satranççı”-) mı yönetmeli. Bir güreş federasyonunu bir güreşçi mi yönetecek? Bir Aziz YILDIRIM ya da Yıldırım DEMİRÖREN mutlaka aktif futbolcu mu olmalıydılar? (Bu isimleri sadece çok tanındıkları için verdim) Geçmişte yöneticilik vasıfları ve görev süreleri içinde hiç artı işler yapmadılar mı? Şimdiki kulüplerin başkanlarına bakalım. Kaçı işin içinden gelmedir? Bunun bir önemi var mıdır?
Önemli olan görevin, önceliklerini doldurabilecek anlayış ve uygulamalarda olmak değil midir?
Ama böyle de olabilir. Yani mutlaka o işin içinden gelenler de olabilir.
O zaman seçimlerle ilgili çözümler aranmalıdır. Bu konularda da görüşlerimi daha önce yazdım.
.. Bunu bir satranççı nasıl göremez ve anlayamaz?
Zaman bu arkadaşlarımızı haklı da çıkarabilir? O zaman kendileri mi kazanacaklar yoksa ülkemiz satrancı ve geleceği mi kaybeder?
Her halde gerçek satranççıları beklememiz gerekecek 2016 ya kadar.
O zaman bizler kimleriz? Satranççı değil miyiz? Satranççı olmak için ne yapmamız gerek (bu soru benim de canımı sıktı)
Hiçbir şey yapmadan oturalım o zaman. Elimizi hiçbir taşın altına sokmadan…
Öyle ya, sorumlusu da biz olmayacağız o taktirde…
Zamanı gelince elbette bu görev yerlerinde gerekli değişimler yapılacaktır. Daha enerjik, planlamacı insanlar gelecektir. Daha da başarılı olabilmek için.
Benim öngörüm ve korkum o dur ki, bu forumun bazı köşe yazarları aynı telden çalmaya o kişileri de kapsayacak şekilde sürekli zamansız ve haklılığı tartışılır eleştiri anlayışları ilelebet payidar kalacakdır.
Böyle bir hükme nereden mi varıyorum?
SON SEÇİMİN DAHA İLK DAKİKALARINDAN…İlk konuşmaların değerlendirmelerinden, daha kurullar açıklanmadan varılan peşin hükümlerden..Belki kurullarda, seçim sonuçlarından önce, adaylık aşamasında da belli olabilirdi .Ama bu da bir sistem sorunudur. Orada halledersiniz.
Bir daha düşünün, lütfen!
Ülkemizin tüm satranççılarının fikir ve gayretlerine ihtiyacı varken…
Başarırsak içinde sizde olun…
Sevgi ve sağlıcakla kalınız…
Yazılarınızın tamamını okuyor ve okunmaya değer buluyorum. Çünkü yıllardır devam eden fikir paylaşımlarınızın çizgisi tutarlı ve anlaşılır olmanın yanı sıra, hayatın içindeki sorunları işaret edip ayakları yere basan mantıklı, uygulanabilir önerileriniz var.
Forumdaki her üye elbette eleştiri hakkını kullanacak. Ama gerçekçi tespitlerin devamındaki uygulanabilir öneri getirenler çok çok az.
Son yazınızdaki önerilerinizin de kendi içinde bir mantığı ve gerekçeleri olduğunu sanıyorum, ama aklımın yatması için sizden öğrenmek istedim.
*** Amatörleri teşvik etmek için tatil günleri tur oynatmamak, bunu anlayamadım. Gerçi birkaç sebepten dolayı tahmin edebiliyorum ama , sebebini sizden duymak isterim. Hangi tip turnuvalarda tatil günleri oynatılmamalı?
*** B,C,D milli takımlar önerilerinizi çok geçmişten hatırlıyorum. Çok yapıcı buluyorum, üzerinde çalışmaya ve zaman harcamaya değer bir proje olacaktır. Tamamen destekliyorum. Benim de benzer fikirlerim vardı ve 20 yaş altını kapsıyordu. Üzerinde çalışacağım.
Yerli dinamiklerden kastınız oyuncuları tamamen yerli oyuncular mı olmalı, çalıştırıcıları antrenörleri mi tamamen yerli olmalı? Yoksa her iki unsurda tamamen yerli olmalı? Açıklarsanız sevinirim.
