27-02-2013, 22:12
İlke olarak il temsilciliğe kavramına karşıyım, bürokratik ve içine kapalı bir mefhum.
Keza yukarıda da belirtildiği gibi belirli bir süre tahdidi konmadan süregeldiği için kendini unutturma ve o makamı yıllarca işgal etme imkanı sağlayabiliyor, malum ABD başkanının bile 8 yıldan fazla yönetimde olamadığı bir dünyada yaşıyoruz.
Bununla birlikte madem böyle bir yapı var, çekincelerimizi belirterek ona saygı duymayı da bilmek gerekiyor. Bu çerçevede benim il temsilciliği makamından beklentilerim şöyle:
1 - Burası bir çalışma makamıdır. İl Temsilcisinin çevre edinme, edindiği çevreden satranç yararına sonuçlar sağlama görevi olmalıdır. Bu yüzden siyaset üstü davranmalı, ilin milletvekkillerinden önemli bürokratlarına, belediye başkanından, valisine ve özellikle İl Eğitim Müdürüne kadar herkesle tanışık ve yakın olmalıdır.
2 - İyi giyinmeli, makamı iyi temsil etmeli, sosyal birçok etkinlikte bulunmalı ve bu etkinliklerde satrancın yararını bir şekilde gündeme sokabilmelidir.
3 - Mutlaka bir plana göre hareket etmeli, sorunları sıralamalı (kalıcı ve geçici oyun yerleri, altyapı çalışmaları, ilin yetkin oyuncularının maddi ve sosyal olarak önünün açılması gibi benim aklıma rasgele şeyleri bir düzen içinde kaydetmeli); sonrasında bunları eyleme dökmek için yukarıda bahsettiğim kuvvetli ilişkileri tesis etmelidir.
4 - Önemli oyuncuları hatta ailelerini tanımalıdır.
5 - Sosyal etkinlik kapsamında yetiştirme yurtlarından huzurevlerine, ıslah evlerinden meslek odalarına kadar heryere girebilmeli ve satranç aracılığı ile popülarite sağlamalıdır.
Belediye başkanları bu etkinliklere çok açık insanlar. Bundan aylar önce Bakırköy Belediyesi, engelli oyuncular ile belli meslek odalarının oyuncularını bir araya getirdi, bu organizasyon hem sosyal kaynaşma sağladı, hem satrancı gündeme getirdi hem de (Ateş Ünal Erzen de bizzat katıldığından) basında kuvvetle yer aldı. Ayrıca arada satranç da oynandı
Demem şu ki, il temsilcisi işini sadece kulüp, lisans onaylama, oyuncuları gezdirme, satranç turnuvalarına depo sarf malzemesi bulma olarak görmesin.
Basit ama etkili organizasyonlarla ilin leri gelenlerini kavrasın. Bu imkanları veriyorlar, belediyeler, idari makamlar artık eskisi kadar kapalı değiller.
6 - Anı turnuvaları düzenlemek için yine ilin maddi durumu iyi insanlarını ziyaret etsinler, maddi ve moral kaynak yaratmaya çalışsınlar. Herşeyi TSF'den veya devletten beklemesinler. Tamamen kafadan atıyorum, örnek olmak üzere, Gümüşhane'li olan Aydın Doğan'la temasa geçilse adına Gümüşhane'de bir anı turnuvası düzenlemeye hayır demez.
Yine iddia ediyorum bunu bir sosyal sorumluluk görüntüsü ile mesela çocukları-gençleri satranca kazandırıyoruz teması ile işlerseniz, parayı basıp Gelfand'ı davet eder. Vakfı var, oradan ayıracağı çok basit bir kaynak bizim için büyük bir adım olur.
Ki böyle bir aşamada TSF'nin de devreye gireceğine eminim (Aydın Doğan rasgele uydurulmuş bir örnektir).
7 - İl temsilcisinin maaşlı olmasına karşıyım. Bu görev gönüllü yerine getirilmesi gereken zor bir iş aslında.
