20-02-2013, 13:57
Sayın JOJO,
Hayır denemeyecek şeyleri de yazmanız, tamamen üst yapıyı ilgilendiren sorunlarda haklı olarak ısrarla anlatımınız sizin ülkemiz satrancında temel projeler anlamında tamamen haklı olduğunuzu gösterir mi?
Elbette tüzel kişilik anlamında kast ediyorsunuz il temsilciliklerini.
Kavramlar üzerinden yazıyorsunuz, il temsilciliği diyorsunuz, güzel. Bu bir tüzel kişiliktir, ama “il temsilcisi satrançtan anlamaz “diyorsunuz, çelişkiyi sanırım sizde yakaladınız. Bir çok satranç sporcusundan,satranca hizmeti kat kat fazla onlarca il temsilcisi sayabilirim size. Eminim içlerinde hiç tanımadığınız çok insan vardır.
Bence sadece bu açıdan bakıp yargılamada bulunmak çok şüpheli.
Çünkü ortada hayatın içinde halen devam eden, sonuçları açısından olumlu, somut gelişmeler gözlemlenen uygulamalar da varken… Ve bunlar olumlu örnek teşkil edebilecekken.
Ülkemizde dernekler düzenine yeniden geçilebilir mi? Ya da önerdiğiniz ticari oluşumlar ne kadar yaygınlaşabilir? Hiç birine karşı değilim.
Ama nedense görmek istemediğiniz, proje anlamında hiç değinmediğiniz bazı gerçekler var.
Bunların hepsi de alt yapıda yatıyor.
Ama yine de ÜST YAPIYA SIRA GELMESİNE DAHA ZAMAN VAR!
Temel sorun burada yatıyor, alt yapıyı nitelikli bir şekilde oluşturmakta.
Nadal, ülkesine Nadal olarak gelmedi. Nadal, orada yetişti. Sadece kendi ülkesinin katkısıyla da değil. Farklı ülke modelleriyle etkileşip çarpışarak. Ama alt yapısını alırken belki kendi ülke modelinden , özel dernek ,kulüp yada bireysel eğitim süreciyle.
KASPAROV, belli bir modelden, ekolden yetişti üst yapıda belki. Ama alt yapıda fark edildi!
Bunu anlatmak istiyorum!
Anlatmak istediğim başka konu da, hani diyorum ya kendi ülkemizin gerçekleri!
Yani eğitim modeli, yani kanunlarımız, yani sportif teşkilat yasalarımız.
Bu gerçeğin içinde yaşıyoruz hepimiz. Adınızı ya da yaşınızı bilmediğim için vereceğim örnek sizin için ne kadar doğru bilemiyorum. Bu ülkenin insanları olarak hepimiz çocuklarımızı bu sistem içinde ama devlet, ama özel okullara göndermiyor muyuz?
Katıldığınız tüm turnuvalar TSF ya da İl Temsilciliğinin etkinlik programında olan turnuvalar değil mi? İl temsilciliklerini kaldıralım ya da şu kadar ukd-elo barajı üstündekiler yönetime gelsin anlatışı ne kadar sağlıklıdır.?
Ben size 35 yılı geçen sporculuk hayatımda 1800 raiting ama birbirinden satranç temel bilgisi açısından, kural bilgisi açısından en az 10 kategoride farklı oyuncu modeli sunabilirim.
Temel ölçüt bu mu olmalı ?
Bu yönetimdeki insanların hangi yönetim eğitimleri aşamalarından geçtiğinin hiçbir önemi yok mu? Hayatın içinde bu anlamda yaşadığı tecrübelerin değeri yok mu? Ürün dosyaları hayatın içinde duruyor.
Evet henüz belki çok yetersiz ya da eksik ve, yanlışlara rağmen.
Hayatlarının önemli bir parçasını satranca ,satranç yöneticiliğine vermiş bu insanların hangi hedeflere yöneldiklerini (son dönemi kast ediyorum) biliyor musunuz?