*** BESYO ‘ lardaki öneriniz mantıklı ama, emekli bir beden eğitimi öğretmeni olarak belirtmek isterim ki bir beden eğitimi öğretmeninin asli görevi içinde satranca yer verebilmesi çok zor. Kendi istese de zamanı olmuyor. Okul yönetimi ve öğrenci talepleri başka branşlarda ağırlıklı taleplerde bulunuyorlar. Haliyle öğretmen de futbol, basketbol, atletizm vb. alanlarda çalışma yapıyor. Gerçi bunun tersinin de örnekleri mevcut ama çok az. Ders dışı çalışmalarının içinde satranca yer verebilmesi için bir çok çalışma alanını es geçmesi gerekecek, bu da kendi okul yönetimiyle çatışma ya da anlaşma gerektirecek. Gerçek ve öncelikli çözümü 5-8 yaş grubu öğrenciyi evindeki anne ve babasından daha çok gören ve daha çok “nitelikli zaman birlikte olan” sınıf öğretmenini yetiştiren, Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümlerinde görüyorum.
Her şeye rağmen BESYO satrancını destekliyorum. Bu konuda “Kemer’ deki TSF KURULLARININ ve EĞİTİM KURULU ‘nun İlk BÜYÜK BULUŞMASINDA “ alınacak kararlar ve çizilecek yol haritası konusunda sizi aydınlatacağım.
*** Türk Satranç Tarihi önerinizi notlarım arasına alıyorum. Kesinlikle son derece aydınlatıcı olacak. Bu önerinizin kararlı bir takipçisi olacağım.
*** Yerli antrenörlerin durumlarının yeniden ele alınması, durumlarının değerlendirilmesi TSF EĞİTİM KURULUNUN yeni dönem önceliklerindendir. Aktif olanlarının gelişim planlamaları yapılacaktır.
Diğer önerileriniz de notlarımın arasında. Gerçi diğer kurulları ilgilendirmesine rağmen kurullar arası işbirliği çerçevesinde değerlendirilebilir. Sanırım yeni dönem yeniliklerinin bazıları arasında bu işbirliğini de aktif bir biçimde göreceğiz.
TSF nin yeni dönemde yapacağı ve başarmak zorunda olduğu gerçekten önemli çok iş var. Bunları önümüzdeki süre içinde çalışarak halletmek zorundayız. Toplumumuzun bu yönde çok beklentileri var.
Tamamen de haklı olduklarını düşünüyorum!
Önerileriniz için teşekkür eder saygılarımı sunarım Ateş Bey…
******* ******** ********
Buradan itibaren kendi kendime düşünüyorum da madem biz satranççı değiliz, ne işimiz var burada?
Bu sorunların altında… Evimizde oturup niye hiçbir sorumluluk almadan, koşuşturmadan, sorunların çözümlerinde kafa patlatmadan tiyatro seyreder gibi, sadece ilham perilerinin ziyaretinden ziyaretine ÖZGÜR SATRANÇ FORUMU’ nda yazmak da varken…
GÖREVİNE YENİ BAŞLAYANLARIN ŞEVKİNİ KIRABİLECEKLERİNİ SANIYOR DA OLABİLİRLER !
Hiçbir rant ve nakit peşinde olmadan çalışacak 18 kurul ve onlarca üyesi… %80 ‘inden fazlası SATRANÇÇI olan bu üyelerin tamamı ÜLKE SATRANCIMIZIN MOTORUNU oluşturacaklarken.
Diğer üyelerin görevleri de ,iletişimde, doğru adreslere ulaşılmasında, aracı görevi kurmada hayati derecede önemlidirler!!
Bir –satranççı- bunu nasıl fark edemez?
Tamamen satranççılardan oluşan bir federasyon tanımı, tam olarak tanımlanmamış ve biraz uçuk bir kavram?! Bana öyle geliyor.
BİR SATRANÇÇI ENERJİSİNİ KENDİ AKTİF OYUNCULUĞUNA, YA DA EĞİTİMCİLİĞİNE SAKLAMALIDIR!
“Onlar oynasın biz yönetelim” lafındaki yüklü anlamlardan biri de bu bence. Sadece satranç dışı insanlardan oluşan bir yönetim karşısında oluşan saflarda elbette ben de olurdum kuşkusuz.
Ama öyle bir durum yok ki söylendiği gibi. İçlerinde kendi satranç merkezini açmış, yıllarca yöneticilik yapmış iyiyi-kötüyü görmüş deneyimli insanlar da varken. Küçümsemiyorum ama dernek kurmaktan farklı biraz. Kapsamı, sorumlulukları, vaatleri, projeleri, kitlelere ulaşımı ve denetimleri açılarından çok farklı, çok…
“-Biz satranççılar yönetimi kendi elimizle satranççı olmayanlara hediye ettik” sözü kendi içinde çelişkiler taşıyor. Demek ki satranççılar boşluğu dolduramamış, ya da görevlerini devretmişler,kaptırmışlar..