İl temsilcisinin 2 ana maliyeti ve sorunu vardır, ilki zaman maliyeti ikncisi de temsil gücünün gerektirdiği çevre ilişkileri ve parasal maliyet.
Bir il temsilcisi satrancın önemini anlatacağı bir toplantıya mutlaka düzgün kıyafetle gitmeli, yerine göre basit ama etkili hediye götürmeli, yayın, kaynak, kitap konusunda bazı taahhütler verebilmelidir. Bunun için maddi birikimi olması, maddi sorunlarını çözmüş olması gerekir.
Esasen bir "temsil görevi" olan bu iş, akşam 18.00'de mesaiden çıkan birinin yapabileceği bir iş değildir.
İl temsilcisinin geniş ve saygın bir çevresi olmalıdır ve seçiminde bu kriter önemle düşünülmelidir. Çünkü bu makam bir turnuvanın açılışına gelip takımları dizmek için değildir, bilinen açılış konuşmalarını yapıp gitmek de değildir. Yukarıda dediğim gibi sabah Melih Gökçek'le kahvaltı edip akşam Muharrem İnce ile rakı masasında lobi yapabilme işidir.
8 - İl temsilcisinin düzgün konuşma ve kendini ifade yeteneği olmalıdır.
Zeki olmalıdır. Öğretmenler gününden babalar gününe kadar her önemli günü fırsat bilmeli ve işin içine satrancı katabilmelidir.
İlinin şartlarına göre hareket edebilmelidir. Doğudaki insan samimiyeti başka bir canlılık gerektirirken, Ankara'da daha formal, İzmir'de daha rahat ve esnek hareket edilmek gerekebilir.
Son olarak il temsilcileri mutlaka iyi denetlenmelidir. Bütçe, organizasyon ve yapılanlar sıkı takip edilmelidir.
Okurken yoruldunuz mu bilmiyorum ama bana göre hakkı verilerek yapılırsa o kadar da kolay bir iş değildir bu. Ben örneğin asla yapamam, kalibrem ve kapasitem buna yetmez.
Sanırım bazılarının da bayağı yetiyor olmalı ki 1990'lı yıllardan beri bu görevi yapıyorlar.
Keza yukarıda da belirtildiği gibi belirli bir süre tahdidi konmadan süregeldiği için kendini unutturma ve o makamı yıllarca işgal etme imkanı sağlayabiliyor, malum ABD başkanının bile 8 yıldan fazla yönetimde olamadığı bir dünyada yaşıyoruz.
Bununla birlikte madem böyle bir yapı var, çekincelerimizi belirterek ona saygı duymayı da bilmek gerekiyor. Bu çerçevede benim il temsilciliği makamından beklentilerim şöyle:
1 - Burası bir çalışma makamıdır. İl Temsilcisinin çevre edinme, edindiği çevreden satranç yararına sonuçlar sağlama görevi olmalıdır. Bu yüzden siyaset üstü davranmalı, ilin milletvekkillerinden önemli bürokratlarına, belediye başkanından, valisine ve özellikle İl Eğitim Müdürüne kadar herkesle tanışık ve yakın olmalıdır.
2 - İyi giyinmeli, makamı iyi temsil etmeli, sosyal birçok etkinlikte bulunmalı ve bu etkinliklerde satrancın yararını bir şekilde gündeme sokabilmelidir.
3 - Mutlaka bir plana göre hareket etmeli, sorunları sıralamalı (kalıcı ve geçici oyun yerleri, altyapı çalışmaları, ilin yetkin oyuncularının maddi ve sosyal olarak önünün açılması gibi benim aklıma rasgele şeyleri bir düzen içinde kaydetmeli); sonrasında bunları eyleme dökmek için yukarıda bahsettiğim kuvvetli ilişkileri tesis etmelidir.
4 - Önemli oyuncuları hatta ailelerini tanımalıdır.
5 - Sosyal etkinlik kapsamında yetiştirme yurtlarından huzurevlerine, ıslah evlerinden meslek odalarına kadar heryere girebilmeli ve satranç aracılığı ile popülarite sağlamalıdır.