İçlerinden kimleri tanıyorsunuz?
Çok iyi bir satranç oyuncusunun yönetimde olmasına itirazım yok.
Ancak benim için tek başına bu yeterli değildir. Çok iyi oyuncuların oyunculukları gibi yöneticilik vasıflarıda olmalı ve bunu hayatın içinde örnekleriyle ortaya koymalılar.
Bilinmeliler.
Yıl boyunca en az 12-15 turnuvadan belki de hepsinden süresiz feragat edebilmeliler.
Bana bu gözümüzdenkaçırdığımız oyuncuların listesini verin.
Hatta, ne olur, belli bir ukd-elo kotası da koymayın.
İşte burada sizi sabırla dinlerim!
Bana verdiğiniz örnekleri okudum. Değerli buluyorum. Ama benzerlerini hayatta çok yaşadım.
Bir örnek de ben vereyim izninizle. Öğretmen olmuş ama hitabet yeteneğini mesleği boyunca geliştirememiş insanların verdiği anlattığı derslerde bulundunuz mu hiç? Başarılı öğrencisi hiç olmamış, olamamış öğretmenler var ülkemizde.
Aynı örneği satranç antrenörlüğüne, hakemliğine ,sporculuğuna da taşıyabiliriz.
Hatta yöneticiliğine bile.
Sn. Suat ATALIK’ ın derslerinde bulunmayı çok isterdim. Ama o yıllardaki ne elit seviyem,kapasitem, ne de şartlarım buna izin vermezdi.
Ali İpek (rahmetli diyemiyorum,O, benim için henüz ölmedi), Suat ATALIK, Suat SOYLU, Can ARDUMAN, Can YURTSEVEN gibi son derece değerli ve satranca hayatını adamış insanların, çok özel, çeşitli yetenek ve teknik aşamalardan süzülmüş şampiyon adaylarını yetiştirmesi daha uygun olacaktır. Bu arkadaşlarımızın açtığı yoldan diğer değerli yetiştirici ve çalıştırıcılar kulüp, dernek, ya da özel ticari merkezlerde satranç ÜST YAPI ÇALIŞMALARINI yapabilmelidirler.
Buna, açık söylüyorum, şahsım olarak sonuna kadar desteğim vardır.
Ama milyonlarca öğrenci ve sporcu adayımızın binlerce okulda nitelikli satranç temel eğitimi almasını ve uygun üst aşamalara yönlendirilmesine çalışmak gerekli alt yapısını kurmak varken, aynı öğrenci kitlesine sayılarını bilemiyorum ama ne kadar dernek, kulüp ya da özel ticari merkez yetebilir ki?
Sonra buradaki eğiticilerin eğitilme süreci de bir alt yapı sorunu değil midir?
Tıpkı bu saydığım tesislerin binalarına ulaşma süreci gibi. Ülkemizde her 5 derneğin ancak belki birinin binası, o da kira,diğerleri sadece tabela derneği iken.
Böyle bir üst yapıyı gerçekçi bulur musunuz?
Görüyorsunuz ki bahsettiğiniz üst yapıya henüz gelemedik.
Piramidin üstüne alttan ulaşmaya çalışma modeli bu. Elbette merkezden yönetilen, yönlendirilen, politikaları özgür ama ilkesel ayrılık taşımayan,aynı hedefe bakan ve yürüyen bir örgütte neden il temsilciliği gibi bir kuruluş olmamalıdır?
Bu sadece satranç için mi?
Diğer spor dallarında da mı aynı öneriniz geçerli? Bu modeli toplumumuza yaydığımızda benzer yapılanmalar da mı yanlış? Eğitim sektöründe il ve ilçe teşkilatları, sağlıkta il ve ilçe yapılanmaları, adalet sektöründe keza öyle. Dış ülkelerdeki temsilcilikler ve ataşeler hepsini kaldıralım mı?