Tutup da şimdi bu anlamı mı çıkarmalıyız ?!
Bir –satranççının- bunu görebilmesi gerekirdi. Aslında bunu görmek için –satranççı- olmaya da gerek yok!
Neden o zaman içini doldurmadınız?
Hayatın içinde ne gibi adımlar atınızda bizim haberimiz olmadı?
Ne gibi projeleriniz vardı da, bu “satranççı “olmayan insanlardan geride kaldınız.
Sisteme itirazınız vardı, tamam. Peki sistem değişikliği için ne gayretleriniz oldu?
Neden ÖZGÜR SATRANÇ FORUMU dışındaki mücadele alanlarında göremiyoruz sizi.
Taşın değil, kayanın altındaki eliniz, nerede, gö-re-mi-yo-rum !!
*** *** **** ***
EVET! Delegelerin tamamı satrancın içinden ve hak eden kesimlerden olmalı. Bunu desteklerim. Bu konuda fikirlerimi ve projemi açıkladım.
Daha nitelikli ve kapsamcı il örgütleri, fikirlerimin özünü açıklar…
Tüm yönetimi, kurulları, merkez personeliyle 160 ları aşan bir görevli kitlenin tamamı “satranççı ”olsa bile (ki bu deyim tam tanımlanmamıştır) o kitle bile bazı konulardaki projeleri ve hayati çalışmaları ilgili noktalara ulaştırmada, devletçe sahiplenilmesinde, hayata geçirilmesinde bu günkü yönetimi oluşturan bir çeşit köprü işlevinde yapılanma anlayışına ihtiyaç duyacaktır.
Aksi halde birçok çalışma, daha proje aşamasında tıkanıp kalma riski altında kalacaktır.
Sanki tüm federasyonlar ve yönetimleri ait oldukları branşların içinden gelenlerce mi yönetiliyorlar?
Günümüzde böyle bir kural mı var da bilmiyoruz. Bir TFF nu mutlaka bir futbolcu mu (-“satranççı”-) mı yönetmeli. Bir güreş federasyonunu bir güreşçi mi yönetecek? Bir Aziz YILDIRIM ya da Yıldırım DEMİRÖREN mutlaka aktif futbolcu mu olmalıydılar? (Bu isimleri sadece çok tanındıkları için verdim) Geçmişte yöneticilik vasıfları ve görev süreleri içinde hiç artı işler yapmadılar mı? Şimdiki kulüplerin başkanlarına bakalım. Kaçı işin içinden gelmedir? Bunun bir önemi var mıdır?
Önemli olan görevin, önceliklerini doldurabilecek anlayış ve uygulamalarda olmak değil midir?
Ama böyle de olabilir. Yani mutlaka o işin içinden gelenler de olabilir.
O zaman seçimlerle ilgili çözümler aranmalıdır. Bu konularda da görüşlerimi daha önce yazdım.
.. Bunu bir satranççı nasıl göremez ve anlayamaz?
Zaman bu arkadaşlarımızı haklı da çıkarabilir? O zaman kendileri mi kazanacaklar yoksa ülkemiz satrancı ve geleceği mi kaybeder?
Her halde gerçek satranççıları beklememiz gerekecek 2016 ya kadar.
O zaman bizler kimleriz? Satranççı değil miyiz? Satranççı olmak için ne yapmamız gerek (bu soru benim de canımı sıktı)
Hiçbir şey yapmadan oturalım o zaman. Elimizi hiçbir taşın altına sokmadan…
Öyle ya, sorumlusu da biz olmayacağız o taktirde…
Zamanı gelince elbette bu görev yerlerinde gerekli değişimler yapılacaktır. Daha enerjik, planlamacı insanlar gelecektir. Daha da başarılı olabilmek için.
Benim öngörüm ve korkum o dur ki, bu forumun bazı köşe yazarları aynı telden çalmaya o kişileri de kapsayacak şekilde sürekli zamansız ve haklılığı tartışılır eleştiri anlayışları ilelebet payidar kalacakdır.
Böyle bir hükme nereden mi varıyorum?
SON SEÇİMİN DAHA İLK DAKİKALARINDAN…İlk konuşmaların değerlendirmelerinden, daha kurullar açıklanmadan varılan peşin hükümlerden..Belki kurullarda, seçim sonuçlarından önce, adaylık aşamasında da belli olabilirdi .Ama bu da bir sistem sorunudur. Orada halledersiniz.
Bir daha düşünün, lütfen!
Ülkemizin tüm satranççılarının fikir ve gayretlerine ihtiyacı varken…
Başarırsak içinde sizde olun…
Sevgi ve sağlıcakla kalınız…
- MATRANÇ -