Belediye başkanları bu etkinliklere çok açık insanlar. Bundan aylar önce Bakırköy Belediyesi, engelli oyuncular ile belli meslek odalarının oyuncularını bir araya getirdi, bu organizasyon hem sosyal kaynaşma sağladı, hem satrancı gündeme getirdi hem de (Ateş Ünal Erzen de bizzat katıldığından) basında kuvvetle yer aldı. Ayrıca arada satranç da oynandı
Demem şu ki, il temsilcisi işini sadece kulüp, lisans onaylama, oyuncuları gezdirme, satranç turnuvalarına depo sarf malzemesi bulma olarak görmesin.
Basit ama etkili organizasyonlarla ilin leri gelenlerini kavrasın. Bu imkanları veriyorlar, belediyeler, idari makamlar artık eskisi kadar kapalı değiller.
6 - Anı turnuvaları düzenlemek için yine ilin maddi durumu iyi insanlarını ziyaret etsinler, maddi ve moral kaynak yaratmaya çalışsınlar. Herşeyi TSF'den veya devletten beklemesinler. Tamamen kafadan atıyorum, örnek olmak üzere, Gümüşhane'li olan Aydın Doğan'la temasa geçilse adına Gümüşhane'de bir anı turnuvası düzenlemeye hayır demez.
Yine iddia ediyorum bunu bir sosyal sorumluluk görüntüsü ile mesela çocukları-gençleri satranca kazandırıyoruz teması ile işlerseniz, parayı basıp Gelfand'ı davet eder. Vakfı var, oradan ayıracağı çok basit bir kaynak bizim için büyük bir adım olur.
Ki böyle bir aşamada TSF'nin de devreye gireceğine eminim (Aydın Doğan rasgele uydurulmuş bir örnektir).
7 - İl temsilcisinin maaşlı olmasına karşıyım. Bu görev gönüllü yerine getirilmesi gereken zor bir iş aslında.
İl temsilcisinin 2 ana maliyeti ve sorunu vardır, ilki zaman maliyeti ikncisi de temsil gücünün gerektirdiği çevre ilişkileri ve parasal maliyet.
Bir il temsilcisi satrancın önemini anlatacağı bir toplantıya mutlaka düzgün kıyafetle gitmeli, yerine göre basit ama etkili hediye götürmeli, yayın, kaynak, kitap konusunda bazı taahhütler verebilmelidir. Bunun için maddi birikimi olması, maddi sorunlarını çözmüş olması gerekir.
Esasen bir "temsil görevi" olan bu iş, akşam 18.00'de mesaiden çıkan birinin yapabileceği bir iş değildir.
İl temsilcisinin geniş ve saygın bir çevresi olmalıdır ve seçiminde bu kriter önemle düşünülmelidir. Çünkü bu makam bir turnuvanın açılışına gelip takımları dizmek için değildir, bilinen açılış konuşmalarını yapıp gitmek de değildir. Yukarıda dediğim gibi sabah Melih Gökçek'le kahvaltı edip akşam Muharrem İnce ile rakı masasında lobi yapabilme işidir.
8 - İl temsilcisinin düzgün konuşma ve kendini ifade yeteneği olmalıdır.
Zeki olmalıdır. Öğretmenler gününden babalar gününe kadar her önemli günü fırsat bilmeli ve işin içine satrancı katabilmelidir.
İlinin şartlarına göre hareket edebilmelidir. Doğudaki insan samimiyeti başka bir canlılık gerektirirken, Ankara'da daha formal, İzmir'de daha rahat ve esnek hareket edilmek gerekebilir.
Son olarak il temsilcileri mutlaka iyi denetlenmelidir. Bütçe, organizasyon ve yapılanlar sıkı takip edilmelidir.
Okurken yoruldunuz mu bilmiyorum ama bana göre hakkı verilerek yapılırsa o kadar da kolay bir iş değildir bu. Ben örneğin asla yapamam, kalibrem ve kapasitem buna yetmez.
Sanırım bazılarının da bayağı yetiyor olmalı ki 1990'lı yıllardan beri bu görevi yapıyorlar.