Peki hangi modeli uygulayalım?
AMA GALİBA YAKLAŞIYORUZ!
Çünkü İl Temsilciliklerinin YENİ DÖNEM TOPLUMSAL YAPILANMASINDA BU KONULARIN GİZLİ ÇÖZÜMLERİ var içinde. Ama örgütlü toplum anlayışının hayata geçirilmesi şart!
Son olarak şu kovulma meselesi.
Ben kovulmayı göze alacak kadar doğru bildiğim yolda, çarkın dişleri arasındayım. Cesaretim buna yetiyor merak etmeyin. İstifası cebinde gezen insanlardan da değilim.
Aşırı devletçilikten kurtulmuş ve bürokrasi sultasından çıkmış hiçbir ülkede böyle içe kapalı, depresif, dünyadan kopuk teşkilatlanmalar olmaz.
Mücadelem de bunun için zaten.
Sizinle muhtemelen ortak bir geçmiş zaman paylaşımımız olmadığı için birbirimizi tam tanımıyoruz. Tanık olmadık yaşadıklarımıza.
Dosyamdaki sarı zarfların uyarıların, maaş kesimlerinin, soruşturmaların, verdiğim savunmaların sayısını unuttum. Bunlarla övünecek ya da utanacak da değilim. Benim yolum bu.
Doğru bildiğim yolda yürümek…
Toplumumuzun lideri seven,yolunda yürümesini bilen bir eğilimi var.Tamamı olmasa bile büyük çoğunluğu böyle. Biz bu hayatın ve gerçek uygulamaların içindeyiz. Ya çemberin içinde ya da dışında kalacağız!
Uygulamaların tamamını onaylamasak bile yanlış olduğunu düşündüklerimizi düzeltme çabasında olmayalım mı?
…
Sn.JOJO,
Gerek alt ve gerekse üst yapıdaki fikirleriniz her şeye rağmen önemli ve değerlidir. Fikirlerinizi her zaman okumaya devam edeceğim.
Esen kalın.
Hayır denemeyecek şeyleri de yazmanız, tamamen üst yapıyı ilgilendiren sorunlarda haklı olarak ısrarla anlatımınız sizin ülkemiz satrancında temel projeler anlamında tamamen haklı olduğunuzu gösterir mi?
Elbette tüzel kişilik anlamında kast ediyorsunuz il temsilciliklerini.
Kavramlar üzerinden yazıyorsunuz, il temsilciliği diyorsunuz, güzel. Bu bir tüzel kişiliktir, ama “il temsilcisi satrançtan anlamaz “diyorsunuz, çelişkiyi sanırım sizde yakaladınız. Bir çok satranç sporcusundan,satranca hizmeti kat kat fazla onlarca il temsilcisi sayabilirim size. Eminim içlerinde hiç tanımadığınız çok insan vardır.
Bence sadece bu açıdan bakıp yargılamada bulunmak çok şüpheli.
Çünkü ortada hayatın içinde halen devam eden, sonuçları açısından olumlu, somut gelişmeler gözlemlenen uygulamalar da varken… Ve bunlar olumlu örnek teşkil edebilecekken.
Ülkemizde dernekler düzenine yeniden geçilebilir mi? Ya da önerdiğiniz ticari oluşumlar ne kadar yaygınlaşabilir? Hiç birine karşı değilim.
Ama nedense görmek istemediğiniz, proje anlamında hiç değinmediğiniz bazı gerçekler var.
Bunların hepsi de alt yapıda yatıyor.
Ama yine de ÜST YAPIYA SIRA GELMESİNE DAHA ZAMAN VAR!
Temel sorun burada yatıyor, alt yapıyı nitelikli bir şekilde oluşturmakta.
Nadal, ülkesine Nadal olarak gelmedi. Nadal, orada yetişti. Sadece kendi ülkesinin katkısıyla da değil. Farklı ülke modelleriyle etkileşip çarpışarak. Ama alt yapısını alırken belki kendi ülke modelinden , özel dernek ,kulüp yada bireysel eğitim süreciyle.
KASPAROV, belli bir modelden, ekolden yetişti üst yapıda belki. Ama alt yapıda fark edildi!
Bunu anlatmak istiyorum!
Anlatmak istediğim başka konu da, hani diyorum ya kendi ülkemizin gerçekleri!
Yani eğitim modeli, yani kanunlarımız, yani sportif teşkilat yasalarımız.
Bu gerçeğin içinde yaşıyoruz hepimiz. Adınızı ya da yaşınızı bilmediğim için vereceğim örnek sizin için ne kadar doğru bilemiyorum. Bu ülkenin insanları olarak hepimiz çocuklarımızı bu sistem içinde ama devlet, ama özel okullara göndermiyor muyuz?
Katıldığınız tüm turnuvalar TSF ya da İl Temsilciliğinin etkinlik programında olan turnuvalar değil mi? İl temsilciliklerini kaldıralım ya da şu kadar ukd-elo barajı üstündekiler yönetime gelsin anlatışı ne kadar sağlıklıdır.?
Ben size 35 yılı geçen sporculuk hayatımda 1800 raiting ama birbirinden satranç temel bilgisi açısından, kural bilgisi açısından en az 10 kategoride farklı oyuncu modeli sunabilirim.
Temel ölçüt bu mu olmalı ?
Bu yönetimdeki insanların hangi yönetim eğitimleri aşamalarından geçtiğinin hiçbir önemi yok mu? Hayatın içinde bu anlamda yaşadığı tecrübelerin değeri yok mu? Ürün dosyaları hayatın içinde duruyor.
Evet henüz belki çok yetersiz ya da eksik ve, yanlışlara rağmen.
Hayatlarının önemli bir parçasını satranca ,satranç yöneticiliğine vermiş bu insanların hangi hedeflere yöneldiklerini (son dönemi kast ediyorum) biliyor musunuz?
İçlerinden kimleri tanıyorsunuz?
Çok iyi bir satranç oyuncusunun yönetimde olmasına itirazım yok.
Ancak benim için tek başına bu yeterli değildir. Çok iyi oyuncuların oyunculukları gibi yöneticilik vasıflarıda olmalı ve bunu hayatın içinde örnekleriyle ortaya koymalılar.
Bilinmeliler.
Yıl boyunca en az 12-15 turnuvadan belki de hepsinden süresiz feragat edebilmeliler.
Bana bu gözümüzdenkaçırdığımız oyuncuların listesini verin.
Hatta, ne olur, belli bir ukd-elo kotası da koymayın.
İşte burada sizi sabırla dinlerim!
Bana verdiğiniz örnekleri okudum. Değerli buluyorum. Ama benzerlerini hayatta çok yaşadım.
Bir örnek de ben vereyim izninizle. Öğretmen olmuş ama hitabet yeteneğini mesleği boyunca geliştirememiş insanların verdiği anlattığı derslerde bulundunuz mu hiç? Başarılı öğrencisi hiç olmamış, olamamış öğretmenler var ülkemizde.
Aynı örneği satranç antrenörlüğüne, hakemliğine ,sporculuğuna da taşıyabiliriz.
Hatta yöneticiliğine bile.
Sn. Suat ATALIK’ ın derslerinde bulunmayı çok isterdim. Ama o yıllardaki ne elit seviyem,kapasitem, ne de şartlarım buna izin vermezdi.
Ali İpek (rahmetli diyemiyorum,O, benim için henüz ölmedi), Suat ATALIK, Suat SOYLU, Can ARDUMAN, Can YURTSEVEN gibi son derece değerli ve satranca hayatını adamış insanların, çok özel, çeşitli yetenek ve teknik aşamalardan süzülmüş şampiyon adaylarını yetiştirmesi daha uygun olacaktır. Bu arkadaşlarımızın açtığı yoldan diğer değerli yetiştirici ve çalıştırıcılar kulüp, dernek, ya da özel ticari merkezlerde satranç ÜST YAPI ÇALIŞMALARINI yapabilmelidirler.
Buna, açık söylüyorum, şahsım olarak sonuna kadar desteğim vardır.
Ama milyonlarca öğrenci ve sporcu adayımızın binlerce okulda nitelikli satranç temel eğitimi almasını ve uygun üst aşamalara yönlendirilmesine çalışmak gerekli alt yapısını kurmak varken, aynı öğrenci kitlesine sayılarını bilemiyorum ama ne kadar dernek, kulüp ya da özel ticari merkez yetebilir ki?
Sonra buradaki eğiticilerin eğitilme süreci de bir alt yapı sorunu değil midir?
Tıpkı bu saydığım tesislerin binalarına ulaşma süreci gibi. Ülkemizde her 5 derneğin ancak belki birinin binası, o da kira,diğerleri sadece tabela derneği iken.
Böyle bir üst yapıyı gerçekçi bulur musunuz?
Görüyorsunuz ki bahsettiğiniz üst yapıya henüz gelemedik.
Piramidin üstüne alttan ulaşmaya çalışma modeli bu. Elbette merkezden yönetilen, yönlendirilen, politikaları özgür ama ilkesel ayrılık taşımayan,aynı hedefe bakan ve yürüyen bir örgütte neden il temsilciliği gibi bir kuruluş olmamalıdır?
Bu sadece satranç için mi?
Diğer spor dallarında da mı aynı öneriniz geçerli? Bu modeli toplumumuza yaydığımızda benzer yapılanmalar da mı yanlış? Eğitim sektöründe il ve ilçe teşkilatları, sağlıkta il ve ilçe yapılanmaları, adalet sektöründe keza öyle. Dış ülkelerdeki temsilcilikler ve ataşeler hepsini kaldıralım mı?
Peki hangi modeli uygulayalım?
AMA GALİBA YAKLAŞIYORUZ!
Çünkü İl Temsilciliklerinin YENİ DÖNEM TOPLUMSAL YAPILANMASINDA BU KONULARIN GİZLİ ÇÖZÜMLERİ var içinde. Ama örgütlü toplum anlayışının hayata geçirilmesi şart!
Son olarak şu kovulma meselesi.
Ben kovulmayı göze alacak kadar doğru bildiğim yolda, çarkın dişleri arasındayım. Cesaretim buna yetiyor merak etmeyin. İstifası cebinde gezen insanlardan da değilim.
Aşırı devletçilikten kurtulmuş ve bürokrasi sultasından çıkmış hiçbir ülkede böyle içe kapalı, depresif, dünyadan kopuk teşkilatlanmalar olmaz.
Mücadelem de bunun için zaten.
Sizinle muhtemelen ortak bir geçmiş zaman paylaşımımız olmadığı için birbirimizi tam tanımıyoruz. Tanık olmadık yaşadıklarımıza.
Dosyamdaki sarı zarfların uyarıların, maaş kesimlerinin, soruşturmaların, verdiğim savunmaların sayısını unuttum. Bunlarla övünecek ya da utanacak da değilim. Benim yolum bu.
Doğru bildiğim yolda yürümek…
Toplumumuzun lideri seven,yolunda yürümesini bilen bir eğilimi var.Tamamı olmasa bile büyük çoğunluğu böyle. Biz bu hayatın ve gerçek uygulamaların içindeyiz. Ya çemberin içinde ya da dışında kalacağız!
Uygulamaların tamamını onaylamasak bile yanlış olduğunu düşündüklerimizi düzeltme çabasında olmayalım mı?
…
Sn.JOJO,
Gerek alt ve gerekse üst yapıdaki fikirleriniz her şeye rağmen önemli ve değerlidir. Fikirlerinizi her zaman okumaya devam edeceğim.
Esen kalın.
- MATRANÇ -